Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/309 E. 2021/524 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/309
KARAR NO : 2021/524
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 07/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkil hakkında kendisinden alacaklı olduğu iddiası ile takip dayanağı … düzenleme, … vade tarihli … TL miktarlı bonoya dayalı olarak Antalya … İcra …/… esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin Antalya ilinde ikamet etmemesi nedeni ile takipten haberdar olamadığını, bono aslı incelendiği zaman görüleceği üzere alacaklı tarafından bonoya borçlunun adresinin yazılmadığını, imza sahte olarak atılarak boro oluşturulduğunu, düzenleme yeri Antalya yazılarak icra takibi başlatıldığını, bonodaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, alacaklı ile müvekkili arasında bir ilişkinin olmadığını beyan ederek; menfi tespit talebinde bulunmuştur.
Davalı her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
Aşamalarda ATK dan rapor aldırılmış ve … tarihli ATK raporunda özetle; inceleme yapılan söz konusu imzanın kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olduğu belirtilmiştir.
Yargılama devam ederken, davacı vekili, dosyaya … tarihli dilekçe sunmuştur. Davacı vekilinin … tarihli dilekçesi ile davanın konusuz kalmasından ötürü karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiği, dilekçenin başında ise feragat başlığını kullandığı, konu kısmında da “sulh sebebi ile konusuz kalan davanın reddine karar verilmesini” talep ettiği anlaşılmıştır.
Talep dilekçesinde hem feragatten, hem karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi isteğinden, hem de sulh nedeniyle red kararı verilmesi isteğinden bahsedilmektedir.
Anılan hukuki kurumlar, farklı usuli kurumlardır ve denetime elverişlik açısından usulen kısaca açıklama yapmak gerekmektedir.

HMK m. 313 gereği; Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. HMK m. 315 gereği; Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Somut olayda, davacı taraf diğer ifadelerle bilikte sulh olduklarını beyan etmiştir. Taraflardan davalı ise böyle bir beyanda bulunmamıştır. Davalı vekili, feragat beyanı sunmuştur ki esasen davalı davadan feragat edemez. Usul hukukunda iradelerin net olarak ortaya konması gerekir.
Hem konusuz kalma, hem sulh’ün yanında feragate ilişkin beyanların da olduğu görülmektedir.
04.02.2011 tarihinde yayımlanarak 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nda ise; “davadan feragat” başlıklı 307/1. Maddesinde; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Aynı Kanun’un 309/1. Maddesinde; “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. “; 311/1. maddesinde ise: “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” hükümlerine yer verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/3-1626 esas, 2013/813 karar no’lu, 12/06/2013 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere; Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. Feragatten dönülmesi ve mülga HUMK.nun 83.maddesi ve HMK. nun 176 maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, irade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir (HMK. 311/1-2. cümle; Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, Cilt:IV, İstanbul 2001, sahife:3646 vd.) YARGITAY İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME BÜYÜK GENEL KURULU’NUN 22.05.1987 gün ve E:1986/4, K:1987/5 sayılı ilamının gerekçesinde ise, yasaların uygulanmasında, hakların korunması doğrultusunda hareket etme gereği karşısında, açık bir irade beyanı olmadan davadan feragat edildiği sonucunun çıkarılamayacağı kabul edilmiştir.
Feragat beyanının, kayıtsız, şartsız, net olması gerekmektedir. Böyle bir beyan da davacı tarafından sunulmamştır. … tarihli davacı vekili tarafından verilen dilekçenin başlığında sadece, “feragat eden davacı” ibaresi yer almaktadır. Dilekçe, net bir iradeyi sunmamaktadır.
… tarihli celseye taraflar mazeretsiz katılmamış ve iradeleri netleştirilememiştir. Bu nedenle, dosya … tarihinde işlemden kaldırılmıştır.
HMK’ya göre davanın tarafları açılmış olan bir davayı yürütmek zorunda olmadıkları gibi mahkeme de tarafları, açılmış olan bir davada takibe zorlayamaz(Yılmaz,Zekeriya Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması, Ankara 2008, s. 528) Taraflar duruşmaya zorla getirilemezler. İşte, usulüne uygun biçimde çağrıldıkları halde davanın her iki tarafı (ya da vekilleri) duruşmaya gelmez veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirirlerse ya da yalnız bir taraf gelip de davayı takip etmeyeceğini bildirirse, mahkemece dava yenileninceye kadar, dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilir
Üç aylık süre içerisinde dava yenilenirse mahkeme davayı görüp karara bağlayacak ya da bu sürede yenilenmezse üç aylık sürenin sonunda açılmamış sayılacaktır.Davanın açılmamış sayılması, açılan davanın taraflarınca uzun süre takipsiz bırakılması (HMK m.150) veya yapılması gerekli bazı usul işlemlerinin yapılmamasının meydana getireceği sakıncaları azaltmak amacıyla öngörülmüş bir çözüm yolu olup, yapısı itibariyle usul hukukuna ilişkin bir kurumdur (İyimaya, Ahmet: Sorumluluk Davasının Açılmamış Sayılması, YD, 1990/1-2, s.46-58, s.46.).Davanın açılmamış sayılması, şartların oluşması durumunda kendiliğinden meydana gelir. Davanın açılmamış sayılmasını gerektiren hallerden birine ait şartlar gerçekleştiği takdirde, dava kendiliğinden açılmamış sayılır (KURU, Baki., Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, C. IV, 6. Baskı, s. 4125) Mahkemenin söz konusu durumlarda vereceği karar, davanın açılmamış sayılması durumunun meydana gelmesi açısından kurucu nitelikte olmayıp, ortaya çıkan kanuni sonucu tespit edici nitelikte, açıklayıcı bir karardır. Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar, mahkemenin davadan elini çekmesini gerektiren usule ilişkin nihai kararlardır (Yargıtay HGK 14.06.2000, 19-936/999) Bu nedenle mahkeme, dosyanın işlemden kaldırılması kararında yargılama giderleri hakkında bir karar vermez.

Ancak, mahkeme, vermiş olduğu davanın açılmamış sayılması kararıyla davadan elini çekmiş olduğundan bu karar nihai bir karardır (usule ilişkin nihai karar).
Dolayısıyla mahkeme davanın açılmamış sayılması kararında, yargılama giderlerini davacı taraf aleyhine takdir ederek bu giderlere hükmeder(KURU, Baki., Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, C. IV, 6. Baskı, s. 4128’den naklen, Yılmaz,Zekeriya Medeni Usul Hukukunda Davanın Açılmamış Sayılması, Ankara 2008, s.581-582, dn.136’dan naklen) Bu kararda davacı taraf, dava, konusu itibariyle nispi harca tabi olsa da maktu karar ve ilam harcı, davalı taraf kendisini vekille temsil etmiş ise AAÜT’ye göre belirlenecek vekâlet ücreti ve o ana kadar yapılmış diğer yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilecektir.
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya döndüğümüzde yukarıda da belirtildiği üzere, yasal sürede yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1- DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Hükmün niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafça yatırılan 597,19 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye harcın (ıslah harcı da dahil) istek halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, (6100 sayılı HMK m. 333)
6-Talep olmadığından, taraflar lehine/aleyhine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Dosya içinde, kasada mevcut olan, imza incelemesine esas imzaların yer aldığı belgelerin karar kesinleştiğinde iadelerine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/09/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza