Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/491 E. 2022/324 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/491
KARAR NO : 2022/324
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2019
KARAR TARİHİ : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 10/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının Rusya Federasyonu vatandaşı olduğunu, yabancı sermayeli ve 20.750.000,00 TL sermaye bedelli … Gayrimenkul Geliştirme Danışmanlık İnşaat Turizm ve Ticaret Limited Şirketi’nin yetkilisi olduğunu, yabancı sermayeli ve … TL sermaye bedelli … Turizm İnşaat Site Yönetimi Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin yetkilisi olduğunu, 15.000,00 TL saermeye bedelli …’nin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, … Gayrimenkul..Ltd.Şti ye ait A … bağımsız bölüm, 24 adet Leasing sözleşmesine konu bağımsız bölüm ve … ..Ltd. adına … parsleler üzerinde bulunan tesislerle birlikte ‘… … Tatil Köyü’nün satışı için şirket yetkilisi … görevlendirildiğini ve satış ve müşteri bulunması amacı ile emlakçılık yaptığını beyan eden davalı … ile tanıştığını, … tarafından emlakçılık faaliyeti kapsamında … Turizm Otelcilik Yatırım İnşaat Taahhüt Ticaret Anonim Şirketi’nin alıcı müşteri olarak bulunduğunu ve toplam … USD bedel üzerinden pazarlıklar yapıldığını, … Turizm Otelcilik Yatırım İnşaat Taahhüt Ticaret Anonim Şirketi ile … Gayrimenkul Geliştirme Danışmanlık İnşaat Turizm ve Ticaret Limited Şirketi ve … Yönetim Hizmetleri … arasında 21.3.2018 tarihinde Taşınmaz Satışına Dair ön Protokol imzalandığını, iş bu satış ön protokolünün 7.maddesinde “..Alıcı ve Maliki bir araya getiren ve iş bu sözleşmenin imzalanmasına aracılık eden …’a Satış işlemlerinin gerçekleşmesi halinde karar kılınan satış bedeli … USD $ ın %1 i Emlak ve Komisyon ücretini her bir taraf ayrı ayrı …’a ödeyecektir…” hükmüne yer verildiğini, ancak taşınmaz alıcısı … Turizm Otelcilik Yatırım İnşaat Tahhüt Ticaret Anonim Şirketi’nin taşınmazları satın almaktan vazgeçtiğini kiralamaya karar verdiğini, 11.7.2018 tarihinde satış ön sözleşmesinin karşılıklı olarak feshedildiğini ve yine 11.7.2018 tarihli aynı taşınmazlar için bu kez yeni şartlarla kira sözleşmesi akdedildiğini, 11.7.2018 tarihli fesih sözleşmesi ile 21.3.2018 tarihli taşınmaz satışına dair ön sözleşmenin tüm hükümlerinin geçerliliğini yitirdiğini, kiralanan taşınmaz üzerinde …nin halen faaliyetini sürdürdüğünü, davalının 21.3.2018 tarihli ön protokolün yapılması ile birlikte satış işlemlerinin de yapılacağını ve çalışacağını beyan ederek davacının şahsından teminat amacı ile satış bedelinin %1 i oranında … USD bedelli bono imzalamasını istediğini, davacı tarafından ödeme tarihi, yetkili mahkeme ve ihdas kaydı olmaksızın 21.3.2018 tanzim tarihli … USD bedelli bono senedi keşide edilerek teminat amacı ile davalı tarafa verildiğini, ancak taşınmaz alıcısı tarafından kira sözleşmesinde karar kılınmasını, 11.7.2018 tarihli fesih sözleşmesi ile 21.3.2018 tarihli taşınmaz satışına dair ön sözleşmenin fesih edilmesi ve 11.7.2018 tarihli yeni şartlarda kira sözleşmesi düzenlenmesi nedeni ile 21.3.2018 tarihli sözleşme hükümleri geçerliliğini yitirmiş ve davalı tarafından da senedin iade edileceği açıkça beyan edilerek bu kez kira bedeli karşılığında … USD emlak komisyon bedeli istendiğini, bu kez tarafların 26.11.2018 tarihli ”Protokol ve İbraname” başlıklı belge ile ; ”2018 yılında imzalanan kira sözleşmesine …’ın aracılık yaptığını, 2018 yılı için yıllık kira bedeli olarak taraflarca kararlaştırılan 850.000 $ kira bedelinden 1 aylık kira bedeline tekabül eden … 70.833 $ emlak komisyon ücretinin … tarafından talep edilmiş ise de tarafların karşılıklı görüşmesi ve anlaşması neticesinde… emlakçılık komisyon ücreti olarak toplam 60.000 $ ödeneceği..” nin kararlaştırıldığını, …’ın belirtilen kira sözleşmesinden ve emlak komisyonculuğundan kaynaklanan fazlaya ilişkin hak ve taleplerinden feragat ettiğini, söz konusu 60.000 $ komisyon ücretinin tamamının kızı İrem … isimli kişinin … Bankası hesabına gönderilmesini talep ettiği için toplam 60.000 $ emlak komisyon ücretinin İrem … isimli kişinin hesabına gönderildiğinden ”… Gayr. Geliştirme Dan. İnş.T Tur.Tic. … Ltd.Şti ve …’u en geniş anlamda gayri kabili rücu olarak ibra etmiş sayılacaktır.” ” … isimli kişinin … Gayr. Geliştirme Dan. İnş.Tic.Tur.Ltd.Şti ve …’dan başka hiç bir hak ve alacağı kalmamıştır.” içerikli sözleşme imzalandığını, 26.11.2018 tarihli ödeme dekontu ile de 60.000 $ İrem … hesabına ödendiğini, davalı …’ın …nin ortağı ve hali hazırda yetkilisi olduğunu, … PVC Doğrama Alüminyum Emlak İnşaat Taahhüt Turizm Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’nin ortağı olduğunu, davacı ile tek ticari ilişkisinin davacının yetkili olduğu taşınmazın satışına aracılık etmek, satış gerçekleşmediği için de kira bedeli üzerinden emlak komisyon bedelini almak olduğunu, davacı 21.3.2018 tanzim tarihli ve veriliş sebebi gerçekleşmeyen bedelsiz bono senedini istediği halde şüpheli artık geçersiz olduğunu, getireceğini, kullanılamayacağını vs bahaneleri ile bono senedini teslim etmemiş ve akabinde ” İhdas Sebebi, yetkili Mahkeme, vade tarihleri” ni sonradan düzenlemek sureti ile Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını ve davacıya ait mal varlığı üzerine haciz işlemleri yapıldığını, bu kez davacı tarafından Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturmasına konu şikayet yapıldığını, Cumhuriyet Savcılığı tarafından tarafların ifadeleri alınmak sureti ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, Antalya Sulh Ceza Hakimliği’ne gerekli itirazların yapıldığını, halen dosyanın derdest olduğunu, davalı tarafın ; 16.8.2019 tarihli ifadesinde; bono senedinden dolayı 50.000 USD para aldığını, emlak komisyon bedeli ile bono senedinin ilgisinin olmadığını, şikayet eden tarafa bir kaç seferde … USD para verdiğini ve 190.000 USD alacağı olduğunu beyan ettiğini, öncelikle 21.3.2018 tanzim tarihli bono keşide tarihinden sonra taraflar arasında 26.11.2018 tarihinde ” Protokol ve İbraname” başlıklı belge imzalandığını, bu belge ile davacı … … davalı tarafından; “ ..en geniş anlamda gayri kabili rücu olarak ibra etmiş sayılacaktır….’dan başka hiç bir hak ve alacağı kalmamıştır.” beyanları ile davacının bono senedinden dolayı ibra edildiğini, davacı kira sözleşmesinde ve emlak komisyon sözleşmesinde şahsi olarak bizzat muhatap olmadığı halde 26.11.2018 tarihli ibraname ile başka hiç bir hak ve alacağı kalmamıştır beyanı ile kesin olarak ibra edildiğini, 26.11.2018 tarihli sözleşmenin akdedildiği tarihte davalı tarafın elinde 21.3.2018 tarihli bono senedi mevcut olduğunu, İbranamede ayrıca bono senedinden dolayı borçlu olunduğuna-alacağı bulunduğuna dair şerh düşülmediğini, 26.11.2018 tarihli ibranamenin 21.3.2018 tarihli bono bedelini de kapsamakta olduğunu, davacının Rusya Federasyonu Vatandaşı olup gerek şahsi ve gerekse şirketleri aracılığı ile T.C.de bir çok yatırım yaptığını, ekonomik olarak şahsı ile ilgili borç alacak ve ihtiyacı olacak bir kişi olmadığını, davalı tarafın davacıya borç ödeyecek ekonomik gücü de bulunmadığını, kira sözleşmesinin akdedildiği tarih ve gerekse bono senedi ve ibraname düzenlenmesi tarihleri dikkate alındığında taraflar arasında birden çok ve süre gelen ilişkiler değil, salt emlak komisyon işlemi için bir araya gelindiğini, davalı tarafından ; gerek 21.3.2018 tarihli taşınmaz satışına dair ön protokol,21.3.2018 tanzim tarihli bono, gerekse 18.3.2018 tarihli kira sözleşmesi,11.7.2018 tarihli Fesih Sözlşemesi , 11.7.2018 tarihli kira sözleşmesi , 26.11.2018 tarihli Protokol ve İbraname başlıklı belgeler ile bono senedinin ayrık halde olduğunun ileri sürülmesi maksadı ile bono senedinin ihdas sebebi/nakten, vade tarihi ve yetkili mahkeme kısımlarının sonradan düzenlendiğini, senet metninde ihdas sebebi ispat kuralları yönünden önemli olmakla; 26.11.2018 tarihli ibranameye rağmen nakten kaydının sonradan eklenmesinin delil üretme ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçları yanı sıra HMK 208 maddesi kapsamında sahtecilik olduğunu, bono senetlerinde ihdas kaydının seçimlik şartlardan olmakla birlikte ihdas kaydı bulunan bono dan dolayı artık lehtarın mücerretlik ilkesine sığınamayacağını, bono senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve bedelsiz senedin kullanılması iddialarının HMK hükümlerine göre ispatının gerektiğini, 26.11.2018 tarihli “Protokol ve İbraname” başlıklı belge ile davacı tarafından borçlu olunmadığının ispat edildiğini, 26.11.2018 tarihli ibraname ile taraflar arasında alacak-borç ilişkisinin tüm yönleri ile sona erdiğini beyanla Antalya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından 50.000 USD alacağın tahsil edildiği ve bakiye alacağın 190.000 USD olduğu iddiası ile 1.163.788,00 TL üzerinden takip yapılmış olmakla ;26.11.2018 tarihli ” Protokol ve İbraname ” başlıklı belge gereği hiç bir borç bulunmadığından taktiren teminatsız olarak aksi halde teminat bedeli %15 in davalı tarafından talep edilen alacağa karşılık gelecek şekilde belirlenmesi ile tedbir kararının uygulanmasına, Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyasına konu 21.3.2018 tanzim,16.4.2019 vade tarihli … USD bedelli bono senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine, senedin iptaline, davalının kötüniyeti sabit olduğundan dolayı % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde takibe konu edilen bononun teminat olarak emlak komisyon ücreti nedeniyle verildiğini ileri sürdüğünü, Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden yargılaması devam eden davada vermiş oldukları cevap dilekçesinde de belirttikleri üzere davalının alacağının emlak komisyon sözleşmesi ile ilgisi olmadığını, davalının alacağının tamamen verilen paraya ilişkin olup, senedin teminat için verilmediğini, davalının para alacağı için verildiğini, aksini davacının yazılı belge ile ispat etmek zorunda olduğunu, takibe konu edilen bononun, kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içerdiğini, takibe konu edilen bono, bedelsiz kalmış ya da teminat için ise davacı tarafın, bu hususu yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinin 4. sayfasında belirttiği bono bedelinin bazı kısımlarının davalı tarafından doldurulduğunu ve bu nedenle ispat yükünün davalıya geçtiği yönündeki iddialarının ise hukuki açıklaması ve dayanağının olmadığını, davacı taraf, bononun bazı hususlarının davalı tarafından doldurulduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde defalarca bahsettiği 26.11.2018 tarihli ibranamede ise bonodan hiç bahsedilmediği gibi bono bedeline denk gelen bir ifadenin de yer almadığını, ibranamenin tamamen farklı bir ilişki, farklı bir alacağa dair olduğunu, zaten öyle olduğu için davacı tarafın, Antalya … İcra Hukuk Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden açmış olduğu borca itiraz davasında 19.11.2019 tarihinde yapılan duruşmasında davanın reddine karar verildiğini, davacının davalı hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası üzerinden yapmış olduğu bedelsiz senedi kullandığı iddiasıyla yapmış olduğu şikayetinde ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu beyanla açılan davanın reddine, takibe konu edilen alacak likit olduğundan alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara dava dilekçesi, duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiyeler tebliğ edilmiş, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmıştır.
Antalya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının tamamı Uyap sistem üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmış, incelenmesinde; Alacaklı … tarafından borçlu … alehine 24/05/2019 tanzim, 24/05/2019 vade tarihli 1.163.788,00 TL miktarlı senedi kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Antalya C.Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası Uyap sistem üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; Müşteki … tarafından, şüpheli … hakkında Bedelsiz Senedi Kullanma suçundan şikayette bulunulduğu, şüpheli hakkında 19/08/2019 tarihinde Kamu Adına Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı …’un … Gayrimenkul Geliştirme Danışmanlık İnşaat Turizm ve Ticaret Limited Şirketi, … Turizm İnşaat Site Yönetimi Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, …lerinin yetkilisi olduğuna dair kayıt ve belgeler celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Dava dışı şirketler olan … Gayrimenkul Geliştirme Danışmanlık İnşaat Turizm Ticaret LTD. ŞTİ., … Yönetim Hizmetleri Turizm Ticaret Ltd. Şti, … Turizm Otelcilik Yatırım Taahhüt A.Ş., … Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd Şti ve … Pen PVC Doğrama Alimünyum Emlak İnşaat Taahhüt Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd Şti’nin 2018 ve 2019 yılı ticari defter ve belgelerinin incelenmesi hususunda 6100 Sayılı HMK’nun üçüncü kişilerin ticari defter ve belgelerinin ibrazı hususundaki ilkelere göre ilgili şirketlerin ticari defter ve belgeleri celp edilmiştir.
Mahkememizin 27/04/2021 tarihli celse 1 nolu ara karar gereğince dava dışı şirketlerin adreslerinin Serik’de olması nedeniyle uyuşmazlığın çözümüne ilişkin olarak düzenlenen ön protokol, kira sözleşmesi ve ibranameler dikkate alınarak ticari defter ve belgelerde dava konusu teminat senedi olduğu belirtilen bonoya ilişkin kaydın bulunup bulunmadığı, bonoda belirtilen tutara ilişkin açıklama mevcut olup olmadığı hususlarında mali müşavir bilirkişiden rapor tanzimi hususunda Serik Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, mali müşavir bilirkişi … tarafından ibraz edilen 01/09/2021 tarihli raporda özetle; “…Bilirkişi olarak tarafımca … GAYRİMENKUL GELİŞTİRME DANIŞMANLIK İNŞAAT TURİZM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ve … YÖNETİM HİZMETLERİ TURİZM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ nin 2018-2019 yılları ticari defterleri üzerinde yerinde incelenmiş olup Buna göre İlgili şirketlerin ticari defterlerinin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu, E defter olanların kapanış beratlarının oluşturuldu inceleme yapmaya ve rapor tanzimine uygun olduğu, ticari defterlerin bir birlerini doğruladığı, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne ilişkin olarak düzenlenen ön protokol kira sözleşmesi ve ibranameler dikkate alındığında ticari defterlerde ve belgelerde dava konusu ve bonoya ilişkin bir kaydın bulunmadığı bonoda belirtilen tutara ilişkin bir açıklamanın mevcut olmadığı,
* … GAYRİMENKUL GELİŞTİRME DANIŞMANLIK İNŞAAT TURİZM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ nin Ticari defterlerinde Antalya ili Serik İlçesi Kadriye mahallesinde bulunan … tatil köyünün … Turizm Ltd ye kiralanmasına ilişkin olarak Davalı … ile yapılan protokol gereği 26.11.2018 tarihinde irem … hesabına 60.000 USD havale yapıldığı ve 01.12.2019 tarih ve … yevmiye numarası ile … turizm Kiralama Komisvon Bedeli olarak kavıt altına alındığı görülmektedir.” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosya dava dışı … Turizm Otelcilik…A.Ş.’ ve dava dışı 3. Kişi şirket …. Ltd. Şti.’nin mahkememizde bulunan ticari defterleri yönünden de aynı hususta rapor tanzimi için dosya mali müşavir bilirkişiye tevdii edilmiş, mali müşavir bilirkişi … tarafından Mahkememize sunulan 15/03/2022 tarihli raporda özetle; “… dava dışı Kemer Vergi Dairesi Müdürlüğü … vergi kimlik numarasında kayıtlı … Turizm Otelcilik A.Ş., Antalya Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü … vergi kimlik numarasında kayıtlı … Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd.Şti. Ve Serik Vergi Dairesi Müdürlüğü … vergi kimlik numarasında kayıtlı … Yönetim Hizmetleri Turizm Ticaret Ltd.Şti. Firmalarının 2018 ve 2019 yılı ticari defter kayıtları üzerinde yapılan tetkik ve inceleme neticesinde takdiri ve değerlendirilmesi Yüce Mahkemenize ait olmak üzere;
Dava dışı şirketlerin dosya kapsamına ibraz etmiş olduğu ve yerinde incelenen 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinin TTK’na göre usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdikine tabi ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin kanuni süresinde ve usulüne uygun yapıldığı
Takdiri ve değerlendirilmesi Yüce Mahkemenize ait olmak üzere dava dışı şirketlerin 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma niteliğini taşıdığı,
Dava dışı şirketlerin 2018 ve 2019 yılı ticari defter kayıtlarında dava konusu … USD tutarlı teminat senedi olduğu belirtilen bonoya ilişkin herhangi bir kayda rastlanılamadığı, bonoda belirtilen tutara ilişkin ticari defter kayıtlarında herhangi bir açıklama mevcut olmadığı,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava, İİK 72/3.maddesine dayalı icra takibinden sonra takibe dayanak bono nedeniyle borçlu olunmadığı istemine ilişkindir.
Davacı tarafça takibe dayanak bononun davacının yetkilisi olduğu şirketler ile dava dışı şirketler arasında düzenlenen ön satış protokolü gereğince emlak komisyon bedelinin teminatı olarak verildiği, ön satış protokolünün iptal edilerek kira sözleşmesi tanzim edildiği, kira sözleşmesi gereğince anlaşılan kira komisyon bedeinin de davalının kızına ödendiği, ön satış protokolünde belirtilen emlak komisyon bedelinin protokolün iptal olması sebebiyle ödenemeyeceği, dolayısıyla teminat olarak verilen senet nedeniyle borçlu olunmadığı iddia edilmiştir.
Dava dosyasında bulunan 21/03/2018 tarihli taşınmaz satışına dair ön sözleşmenin 7. maddesinde; “Alıcı ve maliki bir araya getiren ve iş bu satış sözleşmesine aracılık eden …’a satış işlemlerinin gerçekleşmesi halinde satış bedeli … USD’nin %1’er emlak ve komisyon ücretinin her bir taraf ayrı ayrı …’a ödeyecektir. Emlak ve komisyon bedeli, malikin borçları nedeniyle alıcı tarafından ödenerek satış bedeline mahsup edilecek borç olarak kabul edilemez.” düzenlemesine yer verildiği, 11/07/2018 tarihli fesih sözleşmesidir başlıklı belge 4. Maddesi ile de 21/03/2018 tarihli sözleşmenin feshedilmesi ile alıcı ve malik ile sözleşmeye garanti veren şirket yetkililerinin fesih olan sözleşmeden doğan hiç bir yükümlülüklerinin bulunmadığının kararlaştırıldığı görülmüştür.
25/11/2018 tarihli protokol ve ibranamedir başlıklı … ile davacı arasında düzenlenen belge ile de, taşınmazın bir yıllık kira bedeli üzerinden kira komisyon bedelinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Dava konusu bononun incelenmesinde: Nakden kaydının bulunduğu, bononun taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurularak takibe konulduğu iddia edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 773/2-f maddelerine göre bonolarda da uygulama olanağı bulunan aynı Kanun’un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlemesinin mümkün olup, bu durumda senet tedavüle çıktığında tüm unsurlarının bulunmasının zorunlu olduğunu, görünüşe itimat prensibi gereği boş bono veren borçlunun sonuçlarına katlanması gerektiği, uyuşmazlık konusu senette 6102 sayılı TTK’nın 776. maddesinde belirtilen tüm yasal zorunlu unsurlar bulunduğundan senedin bono vasfında olduğu, bedelsizlik def’inin şahsi def’i olup HMK’nın 200/1. maddesi uyarınca yazılı delille ispatı gerektiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 200. Maddesinde; “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”
201. Maddesinde de; “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 20/09/2010 tarih, 2010/422 Esas, 2010/9992 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Bono bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senede “malen” veya “nakden” kaydı yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki; böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer (YHGK 17.12.2003 gün, 2003/19-781 E, 2003/768 K.sy. ilamı)
Somut olayda, senette borcun sebebi “nakden” olarak gösterilmiş olup nakit verildiğine karinedir. Böylelikle davalı davacıya ait nakit borç verdiğini bildirerek bonodaki kaydın doğru olduğunu bildirmiş, bonoda yazılı “nakden” kelimesini, bir başka anlatımla bononun ihdas nedenini talil etmemiştir.
Öte yandan, bononun yasada öngörülen zorunlu şekil şartları dışında diğer kısımların boş olarak doldurulup düzenlenmesi mümkün olup tedavüle çıkarılırken doldurulmuş olması halinde, doldurulan kısımların anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiğinin davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu durumda mahkemece bononun anlaşmaya aykırı düzenlendiği ve borcun bulunmadığı yolundaki iddiasının ispatının davacı tarafa ait olduğu düşünülmeden ispat külfetini davalıya yükleyerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (Reha Poroy, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 11.Bası, s.237 vd.)
Seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Eş söyleyişle “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer.
Mal kaydı bulunan bonoda borçlu alacaklıdan mal almadığını iddia, alacaklıda borçluya mal vermediğini kabul ederse borçlunun iddiası sabit olmuştur. Lehdarın bedelin para olarak verildiği iddiası ise, ispatı kendisine düşen bir husustur (Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.bası, Ankara,1997,s 1007 vd)
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17.12.2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Davacı, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir. Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlar da bulunmaktadır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (Reha Poroy, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 11.Bası, s.237 vd.)
Seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Eş söyleyişle “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla, ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer.
Mal kaydı bulunan bonoda borçlu alacaklıdan mal almadığını iddia, alacaklıda borçluya mal vermediğini kabul ederse borçlunun iddiası sabit olmuştur. Lehdarın bedelin para olarak verildiği iddiası ise, ispatı kendisine düşen bir husustur (Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.bası, Ankara,1997,s 1007 vd)
Bu aşamada, menfi tespit konulu eldeki davada, ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Borçlu, borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Aynı ilkeler, HGK’nun 17.12.2003 gün ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Davacı, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ele alınıp, değerlendirilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri, emsal içtihat ve açıklamalar doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Dava konusu somut olayda, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen ve tarafların kabulünde olan ön satış sözleşmesi, fesih sözleşmesi, protokol ve ibraname başlıklı belgelerde Antalya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe dayanak dava konusu bonoya atıfta bulunulmadığı görülmüştür.
Davacının temsilcisi olduğu şirketler ile dava dışı diğer şirketlerin ticari defter ve belgelerinde de takibe dayanak bonoya ilişkin kaydın bulunmadığı görülmüştür.
Davacı tarafça bononun taraflar arasındaki ön satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiği iddia edilmiştir. Dolayısıyla taraflar arasındaki hukuki ilişki kabul edilmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğu, yani ön satış protokolünün teminatı olarak verildiği ileri sürmüş olup, bu hususu ispat külfetinin davacı borçluda olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça senedin ön satış protokolünün teminatı olarak verildiği kabul edilmiş, ancak bu husus yukarıda belirtilen ispat kuralları çerçevesinde ispatlanamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin olarak alınan 23.963,70- TL harçtan mahsubu ile bakiye 23.883,00-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davada red edilen miktar dikkate alınarak hesap edilen 81.913,12-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/04/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır