Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/770 E. 2018/342 K. 07.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/770 Esas
KARAR NO : 2018/342
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2017
KARAR TARİHİ : 07/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin … Bankası … şubesine bağlı … hesap numaralı mevduat hesabının mevcut olduğunu, … tarihinde … gördüğünü, reklam linkine girdiğinde … isimli siteye giriş yaptığını, sitede belirtilen yere hesabına ait şifreyi girdiğini, telefonuna banka tarafından gelen doğrulama kodunu da girdikten sonra şifrenin yanlış olduğu belirtilince giriş yapmaktan vazgeçtiğini ve çıkış yaptığını, yaklaşık üç dakika sonra … Bankası … biriminden arandığını, telefondaki yetkilinin müvekkilinin hesabından …’a ait hesaba iki kez 3.000,00 TL ve 1 kez 700,00 TL olmak üzere toplam 3 adet havale yapılmaya çalışıldığını ancak banka tarafından bu işlemlere bloke koyduklarını söylediklerini, daha sonra aynı hesabından … … no ile 4.412,00 TL kredi kullanıldığını ve 482,00 TL’nin buna bağlı hayat sigortası yapıldığını öğrendiğini, faiz ve masraflarla bile cebine girmeyeceğini, bankaya yaptığı başvuru neticesinde … tarihinde tarafına bilgilerinin üçüncü şahıslarla paylaşılmasıyla doğan dolandırıcılık neticesi oluşan zararlardan bankanın sorumlu olamayacağını bildirin ret yazısı geldiğini, iyi niyet ilkeleri gereği müvekkilinin dolandırıldığını bilen manka tarafından kredi işleminin iptali ile daha doğmamış olan doğmasına sebep olunduğunu, bankanın fırsattan istifade ederek müvekkiline kerdi sattığını, ileriye dönük olarak yapılacak işlem iptali ile zararın doğmasının engelleneceğini, müvekkilinin hesabından 632,00 TL çekildiğini, her ay 126,40 TL çekileceğini, onay vermediği bir kerdi ile karşı karşıya olduğunu, banka tarafından şahsına gönderilen cep yazısında üçüncü kişilerle bilgilerini yaplaştığının iddia edildiğini, bilgilerinin başkası tarafından rızası dışında ele geçirildiğinin banka tarafından bilindiğini, durumu olayın üçüncü dakikasında tarafını arayarak bildirenin de banka görevlisi olduğunu, buna rağmen bilgilerini paylaştığı iddiasının iyi niyetten uzak bir davranış olduğunu, en ufak işlem için anne kızlık soyadını soran bankanın hiçbir güvenlik önlemi almadan ve bilgilerinin çalındığı bilinen bir hesaptan talep edilen kredinin onaylandığını, bilişim sistemini oluşturan ve bunun güvenliğini sağlamak zorunda olanın banka olduğunu, müşterilerinin bilgilerinin kopyalanması ya da şifrelerinin hileli yollarla ele geçirilmesinde sorumluluğun bu işin ticaretini yapan bankanın olduğunu, bankanın gerekli tedbirleri almadığını, objektif özen borcunu yerine getirmediğni, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı banka tarafından alınan 632,00 TL’nin taraflarına iadesine borçlu olmadıklarının tespitine, kredinin bundan sonraki taksitlerinin müvkekilinden tahsilinin tedbiren durdurulmasına, mahkeme masrafları ve harçları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davalı müvekkilinin ticari merkezinin … … olduğunu, … (…) mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili bankanın pasif husumet ehliyetinin olmadığını, davacı tarafın … tarihinde gerçekleşen işlemlerinin bilgisi ve onayı dışında meydana geldiği iddiasının mesnetsiz ve dayanaksız olduğunu, davacının itiraz ettiği bankacılık işlemlerinin, kullanıcı kodu, statik şifre ve cep telefonuna gönderilen tek kullanımlık şifrelerin sisteme girilmesiyle internet bankacılığı üzerinden gerçekleştirildiğini, internet bankacılığı işlemlerinde, kullanıcı kodu, parola ve şifrelerin doğru girilmemesi halinde hesaba ulaşılmasının olanaklı olmadığını, davacı tarafın dilekçesinde internet bankacılığına giriş yaptığını, hesabına erişim şifresini girdiğini, banka tarafından cep telefonuna gönderilen güvenlik kodunuda sisteme girdiğini açık açık beyan ettiğini, müvekkili bankanın sisteminde de, davacıya ait kullanıcı kodu, statik şifre ve sistemde kayıtlı telefonununa gönderilen tek kullanımlık şifrenin internet bankacılığı sistemine girilerek gerçekleştirildiği kayıtlarının yer almakta olduğunu, mezkur işlemlerin davacının bilgisi dahilinde olmaksızın yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkili banka aleyhine ileri sürdüğü mesnetsiz iddiaları bertaraf edecek nitelikteki, davacının müvekkili banka nezdinde kayıtlı cep telefonu numarasına gönderilen SMS’ e ilişkin içerik ve log kayıtlarında … … … Sifrenizi banka personeli dahil kimseyle paylasmayiniz. Internet Subesine giris icin tek kullanimlik sifreniz: … Operator kodu:… şeklinde olduğunu, ilgili GSM şirketinden davacının sistemde kayıtlı olan telefonun numarasına ait SMS kayıdının celbini talep ettiklerini, SMS kayıtları incelendiğinde görüleceğini, yapılan işlemlerin davacının cep telefonuna gelen güvenlik şifresi ile bizzat kendisine bildirilmiş olup; söz konusu verilerin kişisel olduğundan müvekkili bankaca atılan güvenlik şifresi mesajında da, bu şifrenin davacı tarafından hiç kimse ile paylaşılmaması gerektiğinin belirtildiğini, … tarihli işlem detaylarındada davacının internet bankacılığına giriş yaparak hesabına erişiminden sonra havale ve kredi kullanımı işlemlerinin gerçekleşmiş olduğunun sabit olduğunu, davacı tarafın dava konusu işlemlerin her ne kadar dolandırıcılık olduğunu ileri sürse dahi kullanımların haksız olduğunun kabulü manasına gelmemek üzere oluşan zararadan tamamen davacının sorumlu olduğunu, davacının dikkatsiz, tedbirsiz ve özensiz davranışları ile internet bankacılığı hesap bilgilerini, şifrelerini koruyamadığını ve özellikle bizzat başkalarına bildirmiş olup kendisinin ağır kusurunun bulunduğunu, davacının iddialarının soyut kaldığını, söz konusu olayda paranın kim tarafından (davacının kendisi, bir tanıdığı, yahut üçüncü bir şahıs) çekildiğinin belli olmadığını, davacı tarafın müvekkilinde olduğunu iddia ettiği kusuru ispatlayamadığı gibi, buna dair hiç bir delil de sunamadığını ve iddialarını somutlaştıramadığını, somut olan tek gerçekliğin ise davacının eylemleri ile müvekkili Banka’nın kredi riski ile karşı karşıya bırakılmış olması olduğunu, davacı tarafın kredi taksit ödemelerinin tedbiren durdurulması talebinin hukuka aykırı olduğunu, gerçekleşen işlemlerde; müvekkili Banka’nın, İnternet bankacılığı sisteminde alınabilecek her türlü önlemin alındığını, hiç bir güvenlik açığının bulunmadığını, müvekkili bankanın güvenlik duvarının aşılarak işlem yapılmasının söz konusu olmadığını, her türlü bankacılık bilgilerinin, kullanıcı kodu, parola ve şifrelerinin, korunmasının davacının sorumluluğunda olduğunu, kullanımların haksız olduğu manasına gelmemek üzere gerekli özeni göstermeyerek kusurlu eylemi ile dava konusu zararların meydana gelmesine sebebiyet veren davacının uğradığı zararlardan bizzat sorumlu olduğunu, müvekkili bankanın Uluslar arası olarak kabul gören bütün önlemleri almış olup iş bu nedenle huzurdaki davaya konu ihtilaf ile ilgili müvekkili bankaya kusur izafe edilemeyeceğini, müvekkili bankanın itiraza konu işlemler nedeniyle her ne nam altında olursa olusun hiç bir kusuru ve hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları ve sair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak üzere öncelikle ihtiyati tedbir talebinin reddi ile yetkili mahkeme İstanbul Çağlayan Mahkemeleri olduğundan; davanın yetki yönünden reddine, haksız olduğu iddia edilen işlemler bakımından sorumluluğun kimde olduğu tespit edilmeden müvekkili Banka’ya dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olup müvekkili tarafından tesis edilen bir işlem bulunmadığından husumet itirazlarının kabulü ile davanın husumet yönünden reddine, hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava bankacılık işlemlerinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
… tarihinde kabul edilerek yayım tarihinden itibaren 6 ay sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 3. maddesinin k bendinde tüketicinin tanımının yapıldığı, l bendinde ise “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” tüketici işlemi olarak tarif etmiştir. Aynı kanunun 83. Maddesinde ise “bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından bankacılık işlemlerinden kaynaklı davalı aleyhine açılan menfi tespit davası olduğu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3.maddesinin k ve l bendi ve 83. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde davaya bakma görevinin Antalya Tüketici Mahkemelerinin olduğu anlaşıldığından davanın mahkememizin görevsizliği nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Tüketici Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-HMK’nun 20/1 maddesindeki düzenleme uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iki hafta içinde istem olması halinde dava dosyasının görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda, harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 07/05/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır