Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/136 E. 2022/402 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/136
KARAR NO : 2022/402
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/03/2018
KARAR TARİHİ: 25/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; olay günü 11/01/2018 tarihinde …plakalı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki aracın reşit olmayan müvekkili …’ya çarpması sonucu davaya konu kazanın olduğunu, yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında, …plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun belirtildiğini, davacı müvekkili …’in söz konusu kaza nedeniyle tedavi gördüğünü, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın, davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, davalıya başvurduklarını, anlaşamadıklarını beyan ederek; 3.560,00 TL daimi maluliyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetmle; davacıların müvekkile başvurusunun olmadığını yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve kusurla sınırlı olduğunu, faiz talebinin de yerinde olmadığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava,trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
TBK m. 50 gereği; Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Davalı, yetki itirazında bulunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Yine aynı Kanunun 16. maddesinde ise “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir” hükmü yer almaktadır. Dosyada, haksız fiilin işlendiği yerin yanında davacıların yerleşim yeri de Antalya olmakla, mahkememiz davada yetkilidir ve davalının yetkiye ilişkin bu itirazı hukuken yerinde bulunmamıştır.
Davalı, davacı tarafın dava şartı başvuruyu yapmadığını belirtmiştir ancak dava dilekçesi ekinde başvuru yapıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar dosyadaki davalı tarafından dosyaya sunulan 30/03/2018 tarihli yazıda başvuru yapılmadığı belirtilmiş ise de aşamalarda davalı vekilinin dosyaya sunduğu 06/08/2019 uyap tarihli dilekçede de davacının başvuru yaptığı belirtilmiştir. Bir an için aksi düşünülse dahi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay kararlarında belirtilmekle, bu durumda dahi doğrudan, tamamlanma imkanı tanınmadan davanın usulden reddi kararı vermek yerinde değildir. Dosyada, başvuru şartının yerine getirildiği anlaşılmakla, davalının bu itirazı da hukuken yerinde görülmemiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. maddesinde yer alan emredici hükme göre hâkim,sadece çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren konularda bilirkişiye başvurabilecektir. Hâkim açısından “özel bilgi” ise, hukuk bilimi dışındaki belli bir bilim dalının araştırıp ortaya koyduğu sonuçlara ilişkin bilgi olarak anlaşılmalıdır.
Yargıtay 4. HD’nin istikrar kazanmış kararlarında da belirtildiği üzere; Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya üniversite hastanelerinin adli tıp bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01/06/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Bu belirlemeler ışığında, mahkememizce aşamalarda maliyet raporu için yazışmalar yaptırılmıştır.
Aşamalarda dosyaya alınan İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 30/04/2021 tarihli …karar numaralı raporunda özetle; kişinin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında tüm vücut engellilik oranının % 0 olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği, yeni çektirilecek kranial MR tetkikinin gönderilmesi halinde dosyanın yeniden değerlendirilebileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, beyan ve itirazlar alınmıştır.
ATK raporunda belirtilen yeni çekilecek MR tetkiki dosyaya kazandırılarak, tekrar dosya ATK’ya gönderilmiştir.
İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22/09/2021 tarihli … karar numaralı raporunda özetle; kişinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğine göre; tüm vücut engellilik oranının % 0 olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, beyan ve itirazlar alınmıştır.
Davacı itirazında müvekkilinin maluliyetine ilişkin, özetle, heyette nörolog ve KBB uzmanı olmadığından eksik inceleme sonucu maluliyetlerinin tam ve kesin olarak tespit edilemediğini beyan ederek, itirazda bulunmuştur.
Söz konusu itiraz da göz önüne alınarak, itiraz doğrultusunda dosya tekrar ATK ya gönderilmiştir.

İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 21/02/2022 tarihli …karar numaralı raporunda özetle; Dosya mevcut tıbbi belgeler ile grafilerin yapılan incelemesinde kişide tat ve koku kaybına neden olabilecek herhangi bir lezyon tespit edilmediği cihetle kurulun 22.09.2021 tarih ve … sayılı kararına eklenecek husus bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunmuştur. Bu rapordaki heyette, KBB uzmanı ve Nöroloji uzmanının da olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, beyan ve itirazlar alınmıştır. İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22/09/2021 tarihli … karar numaralı raporu, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğine göre düzenlenmiştir.
Kaza tarihi, 11/01/2018 tarihi olup, raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğine göre düzenlenmesi yerindedir. Davacının talebi kalıcı maluliyete ilişkindir ve İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22/09/2021 tarihli …karar numaralı raporunda davacının kalıcı maluliyetinin olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunu hakim denetlemelidir. Öğretide Akyol, bilirkişi raporunun denetimi sadece hâkime ait bir görev değil; aynı zamanda taraflara ait bir haktır demektedir(AKYOL, Şener :Hukuk Usulünde Bilirkişilerle İlgili Bazı Problemler, Mukayeseli Hukukta Bilirkişilik Ve Sorunları, Yargıtay 125.Yıl Dönümü, s. 72 naklen). Hâkimin bilirkişinin uzmanlığı nedeniyle taşıdığı egemenliği kıracak araçları olduğu, bir yanlışın mutlaka geri döneceği ve özellikle böyle bir yanlışın müeyyidelendirileceği konularında bilirkişi inandırılmalı; böyle bir bilinç oluşturulmalıdır.“Hâkim kesinlikle ve mutlak olarak usulün egemeni olmalı; dosyaya, kendi sorumluluğunda girecek olan tanık beyanı gibi bilirkişi raporu gibi hususların adaleti saptıracak biçimlerde tezahürünü önleyecek tedbirleri almalı ve bu egemenliğini davanın sonuna kadar sürdürmelidir.” (Akyol s. 64-65 naklen).
Bu hususlar doğrultusunda, İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22/09/2021 tarihli …karar numaralı raporunun, hükme ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. İtirazlar da mahkememizce karşılanmıştır. İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 21/02/2022 tarihli …karar numaralı raporu da İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22/09/2021 tarihli …karar numaralı raporunu teyit etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22/09/2021 tarihli … karar numaralı raporu ve bunu teyit eden İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 21/02/2022 tarihli …karar numaralı raporu bir arada düşünülerek, davacının kalıcı maluliyetinin olmadığının kabulü ile ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM/Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL başvurma harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 35,90 TL karar harcının mahsubu ile hazineye gelir kaydına, hüküm gereği alınması gerekli bakiye 44,80 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; 3.560,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde UYAP üzerinden kontrolü de sağlanarak davacı tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekili …ile davalı …Sigorta vekili …’un yüzüne karşı verilen karar KESİN olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.25/05/2022
Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır