Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/439 E. 2021/552 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/439
KARAR NO : 2021/552
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/09/2019
KARAR TARİHİ : 15/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
1.Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafa verilen hizmet karşılığında davalı taraftan alacakları olduğunu, karşı tarafın borcunu ödememesi üzerine Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı tarafça söz konusu icra takibine itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davalı tarafa verilen hizmetin gerek kendi gerekse davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında , ISG defterlerinde mevcut olduğunu, davalı taraf ile yapılan sözleşmede bu hususun açıkça ortada olduğunu, davalı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, aralarındaki ticari uyuşmazlık sebebiyle arabulucuya başvurulduğunu fakat tarafların anlaşamamaları üzerine arabuluculuk son tutanağı düzenlendiğini ve bunun ekte sunulduğunu, şirket tarafından gereken hizmetin davalıya sonuna kadar verildiğini fakat davalının kötü niyetle para ödemeye itirazda bulunduğunu, açıklanan bu sebeplerden ötürü davalı tarafın Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına itirazının iptali ile kötü niyetli davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilerek söz konusu tazminatın davalı taraftan alınarak davacı şirkete verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
2.Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. (H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
3.Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C.CEVAP:
4.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile Davalı arasında İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Hizmet Alım Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında davacı tarafından ifa edilmesi gereken edim ve sorumlulukların yerine getirilmediğini, icra takibine dayanak faturanın davalı şirkete teslim edildiği ile ilgili olarak dava dosyasına tevsik edici bir belge ibraz edilmediğini, faturalarda yer aldığı iddia edilen hizmetin davalıya verilmediğinden, davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, Davacı tarafın dava dilekçesinde verildiğini iddia ettiği hizmetlere ilişkin yasal mevzuata uygun açıklama yapmadığını, davacı şirket tarafından yasal mevzuatta belirlenen yükümlülüklerin yerine getirildiğine dair herhangi bir kayıt sunulmadığını, zira bu yükümlülükleri yerine getirmediğini, davacı tarafından sözleşmeye ilişkin alacak talebinde bulunulabilmesi için öncelikle sözleşmede kararlaştırılan edimlerin ifa edilmesi gerektiğini, davacı şirket tarafından davalı şirketin iş yerlerine gelinerek incelemede bulunup risk analizi raporu hazırlanıp hazırlanmadığının, işçilere iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitim verilip verilmediğinin, sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin fiilen yerine getirilip getirilmediğinin araştırılması gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari defterlerde faturaların kayıtlı olup olmadığı hususuna değil, faturalarda yer alan hizmetin davalı şirkete verilip verilmediği esasına dayandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Özel Şartlar bölümünde belirlenen İş Güvenliği Uzmanının düzenli olarak haftada bir kez saha çalışması yapmadığını, periyodik doktor muayenelerinin zamanında yapılmadığını, periyodik bakım gerektiren cihazların periyodik bakım sürelerinin takip edilmediğini, periyodik bakımlar hakkında yapılan bir belgeye rastlanılmadığını, güvenlik tatbikatları yapılmadığını, iş yeri değerlendirme çalışmaları ve raporlarının yapılmadığını, işçilerin işitme testleri ve maruziyet ölçümlerinin yapılmadığını, çalışanların yaptıkları işle ilgili iş güvenliği talimatlarının hazırlanmadığını, ilk yardım malzemelerinin temin edilmediğini, İSG kurul toplantılarının evraklarının hazırlanmadığını, yangından korunma ve güvenlik planının hazırlanmadığını, iş yeri sağlık gözetiminin yapılmadığını, iş sağlığı eğitimlerinde “hijyen” eğitiminin verilmediğini, 6331 sayılı kanunun 8,10,11,12,16,17 vd. Maddelerinde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, bu sebeplerden ötürü fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla esastan yapılacak inceleme neticesinde haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı şirketin %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunma ve talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
5.Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
6.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221). Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak ta yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2006/19-260 esas, 2006/251 karar)
7.Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası, iş bu dosya arasına alınmıştır.
8.Mahkememizce tanıklar dinlenmiştir.
9.Davacı tanığı ‘(duruşma tutanağında sehven davalı tanığı yazılmıştır) … duruşmada; “Ben davacı firmada 2,5 yıl civarı çalışıyorum. Ben A sınıfı İş Güvenliği uzmanı olarak görev yapıyorum. Davalı firmaya hizmet veren zaten bendim ben ilgileniyordum, faturaları da kendilerine ibraz ettik, hizmet sözleşmesinin gereği ödemeler yapılmadı, ihtarat çektik, halen ödeme yapılmadı, biz karşı tarafa hizmeti verdik, 6331 yasa gereği yapılması gereken hizmetleri yerine getirdik” şeklinde beyanda bulunmuştur.
10.Davacı tanığı … talimat duruşmasında; “ben 2018 yılının Mart ayından beri davacı şirket bünyesinde A sınıfı iş güvenliği uzmanı ve aynı zamanda Burdur şube müdürü olarak çalışıyorum, davalı şirket Antalya’da faaliyet gösteriyor, davalı şirket Demirkayalar şirketler grubunun yan şirketidir, yanlış hatırlamıyorsam bu grup ile bizim şirket arasında sözleşme imzalandı, davacı şirket davalı şirkete yaklaşık 8 ay kadar iş güvenliği hizmeti verdi, hatta ben orada iş güvenliği hizmeti veren arkadaşları denetledim, yanlış hatırlamıyorsam taraflar arasında yazılı sözleşme vardır, davalı şirketin iş yeri Antalya organize sanayidedir, davalı şirketin bir çok yan şirketi vardır, bu şirketler bir çok alanda faaliyet gösterdiğinden şuan davalı şirketin hizmet verdiğimiz sırada hangi işi yaptığını hatırlamıyorum, bildiğim kadarıyla davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadı benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
11.Davacı tanığı … talimat duruşmasında; ” ben davacı şirkette kurulduğu 2016 yılı Şubat ayından beri iş güvenliği uzmanı ve sorumlu müdür olarak çalışıyorum, aynı zamanda şirket sahibi olan …’in eşiyim, davacı şirket davalı şirketin Burdur’da ki mermer ocağında iş güvenliği hizmeti vermiştir, aslında davalı şirket başında …’nın bulunduğu bir şirketler grubunun şirketlerinden birisidir, bu şirketler faaliyet alanları birbirine girmiş durumdadır, bazen aynı iş yerini birden fazla şirket işletir, davalı şirketin Antalya organize sanayide de iş yeri vardır, şirketler birbirine girmiş olduğundan biz bu şirketlerin hepsine hizmet verdik fakat vermiş olduğumuz hizmetlerden davalı şirketin payına düşen miktar bu davanın konusu olmuştur, diğer şirketlerden de alacaklarımız vardır, davacı şirket sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri fazlasıyla yerine getirmiştir, hatta kendi şahitleri bile bu konuyu ikrar etmiştir, sözleşme maddesine göre davalı şirketin ödemeyi 10 gün içerisinde yapması gerekirken ödeme yapmamıştır, davacı şirket sözleşme dışında kalan ve davalı lehine olan ekstra işleri dahi yapmış ve masrafları kendi cebinden ödemiştir, davalı şirketin bizimle çalıştığı dönemden önce bir çok iş kazası ve Bakanlıktan ceza yemesi vardır, bizimle çalıştığı dönemde ise iş kazası, meslek hastalığı olmadığı gibi Bakanlıktan ceza da yememiştir, buda davacı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ispatlamaktadır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
12.Davacı tanığı … talimat duruşmasında; ” ben davacı şirkette 2016 yılından beri ön muhasebe görevlisi olarak çalışıyorum, davalı şirket mermer ve kiralama işleri yapmaktadır, bunun dışında ayrıca bu şirket toplam 9 şirketin bulunduğu ve başında …’nın bulunduğu grup şirketlerden birisidir, davacı ile davalı şirketler arasında 2019 yılına ait 1 yıllık iş güvenliği sözleşmesi vardır, davacı şirket 1 yıl boyunca iş güvenliği hizmeti vermiştir, hizmet verilmesine rağmen davalı şirket ödeme yapmayınca 2020’den önce sözleşme feshedildiği, hatta kendilerine ihtarname çekildi, davalı şirket bizden önce iş güvenliği konusunda bir çok sorun yaşamasına rağmen bizimle çalıştığı dönemde hiç bir sorun yaşamadı, zaten buda davacı şirketin işlerini düzgün yaptığının kanıtıdır, davalı şirketin muhasebeci bana bizzat bugüne karar en iyi hizmeti sizden aldık demiştir, ödenmeyen ücretin şuan ne kadar olduğunu hatırlamıyorum, ödenecek ücretler sözleşmelerde yazılıdır benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
13.Davalı vekili, … tarihli duruşmada tanıklarının dinlenmesinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
14.Mahkememizce taraf ticari defterleri inceletterilmiştir.
15.HMK m. 222 gereği; Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. 7251 sayılı kanunla, 6100 sayılı Kanunun 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir; “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Usul hükümleri derhal uygulanırlılık ilkesine tabidir.
16.20/02/2021 tarihli davalı ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporunda özetle; davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının dosya arasına sunulan kayıtlarına göre davacıya 1.314,93 TL borcunun olduğunun yazılı olduğu belirtilmiştir.
17.06/04/2021 tarihli davacının ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporunda özetle; Davacının ticari defterlerinin TTK’ na uygun olarak tutulduğu, 2018 ve 2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, Davacının yevmiye defteri ve Defteri kebirlerinin birbiri ile uyuştuğu, davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların ticari defter kayıtlarında yer aldığı, davacı tarafından düzenlenen ve kendi kayıtlarında yer alan faturaların davalının ticari defter kayıtlarında eksik yer aldığı, davacının usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinin sahibinin lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların fotokopilerinden faturaların açık fatura olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, davacı tarafın ticari kayıtlarında 2 adet nakit tahsilatın yer aldığı ancak bu tahsilatlara ilişkin dosya içeriğinde herhangi bir tahsilat makbuzu ve bunun gibi belgenin yer almadığı, davacının … tarihli kayıtlarında davalıdan 563,00 TL alacaklı olduğu, fakat bu alacağını 2019 yılı ticari defterine aktarmadığı, 2019 yılı ticari defter kayıtları incelendiğinde 563,00 TL alacağın yer almadığı, yer almama sebebinin tahsilatdan mı başka bir nedenden mi kaynaklandığının anlaşılamadığı, dolayısıyla dava tarihi dikkate alındığında davacının ticari defter kayıtları yönünden davacının davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığı belirtilmiştir.
18.Bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
19.Ticari defterlerin lehe delil olması için kanunen bazı şartlar aransa da ticari defter kayıtları her koşulda sahibi aleyhine delil olabilir. Hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşmez. (Yargıtay HGK., 14/05/2019 Tarih, 2017/19-823 E. 2019/553 K.).
20.Davalının ticari defterlerinde, davacıya 1.314,93 TL borcunun olduğunun yazılı olduğu belirtilmiştir. Takip miktarı bu miktarın altındadır. Davacının … tarihli kayıtlarında davalıdan 563,00 TL alacaklı olduğu, fakat bu alacağını 2019 yılı ticari defterine aktarmadığı, 2019 yılı ticari defter kayıtları incelendiğinde 563,00 TL alacağın yer almadığı, yer almama sebebinin tahsilatdan mı başka bir nedenden mi kaynaklandığının anlaşılamadığı belirtilmiş ise de bu husus taraf defterlerinde ödemeye ilişkin bir bilgi ve belgeye rastlanmadığından, davalının ticari defterlerindeki aleyhe hususu ortadan kaldırmadığından, kabule göre davalının borçlu olmadığı iddiasını desteklememektedir.
21.Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, davalının ticari defter kayıtlarının aleyhe değerlendirilebilmesi, davacı tanık beyanları davacının alacaklı olduğunu göstermekle, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir
22.İcra inkar tazminatının şartları şunlardır:
a)Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olmalı,
b)Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı,
c)Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalı,
d)Talep olmalı,
e)Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmelidir.
23.Dosyaya baktığımızda; yukarıdaki şartlar mevcut olsa da alacağın, likit olmadığı, defter kayıtlarının birbirini tam olarak tutmadığı, davalının defter kayıtlarının aleyhe değerlendirilmesi sonucu hükme gidildiği anlaşılmakla, inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/ Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davalının Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin DEVAMINA,
2-Davacının inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 14,90 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesi gereğince; bakiye harcın, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerektiğinden, kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenmeyen harç için -kanunen belirlenen sınır göz önünde tutularak- “harç tahsil müzekkeresi” yazılmasına, bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olmasının, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceğinin bu şekilde hükümde belirtilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen toplamda 88,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça dosyada yapılan ve mahkememizce uyap sisteminden kontrol edilen (denetime elverişlilik açısından, uyap ekranında harç-masraf bölümü altında tahsilat reddiyat bilgileri başlığının içeriğinde masraflar açıkça yazmaktadır) posta-tebligat-bilirkişi ücreti gideri toplamı 1.395,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/13 ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği 26/2. Maddeleri, 6100 sayılı HMK 297/1-ç, 326.maddeleri uyarınca, arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği öngörüldüğünden; 1.320,00 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 563,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili Sn. Av. … ve davalı vekili Sn. Av. …’ın yüzüne karşı verilen karar KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır