Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/100 E. 2022/124 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/100
KARAR NO : 2022/124
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/03/2017
KARAR TARİHİ: 09/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A.TALEP:
Davacı vekili , dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka borçlusu …ltd Şti ile müvekkili arasında kredi sözleşmesi imzalandığını ancak kredi kullanan şirketin sözleşmeye dayalı olarak taahhüt ettiği miktarları süresinde ödemediğinden, borcun tamamının muaccel olduğunu, şirketin temerrüde düştüğünü, adı geçen borçlu şirketin dolayısıyla dava konusu takibe konu iş bu çeki müvekkil bankaya ödeme vasıtası olarak sunduğunu, müvekkil tarafından çeklerden de tahsilat sağlanamayınca öncelikle kredi sözleşmesi borçlusu şirket hakkında Antalya 9. İcra müdürlünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, daha sonra iş bu dosya ile tahsilde tekerrür edilmemesi şartıyla borçlu şirket tarafından ödeme vasıtası olarak müvekkile sunulan iş bu çeke ilişkin de Antalya 15. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından takibe başlandığını ancak tabibe haksız itiraz edildiğini, borçlu tarafından takibe itiraz edildiğini ancak ödeme yapıldığına dair bir kayıt sunulmadığını beyan ederek; Antalya 15. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B. TARAF TEŞKİLİ:
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak, yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.(H. Pekcanıtez, O. Atalay, M. Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, 2011, s. 273)(bkz; İNCEOĞLU,Sibel., İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, İstanbul 2008, 3. Baskı, s. 260-261)
Bu açıklamalar ışığında, mahkememizce dosyada taraf teşkili sağlanmıştır.
C. DAVALI BEYANI:
Davalı her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.

Davalı beyan dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının olduğunu, yetkili yerin Denizli olduğunu, çek üzerindeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D. YARGILAMA SÜRECİ/HUKUKİ NİTELEME/MAHKEME KABULÜ:
Dava, itirazın iptali talebinden ibarettir.
Belirtmek gerekir ki; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İflas Kanunun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19-2415 esas, 2015/2335 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (KURU, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul, Kasım 2004, s. 220-221).
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
İii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K.; 25.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-894 E., 2020/942 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Bu genel açıklamalardan sonra dosyaya dönüldüğünde; Antalya 15. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, dosyamız arasına alınmıştır.
Dava, öncelikle, mahkememizin … esas, … karar sayılı dosyasında görülmüş ve mahkememizce yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuş, kanun yolu incelmesi sonucunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD’nin … esas, … karar sayılı ilamı ile özetle; süresinde verilmeyen cevap dilekçesinde ileri sürülen yetki itirazının dikkate alınmaması gerektiği belirtilerek mahkememiz kararı kaldırılmış, iş bu esasta yargılamaya devam edilmiştir.
Dava tarihi, 02/03/2017 olup, dava tarihi itibariyle dava zorunlu arabuluculuk kurumuna tabi değildir.
Dosyaya dönüldüğünde; aşamalarda, mahkememizce imza incelemesi için belgeler toplanmıştır.
Yargılama sürerken davacı vekili, 17/03/2021 tarihli dilekçesinde özetle; dava açıldıktan sonra davaya konu icra dosyasındaki borcun, dosyadaki asıl borçlu tarafından müvekkiline ödendiğini, bu sebeple davanın konusuz kaldığını, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının bahsi geçen 17/03/2021 tarihli dilekçesine karşı verdiği, 19/04/2021 tarihli dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının dayanağı olan çekin, süresinde ibraz edilmediğinden kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını, davacının davayı açmaya yetkili olmadığını, çekteki yazı ve imzanın müvekkiline ait olmadığını beyan etmiştir.
Antalya 15. İcra müdürlüğünün …esas sayılı dosyasına bakıldığında, davacının takip alacaklısı olduğu, davalının ve …Ltd Şti isimli şirketin takip borçluları olduğu, takip dayanağının çek olarak gösterildiği, ilamsız takip olduğu anlaşılmaktadır. Takibe eklenen çek örneğine de bakıldığında, çek üzerinde ibrazını/süresinde ibraz edildiğini gösterir bir bilgi veya şerh yoktur.
Kural olarak belirtmek gerekir ki; süresinde ibraz edilmeyen çekler yönünden kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de aralarında temel ilişki bulunan kişiler bakımından bu nitelikteki çek yazılı delil başlangıcı sayılır ve bu halde alacaklının temel ilişkiye dayalı alacağını her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Somut olayda bu hususlar yargılama konusudur ve davacı taraf alacaklı olduğunu iddia etmektedir. Davalı keşideci gözükmektedir. İspat külfetini davacıdadır. Davacı da, davalı ile aralarında temel bir hukuki ilişki olduğunu iddia etmemektedir. Sadece dava dilekçesinde, borçlu şirketin çeki ödeme vasıtası olarak kendilerine sunduğunu beyan etmiştir. Diğer bir yandan da belirtmek gerekir ki; davalı, artık delil başlangıcı olan, kambiyo senedi vasfını kaybeden belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek, bir yönüyle sahtelik iddiasında bulunmuştur. Bu arada söylemek gerekir ki özetle; bir belgenin/çekin kambiyo senedi olup olmadığına karar verecek olan ticaret mahkemesi olduğundan, iş bu uyuşmazlıkta da mahkememiz görevlidir. (Emsal; Antalya BAM 5. HD., 2021/704 esas, 2021/713 karar)
Davacı vekili, davanın konusuz kaldığını ileri sürmekle beraber, mahkememiz aynı kanaatte olmamıştır. Çünkü, takip iki borçluya karşı yapılmış, davalı itiraz etmiş ve bu davalıya karşı itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı, bu takipten dolayı borçlu olmadığını ileri sürmektedir. Diğer takip borçlusunun, maddi hukuk bakımından borçlu olup olmadığı iş bu davanın yargılama konusu değildir. Davalı, adı geçen takipte borçlu olmadığını ileri sürmektedir ve maddi hukuk bakımından bu hususun hüküm altına alınmasını istemesinde hukuki yararı vardır. Sonuçta, kendisine bir takip yapılmıştır. İcra dosyasındaki ödemelere ilişkin belgeler icra dairesinden istenmiştir. Yukarıda da anlatıldığı üzere; itirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. İtirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaktır. Borcun diğer takip borçlusu veya üçüncü bir kişi tarafından ödenmesi, davalının borçlu olmadığının hüküm altına alınması isteğine engel oluşturmaz.
Mahkememizce imza incelemesi yaptırılmıştır. 29/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; takibe dayanak belgedeki imzanın davalının elinden çıkmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve itirazlar/beyanlar alınmıştır.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, bilirkişi raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin, senet/çek üzerinde bulunan imzanın kişinin kendisine ait olup olmadığının taraflarınca bilinemeyeceği beyanına bakıldığında; özünde, 6102 sayılı TTK’nın 677. maddesinde; “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” düzenlemesi mevcuttur. Ancak, sahtelik hususu mutlak def-idir ve herkese karşı ileri sürülebilir. Davalı da görünen imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Ayrıca önemle belirtmek gerekir ki; Yargıtay 12. HD’nin 2019/5272 esas, 2020/2821 karar sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK.nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 E.-2006/231 K. sayılı kararı)
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının davalı ile aralarında temel bir hukuki ilişki olduğuna dair bir iddia da ileri sürmemesi göz önüne alınarak, davacının iddiasını, davalının icra dosyası nedeniyle borçlu olduğunu ispatlayamadığı, bu yöne ilişkin usule uygun bir delili dosyaya sunmadığı kanaatiyle Antalya 15. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından dolayı davalının borçlu olmadığının kabulü ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Hükmün niteliği ve tarihi dikkate alınarak, alınması gerekli 80,70 TL harcın, davacı tarafça yatırılan 379,02 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, arta kalan harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine, karardan sonra tebligat ve benzeri masraflar için gider avansının kullanılması davacı tarafından istenirse tebligat ve benzeri için yapılacak masraflar düşüldükten sonra arta kalan miktarının UYAP üzerinden kontrolü sağlanarak karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Karar kesinleştiğinde imza incelemesi için dosyaya kazandırılan belgelerin mahallerine iadesine,
Dair, davacı vekili … ve davalı vekili …’in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..09/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır