Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/640 E. 2019/136 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/640
KARAR NO : 2019/136
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Davalının … numaralı mülkiyeti hazineye ait olan ve T.C. Milli Emlak Müdürlüğünün 19/06/2014 tarih … sayılı kararı ile Diyanet İşleri Başkanlığına tahsis edilmiş arsanın üzerine … ve yatılı kuran kursu” inşaa etmeyi 30/10/2014 tarihinde … ile imzalamış olduğu protokole istinaden taahhüt ettiğini, yapılacak olan bu cami’nin mimari porjeini de müvekkili şirkete hazırlatmış ve Döşemelatı Belediye başkanlığı tarafından projenin onaylandığını, daha sonra davalının projeden vazggeçtiğini, davalyıa asgari birim fiyatları üzerinde mimari proje bedeli fatura edildiğini faturanın bedeli Antalya … Noterliği … tarih … yevmiye numaralı ihtarname aralığı ile talep edildiğini, ihtarname kendisine temliğ edilen davalı borçlu haksız ve hukuka aykırı şeklide borcunu ödememek amacıyla ihtarnameye itiraz ettiğini, … tarih … numaralı fatura bedeli olan 61.360,00 TL’nin tahsili amacıyla Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun bu takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğuğunu, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görevsizlik itirazında bulunduğunu, müvekkilinni tacir olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin davacıya mimari proje çizim işi vermediğini, sözlü veya yazılı bir sözleşmenin de bulunmadığını, davacı tarafından müvekkiline gönderilen faturanın yasal süresi içinde davacıya iade edildiğini, projelerin çizim işlerinin Döşemealtı İlçesinde … isimli bir inşaat mühendisine verildiğini, … mimarı proje çizimi bedeli olarak … seri nolu 24/11/2014 keşide tarihli 24.000,00 TL … seri nolu 20/12/2014 keşide tarihli 24.000,00 TL bedelli çeklerin …’e teslim edildiğini, davacının yasadaki boşluktan yararlanılarak zenginleşme gayreti içinde olduğunu, görevsizlik kararı verilmesinihaksız ve hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların tacir olup olmadıkları hususunda Vergi Dairesi Müdürlüğüne,Esnaf ve Sanatkarlar Odasına ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, gelen yazı cevaplarından davalının ticari faaliyetine 06/09/1996 tarihi itibariyle son verdiği, davacının tacir olduğu, davalının ise tacir olmadığı anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı olarak yapılan ilamsız takipte itiraz üzerine alacaklı tarafından açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay HGK’nın 18.11.2015 gün ve 2014/15-301 E. 2015/2659 K. sayılı emsal içtihadına göre, “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar…
Ticari davalar ise; aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.”
21 Temmuz 2007 gün ve 26589 s. Resmi Gazete’de yayınlanan, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1/b maddesi ile de, “213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları…” kararlaştırılmıştır.
Somut olayda ; Her ne kadar dava Mahkememizde açılmış ise de; tarafların tacir olup olmadığı hususunda Esnaf ve Sanatkarlar Odasına yazılan yazımıza verilen 27/12/2018 tarihli cevapta; söz konusu davalı mükellef …’ın 21/03/1995 tarihinde faaliyetine başladığını bu faliyetine 06/09/1996 tarihinde işini terk ettiğinin bildirildiği görülmüştür.
Yukarıda yazılı emsal içtihatta da belirtildiği üzere her iki tarafın tacir olmadığı, yalnızca davacının tacir olduğu davalının tacir olmadığı, sadece davacının tacir olması, taraflar arasındaki ihtilafın da ticaret mahkemesinde görülmesi gereken mutlak ticari davalardan olmaması nedeniyle, mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılmıştır, uyuşmazlık yönünden Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli NÖBETÇİ ANTALYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/03/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza