Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/512 E. 2019/189 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/512 Esas
KARAR NO : 2019/189
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/08/2018
KARAR TARİHİ : 21/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin babası …’ın kullandığı … plakalı araçla …’un sevk ve idaresindeki …plakalı araçların karıştığı ve …’ın vefatı ile neticelenen 29/03/2016 tarihinde maddi hasarlı ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kaza tutanaklarında da belli olduğu üzere kazada davalı şirket tarafından sigortalı olan …plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkil adına davalı şirkete 18/07/2018 tarihinde başvuru yapıldığını, ancak karşı tarafın başvuruya yasal süresi içerisinde cevap vermediklerini, bu sebeple fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkil davacı … için şimdilik 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, 2918 Sayılı KTK madde 109/1 e göre, Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl kaza günüden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağını, bu sebeple davanın
zamanaşımına uğradığını ve öncelikle zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetki itirazları bulunduğunu ve yetkili mahkemenin müvekkil şirketin merkezinde bulunduğu İstanbul mahkemeleri olduğunu, bu sebeplerle davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle açılan Tazminat istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi tarafından mahkememize verilen cevap dilekçesinde; Antalya Mahkemelerinin yetkisine itiraz edilmiş, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 6. Maddesine göre; ” Maddi ve manevi tazminat davası, tüm davalar için yetkili yer olan davalının ikametgahında, davalı tüzel kişi (şirket, vakıf, dernek, üniversite vs.) ise tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemelerde açılabilir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … sayılı kararında; … dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine ve dosyanın … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle oy çokluğu ile bozulmuştur. Mahkemece yetkili olmayan bir mahkemenin yorum yoluyla yetkili sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle önceki kararında direnilmiştir. Direnme kararı davacılar vekili ve davalı … … Tur. Sey. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, trafik kazası sonucu ölüm nedenine dayalı olarak sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davasında, sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Yetki, bir davaya hangi yerdeki hüküm mahkemesi tarafından bakılacağını belirtir. Burada, yer bakımından (coğrafi bakımdan) bir davanın hangi (neredeki) mahkeme tarafından görüleceği söz konusudur(KILIÇ,H.:Açıklamalı ve İçtihatlı HMK,Ankara,s,585,Kuru B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü sh. 2616’ya atfen).
Davalının birden fazla olması hâlinde yetki kuralını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 7.maddesi “(1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. (2) Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” hükmünü içermektedir.
Haksız fiilden doğan davalarda yetki kuralını düzenleyen 16. maddesi ise; “ (1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.”şeklindedir.
4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesinde sigorta sözleşmesinden doğan anlaşmazlıklarda, tazminat ve rücu talepleri nedeni ile açılacak davalarda ve icra takiplerinde yetkili mahkemenin veya icra dairelerinin; sigorta şirketinin veya şubesinin, sigorta sözleşmesini yapan acentenin, sigortalının, hak sahibinin, rücu edilenin ikametgahındaki veya zarara yol açan olayın meydana geldiği yerdeki mahkemelerin ve icra dairelerinin olduğu düzenlenmiştir.
Karayolu Taşımacılığı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın C.8. maddesinde de yetkili mahkemeler belirlenmiş ve genel şartlarda “Sigorta sözleşmesinden doğan anlaşmazlıklar nedeniyle sigortacı aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, sigorta şirketinin merkezinin veya sigorta sözleşmesine aracılık yapan acentenin ikametgahının bulunduğu yerdeki veya zarara yol açan olayın meydana geldiği yerdeki; sigortalı aleyhine açılacak davalarda ise davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki ticaret davalarına bakmakla görevli mahkemedir. ” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, şirketlerin bölge müdürlükleri ve şube açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanmasının, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ilgili diğer mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla serbest olduğu, ancak bu şekilde faaliyete başlanmasını ve faaliyetin sona erdirilmesini müteakip bir ay içinde şirketçe Müsteşarlığa bildirimde bulunulması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili davayı müvekkillerinin murisinin yolcusu olduğu otobüsün malikine, işletenine, sürücüsüne ve zorunlu taşımacılık mali mesuliyet ve kasko sigortacısına yönelterek davayı bölge müdürlüğünün bulunduğunu düşündüğü yer olan Konya’da açmıştır. 14.02.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, kazanın meydana geldiği yer Aksaray’dır. Davacıların yerleşim yeri Karaman, her iki davalı şirketin merkez adresi ise …’dur. Sigorta şirketinin genel merkez adresi ise Ümraniye/İstanbul’dur. Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 7, 10, 14 ve 16. maddeleri uyarınca … Mahkemelerinin yetkili mahkeme olduğu gerekçesi ile yetki itirazında bulunan davalılar bakımından dosya tefrik edilerek yetkisizlik kararı vermiştir.
Mevcut bu durum karşısında, davacılar davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yönelttiğinden 2918 sayılı yasanın eldeki davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Her ne kadar, 2918 sayılı KTK’nın 110/2. Maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesi uygulanmalıdır. Ne var ki her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemeleri, Kanun (4925 s. Karayolu Taşıma Kanunu) uyarınca yetkili kabul edildiğine göre, acente ve şubeyi denetleyen üst merci olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir. şeklinde karar verilmiştir.
Yukarıdaki tüm açıklamalar ve değinilen Hukuk Genel Kurulu kararı bir arada incelendiğinde, somut olayda;dava konusu trafik kazasının Çorum İli Alaca mevkiinde meydana geldiği, davacının yerleşim yerinin Mamak/Ankara olduğu, davalı sigorta şirketinin merkezi adresinin “…” olduğu, sigorta poliçesinin davalı sigorta şirketinin Ankara acentesi tarafından düzenlendiği, davalı tarafından davaya cevap süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunulduğu, bu haliyle mahkememizin davaya bakma konusunda yetkili olmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 6. Maddesi uyarınca İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere,
1-6100 sayılı HMK’nın 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince; dava dilekçesinin yetki yönünden reddine,
2-Yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
3-HMK Md. 20 gereğince kararın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edilmesinin gerektiğine, talep edildiği takdirde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-HMK Md. 331 gereğince yetkili Mahkemeye gönderme başvuru yapılır ise yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, başvuruda bulunulmaz ise talep üzerine Mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespit ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceğine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2019

Katip …
*E-İmzalı

Hakim …
*E-İmzalı