Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/513 E. 2022/853 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/513 Esas
KARAR NO : 2022/853
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/10/2019
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalılardan …’in sürücüsü, davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç içerisinde yolcu konumunda bulunan müvekkil 18.11.2018 tarihli kaza neticesinde ağır şekilde yaralandığını, bu kaza nedeniyle davalı sigorta şirketi nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını, müvekkilin davalılardan geçici ve sürekli maluliyetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağı bulunduğunu, bu dava nedeniyle arabuluculuğa başvurulduğunu, sigorta şirketine de başvuruda bulunduklarını, açtıkları davada yetkili mahkemelerin Antalya mahkemeleri olduğunu, Kaza tespit tutanağında da yer aldığı üzere müvekkil yolcu koltuğunda oturduğunu, tek taraflı bu kazanın oluşumunda davalı … tek ve tam kusurlu olduğunu, Müvekkile atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, davalı … maddi ve manevi tazminattan haksız fiili gerçekleştiren kişi olarak, davalı sigorta şirketi de aracın ZMMS sigortacısı olarak maddi tazminattan sorumlu olduğunu, maddi tazminattan davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, Dava haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası olduğundan davalı …’in temerrüt tarihi haksız fiil (kaza) tarihi olan 18.11.2018 tarihi olduğunu, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi ise başvurumuzun ulaştığı (hatta cevap verildiği) tarih(06.09.2019) olan tarihten 8 gün sonrasına tekabül eden 14.09.2019 tarihi olduğunu, Manevi tazminattan yalnızca davalı … sorumlu olup davalı sigorta şirketinden manevi tazminat taleplerinin bulunmadığını, Müvekkil kaza tarihinde henüz 27 yaşında hayatının baharında genç bir kadın olup bu kaza sebebiyle hem ciddi bir travma yaşamış hem de vücudunda kalıcı hasar oluştuğunu, vücudunda meydana gelen hasar hayatı boyunca müvekkille birlikte olacağını, Kaza sebebiyle zaten oldukça sarsılmış, çok derin manevi ızdırap ve elem yaşamış olan müvekkil bir de hayatı boyunca engelli olmanın verdiği dez avantajla yaşamak zorunda kaldığını, talep ettikleri manevi tazminat miktarı müvekkilin hayatı boyunca yaşayacağı elemin yanında hiç birşey olduğunu, talep ettikleri manevi tazminat miktarı müvekkili zenginleştirmeyeceği gibi davalıyı da fakirleştirmeyeceğini, talep edilen manevi tazminat miktarları makul olup mahkemenizce talebimiz kadar manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, davamızın belirsiz alacak davası olarak yürütülmesine, şimdilik 1.000,00.-tl tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen; sigorta şirketi açısından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve 14.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, davalı … açısından kaza tarihi olan 18.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili ile müvekkile verilmesini, manevi tazminat açısından; 100.000,00.-TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 18.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile müvekkile verilmesine, yargılama harç-giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, yetkili mahkemenin Uşak mahkemeleri olduğunu, ayrıca davalının yerleşim yeri adresinin de Uşak olduğunu, Uşak 4. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılamanın devam ettiğini, Müvekkili …’in doya da her hangi bir kusurunun tespiti yapılmadığını, dava konusu kaza ile ilgili tutunan tutanaklardan ceza dosyasının içeriğinden ve mahkemenizce toplanacak delillerden ortaya çıkacağı üzere kazanın oluşumuna olay yerindeki çakılların sebebiyet verdiğini, müvekkilinin kazananın oluşumunda hiç bir kusuru bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir
Davalı Sigorta şirketi davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketinden hasar dosyası, davaya konu araç tescil bilgileri, tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmaları, davacının maluliyetine ilişkin hastane kayıt ve raporları ilgili kurumlardan getirtilerek dosya arasına alınmıştır.
Uşak 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası celbedilmiştir.
Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 23/07/2020 tarihli rapora göre; “…dava konusu olayda, Sürücü …’nin %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu” sonuç ve kanaatine varılmıştır. Alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı ve ceza mahkemesi dosya içeriği ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu 24/02/2021 tarihli raporunda sonuç olarak; ” … kızı 11.10.1991 doğumlu, …’in 17.11.2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak:
Gr1 X(2……33)A %37
E cetveline göre %33.2(yüzdeotuzüçnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9(dokuz) aya kadar uzayabileceği, aynı yönetmeliğin 15. Maddesi çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 3 (üç) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği ” sonuç ve kanaatine varmışlardır
Adli Tıp kurumu 18/03/2022 tarihli raporunda sonuç olarak; … kızı 11.10.1991 doğumlu, … 17.11.2018 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmeliği dikkate alındığında;
I. Kas-İskelet Sistemi, Omurgaya ait sorunlar, Lomber omurganın engellilik oranları Tablo1.1’e göre, Kategori IV, %23 olduğu,
1. Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %23(yüzdeyirmiüç) olduğu,
2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9(dokuz) aya kadar uzayabileceği,
3. Başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 3(üç) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği ” sonuç ve kanaatine varmıştır.
Aktüerya bilirkişi … … tarihli raporunda sonuç olarak; “:Hukuki durumun ve ZMMS Poliçe 1limiti kapsamında değerlendirilmesinin nihai takdir ve kabulü Sayın Hakimliğinize ait olmak üzere, dosyada mevcut belge ve bilgilere dayalı olarak yapılan inceleme sonucunda; 18.11.2018 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralanan, TC Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun Raporuna göte 033,2 oranında sürekli ve 9 ay geçici iş gücü kaybına uğradığı tespit edilen davacının, hesaplanan zatarından sigorta şitketinin yapmış olduğu ödeme mahsup edildikten sonra;
LPME 1931 Hayat Tablosuna göre yapılan hesaplama sonucunda toplam zararının 87.346,42T L;
2-TRH-2010 Kadın-Erkek Hayat Tablosu göte yapılan hesaplama sonucunda toplam zararının 209.619,68TL, Olduğu” görüş ve kanaatine varmıştır.
Aktüerya Bilirkişi … 24/09/2022 tarihli ek raporunda sonuç olarak; ” Hukuksal olarak delillerin takdir ve kabulü Sayın Hakimliğinize ait olmak üzere, dosyada mevcut belge ve bilgilere dayalı olarak yapılan inceleme sonucunda;
I-Sayın Mahkemece verilen … tarihli ara kararı gereğince; tarafların itirazlarına ilişkin ayrıntılı olarak açıklamalar yapılmış, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler doğrultusunda yapılan hesaplamada kök raporda maddi hata ve değişiklik yapılabilecek bir husus ise tespit edilememiştir.
1l-Ancak verilen kök rapor … tarihli olduğundan daha sonra yürürlüğe giren 31.12.2022 DÖNEMİ ASGARİ ÜCRETLER dahil edilerek, hesaplamada yeniden güncellemeler yapılmış, maluliyet konusunda “HANGİ YÖNETMELİĞİN VE ORANIN ESAS ALINACAĞI” hususunda hukuki takdir. Ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere ve talep edebileceğinin kabulü halinde;
1-Geçici iş gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminat miktarının 17.588,64TL( asgari ücrette yapılan artış ve değişkenlikten etkilenmediğinden kök raporda değişiklik yapılmamıştır.),
2-Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Yönetmeliğe göre alınan 623 maluliyet oranının kabulü halinde; sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminat miktarının 412.216,20TL,
3-Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre alınan *433,2 Maluliyet oranının kabul edilmesi halinde ise; sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi tazminat miktarının 746.877,13TL, Olduğu” görüş ve kanaatine varmıştır.
2918 Sayılı Kanunun 90. maddesinde “zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
6098 s. TBK’nun 54. maddesine göre, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1.Tedavi giderleri. 2.Kazanç kaybı. 3.Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
6098 s. TBK’nun 56/1. maddesine göre de, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
Davacının maluliyet oranının hesaplanmasında kaza tarihi itibariyle hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği hususu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/03/2021 tarih 2020/7120 Esas 2021/2627 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…” şeklinde açıkça belirtilmiştir.
Dava konusu somut olayda, uygulanması gereken yönetmelik hükmünün yukarıda belirtilen emsal içtihat doğrultusunda kaza tarihi 18/11/2018 itibariyle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre tespit edilmiştir. Ve ayrıca bu yönetmeliğe göre hesaplama yapan 24/09/2022 tarihli aktüerya raporu esas alınarak buna göre mahkememizce değerlendirme yapılmıştır.
Müterafik kusur ve hatır taşıması yönünden yapılan değerlendirmede;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44. maddesi (6098 S.K. m.58) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. (818 Sayılı BK 43-44 Mad) maddelerinde düzenlenmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2022 tarih, 2021/9485 Esas, 2022/3129 Karar sayılı içtihadında “Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK md. 52 düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Dosya içeriğinde, davacı …’nin araç sürücüsü ile birlikte alkol aldığı, araç sürücüsünün alkollü olduğunu bildiği halde bu araca kendi isteğiyle bindiği, bu vesileyle kendi yaralanması ile neticelenen kazada etkenliğinin olduğu anlaşılmış İtiraz Hakem Heyetince %25 müterafik kusur indirimi yapılarak belirlenen tazminata hükmedilmiştir. Hakem heyetince müteveffanın müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü yerinde ise de, somut olayın özelliği dikkate alındığında, belirlenen zarardan %25 oranında yapılan indirim Dairemiz yerleşmiş içtihatları göz önüne alındığında yukarıda açıklaması yapılan BK’nın 44. maddesinde belirtilen uygun ölçülerin üstünde olmuştur. Bu itibarla, tazminattan müterafik kusur nedeniyle %20 oranında bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Hatır taşıması ise bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2022 tarih, 2021/10638 Esas, 2022/2240 Karar sayılı içtihadında”
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle bu gibi taşımalarda mülga 818 Sayılı BK 43. maddesi (6098 sayılı TBK’nin 51.) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Somut olayda, davacı, davalıya sigortalı araçta yolcu konumundadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde olayda hatır taşıması olduğunu savunmuş, İtiraz Hakem Heyetince, davalının hatır taşımasına ilişkin itirazı başvuranın araç sürücüsünün arkadaşı olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Dava dosyasına ekli ifade tutanaklarından davacının sigortalı araç sürücüsü ile arkadaş oldukları, olay günü birlikte alkol aldıktan sonra araçla seyir halindeyken kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden, somut olayda davacının, davalının sigortaladığı araçta hatır için taşındığının kabulü gerekir. Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince karar verilirken, somut olayda hatır taşıması bulunduğu kabul edilerek tazminattan Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca % 20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazlarının reddedilmiş olması doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Yukarıda yer verilen emsal içtihatlar ve yasal mevzuat kapsamında tüm dosyanın incelenmesi neticesinde; davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile … istikametinden Uşak istikametine seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kamyonet içinde yolcu olarak bulunan davacı …’in yaralandığı davacının ve sürücü …’in arkadaş oldukları, birlikte alkol aldıktan sonra kaza yaptıklarını beyan ettikleri görülmektedir. Davacının sigortalı araçta yolcu olduğu ve sürücü ile arkadaş olduğu sabit olan davacının sigortalı araçta taşınması için bir bedel ödediğinin, davacı yanca iddia ve ispat edilmediği; anılan konudaki ispat yükünün davacıda olduğu; davacının taşıma karşılığında sürücü arkadaşına bir ücret ödemesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu öte yandan tarafların birlikte alkol aldıkları ceza dosyasındaki kendi beyanları ile sabit olup, davacı ile arkadaşı olan sürücü …’in birlikte alkol alarak araca bindikleri, anlaşılmakta olup hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi ve yine %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafça maddi tazminat talebi belirsiz alacak davası olarak açıldığından, güncellenen tazminat miktarı üzerinden yapılan 13/10/2022 tarihli bedel arttırım dilekçesindeki miktarlar dikkate alınmış, davalıya ait aracın kamyonet olup, ticari nitelikte olduğu dikkate alınarak avans faiz yönünden hüküm kurmak gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat istemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
6098 sayılı TBK’nun 56/1. maddesine göre ”Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini gözönünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Mahkememizce “Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranlarını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere manevi tazminat ne bir ceza ve ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Davanın bu alanda gördüğü iş cismani zarara uğrayan kişinin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmaktan, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekten, bir teselli, bir avunma ve ruhu tatmin aracı olmaktan ibarettir. Takdir hakkının söz konusu olduğu bütün hallerde hakim hak ve nesafetle hüküm vermek zorunluluğundadır. Hakimin hak ve nesafetle hüküm vermesi de genel olarak Türk toplumunun sosyal ekonomik ve moral yapısının ve özellikle de tarafların gerçek durumlarının gerektirdiği hak ve adalete uygun sonucu bulması demektir. Bu bakımdan takdir edilecek manevi tazminatın miktarı haksız eylemi özlenir hale getirecek özellikle mağdur için haksız zenginleşecek miktarda olmamalıdır. Manevi tazminat; zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.” ilkeleri doğrultusunda yapılan değerlendirmede, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kazanın meydana geldiği tarih, olayın oluş şekli, davacının müterafik kusuru, davacının kaza tarihindeki yaşı, davalı sürücünün kusuru, manevi tazminatın amacı, hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak, davacının manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü kısmen reddi ile davacı için 25.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Davalı sigorta şirketi yönünden; davacı vekilinin 06/04/2021 tarihli dilekçesi ile sigorta şirketi tarafından poliçe limitinin tamamının ödendiği, bu nedenle tarafların sulh olduklarını ve davanın konusuz kaldığını, diğer davalı yönünden tazminat taleplerinin devam ettiğini beyan ettiği, bu nedenle davalı sigorta şirketi yönünden davanın sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalı yönünden maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE
1-Davacının maddi tazminat isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
a-Davalı sigorta şirketi yönünden sulh nedeni ile maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
b- Davalı … yönünden; 263.818,37- TL daimi iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatının davalıdan kaza tarihi olan 18/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin REDDİNE,
2- Davacının manevi tazminat isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
Davacı için 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 18/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, Davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,
Maddi tazminat yönünden;
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 18.021,43.-TL harçtan peşin alınan (tamamlama harcı le birlikte ) 1.407,94.-Tl nin mahsubu ile eksik alınan 16.613,49.-TL harcın davalı …’den alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 39.934,57.-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 23.259,67.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan davetiye, posta masrafı, bilirkişi giderinden ibaret toplam 3.724,00.-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı gözetilerek 2.099,80.-TL yargılama gideri ile 1.728,29-TL ilk dava masrafı (değer arttırım harcı ile birlikte ) toplamı 3.828,09.-TL yargılama giderinin davalı …’den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden 744,30.-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden 575,70.-TL nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Manevi tazminat yönünden;
9-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.707,75,-TL harçtan peşin alınan 341,55.-TL harcın mahsubu ile, bakiye 1.366,20.-TL nin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
10-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
11-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
12-Arta kalan kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/11/2022

Katip …
E imzalı

Hakim …
E imzalı