Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/254 E. 2022/681 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/254
KARAR NO : 2022/681
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/04/2018
KARAR TARİHİ : 27/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 25/04/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … adı altında Türkiyeyi ve Türk Kültürünü tüm dünyada tanıtan, Türkiye’de ve dünyanın pek çok ülkesinde sahne alan bir dans topluluğu olduğunu, tarafların … tarihli sözleşme ile Rusya’nın Soçi şehrinde … tarihleri arasında … tarafından toplam 50 gösterinin sahnelenmesi için anlaştıklarını, ancak davacının sözleşmede öngörülen edimleri yerine getirmiş olmasına rağmen davalının sözleşmeye göre eksik ödeme yaptığını; davacıya toplam 85.000 USD tutarında ödeme yapmış, gönderilen tüm yazılı ihtarlara rağmen bakiye borcu olan 140.000 USD’yi ödememiş olduğu için davalı aleyhine Antalya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında sözleşmeye dayalı olarak ilamsız takip başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak … tarihinde itiraz ederek icra takibini durdurduğunu ileri sürerek, davalının borcun ödenmesini imkansız hale getirmesinin tedbiren önlenmesi bakımından teminatsız yada teminatlı ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalının haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile icra takip tarihinden itibaren devlet bankalarının USD ile açılmış yıllık mevduat hesabına ödediği azami faiz ile birlikte icra takibinin devamına karar verilmesine, alacağın likit/belirli olması nedeniyle en az %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile Avukatlık Ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili … tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflarca akdedilen sözleşme gereği 40 kişilik kadronun gerek sahte üstü gerek sahne arkasında görev alacak dansçılar, kareograf, teknik ve idari ekipten oluşması gerektiğini bu sebeple de yeterli sayıda ekiple temsil ettiklerini ileri sürdüğünü, oysa ki, ek 1 de sundukları son listede 61 kişilik ve ek 2 de sundukları listede de 40 kişilik ekip olmasına rağmen gösteriye yeterli sayıda ekiple gelinmediğini, sahneye de az sayıda dansçı ile çıkıldığını, ek 3 ‘te sundukları dönüş uçuşlarına ait listeden de anlaşılacağı gibi 12 bayan ve 17 erkek olmak üzere 29 dansçı mevcut olduğunu, son listede yazılı Rusya’ya gelemeyecek olan personele vize ve bilet aldırılıp getirmediklerini, kaldı ki ek 4’te sundukları mailden de anlaşılacağı gibi tam olarak gösteriye getirilmemiş dansçıların ara ara gidiş dönüşlerinin talep edildiğini ve eksik dansçıların gösterinin devam ettiği aşamada tamamlanmadığını, yabancı ülkeden takviye edilen dansçıların pasaportları bulunduğunu, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden ekte görüldüğü gibi ekip toplandığını ve aygenç ve çocuklardan kurulu kadro oluşturulmaya çalışıldığını, ayrıca Gürcistan-Rusya ve Ukrayna’dan yabancı dansçılar ile kadro tamamlanmaya çalışıldığını, toplam 36 kişi ile Rusya’ya gidildiğini, sahnede 29 kişinin yer aldığını, dansçıların sözleşme imzalanırken tarafların mutabık kaldığı gibi yeterli eğitimi almış yetenekli dansçılar olmadığını, ekibin sahnedeki uyumsuzluğu ve gösterinin düşük kalitesi işveren tarafından fark edilip gösteriye ilişkin eksikliklerin düzeltilmesi ve profesyonel dansçılarla devam edilmesi gerektiğinin bir çok kez müvekkili şirkete iletildiğini, anlaşmada gereken sorumlulukların davacı tarafından yerine getirilmediği için 50 gösterilik anlaşmanın 35 gösteri ile bitirilmiş olup, süresinden önce Türkiye’ye dönüldüğünü, Rusya’daki işverenin davalıya yapması gereken kalan ödemeyi de yapmadığını, davacı tarafından kötü niyetli olarak icra takibi yapıldığını, oysa ki sözleşmedeki edimlerini eksik yerine getirdiğini ve ücretten indirim yapılacağını görüşmeler sırasında kabul eden davacının sonrasında eksik ödeme yapıldığı iddiasıyla icra takibini başlattığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla yapılan icra takibinin 32.000 USD’lik kısmının kabulü ile takibin devamına, kalan kısım için takibin durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara duruşma gün ve saati bildirir usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası Uyap sistem üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmede edimlerin yerine getirilmesine ilişkin olarak taraf tanıkları dinlenmiştir.
Mahkememiz yargılama sırasında ; Uyuşmazlığa ilişkin olarak taraflar arasında düzenlenen … tarihli sözleşme gereği tarafların üzerlerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirip getirmedikleri, davacının sözleşme gereği yapması gereken gösterileri sözleşmede belirtilen şartlarda yerine getirip getirmediği, yerine getirmiş ise hak ettiği ücret, yerine getirmemiş ise söz konusu eksikliğin davacının kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, buna göre hak edilen ücret tespit edilerek takip tarihi itibariyle varsa davacının talep edebileceği alacak miktarına ilişkin rapor tanzimi için Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, bilirkişiler tarafından sunulan … tarihli raporda özetle; “…1.)Taraflar arasında düzenlenen … tarihli dans gösterisi yapılmasına ilişkin sözleşme tanzim edildiği, bu sözleşmeye göre davacı tarafın edimlerini yerine getirdiği, davalı tarafın ise cevap ve ikinci cevap dilekçesinde belirttiği gerekçelerle sözleşme ile yükümlü olduğu bedeli ödemediği,
2.) Taraflar arasında düzenlenen … tarihli dans gösterisi yapılmasına ilişkin sözleşmede tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiği ve edimlerin yerine getirilmemesi halinde tarafların bu durumu yazılı olarak diğer tarafa bildireceği ve 3 (üç) gün içerisinde eksiklik giderilmediği halde sözleşmenin haklı olarak fesih edilebileceği (madde 7) ve davacının kusurlu olarak hizmeti vermemesi durumunda hizmetlerin verilmeme ihlali ile ilgili 2.000-USD (iki bin) miktarında ceza şart ödeyeceği belirtilmesine rağğmen, davalını ayıplı hizmet konusunda herhangi bir ihbarda bulunmadığı gibi sözleşmede düzenlenen haklarını kullanmadığı,
3.) Sözleşmede düzenlenen bu haklar kullanılmaksızın iddia edilen gerekçelerle sözleşme bedelinin davalıya ödenmemesinin sözleşme hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenle davacının sözleşmeden kaynaklanan alacağının 140.000-USD olduğu konusunda karar verme yetkisinin Sayın Mahkemeye ait olduğu,” sonuç ve kanaate varılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, sözleşmeye dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen … tarihli sözleşmenin konusunun dans organizasyonuna ilişkin olduğu, davacı şirketin sözleşmede belirtilen tarihlerde ve şartlarda dans gösterisi yapılması, davalı organizatöründe gösteriler karşılığında bedel ödeme yükümlülüğünün bulunduğu görülmüştür.
Sözleşmede tarafların hak ve yükümlülükleri 4 vd maddelerde düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği yönünden yapılan değerlendirmede:
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16/01/2015 tarih, 2014/3459 Esas, 2015/241 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarih ve 2010/3-727 E., 2011/75 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere 6098 sayılı TBK’nın 470. maddesinde eser sözleşmesi; “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” olarak tanımlanmıştır.Bu hükme göre; yüklenici, eser sözleşmesinin konusu olan şeyi imal etmeyi (meydana getirmeyi) taahhüt eden ve imal ettiği şeyi de (eseri) iş sahibine teslim etme yükümlülüğü altına giren Kişi ya da kuruluştur. İş sahibi ise, sözleşmeye konu olan eseri bedeli karşılığında imal ettiren ve imal edilen eseri teslim almakta menfaati olan gerçek veya tüzel kişiler veya iş ortakları ya da gruplaşmış müesseselerdir (İzzet Karataş, Eser Sözleşmeleri, 2. Baskı, Ankara, 2009, s. 30).
Bu tanıma göre eser sözleşmesinin unsurlarını; eser imal etme, ücret, taraflar arasında anlaşma ve sözleşmenin şekli olarak belirlemek mümkündür. Eser sözleşmesi bir iş görme sözleşmesi olmakla birlikte, bu sözleşmede önemli olan çalışmanın kendisinden çok, bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabul olan sonuçtur. Bugün için artık söz konusu sonucun mutlaka maddi bir şeyde kendisini göstermesi gerekmediği görüşü gerek öğretide ve gerekse uygulamada baskın bulunmaktadır. İnsan emeği ürünü olmak ve maddi bir varlıkta devamlı olarak kendini göstermek kaydıyla, maddi olmayan şeylerin, örneğin fikri çalışma ürünlerinin dahi eser kavramı içine gireceği kabul edilmektedir. Bir yapı planı çizilmesi, bir kitap yazılması, bir tablo yapılması, yeni bir buluşun uygulanması suretiyle bir şey vücuda getirilmesi, bir film için senaryo hazırlanması gibi.
Giderek, insan emeği ürünü olup bir bütün görünüşünü arz eden ve iktisadi değeri bulunan her hukuki varlık, maddi nitelikte olsun veya olmasın, bir eser sayılmaktadır. Başka bir deyişle, objektif olarak tespiti mümkün olan belirli bir maddi veya maddi olmayan sonucun meydana getirilmesi, istisna akdinin konusunu oluşturabilir. Bu suretle İsviçre Mahkeme içtihatları şu hallerde bir istisna akdinin varlığını kabul etmektedirler. Bir gazeteye bir ilan konulması, radyo, televizyon reklâmları, ışıkla reklâm, bir reklâm kampanyasının bir müşavir tarafından planlanması, bir mağaza vitrinin düzenlenmesi, bir sanatçının radyoda bir tek konser vermesi, ücret karşılığı seyredilen havai fişek gösterisi, kızak yarışı, bisiklet yarışı düzenlenmesi, sinemada film gösterilmesi, şefiyle sözleşme yapılarak tutulan ve akitte kimlikleri belirtilmeyen diğer çalgıcılarının ücretleri şef tarafından verilen bir dans orkestrasının bir lokalde çalışması, bir yarış atının eğitilmesi, bütün bu hallerde maddi bir şey imalini veya böyle bir şeyin değiştirilmesini gerektirmeyen, fakat bir insan emeğinin tek bir bütün görüntüsünü taşıyan sonuçları karşısında bulunulmaktadır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu, cilt 6, s. 7453, Bası 2003)…” şeklinde belirtilmiştir.
Dava konusu somut olayda, bir insan emeğinin tek bir bütün görüntüsünü taşıyan sonuçları dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin istisna sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda davacının sözleşmeye uygun şekilde eser meydana getirme, davalının da bedel ödeme yükümlülüğünün bulunduğunun kabulü gerekmiştir.
Davacı tarafça sözleşme kapsamında eserin yerine getirildiği, ancak davalının bedel ödeme borcunu eksik olarak yerine getirdiği gerekçesiyle takip başlatıldığı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 7. Maddesinde “taraflardan birinin sözleşmeye aykırı davranması halinde, diğer taraf aykırı davranan tarafa gönderilen yazılı fesih bildirimini alınmasından itibaren 3 gün içinde, aykırı davranan tarafa aykırılığı gidermediği takdirde 3 günün geçmesiyle sözleşme kendiliğinden son bulur. Sözleşmeye aykırı davranmayan tarafın tazminat hakları saklıdır.” düzenlemesinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı taraf yargılama sırasında davacının sözleşme kapsamında edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediği, eksik dansçı ve ekip ile gösteri yaptığı, gösteri sayısının da sözleşmede belirtilenden daha az sayıda olduğunu, dolayısıyla sözleşmede belirtilen bedelin hak edilmediğini belirtmiş, ancak buna ilişkin sözleşmenin 7. Maddesi kapsamında herhangi bir yazılı bildirimi dosyaya ibraz etmemiştir.
Yukarıda belirtilen emsal içtihat ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Davalı tarafın davacının sözleşmeye aykırı davrandığı ve bu aykırılığı 3 gün içerisinde gidermesi hususunda yazılı bildirimde bulunduğuna ilişkin delilin dosyaya ibraz edilmediği görülmekle sözleşmede kararlaştırılan ücretten eksik ödenen kısım yönünden itirazın iptali isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça davanın kabulü ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunulmuş ise de;
Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02/06/2021 gün ve 2020/2481 Esas, 2021/2425 Karar sayılı emsal içtihadında; “…İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını genel mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı). Dava konusu somut olayda, davacının yaptığı iş miktarı dolayısıyla hak ettiği ücret mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenmiş olup alacak likit olmadığından koşulları ve yasal unsurlarının oluşmadığının kabulü ile icra inkar tazminatı talebi yönünden isteminin reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Buna göre Antalya Genel İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı (Eski Antalya … İcra Müd’nün … Esas sayılı takip dosyasında) borçlu davalının itirazının 140.000 Dolar üzerinden iptali ile takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4A maddesine göre Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro hesabına uygulanan en yüksek faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Koşulları ve yasal unsurları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli 39.193,68-TL harçtan peşin olarak alınan 7.364,53-TL harcın mahsubu ile bakiye 31.829,15-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 81.112,72-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 7.464,73-TL ilk dava masrafı, 164,00 TL davetiye, 368,30 TL posta, 350,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 8.347,03-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kullanılmayan gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/09/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır