Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/613 E. 2019/109 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/613
KARAR NO : 2019/109
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında … tarihinde bayilik ilişkisi meydana geldiğini, Batı Akdeniz bölgesinde … ve diğer ilçeler olmak üzere davalının münhasır bayilik yaptığını, … tarihinde davalının beyanı ile bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, fakat bu fesihten önce müvekkiline havale olmuş çalışmalarına başlanmış satış işlemleri devam etmekteyken müvekkilinin üzerine çalıştığı alıcı kuruluşa ve çalışan doktorlarına onlarca ziyarette bulunduğu onlarca mailleşme özetle satış işleminin yapılabilmesi için verdiği emekleri hakları yok sayarak devam etmekte olan 5 satış sözleşmesini devam ettirme yetkilileri elinden alındığını bu işler karşılığı olan ödemelerin yapılmadığını, davalı ile olan bayilik çerçeve sözleşmesi kapsamındaki münferit alım-satım sözleşmeleri … arasında gerçekleştiği belirtilmiş ise de, uzun bir dönemi kapsadığını, ilişkinin 2012 yılından beri bu şekilde sürmekteyken ve müvekkilinin ihale ve doğrudan temin yöntemiyle çalışmasına başladığı 5 adet satış hazırlığı varken davalı firmanın sebepsiz şekilde zenginleştiğini, müvekkilinin hazırlıklarını yaptığı ve kusuru olmadan elinden alınan 5 adet satış işleminin …Eğitim ve Araştırma Hastanesi, … Üniversitesi Organ Nakli bölümü, … Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, …Devlet Hastanesi ile yapılan ihalelerde anlaşması sonucu ihale bedeli komisyon verildiğini, ihale bedeli belli olmasına ve komisyon oranının belli olmasına rağmen komisyon oranlarının değişken ve mahkemenin bu oranı tam oranda mı yoksa daha düşük oranda mı takdir edilememesi sebebiyle alacağın belirli olmadığını bu sebeple belirsiz alacak davası açtıklarını, davalı ile müvekkilinin arasında … marka ürünlerin bayiliği … tarihinden 2018 yılının 25 ocak tarihine kadar devam ettiğini, bu tarihten sonra ticari ilişkilere son verdiklerini, müvekkili yetkilisine sözlü olarak iletildiğini, fiili olarak sözleşmeyi fesih ettiklerini, bu fesih sonucu müvekkil ortasında zorla bıraktırıldığı 5 satış işlemi için işlem sonuçlansaydı ihale bedeli üzerinden alacağın %30 civarı karını talep etmek oluşan zararı müsbet tazminat davası açarak külli tespit kısmi eda türündeki belirsiz alacak davası olarak 1.000,00 TL, maddi tazminatın fesih tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle davalılardan tahsilini ayrıca 25.000,00 TL manevi tazminatın fesih tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında Batı Akdeniz Bölgesini kapsayacak şekilde münhasır bir bayilik ilişkisinin mevcut olduğunu ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin sözlü bir anlaşmaya dayalı olduğunu, yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacının iddialarının tamamının mesnetsiz olduğunu, söz konusu iddiaları taraflar arasındaki ticari ilişkiyi davacının gerçeğe aykırı bir şekilde aktardıklarını, haksız mesnetsiz ve kötü niyetli davrandığını, davacı ile müvekkili şirket arasında ticari ilişki kapsamın da müvekkil şirketin diğer bayilerinde olduğu gibi ilişkinin başından bu yana herhangi bir yazılı sözleşme yapıldığını, bu sebeple münhasırlık unsuru olmaksızın ticari ilişkinin devam ettiğini, yetki itirazında bulunduklarını, HMK’nın genel yetki kuralını düzenleyen 6. Maddesine aykırı olarak davacının kendi merkez adresinde ikame ettiğini, ancak HMK’nın 6. Maddesinin 1 fıkrasına göre genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, söz konusu madde uyarınca genel yetkili mahkemenin davalı tüzel kişinin yani İstanbul’da mukim müvekkili şirketin davanın açıldığı tarihteki merkez adresinde ki yer mahkemesi olmasına rağmen kendi merkez adresinde açılmasının usulsüz olduğunu, müvekkili şirketin davacı ile arasındaki ticari ilişkiyi tamamen haklı sebeple sona erdirdiğini, davacının yeterli performansı gösterememesi ve basiretsiz davranmış olması sebepleri başta olmak üzere haklı olarak sona erdirdiğini, davacı tarafından yerine getirilmesi gereken bir takım işleri davacıdan kaynaklanan sebepler ile sürekli iptal olduğunu ve hiçbir şekilde sonuca ulaşmadığını, işlerin sonuçlandırılmasını engellediğini, davacının iddialarının aksine taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona erme sebebinin davacının performansının yetersizliğinden ve müvekkili şirketi zora sokmasından kaynaklandığını belirterek haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, taraflar arasında yapılan sözleşmeye tabi alacak istemine ilişkindir.
Davalı tarafından davada da davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davalı tüzel kişinin İstanbul’da mukim adresinin olduğunu ve yetkili mahkemenin İstanbul olduğunu belirterek yetki itirazında bulunulmuştur.
HMK 6.maddesinde; “Genel Yetkili Mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.”
4721 Sayılı TMK 51. Maddesinde de; “Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir.” düzenlemesi mevcuttur.
Davalı şirketin merkezinin … olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;. Tacir olan taraflar arasında mahkememizin yetkisine ilişkin bir anlaşmanın bulunmadığı, ancak davalı şirketlerin yönetildiği yerin (merkezinin) … İli … İlçesi olduğu buna göre açılan davada HMK 6.maddesindeki genel yetkili mahkemeye ilişkin düzenleme gereği … Asliye Ticaret Mahkemelerinin (Çağlayan Adliyesi) davaya bakmaya yetkili olduğu, mahkememizin yetkisiz olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-6100 sayılı HMK’nın 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince; dava dilekçesinin yetki yönünden reddine,
2-Yetkili mahkemenin …Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
3-HMK Md. 20 gereğince kararın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edilmesinin gerektiğine, talep edildiği takdirde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK Md. 331 gereğince yetkili Mahkemeye gönderme başvuru yapılır ise yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, başvuruda bulunulmaz ise talep üzerine Mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespit ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceğine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza