Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/495 E. 2019/211 K. 01.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/495
KARAR NO : 2019/211
DAVA : Menfi Tespit (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2018
KARAR TARİHİ : 01/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 14/08/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Antalya …İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyası ile davacı hakkında 18/02/2014 tarihinde icra takibi başlatıldığını, alacaklının 18/05/2015 tarihinde şirkete ait işyerine davacının şahsi borcundan dolayı hacze geldiğini, davacının tüm itirazlarına rağmen haciz işlemi yapıldığını, şirketin mallarının haczedilebilmesi için şartların oluşmadığını, bu durumu gidermek amacıyla alacaklanın avukatı ile 25.000 TL üzerinden alacaklı tarafla anlaşıldığını, 28/10/2015 tarihinde şahit …’ın huzurunda …’ın bizzat kendisine 15.000 TL verdiğini, 07/04/2016 tarihinde … Adliye Şubesinden Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına 10.000 TL yatırdığını, 16/02/2018 tarihinde Av….’ye davacının avukatı Av…. tarafından 10.000 TL verildiğini, toplam 25.000 TL olan borcunu ödediği gibi 10.000 TL ‘de fazladan ödeme yaptığını, ancak alacaklı tarafça bir türlü icra dosyasının kapatılmadığını ve haciz tehdidi ile rahatsız edildiğini, halen de 10.000 TL daha borcu bulunduğunun kendisine bildirildiğini belirterek, icra takibinin tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına, 16/02/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıya borcunun olmadığının tespitine, fazla ödemiş olduğu 10.000 TL ‘nin istirdadına(geri ödenmesine) 16/02/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte), mahkeme masraflarının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Taraflara usulüne uygun tebligatlar yapılmış, davalı herhangi bir cevap vermeyerek davanın reddini istemiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak yapılan ilamsız takipten sonra İİK.72/3. Maddesi gereğince 1 yıllak süreden sonra açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak yapılan ilamsız takip nedeniyle açılan itirazın iptali davasında, Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 14/06/2016 gün, 2016/1807 Esas, 2016/10611 Karar sayılı emsal içtihadında “…Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, zamanaşımına uğramış bono ile ilgili TTK hükümlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi gerektiğinden, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 4. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. TTK’ nın 26/6/2012 tarih ve 6335 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile değişik 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme altına alınmıştır. Mahkemece öncelikle bu husus gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi…”
Yargıtay HGK’nın 18.11.2015 gün ve 2014/15-301 E. 2015/2659 K. sayılı emsal içtihadında da “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar…
Ticari davalar ise; aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen emsal içtihatlar doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Somut olayda, her ne kadar dava Mahkememizde açılmış ise de; davacı vekili … tarihli oturumda gerçek kişi tarafların tacir olmadıklarını beyan etmiştir. Buna göre, eldeki davada tarafların tacir olmadığı, davanın 1 yıllık süreden sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan menfi tespit ve istirdat davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın da ticaret mahkemesinde görülmesi gereken mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılarak uyuşmazlık yönünden Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının GÖREV DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın görevli ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
2-Yargılama giderlerinin, 6100 s. HMK’nin 20 ve 331/2. maddeleri uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemesince takdir edilmesine, davaya görevli mahkemesinde devam edilmemiş olması ve talep halinde ise Mahkememizce gerekli kararın verilerek değerlendirilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansından artan kısmının, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde (ve dosyanın görevli Mahkemeye süresinde gönderilmemesi halinde) re’sen davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/04/2019

Katip …
¸E- İmzalı

Hakim …
¸E- İmzalı