Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/758 E. 2018/496 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/758 Esas
KARAR NO : 2018/496
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından … ayı başında alınan ve … tarihinde e-Faturası kesilen ve … A.Ş firmasının yetiştiriciliğini yapmış olduğu tohumu … firmasına ait olup bu firmadan satın alınan … çeşidi … fidesinin (10,363ad.) … tarihinde dikimini yaptığını, … tarihinde de hasat yapılmaya başlandığını, fidelerin ilk ürün verdiğinde problem yaşanmayan fidelerde verimin yükselmeye başlaması gereken ve dönümden … ton ürün elde edilmesi düşünülen … tarihinden itibaren üründe sürpriz bir şekilde renk açılmalarının neredeyse bitkinin tamamında görüldüğü ve bu haliyle alınan ürünün ilgili firmanın internet sitesinde ilan ettiği ve vekileden firmaya da defaatle belirttiği özellikte koyu siyah ve parlak … marka patlıcanın belirtilen özellikte olmadığı ve verilen fidelerin bazı stres faktörleri karşısında oluşan tip dışı kusurlu sebzelerin çeşidin bir özelliği olduğu tespit edildiğini, renk açılımı durumunu defalarca davalılara, … A.Ş ye ve … firmasına iletilmiş son olarak … tarihinde … firmasıyla yapmış oldukları görüşme de kendilerine aktarılmış , firma tarafından verilen talimat üzerine bitki üzerindeki meyve ve yaprağı temizlenmiş ancak renk açılımları devam ettiğini, … tarihinde yeni döken üründe herhangi bir değişiklik olmadığı için kendilerinin ürünü görmek üzere vekiledene ait işletmeye yapmış oldukları ziyaret sonucunda, yine bitki üzerindeki meyvelerin aynı şekilde renk bozukluğuna uğradığı tespit edildiğini, aynı zamanda aynı çeşidi diken farklı üreticilerle yapılmış olan görüş alışverişinde aynı sorunun kendilerinde de meydana geldiğini ve bu durumdan dolayı firma ile davalık olacaklarını belirtiklerini, ürünün dikiminden itibaren ürüne verilen tüm ilaç, gübre vs bakıma ilişkin her türlü işlem ekte sunulan Whatsapp mesajlarında görüldüğü üzere davalı … firmasının çalışanı ile paylaşılarak ve onayı alınarak yapılmış ürünün her aşamasında firma ile irtibatlı olarak hareket edilmiş ve defalarca firma yetkilileri seramızı ziyaret etmiş ve duruma bizzat yerinde şahit olduklarını, bunun üzerine Serik …Asliye Hukuk Mahkemesinden … Değişik İş dosyası ile mevcut seradaki durumun, üründeki bozuklukların, elde edilmesi gereken ürün ve verim kaybından dolayı uğranılan zararın tespiti istenilmiş ve mahkemece yerinde yapılan kesif sonrası bilirkişilerce verilen raporda elde edilmesi gereken ürün … Kg. dolayısıyla yoksun kalınan kar veya uğranılan zarar olarak da 130.560-TL tespit edildiğini, ayrıca gözle görülür tespitin yanında … Fakültesi Dekanlığına yapılan başvuru üzerine Bahçe Bitkileri Bölümünden görevlendirilen Öğretim Üyeleri ile … tarihinde Prof.Dr…., Yrd.Doç.Dr…. ile serada kesif yapılmış ve sonucunda hem teknik rapor verilmiş ayrıca tohum analizlerini içeren labratuar raporu düzenlendiğini, düzenlenen her iki raporda satın alınan tohum ve fidelerde strese bağlı tip dışı kusurlu meyvelerin çeşidin bir özelliği olduğu kanaati bildirdiklerini, mahkemece yapılan tespit sonucu verilen rapor her iki davalıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen bugüne kadar vekiledene uğranılan zarardan herhangi bir ödemede bulunulmadığını, tüm bu durumlar karşısında uğranılan zararın ve yapılan tespit masraflarının tespit tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte tahsilini sağlamak amacıyla iş bu huzurdaki dava açılmak zorunda kalındığını, Bilirkişilerce tespit edilen Üründe meydana gelen bozulma dolayısıyla uğranılan …-TL zararın tespit tarihinden itibaren ticari faizi ile, yaptırılan tespitler için harcanan masrafların yapıldığı tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte yargılama giderleri ve vekillik ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. Cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan işbu dava tohumculuk kanunu’nun 11. maddesine dayanarak açıldığını, ilgili madde metninin ikinci fıkrasında tohumların kusurlu olduğuna yönelik iddia için belirli bir süre sınırı bulunduğunu, madde metninden de açıkça görüleceği üzere ilgili davanın zararın öğrenildiği tarihten sonra 6 aylık hak düşürücü sürede açılması gerektiğini, fakat mahkeme dosyasında da görüldüğü üzere davacı taraf davasına dayanak yaptığı zararına delil olarak gösterdiği tespit raporundan sonra 6 aylık hak düşürücü süreden sonra işbu davayı açtığını, kanunda öngörülen altı aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, yargıtay’ın pek çok kararında istikrarlı olarak ortaya koyduğu üzere tohumculuk kanunu madde 11’de belirtilen altı aylık dava açma süresi bir hak düşürücü süre olup bu süre içerisinde davanın açılmaması halinde davanın reddi gerektiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, her ne kadar yargıtay’ın bu konudaki görüşü çok açık olsa da- tohumculuk kanunu madde 11’deki altı aylık sürenin hak düşürücü süre değil de zamanaşımına ilişkin bir süre olduğu düşünülse dahi, zamanaşımı itirazı cevap dilekçesinde yapılmış olduğundan davanın yine reddi gerektiğini, ayrıca hak düşürücü sürenin veya zamanaşımı süresinin başlaması için, zararın varlığının tespiti yeterli olduğunu, zararın kesin miktarının bilinmesi, sürenin başlaması için gerekli olmadığını, nitekim hukuk muhakemeleri kanunu’nun 107. maddesinde kabul edilen belirsiz alacak davası dikkate alındığında, zararın tam ve kesin miktarı bilinmemesine rağmen alacağın talep edilebilecek olduğu durumlarda, zararın varlığının bilinmesi zamanaşımının veya hak düşürücü sürenin başlangıcı için yeterli olduğunu, dolayısıyla davacının yaptırdığı tespit zarar olup olmadığı hususunda değil zararın miktarının tespit edilmesi amacıyla yapılmış bir tespit olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde de belirttiği üzere ilk defa … da hasat yapılmış olup ayıplı olduğu iddia edilen ürün ile ilgili ilk tespiti ise … tarihinde yapıldığını, dolayısıyla ilgili ayıbın öğrenilme tarihi olarak tespit dava tarihi veya bilirkişi rapor tarihi değil işbu ayıbın tespit tarihi dikkate alınması gerektiğini, davacı’nın zarara uğradığının tespit edildiği an, patlıcanların farklı renkte olduğunun görüldüğü an olduğunu, davacının dava açmadan önce delil tespiti talebinde bulunmas da bu sonucu değiştirmeyeceğini, ayrıca delil tespiti talebinde bulunmak hak düşürücü süreyi korumayacağını veya zamanaşımını süresini kesmeyeceğini, davacı zararın müvekkil şirket tarafından satılan fidelerden kaynaklandığını ispat etmediğini, nitekim davaya dayanak yapılan tespit raporunda da belirtildiği üzere davacının dava açmadan önce yaptırdığı delil tespiti bilimsel verilerden uzak ve usulen de delil olarak değerlendirilemeyecek bir rapor olduğunu, yargıtay’ın da istikrarlı uygulaması doğrultusunda süresinde tarafımızca itiraz edilen ve içeriği kabul edilmeyen söz konusu delil tespitine dayanılması mümkün olmayıp, bu nedenle ispatlanamayan davanın reddi gerektiğini, ispat yükü kuralına göre, satılanın ayıplı olup olmadığının ispat yükü alıcıda olduğunu, çünkü alıcı bunu ispat ederse, satıcının ayıp nedeniyle sorumluluğu söz konusu olacağını, kemikleşmiş yargıtay ictihadlarında da ayıptan doğan hakların kullanılması için öncelikle bunu iddia edenin ayıbı ispat yükü altında olduğunu kabul edildiğini, huzurdaki olayda davacı davayı altı aylık süre içinde açmış olsaydı bile, tarlaya ekilen fidelerin müvekkilimizce satılan fideler olduğunu ispat edemediği için davanın reddi gerektiğini, tohumların ayıplı olduğu iddiasından kendi lehine hak çıkaran (alıcı) davacı olduğu için, ispat yükü de davacıya ait olduğunu, ayrıca davacının delilleri arasında yer alan ve tarafımıza dava dilekçesiyle dahi tebliğ edilmeyen …nden aldığını beyan ettiği bilirkişi raporu da işbu cevap dilekçesi tarihi itibariyle taraflarına tebliğ edilmediğini, dolayısıyla ilgili bilirkişi raporunu görmediğimiz ve bilmediğimiz için kabul etmediklerini, tarafımıza hiç tebliğ edilmeyen ilgili raporda yer alan aleyhe olan hususları da kabul etmediklerini, davacının davasına konu zararı ortaya çıkaran husus diğer davalı tarafından üretilen “tohumun ayıplı olmasından” kaynaklandığını, müvekkil şirket tohum firması, tohum üreten firma olmayıp yalnızca ilgili tohumlarla fide üreten bir firma olup 5553 sayılı tohumculuk kanunu’nun 11. maddesi gereği ilgili tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren olmadığını, dolayısıyla ayıplı tohumu üreten şirketle birlikte müteselsilen sorumlu tutulayacağını, çünkü aleyhe olan hususlarını kabul etmediğimiz tespit raporunda da açıkça belirtildiği üzere, tohumun ayıplı olup olmadığı hususu ekimden ve hasattan sonra anlaşılabileceğini, dolayısıyla ilgili tohumları üreten ve satan firma sorumlu tutulması gerektiğini, ilgili tohumları fide haline getiren müvekkilim sorumlu tutulayacağını, var olduğu iddia edilen ayıp, tespite konu ürünlerin “genetik incelemesi”, “dna analizi” yapılmadan belirlenemeyeceğini, bu analiz yapılmadan yapılacak tespit hatalı olacağını, dolayısıyla “genetik hassasiyet” ve “stres” nedeniyle oluşan ayıp tohumla ilgili olup müvekkil şirket sebebiyle meydana gelen bir hata bulunmadığını, hayal ismindeki … çeşidi yenibir ürün olup 1-2 yıldan bu tarafa yapılmakta olan yeni bir çeşit olduğunu, dolayısıyla özellikleri ve hassasiyetleri tam bilinmediğini, şikayete neden olan konu … meyvelerinin (sezon sonuna doğru) siyah olması gereken renginin ,başlangıçta normal olup ,hasat edilme süresi yaklaştığında kahverengi renk almasıdır. davacının dilekçesinde de belirttiği üzere eylül ayı içinde dikim yapılan … fidelerinin kasım ayı başında hasatı başlar ve haziran ayı sonuna kadar devam ettiğini, burada da kasım-aralık-ocak-şubat-mart aylarındaki hasat zamanında ilgili üründe böyle bir sorun yaşanmayıp, sadece nisan ayında bu sorunun meydana gelebileceğini, dolayısıyla bu sorun fide ile ilgili olmayıp tohum çeşidinin kendisi ile ilgili olduğunu, ayrıca davacının da belirttiği üzere üretimin başından beri tohum firmesı olan diğer davalı şirket temsilcisiyle davacı birlikte hareket ettiğini, dolayısıyla ilgili zararın müvekkil şirketin fidelerinden kaynaklanmadığını, davacının varlığını iddia ettiği zarar meblağı … tl’nin objektif hususulara göre belirlendiği açık olmayıp ilgili zarar meblağının kabulü mümkün olmadığını, ayrıca davacının tespit masrafları adı altında tarafımızdan talep ettiği … tl masrafın neye ilişkin olduğu ve neden kaynaklandığı belli olmadığını, ayrıca ilgili masrafın yapılıp yapılmadığı, veya tespit için gerekip gerekmediği hususu izaha muhtaçtır. ayrıca söz konusu tespit masrafı meblağ fahiş olup kabulü kesinlikle mümkün olmayacağını, ilgili masraf için ticari faiz talep edilmesi de yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın ilgili fideleri sadece müvekkil şirketten aldığını ispat edemediğini, dosyadaki faturalarla davacının kullandığını iddia ettiği fide miktarı birbirleriyle uyuşmadığını, dolayısıyla ilgili hususta ispat yükü de davacı tarafa ait olduğunu, davacının dosyaya eklediği faturalardaki tohumların bir kısmı domates gibi başka ürünlere ait olup faturada yer alan patlıcanların adediyle tarladaki ürün miktarlarının uyup uymadığı kesin tespit edildiğini, dolayısıyla ilgili hususta ispat yükü davacıya ait olduğunu; tüm bu nedenlerle davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … Şirketi cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını Serik … asliye Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında alının bilirkişi raporu ve … Öğretim Üyeleri tarafından hazırlandığı söylenen teknik ve labratuar raporlarına dayandırdığını, kendilerine tebliğ edilmediğini, raporların kendilerine tebliğ edilene kadar cevap verme haklarını saklı tuttuklarını, raporlarda aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, davacı dilekçesinde yaptırılan tespitler için harcanan masrafların yapıldığı tarihten itibaren işleyecek faiz ile birlikte gibi muğlak bir ifade kullandığını, hangi tutarda ne talep ettiğini açıklamadığını ve dayanağı olan belgeleri sunmadığını, davacının davasının dayanağı 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu8nun 11. Maddesi olduğunu, ilgili kanunu maddesi uyarınca söz konusu dava, davacının müvekkili tohumlarının neden olduğunu iddia ettiği bir zarar var ise bu zararın tespit edildiği tarihten itibaren 6 ay içinde açılması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından … tohumu diğer davalı fideliğe teslim edildiğini, davacı tarafından fidelerin … tarihinde dikildiği, … tarihinde hasat yapıldığını, fidelerin ilk ürünlerinde her hangi bir sorun olmadığı, sonunun … ayında başladığı ve bazı stres faktörleri karşısında oluşan tip dışı kusurlu sebzelerin çeşidinin bir özelliği olduğunun tespit edildiğinin iddia edildiğini, davacı zarara neden olayı öğrendiği tarihin … olduğunun açık olduğunu, 5553 sayılı Tohumculuk Kanunun 11. Maddesinde belirtilen 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkili tarafından üretilen tohumların uzun süren Arge çalışmaları ile çeşitli çevresel koşullarda yapılan deneme ekimleri sonucunda test edilerek piyasaya sürüldüğünü, … çeşidine ait tohumların … sertifikası ile … Bakanlığının alınmış ithalata uygunluk yazısı olduğunu, müvekkilinin tohumu Türkiye ‘de ticari bir mal olarak satabilmesi için gerekli testlerden geçirdiğini ve merkezi … bulunan … bakanlığı’na bağlı … Müdürlüğü nezdinde tescil ettirdiğini, tespit konusu … bitkilerinde keşif günü yapılan gözlem ve incelere sonucunda, zamanında, yeterince ve yetiştiricilik tekniklerine uygun şekilde yapılmaya, özellikle meyve hasadı ve bitki budaması ile hastalık ve zararlılar ile mücadelede de eksiklikler bulunduğu tespit edildiği bu tespitinde görüleceği üzere davacı kendi eksik uygulamaları nedeniyle zarara neden olduğunu, müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, davacı … sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren deneyimli bir tacir olduğunu, bunun doğal sonucu olarak da bir tohum/ fidenin gelişinde toprak yapısı, hava/ mevsim koşulları, zararlılar gibi pek çok çevresel etkenin ve dahası sağlıklı bir yetiştiriciliğin doğrudan bağlantı olduğunu bilecek durumda olduğunu, davacı mevsim normallerinin altında kalan sıcaklık değerlerine karşı gerekli tedbirleri almadığını ve eksik yetiştiricilik uygulamaları nedeniyle bizzat kendi kusuru ile iddia ettiği zararın oluşmasına neden olduğunu, aynı çeşit diken diğer çiftçilerde her hangi bir sorun yaşanmadığını, davacının her hangi bir belgeye bağlı olmayan ve fahiş nitelikte tespit masrafların müvekkiline yükletilmesini talep etmediklerini, davanın öncelikle zaman aşımı nedeniyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’nun 11.maddesi gereğince açılmış tazminat davasıdır.
5553 sayılı yasanın 11.maddesinde, zarara neden olan tohumu üreten, ithal eden, satışını veya herhangi bir şekilde piyasaya sürülmesini sağlayan herkesin meydana gelen zarardan müteselsilen sorumlu olduğu, meydana gelen zararı kusurları oranında birbirlerine rücû edebilecekleri düzenlenmiş ise de; aynı maddenin son fıkrasında, davacının zarara uğradığının tespit edildiği tarihten itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılabileceği öngörülmüştür.Hak düşürücü süre mahkemece resen gözönünde tutulması gereken dava şartlarından olup, davacının tohumların hatalı çıkması nedeniyle zarara uğradığı en geç Serik …Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında … tarihinde verilen kararla tespit edilmiş olup, davanın ise, tespit kararından itibaren yasal 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın tohumculuk Kanunu Mad. 11 gereği 6 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE
2-Alınması gerekli olan 35,90 TL harçtan peşin alınan 2.403,28.- TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 2.367,38.-TL talep halinde davacıya İADESİNE
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Üzerinden hesaplanan 2.180,00_TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra davacıya İADESİNE
Dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/07/2018

Katip …
E İmza

Hakim …
E İmza