Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/455 E. 2021/814 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/455
KARAR NO : 2021/814
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2019
KARAR TARİHİ : 06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklının davacı aleyhine Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlattığını, davacının süresi içinde maddi imkansızlıklar nedeniyle itiraz edemediğinden takibin kesinleştiğini ve davacıya ait tüm menkul ve gayrimenkuller üzerine hacizler uygulandığını, satış işlemlerine başlandığını, hatta Antalya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı kısmi menfi tespit davası açıldığını, bu davada menfi tespit davasının kısmi açılamayacağı gerekçesiyle harcının yatırılması gerektiği belirtilerek harcın tamamlanması için taraflarına süre verilmiş ise de davacının harcı tamamlayamaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davaya konu icra takibinde … tanzim ve … ödeme tarihli … USD ve … USD bedelli iki adet bononun … parselde kayıtlı … evin alımı aşamasında tapu devrinden önce davalı alacaklıya verildiğini, tapu satış bedeli, tapu devri esnasında elden nakden ödenmesine rağmen bu iki bononun davacıya iade edilmediğini, … Müdürlüğü’nün … ve … yevmiye nolu Tapu senedinde “Satıcı … hissesinin tamamını … TL bedelle …’a sattığını, satış bedelini nakden ve tamamen aldığını, alıcı … bu satışı aynı bedelle kabul ettiğini” ibaresinin yazıldığını, HMK 204/2 maddesine göre ilgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayıldıklarını, satış bedelinin nakden ve tamamen tahsil edildiğine ilişkin, resmi senetteki bu beyanın aksinin davacı tarafından aynı güçte başka bir delille kanıtlanması gerektiğini, davaya konu bonoların ilgili taşınmazın devri esnasında tapuda eldenve nakden davalı satıcıya ödendiğini, bununla ilgili davalının beyanlarının resmi akit tablosunda yazılı ve imzalı olduğunu, ödeme şeklinin tamamının nakit olduğunun belirtildiğini, ödeme şeklinin bono verilerek yapılmış olsaydı bu ödeme şeklinin de resmi akit tablosunda beyanlar hanesinde açıkça belirtilmesinin gerektiğini, ancak böyle bir kayıt bulunmadığını, tapu devri öncesinde tarafların birbirleriyle yaptığı sözleşme veya senetlerin olması halinde, satış bedelinin ileriki tarihlerde ödeneceği belirlenmiş olsa dahi tapu devri esnasında satıcının tüm satış bedelini nakden ve tamamen aldığını resmi memur huzurunda beyan etmesi karşısında satıcı ve alıcının ödeme şeklini ve şartlarını satış esnasında değiştirerek önceki sözleşmedeki şartları da değiştirmiş olduklarının aşikar olduğunu, davalı icra dosyasına bonoların gayrimenkul satışından kaynaklandığı gösterir davacının imzasının bulunduğu 05.06.2015 tarihli adi bir senet ve nakden davalı satıcıya ödendiğini, bununla ilgili davalının beyanlarının resmi akit tablosunda yazılı ve imzalı olduğunu, ödeme şeklinin tamamının nakit olduğunun belirtildiğini, ödeme şeklinin bono verilerek yapılmış olsaydı bu ödeme şeklinin de resmi akit tablosunda beyanlar hanesinde açıkça belirtilmesinin gerektiğini, ancak böyle bir kayıt bulunmadığını, tapu devri öncesinde tarafların birbirleriyle yaptığı sözleşme veya senetlerin olması halinde, satış bedelinin ileriki tarihlerde ödeneceği belirlenmiş olsa dahi tapu devri esnasında satıcının tüm satış bedelini nakden ve tamamen aldığını resmi memur huzurunda beyan etmesi karşısında satıcı ve alıcının ödeme şeklini ve şartlarını satış esnasında değiştirerek önceki sözleşmedeki şartları da değiştirmiş olduklarının aşikar olduğunu, davalı icra dosyasına bonoların gayrimenkul satışından kaynaklandığı gösterir davacının imzasının bulunduğu 05.06.2015 tarihli adi bir senet eklendiğini, bu senette taşınmazın satış bedelinin 2.250.000 USD olduğunu ve ayrıca bu satış bedelinin 1.000.000,00 USD’lik kısmının da bono verildiğinin yazılı olduğunu, bu senedin tapu devrinden önce düzenlendiğini, ancak tapu devri esnasında davacının taşınmazı almasındaki ısrarcı tutumunu fırsat bilen davalının bedeli artırdığını ve bedelin tamamını da nakit olarak talep ettiğini, davacının da hayalindeki taşınmaza sahip olmak için tereddüt bile etmeden tüm şartları kabul ederek taşınmazı 10.000.000,00 TL’ye nakden ödemede bulunarak satın alındığını, satıcı davalının iddia ettiği gibi davacıdan bakiye taşınmaz bedeli 1.000.000,00 Amerikan Doları alacağı kalmış olsaydı, hayatın olağan akışı gereği en azından bu alacağını garantilemek için devir esnasında ipotek şerhi koydurulacağını, takibe konu bonoların tanzim tarihinin tapu devri tarihi olan 05.06.2015 tarihiyle aynı olduğunu, bu senetlerin ödeme tarihinin boş olarak verildiğini, bunun nedeninin bu bonoların tapu devri esnasında nakden ve elden ödenmesi amacıyla düzenlenmiş olması olduğunu, ancak davalı tapu devri esnasında parayı elden almasına rağmen bonoların yanında olmadığını, sonradan iade edeceğini söylemesi üzerine davacının da tapu senedindeki beyana itibar ettiği için bu bedelsiz bonoların peşine düşmediğini, davalının uzunca bir süre sonra davacı hakkında haksız olarak icra işlemlerine geçip tüm mal varlığına haciz koydurttuğunu, Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dava dosyasında menfi tespit davası olduğunu ve halen derdest bulunduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne, tapu kayıtlarının celbinden sonra dava konusu icra dosyasına yatacak paranın dava sonuna kadar ödenmemesi için öncelikle teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava konusu bonoların bedelsiz olduğunun tespiti ile davanın kabulüne karar verilerek takibin iptal edilmesine, davalının haksız kazanç amaçlı ve kötü niyetli başlattığı takip nedeniyle %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının maddi ve yasal dayanaktan yoksun ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının İstanbul’da yaşadığını, atıl durumda bulunan taşınmazını satışa arz ettiğini, tacir olan davacının eşi ile birlikte turizm sektöründe ticaret yaptığını, Antalya’nın turistik ve kültürel cazibe merkezi Kaleiçi’nde birçok taşınmaz maliki olan davacının davalının taşınmazını satın almayı talep ettiğini, tarafların satış bedeli konusunda anlaşmaya vardıklarını, ancak davacının satış bedelini karşılayacak yeterli nakdinin bulunmadığını, taraflar arasında oluşan güven ilişkisi temelinde bu sorunu danışıklı biçimde çözdüklerini ve anlaşmaya vardıklarını, tarafların anlaşmasına göre satış bedeli yüksek gösterilmek suretiyle davacının banka kredisi kullanmasının sağlanacağını ve satış işleminin “davacının tapu kaydında bulunan ipotek şerhini kabul edeceği, satış bedelinin 2.250.000 USD olduğu, satış bedeline mahsuben 50.000 USD kaparo ödeneceği, satış bedeline mahsuben 1.200.000 USD’nin tapu satış işleminde ödeneceği, satış bedeline mahsuben bakiye 1.000.000,00 USD keşide edilecek iki adet bono karşılığının 30.08.2015 tarihinde ödeneceği” şeklinde kararlaştırıldığını, sonuç olarak taraflarca yapılan anlaşmanın bir bir uygulandığını, tapu satış bedelinde yapılan muvazaalı işlemin davacı tarafından kötüye kullanılmaması için tapu işleminin hemen sonrasında davalının davacıdan senet talep ettiğini, bu nedenle kaleme alınan 05.06.2015 tarihli yazılı beyanın davacı tarafından imzalandığını ve davalıya teslim edildiğini, davacının 2 adet bonoyu 30.08.2015 tarihinde ödeyemediğini, İstanbul’daki bir taşınmazını satmak ve ödeme yapmak için süre talep ettiğini, davalının davacının talebini kabul ettiğini ve beklediğini, sonuç alamayan davalının 2 adet bonoya istinaden davacı aleyhine 27.04.2016 tarihinde kambiyo yoluyla icra takibi başlattığını, tarafların satış bedelinde ve ödeme biçiminde muvazaalı işlem yaptıklarını, satıma konu taşınmazı almak için yeterli parası bulunmayan davacının bankadan kredi kullanabilmesi için 10.000.000,00 TL satış bedeli ile tapu işlemi yapıldığını, gerçekte satış bedelinin 2.250.000 USD olduğunu, tapu işleminin yapıldığı 05/06/2015 tarihinde 2,6724 TL döviz kuru ile gerçekte satış bedelinin 6.012.900,00 TL’sine tekabül ettiğini, davacının icra dosyasında bulunan 05/06/2015 tarihli yazılı beyanını dava dilekçesinde ikrar ve kabul ettiğini, satış bedelinde ve ödeme biçiminde muvazaalı işlem yapıldığının bizzat davacının yazılı beyanı ile sübut bulduğunu, Davacının dava dilekçesinde “Bu senet (dava konusu iki adet senet kastedilmektedir) tapu satışından önce düzenlenmiştir. Ancak, tapu devri esnasında müvekkilimin taşınmazı almasındaki ısrarcı tutumunu fırsat bilen davalı bedeli artırmış ve bedelin tamamını da nakit olarak talep etmiştir. Müvekkil de hayalindeki taşınmaza sahip olmak için tereddüt bile etmeden tüm şartları kabul ederek taşınmazı 10.000.000.-TL’ya nakden ödemede bulunarak satın almıştır. Zaten satıcı davalının iddia ettiği gibi müvekkil davacıdan bakiye taşınmaz bedeli 1.000.000.- (birmilyon) Amerikan Doları alacağı kalmış olsaydı, hayatın olağan akışı gereği en azından bu alacağını garantilemek için devir esnasında İPOTEK şerhi koydurtması icap etmez miydi?” şeklindeki iddiasının hayatın olağan akışına ve maddi gerçeklere aykırı olduğunu, 05/06/2015 tarih … yevmiye numaralı resmi senet işlemine ilişkin tüm dayanakların tapu müdürlüğünden celbi halinde davacının iddiasının gerçek dışı olduğunun görüleceğini, davacının kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiyeler tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak satışa konu taşınmazın resmi senet örneği dosyamız arasına alınmıştır.
İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak icra takip dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesine müzekkere yazılarak ilgili mahkemenin … Esas, … Karar sayılı ilamı dosyamız arasına alınmıştır.
…bank’a müzekkere yazılarak krediye ilişkin kayıt ve belgeler dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 26/10/2021 tarihli 1 nolu ara karar gereğince davacı tarafın dava dilekçesinde davanın ispatına yönelik olarak açıkça yemin deliline dayandığı görülmekle davanın ispatına yönelik yemin deliline dayanıp dayanmadıkları hususunda beyanda bulunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı tarafın 08/11/2021 tarihli dilekçe ile yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiklerini bildirir beyan dilekçesi sundukları görülmüş, davacı tarafça açıkça yemin deliline de dayanılmamıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;Dava, İİK 72/3.maddesine dayalı takipten sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı tarafça Antalya 9.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında takibe dayanak 05/06/2015 tanzim, 30/08/2015 vade tarihli 750.000,00 USD ve 250.000,00 USD bedelli iki adet bono yönünden borçlu olunmadığı, bono bedellerinin taraflar arasındaki taşınmaz alım satımı sırasında ödendiği gerekçesiyle menfi tespit isteminde bulunulduğu görülmüştür.
Davalı taraf ise taşınmaz alım satımı nedeniyle takibe dayanak bonoların davacı tarafça düzenlenerek davalıya teslim edildiği, ancak bono bedellerinin ödenmediği, davacının dava açmakta haksız ve kötü niyetli olduğu savunmasında bulunulmuştur.
Davalı tarafça bonoların ödenmediğine ilişkin olarak tapudaki devir tarihinden sonra davacının eli ürünü olduğu belirtilen bonoların verildiğine dair … imzalı yazılı belgenin ibraz edildiği görülmüştür.
Takibe dayanak bonoların taraflar arasındaki taşınmaz alım satımı nedeniyle verildiği hususunun çekişmesiz olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların yüksek miktarda kredi kullanmak amacıyla satış bedelini yüksek gösterdikleri gerekçesiyle davalı tarafça TBK 19.maddesi gereğince muvazaa iddiasına dayanıldığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK 201.maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” düzenlemesi mevcuttur.
YHGK. 12/10/2011 tarih, E.2011/19-473, K.2011/607 sayılı emsal içtihadında; “… bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bir ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdünde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır…”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05/04/2012 tarih, 2011/13850 Esas, 2012/5405 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Dava , taraflar arasında yapılan taşınmaz satışına ilişkin olup, davacı, davalıdan satın aldığı taşınmazın satış bedelini 15.000 TL olarak kararlaştırdıklarını, bu borca karşılık davalıya 15.000 TL bedelli teminat senedi verdiğini, daha sonra erken ödeme yapması nedeniyle, satış bedelinin 13.500 TL’ye indirilmesi hususunda anlaştıklarını ve satış bedelinin tamamını elden ödediğini iddia etmiş, davalı ise satışa konu taşınmazı davalının verdiği teminat senedine güvenerek tapuda devrettiğini, satış bedeline mahsuben ödenen 5.500 TL dışında bir ödeme olmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satışa konu taşınmazın satış bedelinde indirim yapılıp yapılmadığı ve satış bedelinin tamamının davacı alıcı tarafından ödenip ödenmediği hususundadır. Dava konusu taşınmazın tapuda satışına esas tapu sicil müdürlüğünce düzenlenen 09.09.2009 tarihli resmi senette satış bedeli olarak 13.500 TL’nin davacı tarafından davalıya ödendiği belirtilmiş ise de, taraflarında kabulünde olan satış bedelinin ödenmesine teminat olmak üzere düzenlenen ve iptal edilmeyen 02.03.2010 vade tarihli senet itibariyle, satış bedeli ödenmeden verilen teminat senedine dayalı olarak davacıya tapuda devrin yapıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca TMK.’nun 6. maddesi ve HUMK.’nun hükümleri gereğince, taraflarca 15.000 TL olarak kararlaştırılan dava konusu taşınmazın satış bedelinde indirim yapıldığı ve satış bedeline mahsuben ödenen 5.500 TL dışında kalan bedelin davalıya ödendiği hususunda ispat yükü davacı tarafa aittir. Mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir…” şeklinde belirtilmiştir.
Muratpaşa Tapu Müdürlüğünün 05/06/2015 tarihli resmi senedinde; … Mah…. ada … parselin tamamı … adına kayıtlı iken …’in bizzat hissesinin tamamını 10.000.000 TL bedelle …’a sattığı, …’ın da bu bedeli kabul ettiği hususunun yazılı olduğu, ayrıca taşınmaz üzerine …bank A.Ş lehine ipotek tesis edildiği görülmüştür.
…bank A.Ş.’den gelen yazı cevaplarında da taşınmazın satışına ilişkin olarak davacı tarafından kredi kullanıldığı ve taşınmaz üzerine banka lehine ipotek konulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen 05/06/2015 tarihli yazılı belgeye itiraz edilmediği, bu belgenin tapudaki devir işleminden önce düzenlendiği iddia edilmiştir.
Taşınmazın satış bedelinin 2.250.000,00 USD olduğu, ancak kullanılan kredi nedeniyle bu satış bedelinin tapuda farklı gösterildiği yine tarafların kabulündedir. Dava konusu somut olayda bono bedellerinin nakit olarak tapudaki devir sırasında ödendiği, ancak takibe konu bonoların davalı tarafça iade edilmediği belirtilmiş ise de; ispat yükü kendisinde olan davacı tarafından bono bedellerinin ödendiği hususu HMK kapsamında yazılı delille ispat edilememiş, yemin deliline dayanılmasına rağmen verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanmaktan vazgeçildiği beyan edilmiş olmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL.ret harcının peşin alınan 96.829,43-TL.harçtan mahsubu ile fazla alınan 96.770,13-TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince 145.325,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Artan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır