Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/658 E. 2021/612 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/658 Esas
KARAR NO : 2021/612
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/12/2019
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, … tarihinde … plakalı araç ile, seyir halindeyken bisiklet kullanmakta olan …’a çarpması sonucunda yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın … adına kayıtlı olup …tarafından sigortalandığını, kazaya sebebiyet veren sürücü …’in olay yerini terk etmesi sebebiyle olay yeri basit krokisi düzenlendiğini, kaza tespit tutanağına göre …’in aslı kusurlu olarak tespit edildiğini, kaza sonucunda müvekkilinin kolu kırıldığını ve omzuna platin takıldığını, başında dikişler mevcut olup, yatarak tedavi görmüş olduğundan dolayı işine devam edemediğini, maddi anlamda da kaybı olduğunu, bu sebeplerle, manevi yönden zarar gören müvekkili için 30.000,00 TL tazminat, maddi yönden ise şimdilik 1.000,00 TL tazminat talepleri bulunduğunu, davanın kabulü ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, davadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmamış olduğundan, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın dava öncesinde müvekkili şirkete başvuruda bulunmuşsa da iş bu başvurunun Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. Maddesinin aradığı anlamda usulüne uygun bir başvuru olmadığını, Trafik Sigortası Genel Şartları’nın ek 3.maddesinde sürekli sakatlık halinde başvuru belgesine eklenecek belgeler sayıldığını, oysa davacının … tarihli başvuru dilekçesi ekinde sağlık kurulu raporu, mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi, hak sahibine ait banka hesap bilgisi bulunmadığını, bu sebeple uygun bir başvuru olmadığını, bu sebeplerle dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddini, müvekkilinin hiçbir geçici iş göremezlik tazminatı ile geçici bakıcı gideri ve tedavi giderleri talebinden poliçe gereği sorumlu olmadığını, bu sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı gerçek kişiler vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, müvekkilinin trafik kurallarına uygun olarak belirlenen hız limitleri dahilinde yoluna devam ederken, davacının trafik akışının tersine, üzerinde bisikleti/kendini belli edici hiçbir aydınlatma işareti olmadan seyir halinde iken birden bire vekil edenin önüne çıktığını ve kazaya sebep olduğunu, kazaya ilişkin müvekkilinin görgü ve bilgisine başvurulmadan, ne yazık ki hayatın olağan akışına aykırı, çelişkili, bir şekilde tek taraflı tutanak tutulduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte; müvekkili araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu belirtilmişse de, bu konuda henüz yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, davalı olan bisiklet sürücüsünün, kaza esnasında kasksız ve korumasız, bisikleti/kendini belli edici hiçbir aydınlatma işareti olmadan trafik işaret ve işaretçilerine uymadan bisiklet kullanması hususuna hiç değinilmemiş olup asli kusuru araç sürücüsüne atfedilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, ayrıca, kazanın olduğu yerin o andaki durumu, kara yolunun ışıklandırma durumu hakkında da tespit yapılması gerektiğini, davacının yabancı uyruklu olduğu da göz önüne alındığında muhitte yabancı olduğu için yolları bilmediğinin de göz önüne alınması gerektiğini, bahsedilen hususlar dikkate alınması gerekirken; davacı tarafın soruşturma dosyasında bulunan kaza tespit tutanağına dayanılarak araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu kanısına varılmışsa da Adalet Bakanlığı Adli Tıp Şube Müdürlüğü Trafik İhtisas Dairesinden kusur tespitine ilişkin olarak rapor alınmadan araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, Trafik sigortası; mahiyeti itibari ile zararın tazmini limitler dâhilinde sağlayan bir zorunlu sigorta olduğunu, bu amaçla prim ödenir ve risk gerçekleştiğinde, trafik sigortası genel şartlarında belirtilen sigortalıya rücu şartları dışındaki hallerde – kusur %100 olsa dahi – zarar sigorta şirketi tarafından karşılandığını, bedele ilişkin ödemelerin tamamen ilgili sigorta şirketi tarafından yapılması gerektiğini, bu konuda müvekkillerinden bir bedel talep edilmesinin kabul edilemeyeceğini, davadan önce diğer davalı … şirketine usulüne uygun başvuru yapılıp yapılmadığı araştırılması gerektiğini, davanın “belirsiz alacak” olarak açılması usul hukuku kurallarına aykırı olup, davacı tarafından maddi tazminatına ilişkin uyuşmazlık/dava tutarı miktarının belirsiz alacak davası şeklinde açılmayacağını, ıslah yoluyla da arttırmasına muvafakat etmediğimizi beyan ettiklerini, bu sebeplerle davanın reddini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyada tüm deliller toplanmış, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, dosya davacının maluliyet oranlarının tespit edilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş ve mahkememize sunulan … tarihli raporda,
… oğlu … doğumlu …’ın … tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 20/02/2019 tarih ve 30692 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Erişkinler İçin Engellilik değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümleri kapsamında değerlendirildiğinde;
1. Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu,
2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği,
3. İyileşme süresi içerisinde veya sürekli başka birisinin bakımına muhtaç durumda olmadığını bildirir rapor sunulmuştur.
Dosya tarafların kusur oranlarının tespiti için Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş ve mahkememize sunulan … tarihli raporda,
Davalı sürücü …’in %25(yüzdeyirmibeş) oranında kusurlu olduğu,
Davacı sürücü …’ın %75(yüzdeyetmişbeş) oranında kusurlu olduğu kanaatini
bildirir müşterek rapor sunulmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, TBK 49 vd. Maddelerine dayalı haksız fiil niteliğindeki trafik kazası nedeniyle kusurlu olduğu belirtilen işleten-sürücü ve ZMMS aleyhine açılan maddi tazminat ile sigorta şirketi dışındaki işleten – sürücü aleyhine açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı” aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu , öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
6098 sayılı TBK 54.maddesinde de bedensel zararlar “bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1-Tedavi giderleri, 2-Kazanç Kaybı, 3-Çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıplar, 4-Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” olarak belirtilmiştir.
Davacı vekili … tarihli duruşmada, yapılan ödeme nedeniyle maddi tazminata ilişkin davadan feragat etiklerini beyan etmiştir. Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragate yetkisinin olduğu görülmüştür.
Feragat ile dava sona erdiğinden, feragatten sonra yapılan duruşmaya taraflar gelmeseler bile, mahkeme, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar veremez; davanın feragat nedeniyle reddine karar vermelidir. (Hukuk Muhakemeleri Usulü-Prof Baki Kuru, Cilt:4, 2001 Basım, sf:3618)
Feragat davayı sona erdiren taraf işlemi olup, geçerliliği için mahkemenin veya karşı tarafın kabulüne gerek bulunmadığından feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ödeme nedeniyle maddi tazminat davasından feragat edildiğinden davalı vekilleri lehine vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
Manevi tazminat davası yönünden değerlendirme:
TBK 56. Maddede Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir, düzenlemesi öngörülmüştür.
Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Yukarıdaki kanun maddesi, emsal içtihat ve açıklamalarda belirtilen ilkeler çerçevesinde davacı lehine takdiren 2.000,00 TL manevi tazminata karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde maddi tazminat feragat nedeniyle reddine , manevi tazminat davasının kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine,
2-Manevi tazminat davasının kısmen kabulü, kısmen reddi ile, 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden kaza tarihinden (…) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte gerçek kişi davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 17,07 TL nin mahsubu ile eksik alınan 42,23 TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4- Ödeme nedeniyle maddi tazminat davasından feragat edildiğinden davalı vekili lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Manevi tazminat davası yönünden, alınması gereken 136,62 TL harçtan peşin alınan 88,82 TL nin mahsubu ile eksik alınan 47,80 TL nin sigorta şirketi harici davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Manevi tazminat davası yönünden davacının yapmış olduğu 225,29 TL masrafın davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 15,00 TL sinin davalı gerçek kişilerden alınarak davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat davası yönünden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davalı gerçek kişilerden alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davası yönünden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı gerçek kişilere verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç,
326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.232,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 88,00 TL’nin davalı gerçek kişilerden alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansı ve varsa teminatın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır