Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/66 E. 2022/759 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/66 Esas
KARAR NO : 2022/759
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 27/02/2019
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin davaya konu … İnş. Ve San. Tic. Ltd. Şti.’nin … pay ile azınlık sahibi olduğunu, şirketin 2006 yılında kurulduğunu, 4 ortaklı olduğunu, davacı dışında … ve babası … ve …’ın diğer şirket ortakları olduğunu, şirketin kuruluşu olan 01.05.2006’dan 13.05.2016 tarihine kadar şirketi … ve …’in yönettiğini ve şirket müdürü olarak görev yaptıklarını, 13.05.2016 tarihinden itibaren ise, şirket ortağı … ile davacının müşterek imza ile şirket müdürü olduğunu, davacı şirket müdürü olduktan sonra şirketin işleri hakkında bilgi sahibi olmak istediğini, yapılan işleri kontrol etmek istediğini, ancak eski müdürler … ve …’ın görev yaptıkları dönemlerin hiçbir bilgisi kendisine diğer ortaklar tarafından verilmemiş olduğunu, davacının azınlıkta kaldığını, diğer ortaklar ittifak ederek davacı ve şirket aleyhine işler yaptıklarını, davalı şirketin sahip olduğu … AVM’nin hemen yanında … ve babası … ve …’ın sahibi olduğu rakip bir AVM olan … … isimli bir başka AVM’lerinin daha bulunduğunu, diğer ortakların davacıdan bağımsız ortak oldukları komşu AVM’nin işlerinin iyi olması için davalı şirkete ait
AVM’deki dükkanların 15 yıldır kiraya verilmediğini ve/veya sadece ön dükkanları kiraya verip geri kalanının atıl duruma düşürerek … AVM’yi tam kapasite çalıştırmadıklarını, davacının kendisinden gizlenen hususların ortaya çıkması ve diğer ortak ve müdürün hesap vermesi için Noterden İhtar göndererek ortaklar kurulu toplantısı talep ettiğini, 07.12.2018 tarihli ortaklar kurulu toplantısında; diğer ortaklar, davacı ve şirket aleyhine hareket ettiğini, tüm haklı ve makul taleplerin göz ardı edilerek çoğunluk olmanın gücüyle otomatik red kararı verdiklerini, müvekkilinin ortak olduğu şirketin ana faaliyet konusunu oluşturan, … Mah. … caddesi … adresindeki … AVM’nin resmi kayıtlarda gerçek değerinin *410’nu miktarda bir değerde gösterildiğini, oysa davacının isteği ile daha önceden yapılan resmi exper tespitinde … AVM’nin resmi değerinin 20.474 150- TL olarak belirlendiğini, AVM’de toplam 120 dükkan bulunduğunu, AVM’nin 16.01 2018 tarihinde değeri …-TL olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgede 20-30 m² bir dükkanın kira değerinin yıllık 50.000 Euro civarında olduğunu, diğer ortakların 01.05.2006’dan 13.05.2016 tarihine kadar şirkete hiçbir kira geliri elde etmemiş gibi gösterildiğini, AVM’nin sadece bazı dükkanları kiraya verilerek (bunların kira geliri de kayıtlarda gösterilmeyerek ya da sembolik gösterilerek) diğer dükkanlar boş bırakılarak zarara sebep olduklarını, 13.05.2016 tarihinden sonra davacının ikinci müdür olduğunu, ancak şirket ortağı ve birinci müdürü …, davacıyı kiracılardan uzak tuttuğunu, topladığı kiraları şirket kayıtlarına işlememiş olduğunu, işlediklerini de sembolik rakamalar üzerinden görünürde işlem yaparak tüm kiraları kendi cebine attığını, dükkanlardan hiç kira elde edilmemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, diğer ortakların AVM’nin kuruluşundan bugüne kadar elde ettikleri kiralardan şirkete hiç para vermemiş olduğunu, şirket bu nedenle davacının 025 payına denk gelen kira gelirinden veya diğer gelirlerden kaynaklı kar dağıtımını yapmadığını, 120 dükkanın hepsinin bugüne kadar boş kaldığının düşünülmesinin de mümkün olmadığını,; … AVM, Kundu bölgesinin en güzel ilk 3 AVM’si arasında yer alan bir alışveriş merkezi olduğunu, yazın turistlerin akın ettiği bir yer olduğunu, diğer ortaklar … ve … şirketin elde ettiği kira gelirini kendi ceplerine atarak hem şirketi zarara uğratmış hem de davacıya vermeleri gereken payı, sanki şirket zarar ediyormuş gibi göstererek vermediklerini, hileli yollar ile kira topladıklarını, muhasebe kayıtları tutarak, davacının ve şirketin zararına sebep olduğunu beyan etmiştir. davacının diğer ortakların yasa dışı hileli davranışlarına katlanamadığını, fiilen hiçbir işe karışmasının engellendiğini, kiracıların telefonları dahi kendisine verilmediğini, 17.12.2018 tarihli ortaklar kurulunda yaşanan şiddetli tartışmalar sonrası şirket ortaklığının ve müdürlüğünü bu saatten sonra sürdüremeyeceğini anladığından şirket müdürlüğünden istifa ettiğini, davacının, davalı … İnşaat Ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi ortaklığından çıkmasını, davacının kar payına düşen pay ile sermayesine isabet eden çıkma payının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesini, davalı şirket adına kayıtlı tüm taşınmaz malvarlığı ile trafik tescilde kayıtlı araç vb. mallarının uyap siteminden çıkarılmasını yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davada ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının iddialarını ispatlar nitelikte dosyaya sunduğu herhangi bir somut delil bulunmadığını, davacının imza hakkı da tanınmak suretiyle şirketin kuruluşundan itibaren istifa tarihi olan 17.12.2018 tarihine kadar şirket müdürü olmasının başlı başına yönetimde söz hakkı olduğunu, tüm bilgi ve belgelere hakim olduğu veya istediğinde hakim olabileceğinin kanıtı olduğunu, davacının daha önce şirket müdürlüğü yapmadığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, şirketin esas sözleşmesinin geçici maddeler başlıklı bölümünün 3.maddesinin bunun ispatı olduğunu, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının iddia ettiği gibi davalılar tarafından şirketin zarara uğratıldığına yönelik girişimlerde bulunulduysa ve davacı müdürün bu konuda Şşirket kurulduğundan itibaren hareketsiz kaldıysa TTK m. 553 vd. hükümleri gereğince kendisinin de ayrıca sorumlu tutulması gerektiğini, yine davacının bir diğer iddiasının da diğer ortaklar, davacıdan bağımsız ortak oldukları komşu AVM’nin işlerinin iyi olması için davalı şirkete ait AVM’deki dükkanları 15 yıldır kiraya vermemekte ve/veya sadece ön dükkanları kiraya verip geri kalanı atıl duruma düşürerek … AVM’yi tam kapasite çalıştırmamakta olduğunun, müvekkil şirketin diğer ortaklarına ait olan AVM’nin çalışması amacıyla şirkete ait … AVM’nin çalışmasının engellenmeye çalışıldığı iddiasının da tüm ticaret ve ekonomi hayatıyla çelişmekte olduğunu, kaldı ki vekil eden şirketin diğer ortaklarına ait olan … … isimli yerin AVM değil içinde 4 dükkanın olduğu bir bina olduğunu ve bu 4 dükkanın da | tanesi … ve babasına, 2 tanesi … ve abisine, bir tanesi de yabancı bir kişiye ait olduğunu, amaç sadece diğer ortaklara ait … …’ın çalışması olsa dahi, … AVM’nin daha etkin kullanılması, … … açısından da olumlu sonuçlar doğuracak olduğunu, tüketicilerin kendileri açısından seçeneğin daha çok olduğu yerleri tercih ettiğini, … AVM’nin yoğunluğu diğerini olumsuz değil aksine olumlu yönde etkileyecek olduğunu, diğer ortaklar açısından her iki şirket de kar edebilecekken birinin bilerek ve istenerek zarar ettirilmesi de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, her tacir gibi, …, … ve …’ın da ticarete giriş amaçlarının kâr elde etmek olduğunu, değeri bu denli yüksek bir yatırımdan zarar edilmesinin amaçlanmasının kabul edilemez ve mantık dışı bir iddia olduğunu, … AVM’nin hisselerinin ‘445’inin müvekkil şirkete ait olduğunu, *455 çoğunluk hissesinin … İnşaat Tar. A.Ş. firmasına ait olduğunu, müvekkil şirket tarafından çoğunluk hissesine dahi sahip olmadıkları bir AVM’de, … hisse sahibi ortakları da ayartmak suretiyle sırf bir ortağı zarara uğratmak için hareket edildiği iddiasının kabul edilemez olduğunu, çoğunluk hissesine sahip diğer şirketin bu duruma izin vermeyeceğini, … AVM de hisse dağılımı her bağımsız bölüm için ayrı ayrı … … A.Ş. ve 445 müvekkil şirket şeklinde olduğunu, dolayısıyla da AVM ve her bir bağımsız bölüm dükkan üzerinde esasen söz sahibi çoğunluk hissesine sahip olan dava dışı … A.Ş. olduğunu, müvekkil şirketin AVM’de azınlık hisse sahibi olduğundan tek başına tasarruf yetkisi olmadığını, davacının iddiaları bu yönden de gerçekleşebilir olmadığını, her iki şirketin de, davacının iddialarının aksi yönünde, basiretli bir tacir olmanın da tüm gereklerini yerine getirerek AVM ile ilgili çalışmalarını yoğunlukla devam ettirmekte olduklarını, davacının AVM kuruluşundan itibaren elde edilen kiralardan şirkete para verilmediği ve bu nedenle 425 payına denk gelen kira ve diğer gelirlerinden kaynaklı kâr dağıtımı yapılmadığı iddiasına karşılık olarak 17.12.2018 tarihli toplantı tutanağında görüleceği üzere davacı vekili haricinde herkesin kâr payının dağıtılmasını itirazsız olarak kabul ettiğini, davacı vekilinin ise kayıt koyarak kabul etmiş olduğunu, kâr payı dağıtımına engelleme gayretinde bulunan kişinin davalılar değil davacının kendisi olduğunu, kâr dağıtımı için öncelikle ortakların şirketten olan alacaklarının ödenmesinin beklendiğini, ayrıca …” in şirketin ortaklar alacak hesabından halen alacağının bulunduğunu, şirket aleyhine hareket ettiği iddia edilen … hariç tüm ortakların alacaklarını tahsil etmiş olduğunu, davacı tarafından sunulan ekspertiz raporunun dava ile başka hiçbir bağlantısı ve alakası olmasa da davayı ilgilendiren tek yönünün turizm ile şirketin gelirlerinin doğrudan doğruya bağlantılı olduğunu, bu durumun ayrıca dava dilekçesinde AVM nin bulunduğu bölgenin yazın turistlerin akın ettiği yer olarak betimlenmesi ile de kabul edildiğini, davacının turizm sezonunun başlangıcında haklı bir sebep olmadığı halde ortaklıktan çıkmak için dava açmasının dürüstlük kurallarına aykırı ve kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu beyan etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tüm deliller toplanmış, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, şirketin taşınmazların olduğu mahalde bir inşaat bilirkişi ve bir gayrimenkul değerlendirme uzmanı refakatinde keşif yapılmış ve bilirkişilerin mahkemeye sunmuş oldukları bilirkişi raporunda,
Davalı şirketin 31.12.2019 tarihli bilançosuna ve binanın 16.1.2018 tarihli ekspertiz değerine göre şirket değerinin … olduğu ve davacının hisse karşılığının … TL olarak hesaplandığı, ancak bu değerin rapor tarihi itibariyle şirketin gerçek değerini yansıtmadığı, Davacı şirketin dava ve rapora konu edilen 120 adet bağımsız bölümüne alt projeler, numarataj krokileri, tapu kayıtları tarafımıza İibraz edilmediği için keşif tarihi ve rapor tarihi itibariyle davalı şirket değerinin ve davacının hisse değerinin tarafımızdan tespit edilemediği, o nedenle bu bilgi ve belgelerin temin edilmesi halinde şirketin ve davacının hisse değerinin tespit edilebileceğini bildirir rapor sunmuşlardır.
Dosya ek rapor aldırılmak üzere tekrar bilirkişilere tevdi edilmiş ve bilirkişilerin mahkemeye sunmuş oldukları raporda,
Takdiri Sayın Mahkemenizde olmak ve detayı yukarıda ve ilk raporumuzda açıklandığı üzere;
Davalı şirketin 31.12.2019 tarihli bilançosuna ve binanın 16.1.2018 tarihli ekspertiz değerine göre şirket değerinin … olduğu ve davacının hisse karşılığının … TL olarak hesaplandığı, ancak bu değerin rapor tarihi itibariyle şirketin gerçek değerini yansıtmadığı, Davalı şirketin 30.09.2020 tarihi itibariyle hesaplanan rayiç değerler bilançosunda göre şirketin toplam öz kaynaklar toplamının … olduğu, davacının davalı şirketteki hissesinin 825 olduğu, davacının davalı şirketin 30.09.2020 rayiç bilançosuna göre değerindeki 525 lik hisse bedelinin … olarak hesaplandığını bildirir rapor sunulmuştur.
Dosya daha sonra bir nitelikli hesap bilirkişisi bir de mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişilerin mahkememize sunmuş oldukları raporda,
1-) İndirgenmiş Nakit Akımları (İNA) Yöntemine Göre;
… İnş. ve San. Tic. Ltd. Şti..’nin Sermayesinin rapor tarihi itibari ile … TL tutarında olduğu
İşletme Sermayesinin %25’i üzerinden davacı …’ın rapor tarihi itibari ile … TL katkı olacağı bulunduğu,
2-) Net Aktif Değeri Yönetimi Göre (Rayiç Bilanço):
… … Oto. İnş. Ve San. Tic. Ltd. Şti’nin toplam işletme sermayesinin rapor tarihi itabir ile … TL tutarında olduğu,
İşletme sermayesinin %25’i üzerinden davacı …’ın rapor tarihi itibari ile … TL katkı olacağı bulunduğu,
3-) Uyumlaştırılan Analiz Soruçlarına Göre;
İki yönteme göre yapılan şirket değerlerinin aritmetik ortalaması alınmak suretiyle bulunan
… Ltd. Şti..’nin toplam
işletme sermayesinin rapor tarihi itabari ile … TL tutarında olduğununu,
İşletme sermayesinin %25’i üzerinden davacı …’ın rapor tarihi itibari ile … TL katkı olacağı bulunduğu,
4_) Farklı yöntemlere göre hesaplanan 3 fiyatlamadan hangi fiyatlamanın hükme esas alınacağının mahkemenin takdirinde olduğunu bildirir rapor sunulmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, TTK 638. Maddesine dayalı limited şirkette haklı sebeple ortaklıktan çıkma ve aynı kanun 641.maddesine göre ayrılma akçesi talebine ilişkindir.
Taraflara arasındaki uyuşmazlık davacının şirket ortaklığından çıkma talebinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Ortaklıktan çıkma ve çıkarılmayı düzenleyen TTK 638.maddesinde; “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
 Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin davamıza emsal 2018/4372 E. 2018/6663 K . Sayılı kararı şu şekildedir: “Dava, TTK’nın 638/2 maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsiline ilişkindir. Davacı haklı sebeplerin ispatı için delil olarak tanık beyanlarına dayanmıştır. Davacı şirket faaliyetlerinden kendisine bilgi verilmediğini, diğer ortağın şirketi bildiği gibi idare ettiğini ileri sürmüştür. Mahkemece dinlenen tanıklar şirketin iki ortağının geçinemediğini ve işyerini kapattıklarını beyan etmişlerdir. TTK’nın 614. maddesi gereğince müdürün şirket işleri ve hesapları hakkında bilgi vermemesi halinde ortağın şirket genel kuruluna başvurması, genel kurulun karar vermemesi halinde de mahkemeden karar alması gerekir. Davacı bilgi almak için genel kurula ya da mahkemeye başvurduğu yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Ortağın bilgi almak için her seferinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak zorunda kalması halinde bu durum şirketten çıkma talebi için haklı sebep oluşturabilir. Davacının, müdürün şirketi bildiği gibi yönettiği iddiası da soyut bir iddia olup yargılama sırasında bu iddia somut delillerle ispatlanamamıştır. Mahkemece, dinlenilen tanıkların beyanları da davacının haklılığını kanıtlamaya yeterli bulunmamaktadır. Bu durumda davacının TTK’nın 638/2 maddesi gereğince haklı sebepleri ispatlayamamış olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir”
Yine somut uyuşmazlıktaki konuya dair; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. … tarihli kararında ;“Dava, 6102 Sayılı TTK’nın 638. maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma istemine dair olup işbu davayı ortak, haklı sebeplerin varlığı halinde açabilir.Ancak, 6102 Sayılı TTK’nın “Bilgi alma ve inceleme” başlıklı 614/(1) ve (2) bentleri uyarınca, her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konuda inceleme yapabilir. Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Somut olayda, davacının bu konuda bir girişimde bulunmadığı, yasal yolları tüketmediği uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda davacının bir başına defterleri inceleme hususunda ihtar çekmiş olması ve bu ihtara cevap verilmemiş olması sebebiyle haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/5132 K. 2017/6908 T., 2.12.2017 salılı ilamında ise; “‘Dava haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkindir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu da benimsenerek davacının dava dışı şirket ortağı hakkında suç duyurusunda bulunmuş olması ve şirketin iki ortaklı olması sebebiyle, şirket organlarının çalışmasının ve şirket amacının gerçekleşmesinin filen imkansız olacağı değerlendirilmesi yapılmıştır. Limited şirket ortaklığından çıkmak için geçerli haklı sebep kavramının ne olduğu konusunda yasada açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, doktrinde ve Dairemiz uygulamalarında, haklı sebep kavramı; ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına öre ortaklık ilişkisini sürdürmesinin ortaktan beklenemeyeceği haller olarak kabul edilmiştir. (…, Ortaklıklar Hukuku 2017, s.428) Haklı sebep kavramının her somut olayda mahkeme tarafından takdir edilmesi gerekmekle birlikte, ortaya konulan haklı sebebin nesnel ve objektif ölçülere uygun olması gerekir. Bu bağlamda, mahkemece salt davacı ortağın dava dışı şirket ortağı hakkında suç duyurusunda bulunmuş olmasının şirketten çıkmak için haklı sebep teşkil ettiğini kabul edilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulmasını gerektirmiştir.” denilmiştir.
Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ve emsal kararlar ışığında değerlendirildiğinde; davacı haklı sebeple çıkma talebinde bulunmuşsa da davacının haklı sebep olarak ileri sürdüğü hususların ispatlanması kaydıyla yöneticilerin sorumluluğuna neden olacak hususlardan olduğu, davacı şirket müdürlüğü yapmadan önce veya sonra sorumluluk davası açarak iddia ettiği hususlar nedeniyle oluşan şirketin ve dolayısıyla ortakların zararının giderilmesi isteminde bulunabilecekken buna dair herhangi bir dava açılmadığı , ayrıca davacı bir dönem diğer müdürle müşterek imza yetkilisi olarak şirketi yönetme imkanına sahip olduğu dönemde, şirkete ait bilgi ve belgelere ulaşmak için ya da iddia ettiği yolsuzlukları ortaya çıkarmak için yasal yetkilerini kullanıp kullanmadığına dair bir bilginin dosyada bulunmadığı, davacının şirket kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, yöneticilerin /ortakların şirkete ait değerleri doğrudan kişisel malvarlığına geçirdiğini iddia etmişse de iddialarını ispatlayıcı belgeleri mahkememize sunmadığı anlaşılmakla mevcut dosya kapsamına göre davacının öne sürdüğü hususların şirketten çıkma için haklı sebep teşkil etmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL nin mahsubu ile eksik alınan 36,30 TL nin davacıdan alınarak, hazineye irad kaydına,
3-Yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davalı vekili Av. …’un yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır