Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/69 E. 2021/588 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/69 Esas
KARAR NO : 2021/588
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/03/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

NOT: Her ne kadar kısa kararda Hakim … (…) yer almakta ise de; Hakimler ve Savcılar Kurulu … Dairesinin … tarihli …/… Tedbir ve …/… sayılı kararı ile bir yıl süre ile tedbiren görevinden uzaklaştırılmasına karar verildiğinden gerekçeli karar Antalya İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığının … tarih …/… Muhabere sayılı görevlendirmesi gereği hakim … (…) tarafından yazılmıştır.
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilimiz … tarihinde … plakalı motosiklelle seyir halindeyken davalı …’in araç sürücüsü, diğer davalının da araç maliki olduğu … plakalı araçla yapılan çift taraflı kaza sonucu yaralandığını, anılan kaza ile ilgili olarak davalı … hakkında, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Sor.Sayılı dosyası ile soruşturma işlemleri devam ettiğini, Müvekkilinin kaza tarihi itibariyle iş makinesi operatörü olup, işbu kaza nedeniyle de Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, müvekkilimizde kaza neticesinde asctabulum kırığı oluşmuş ve bu nedenle de malul kaldığını, İşbu davadaki talebimiz de kaza nedeniyle müvekkilimizde oluşan maluliyet(özürlülük) nedeniyle doğan maddi zararın tazminidir.Ayrıca kaza sonucunda müvekkilimizin yaşadığı üzüntü nedeniyle manevi tazminat taleplerinin olduğunu, İşbu kaza ile ilgili olarak yasa gereği davalı … şirketine başvuru yapıldığını, ancak başvurumuza karşı herhangi bir cevap verilmediğini, yasa gereği arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, muş, ancak arabuluculuk aşamasında da davalı ile uzlaşmadıklarını, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalması kaydıyla; 200,00 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesine, 40.000.00 TI. manevi tazminatın haksız il tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama masrafları ife avukatlık ücretinin (davalı … Sigorta yönünden maddi tazminata ilişkin yargılama masrafı ve avukatlık ücretinden sorumlu olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı … Sigorta .vekili cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97.maddesinde Sigorta Şirketi’ne talep ve başvuru hakkı düzenlendiğini, buna göre; Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğini, Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Genel Şartları’nda Bedeni Zararlar-Sürekli Sakatlık hali durumunda talep edilecek belgeler içerisinde “30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu” düzenlenmiştir. Söz konusu Yönetmelik 20.02.2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmış olup, 20.02.2019 tarihinde itibaren alınacak olan sağlık raporlarının Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğini, davacı tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Genel Şartları gereğince tazminat hesabı yapılabilmesi için gerekli olan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ile başvuru yapılmamış olup, yapılan başvuru eksiktir. Ayrıca Zorunlu Arabuluculuk Sürecinde’de 20.02.2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu sunulmamıştır. Davacı tarafından huzurdaki dava ikame edilirken de sağlık kurulu raporu sunulmamıştır. Usule uygun yapılmış bir başvuru olmadığı için kanunda aranan dava şartı gerçekleşmemiştir. Bu nedenle davanın usulden reddini talep ettiklerini, Poliçe teminatına ilişkin beyanlarımız :Müvekkil sigorta şirketi nezdinde … plakalı araç için düzenlenen …-… vade tarihli … no’lu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta poliçesi bulunmaktadır. Kaza tarihi itibari(…) ile ölüm ve sakatlanma teminat limiti 360.000,00 TL olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkil sigorta şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesi işletenin ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu şu şekilde düzenlendiğini, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”Dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkil şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkil şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun kabulü halinde bile müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve police limiti ile sınırlı olacağını, dava konusu kazada davacının da kusuru irdelenmeli ve belirlenebilecek tazminatta indirim sebebi yapılması gerektiğini,20.02.2019 tarihi itibariyle ise 30692 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu dikkate alınması gerektiğini, yapılan ödemeler oranında zararın karşılandığı ve bu ödemeler için yine ayrıca müvekkil şirkete sosyal güvenlik kurumunca rücu edileceği düşünülerek bu ödemelerin hesaplanabilecek tazminat miktarından mahsubu gerektiğini, müvekkili şirket temerrüde düşmediğini, Sigortacı, zarar görenin tazminat ödemeyi gerektiren belgeleri kendisine vermesinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödeme yapmadığı takdirde temerrüde düşmüş olacağını, ve zarar görenin faiz talep hakkı ancak temerrüt tarihinden itibaren doğacağını, davacı tarafından müvekkil şirkete davadan önce usulüne uygun bir başvuru yapılmadığı için müvekkil şirketin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, dava konusu olay bir haksız fiil olan trafik kazasından kaynaklanmakta olup, ticari iş olarak değerlendirilmesi mümkün olmayacağını, bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydı ile aleyhe hüküm kurulması halinde yasal faiz üzerinden hüküm kurulmasını talep ettiklerini, dava şartı yokluğundan davanın reddine, her halükarda haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar gerçek kişi vekilleri cevap dilekçesinde; Söz konusu davada husumet … Sigorta A.Ş. ile vekil edenler … ve …’e yöneltilmiş olup, söz konusu davada her ne kadar … Sigorta A.Ş. İle davacı arasında görülecek davada TTK uyarınca görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olsa da, vekil edenler ile davacı arasında görülecek tazminat davasının görev olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde değil, HMK uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2’de belirtildiği üzere “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Söz konusu davada vekil edenler … ve …, tacir sıfatına haiz olmayıp, söz konusu dava da bir tazminat davası olup, TTK uyarınca bir ticari dava vasfı taşımadığını, bu sebeple, vekil edenlere karşı açılan bu davanın HMK m. 114/1-c maddesi uyarınca dava artı olan görev hususu sağlanamadığı için, söz konusu davada vekil edenler yönünden görevsizlik kararı verilerek davanın usulden reddi kararı verilmesini talep etmiş, … tarihinde meydana gelen trafik kazasında vekil eden davalı …’in sevk ve idaresindeki … Plaka Sayılı araç ile davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç kazaya karışmış ve davacı taraf bu kaza sonucunda yaralandığını, Sürücü … asli derecede kusurlu bulunmuş, davacı … da tali kusurlu olduğunu, bu olay sonrasında kazaya karışan … tarafından müvekkiller araç sahibi …, … ve sürücü … aleyhine Maddi ve Manevi Tazminat İstemi ile haksız ve hukuka aykırı bir dava açıldığını, Davacı taraf dava dilekçesinde; “Müvekkillerinin kaza tarihi itibari ile iş makinesi operatörü olduğunu, işbu kaza nedeniyle de Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, kaza neticesinde de müvekkillerinde de kaza neticesinde asetabulum kırığı oluştuğunu ve bu nedenle de malul kaldığını” beyan ettiğini, her ne kadar meydana gelen trafik kazası sonucunda düzenlenen Kaza Trafik Tespit Tutanağında araç sürücüsü …, asli kusurlu olarak gözükse de, bu kaza tespit tutanağının yanlış ve tarafsız olarak düzenlendiğini Kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında, müvekkilin aracının kusur oranı bile gösterilememiş ve müvekkilin haberi olmadan tek taraflı bir tutanak tutulduğunu, haksız şekilde vekil edene maddi manevi tazminat yükletilmeye çalışıldığını, kaza tespit tutanağındaki suçlamaları kesinlikle reddettiklerini, vekil edenin aracı olan … Sayılı Plaka Araç … Sigorta A.Ş. … No’Lu Sigorta Poliçesi ile Zorunlu Mali Trafik Sigortası tarafından sigortalı bir araç olup, Meydana gelen trafik kazalarında meydana gelen zararın kanun çerçevesinde belirlenen dilimi, Zorunlu Mali Trafik Sigortasının yapıldığı sigorta şirketinden talep edilecektir. Karayolları Trafik Kanunu’na göre de sigortacı, meydana gelecek kazalarda işleten gibi sorumlu olacak ve zararın tazminini sağlayacağını, Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmayan araçların trafiğe çıkması yasaktır. Zorunlu trafik sigortası işletenin KTK göre sorumluluğunu karşılamak üzere kurulduğunu, bu sigorta türü işletenin Kişilere verdiği zararları karşılamak amacıyla düzenlenmiştir. Yani Trafik sigortası işletenin kişilere verdiği zararları karşıladığını, manevi tazminat davası ile kolay bir şekilde ve sebepsiz olarak zenginleşme amacı güttüğünü, Davacı taraf, söz konusu kazanın ertesi günü müvekkili arayarak, para talep ettiğini, Davacının söz konusu trafik kazası sebebi ile herhangi bir manevi acı ve üzüntü ya da herhangi bir manevi yaşadığını düşünmediklerini, her ne kadar bir trafik kazası da olsa, ölümden önce maddiyat ve paranın davacılar tarafından düşünülmesi ve talep edilmesi, davacı tarafın işbu davada kötü niyetli olduklarını bir kez daha ortaya koyduğunu, Ölümlü veya yaralamalı trafik kazaları nedeniyle hükmedilen manevi tazminatın amacı zarara uğrayanda bir huzur duygusu yaratmaktır. Manevi tazminat, davacı için zenginleşme aracı olmaması gerektiğini, söz konusu davanın bir manevi tazminat davası değil maddi tazminat davası olduğunu, davacı taraf, sigorta şirketinden yüklü bir miktarda maddi tazminat miktarı alacak olup, bir de bunun üzerine yüklü miktarda manevi tazminat miktarı talep ederek, haksız bir kazanç elde etme peşine düştüğünü, müvekkilinin davacı tarafa karış tüm tüm iyi niyetiyle yaklaşmış ve elinden geldiğince yardım etmeye çalıştığını, Fakat müvekkilim tüm bu iyi niyetine rağmen karşı taraf müvekkilimize karşı art niyetle yaklaştığını ve hep bir maddi beklenti ile yaklaştığını, işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmayan ve fahiş talepte bulunan davacının haksız ve kötü niyetli açılmış bulunan davasının reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının davalılardan maddi ve manevi tazminat talep etme şartlarının oluşup oluşmadığı oluşmuş ise miktarın ne olduğuna ilişkindir.
Mahkememizce dosyada kusur raporu aldırılmıştır.
Ankara Adli Tıp Kurumu … tarihli raporunda sonuç olarak; davacı sürücü …’ın %20 (yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğu, Davalı sürücü …’in %80 (yüzde seksen) oranında kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varmıştır.
Adli Tıp Kurumu … tarihli raporunda sonuç olarak; … ve … oğlu, … doğumlu, …’ın … tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceği sonuç ve kanaatine varmıştır.
Adli Tıp Kurumu … tarihli raporunda sonuç olarak; 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği, … ve … oğlu, … doğumlu …’ın … tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı,iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6(altı) aya kadar uzayabileceği, Başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 3 (üç) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri hususunun adli tıbbi bir konu olmadığı ve kurum görev kapsamına girmediği sonuç ve kanaatine varmıştır.
Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporlarının, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, … tarihli dilekçesinde istedikleri maddi tazminatın sürekli iş göremezlik tazminatı olduğun beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, ATK kusur ve maluliyet raporları bir arada düşünüldüğünde, davacının sürekli maluliyetinin olmadığı anlaşılmakla, maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafın manevi tazminat talebinde bulunduğu görülmektedir
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.04.1982 gün ve E:1981/4-56, K:1982/348 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kişilik hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen ve kaynağını Anayasa’dan alan; yani Anayasa’nın teminatı altında bulunan mutlak bir haktır Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir(EREN, Fikret., Borçlar Hukuku-genel hükümler-, 8. Bası, Ekim 2003, s. 745, KILIÇOĞLU,Ahmet, Borçlar Hukuku, Ankara 2004, s. 311, ERTAŞ, Şeref., Manevi Tazminatın Hukuki Niteliği ve Miktarının Tespiti, Postacıoğlu’na Armağan, Ankara 1990, s. 83 vd.)Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir(KILIÇOĞLU,Mustafa, Tazminat Hukuku,3. Baskı, Şubat 2010, s.1031.,HATEMİ, Hüseyin, Sözleşme Dışı Sorumluluk, C.II,İstanbul 1993, s.102) Manevi tazimnata hükmedilirken uygulamaya 22/06/1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki (Belirtilmelidir ki; Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcıdırlar, bkz: 2797 saıyılı Yargıtay kanunu m. 45;”İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.)ilkeler ışık tutmaktadır.
Mahkememiz anılan hususların da farkında olarak, dosyadaki kusur oranları, sosyal ve ekonomik durumlar, sürekli maluliyetin olmaması, olayın oluşu gibi hususları göz önünde tutarak, göz önüne alınarak 1.500,00 TL manevi tazminatın dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu kaaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın maddi tazminat talebinin esastan reddine,
2-Davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile,
-Takdiren 1.500,00 TL manevi tazminatın … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
4-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 44,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
5-Dosyada alınması gerekli 102,46 TL harcın, davacı tarafça başlangıçta yatırılan 137,31 TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 146,86 TL harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 2.618,00 TL’nin haklılık durumu gereği; 98,00 TL’sinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı verilmesine, arta kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini, manevi tazminat talebinde vekil ile temsil ettirdiğinden; 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalılar davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı verilmesine,
9-Davalılar … ve …, davacının manevi tazminat talebinde kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
10-Davacının maddi tazminat talebi yönünden davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, 200,00 TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, … ve … Sigorta AŞ ye verilmesine,
11-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, (davalı … yönünden zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurulmuştur)
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı … ve … vekilinin yüzüne karşı davalı … vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır