Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/292 E. 2018/770 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/292 Esas
KARAR NO : 2018/770
DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 10/05/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu … tarihli dava dilekçesinde; 5216 sayılı Büyükşehir kanunun 7.maddesi gereğince su ve kanalizasyon hizmetlerini yerine getirmenin Büyükşehir belediyelerinin görevi olduğunu, müvekkilinin 2560 sayılı İSKİ kanunu gereğince Antalya Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde belediye adına su ve kanalizasyon hizmetlerini yürüten bir kamu kurumu olduğunu, Antalya Büyükşehir Belediyesinin il sınırları alanının davacının yetki ve sorumluluk alanında olduğunu, 6360 sayılı kanunun Geçici l.maddesinin 26.bendİne göre; “(26) bu Kanunla tüzel kişiliği kaldırılan belediye, il özel idaresi ve köylerden oluşan veya bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren amaçları ortadan kalkacak olan mahalli İdare birlikleri, ilk mahalli İdareler genel seçiminden önce tüzüklerindeki hükümlere göre tasfiye olunur. Tüzüklerinde hüküm bulunmayan hallerde bu Kanunun devir, tasfiye ve paylaştırmaya ilişkin hükümleri uygulanır. Bu birlikler. Kanunun yayımı tarihinden İtibaren, yeni personel İstihdam edemezler, taşınır ve taşınmaz mal edinemezler, kendilerine ait taşınır ve taşınmaz malları satamazlar, hizmet alımına ilişkin sözleşme ve borçlanma yapamazlar.” Birliklerin kanunun yayımı tarihinden itibaren(06.12.2012 RG yayım tarihi) kendilerine ait taşınır ve taşınmaz malları satamazlar ifadesi nedeniyle birliğin davalı şirketlere taşınır ve taşınmazları satması ve devretmesinin kanunun bu maddesine aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu Gazipaşa ilçesinin tamamının içme suyunun temin edildiği kaynağın, … taşınmaz içerisinde bulunan Su gözü kaynağı olduğunu, bu kaynağın Gazipaşa ilçesinin içme suyunun sağlıklı ve devamlı olarak karşılandığı tek su kaynağı olduğunu, müvekkili kurum tarafından bölgenin tamamının içme ve kullanma suyunun bu kaynaktan temin edildiğini, su kaynağının üzerinde bulunduğu taşınmazların, müvekkili kurumun içme ve kullanma suyu teminin de hayati önem taşıyan taşınmazlar olup bu su kaynağının da başka herhangi bir amaç doğrultusunda (… olarak) kullanılmasında kamu yararı bulunmadığını, bu suyun içme ve kullanma suyu olarak kullanılmasında üstün kamu yararı bulunduğunu, Gazipaşa İlçesi hızla gelişmekte olan bir ilçe olup artan nüfus ve yapılaşma ile birlikte yağışların mevsim normallerinin çok altında seyretmesi içme ve kullanma suyu olarak kullanılmakta olan bu suyun bölge için önem arz ettiğini, bölgede DSİ tarafından baraj yapılmakta olduğu bilinmekle birlikte davalı şirketin yapılmakta olan barajın tamamlanmasından sonra … amaçlı olarak bu baraj suyunu kullanabileceğini, müvekkili kurumun baraj suyunu içme ve kullanma suyu olarak kullanmasında kamu yararının bulunmadığını, aksine müvekkili kurumun baraj suyunu içme ve kullanma suyu olarak kullanmasının kamu yararına değil kamunun zararına olacağını baraj suyunun içme ve kullanma suyu olarak kullanabilmesi için su şebeke hatlarının yeniden yapılması gerektiğinden daha önce söz konusu kaynağa göre yapılan su şebeke hatlarının borçlarını da 6360 sayılı yasa ile kurumlarına devredilmiş olduğundan müvekkili tarafından halen daha iller Bankasına bu borçların ödendiğini, …, … Hidroelektrik Santrali Birliğinin Hisselerinin davalı Şirketlere devir ve tescil işlemlerinde kanuna karşı hile ile yapıldığını, yapılan işlemlerin kesin hükümsüz ve hukuka aykırı olduğunu, yapılan devir işlemlerinin muvazaalı olduğunu, 6360 smuvazaalı olduğunu gösterdiğini, 6360 sayılı kanunun 06.12.2012 tarihinde yayımlandığı, Gazipaşa Kaymakamlık Tasfiye Komisyonunun görevlendirme onayının 27.08.2013 tarihi olduğu, tasfiye işlemlerinin bu tarihte yapılmaya başlandığını, tasfiye çatışmaları yapılırken komisyon tarafından bilgiler temin edildikten sonra karar aşamasında iken …, … Hidroelektrik Santrali Birliği tarafından muvazaalı olarak 05.12.2013 tarihinde /48lik pay/hisse devrinin yapıldığının görüldüğünü, Bu devir işleminin 6360 sayılı yasanın Resmi Gazetede yayınlanmasından sonra (06.12.2012 RG yayım tarihinden sonra) yasanın yürürlüğe girmesinin arifesinde kaymakamlık tasfiye komisyonu tasfiye çalışmalarının yapıldığı sırada yapıldığı görüldüğünden bu devir işleminin hukuka aykırı olduğunu, yapılan devir işleminin Kanuna karşı hile ile yapıldığını, söz konusu devir işlemlerinin kesin hükümsüz olduğunu, bu nedenlerle dava dışı birlik tarafından davalı şirkette bulunan %48’lik hissesini/payını şirketin diğer ortağı olan … Ltd. Şti’ne 2013 yılında yaptığı devir ve pay defterine tescili işleminin kesin hükümsüz/geçersizliğinin tespiti ile ticaret sicilindeki tescilin düzeltilerek müvekkili davalı şirkette %48’lik pay ile ortaklığının tespitine ve pay defterine tesciline, dava dışı birlik tarafından davalı şirkette bulunan hissesinin %48’lik payının 2010 yılında … Ltd. Şti ’ne devir ve pay defterine tescili işleminin düzeltilerek müvekkili davalı şirkette %48’lik pay ile ortaklığının tespitine ve pay defterine tesciline, eğer mahkemece talepleri uygun görülmez ise davalı şirket tarafından devralınan payın bedeli olan 48.000TL’nin ödenmesi gerektiği tarihten itibaren Merkez bankasınca uygulanan en yüksek ticari faiz oranı ile hesaplanarak müvekkiline ödenmesine, dava neticeleninceye kadar davalı şirket hisselerinin/paylarının üçüncü kişilere devrinin teminatlı veya teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, yargılama giderlerinin ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili mahkememize sunduğu 12/06/2017 tarihli cevap dilekçesinde; HMK 14. maddesine göre görevli ve yetkili mahkemenin belli olduğunu, her iki müvekkili şirketin merkezinin Gazipaşa olduğunu, yetkili ve görevli mahkemenin Gazipaşa Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesi olduğunu, HMK 14. maddesine göre yetkinin kesin yetki olup dikkate alınması gerektiğinin açık olduğunu, davanın öncelikle usul yönünden reddine karar verilmesini gerektiğini, davanın esas yönü ile de reddine karar verilmesini, esasa ilişkin açıklamalarını ayrıntılı olarak yetkiye ilişkin karar verildikten sonra sunma haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini, dava dilekçesinin, sonuç ve istem bölümünün davacı tarafından açık ve net şekilde açıklanmasının istenmesine, bu nedenle açıklandığında ayrıntılı cevap haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini, yasa pay devrini yasaklamışken pay devrinin durdurulması için tedbir istenmesini anlamadıklarını, sonuç ve istemde 2013 ve 2010 tarihinde yapılan devirlerin iptalinin istendiğini, 2010’da yapılan devrin niçin iptal edileceğine ilişkin herhangi bir gerekçe bulunmadığını, bu nedenle savunma haklarının saklı tutulmasını, davacının dava açma yetkisinin ve menfaatinin olmadığını, dava konusu su konusunda hak sahibi davacının değil DSİ’nin olduğunu, bu konuda idarenin verdiği idari kararlar kaldırılmadan dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, idarece müvekkillerine tahsisi yapıldığını, bu konuda da idari işlemlerin devam ettiğini, dava konusu yerlerle ilgili şu andaki idari durumun hangi aşamada olduğunun ilgili resmi kuruluşlardan sorulmasına karar verilmesini, yasanın yürürlüğe girmesinden önceki hisse devirlerinin iptalinin ve davacıya pay devrinin istenmesinin hukuki bir dayanağının olmadığını, davacının önceden yapılmış devirler için bedelinin ödenip ödenmediğinin satın alan şirketlerden sorma ve isteme hakkının olmadığını, bu nedenle 48.000 TLnin ödenmesi isteğinin de yasal bir dayanağının olmadığını, davanın bu nedenle de reddine karar verilmesini, yasanın uygulanması tarihinden sonra yapılan hisse devri bedellerinin de müvekkillere ödenmesi gerektiğinin açık olup bu konuda da bir açıklama yapılmadığını, bedel ödenmeksizin hisselerin davacıya geçmesinin davacının BK ‘ya göre sebepsiz zenginleşmesi anlamına geldiğini, bu durumun usul ve yasaya aykırı olup davanın bu nedenle de reddine karar verilmesini,davanın öncelikle usul yönünden ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava …, …, … birliğinin ve …, … mevzuata aykırı ve muvazaalı olduğu iddia edilen devir işlemleri sonucunda davalı şirketlerin pay defterine yapılan tescilin hükümsüzlüğünün tespiti ile ticaret sicilindeki tescilin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davalılar tarafından yetki ilk itirazında bulunulmuştur.
HMK 6.maddesinde; “Genel Yetkili Mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.”
4721 Sayılı TMK 51. Maddesinde de; “Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir.” düzenlemesi mevcuttur.
Davalı şirketlerin merkezinin Gazipaşa ilçesi olduğu İnternet ATSO Ticaret Sicil Müdürlüğü ekran kaydından anlaşılmıştır. Ayırca şirketler tarafından sunulan vekaletnamelerden de şirketlerin merkezinin Gazipaşa ilçesi olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde her ne kadar davalılar tarafından HMK 14.maddesindeki “özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak kaydı ile bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir” şeklindeki düzenlemeye dayanılarak yetki itirazında bulunulmuş ise de somut olayda davacı ile davalı şirketlerin ortak olmadıkları görüldüğünden, bu maddenin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Tacir olan taraflar arasında mahkememizin yetkisine ilişkin bir anlaşmanında bulunmadığı, ancak davalı şirketlerin yönetildiği yerin (merkezinin) Gazipaşa ilçesi olduğu buna göre açılan davada HMK 6.maddesindeki genel yetkili mahkemeye ilişkin düzenleme gereği Gazipaşa Asliye Ticaret Mahkemelerinin (Asliye Hukuk) davaya bakmaya yetkili olduğu, mahkememizin yetkisiz olduğunun kabulü ile davacının davasının yetki dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının yetki dava şartı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının GAZİPAŞA NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (ASLİYE HUKUK) gönderilmesine,
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca yetkili mahkemece nazara ALINMASINA,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde HMK’nun 20/2-son ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/12/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır