Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/229 E. 2018/609 K. 08.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/229
KARAR NO : 2018/609
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2016
KARAR TARİHİ : 08/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Manavgat …Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu … tarihli dava dilekçesinde özetle ; davalı şirket tarafından sunulan hizmetin her ay tahakkuk ettirilen fatura bedeli içerisinde haksız bazı ücret kalemlerinin bulunduğunu bu nedenle haksız alınan bu ücret kalemlerin yasal faizi ile birlikte tüketiciye iade edilmesi gerektiğini Yargıtay kararı ile hüküm altına alındığını, müvekkilinin davalı şirketten 10 yılı aşkın süredir hizmet (enerji) satın olduğundan ve kendisinden her ay farklı miktarlarda farklı adlar altında haksız kesintiler yapılması nedeniyle, bu kesintilerin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan … tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusunun tamamen perakende satış faaliyetlerini ilgilendirine bir konu olması ve … A.Ş’nin 2 yıllık müteselsil sorumluluk süresinin dolmuş olması sebebiyle davada … A.Ş.’ye husumet yöneltilmesi mümkün olmadığını ve husumet yönünden reddini, zamanaşımı, usule ve esasa ilişkin olarak da red olması gerektiğini, taraflar arasında akdedilen abonelik sözleşmesinin anlaşmazlıklar başlıklı 12. Maddesinde “Bu sözleşmenin ve yürürlükteki ilgili mevzuatın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların giderilmesinde yetkili organ …-…-… Mahkemeleri ve İcra Daireleridir” denilmek suretiyle uyuşmazlık halinde tarafların başvuracağı yetkili mahkeme ve icra dairelerinin belirlendiğini, bu sebeple … Mahkemelerinde açılan davanın yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilerek yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.
Manavgat …Asliye Hukuk Mahkemesinin … gün, … Esas, … sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilmiş olmakla Mahkememizin yukarıdaki numarasına tevzi edildiği anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava, “Alacak” davasıdır.
Bu dava açıldıktan sonra ;
a) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 21. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükümünün getirildiği,
b) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 26. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 20. maddesi ile de, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmek suretiyle eldeki davalar yönünden de düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 08/02/2017 tarih, 2016/16610 E.2017/1011 K.sayılı emsal içtihadında, “… Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinde belirtilen hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle; davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değilse de, bu hususun giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK’nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir…” şeklinde belirtilmiştir
Mahkememizin yetkisinin (görevinin) bu dava için de geçerli olmak üzere, bundan böyle sadece dava konusu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu anlaşılmış, davacı tarafın ise açıkca bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istemediği, eski yasal düzenleme kapsamında mahkememizce değerlendirme yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Hukuk Devleti’nin ve hukukun evrensel prensiplerinin bir gereği olarak, “kanunlar kural olarak geriye yürümezler.” Bu prensibin istisnalarından olan 6719 s. kanun ile, bu kanunun yürürlüğü girdiği 17/06/2016 tarihinden önce açılmış olan davalar yönünden de düzenlemeler yapıldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu yasal değişikliklerden önce, aynı nitelikteki çok sayıda davanın, Yargıtay HGK’nun 21.05.2014 gün ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı, Yargıtay 3. HD.nin 07.04.2015 gün ve 2015/1533 E. 2015/5763 K. ve Yargıtay 3. HD.nin 20.10.2014 gün ve 2014/7090 E. 2014/13588 K. sayılı emsal içtihatları gereğince ve dağıtım şirketlerinin abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle aboneler lehine sonuçlandığı, davacının dava tarihi itibariyle kendisini dava açmakta haklı görmesinin bu şartlar altında makul ve kabul edilebilir bir düşünce olduğu, davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu, haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Buna göre, davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp, konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş anılan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 29,20 TL. harçtan mahsubu ile eksik kalan 6,70 TL.harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan 62,70 TL.ilk dava masrafı, 90,00 TL.davetiye, 11,75 TL.müzekkere giderinden ibaret toplam 164,45 TL.yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Karar tarihindeki AAÜT. Gereğince 100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının artan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda miktar itibariyle kesin olarak karar verildi. 08/10/2018

Katip …
¸E- İmzalı

Hakim …
¸E- İmzalı