Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/750 E. 2018/716 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/750 Esas
KARAR NO : 2018/716
Mahkememiz Ana Dava Dosyasında;
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
Birleşen Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/39 Esas 2018/42 Karar sayılı dava dosyasında;
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/01/2018
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan), ve birleşen Antalya 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/39 Esas 2018/42 Karar sayılı Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememiz ana dava dosyasında davacılar vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde ;ortak miras bırakan …’tan davacılara ve davalı …’ye dava dışı başka mirasçılar ile birlikte yüklü miktarda miras kaldığını, miras kalan taşınmazların hisseli olup, müteahhitlere kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmak üzere verildiğini, mirasçılara hisseleri kadar müstakil daire ve dükkanlar düştüğünü, …’a da yüklü miktarda miras kaldığını, ayrıca halen müteahhitlere verilmemiş olan hisseli bir çok taşınmazın bulunduğunu, davalı … ve oğlu diğer davalı …’ın yapmış olduğu ticaret nedeniyle büyük miktarda borç altına girdiklerini, ekonomik olarak zor duruma düştüklerini, haklarında icra takipleri başlatıldığını, icra takipleri nedeni ile borçlarını ödemek amacıyla hisseli gayrimenkullerdeki küçük küçük paylarını kardeşlerine satmak sureti ile borçlarının bir kısmını ödemek istediklerini, yerlerin hisseli olması nedeniyle ortak mirasçıların içlerine başka hissedarın girmesini istemedikleri için bir kısım yerleri davalı …’nin kardeşlerinın satın almak zorunda kaldıklarını, yine bir kısım yerleri de diğer mirasçılar amca oğullarına devrettiklerini, … ve …’un … Bankasında bulunan kredi borcundan dolayı Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğunu, bunun üzerine davalı borçlu …’un borçlarını ödemek amacıyla gayrimenkullerinin bir kısmını, üzerinde bulunan hacizler ile birlikte kardeşlerine sattığını, satış bedeli olarak … Bankasına … tarihi itibari ile … TL satış bedeli ödendiğini, davalı borçlu …’un kardeşlerine … TL bedelle sattığı yerlerin dışında kalan diğer hisseli yerleri aile dışındaki yakın arkadaşları … isimli kişiye sattığını ancak söz konusu gayrimenkillerin hisseli olması ve çok sayıda hissedar olması sebebiyle ileride yapılacak işlemlerde sıkıntı yaşanabileceği düşüncesi ile …’ten gayrimenkullerdeki bir kısım hisselerinin geri alınması gerektiğini, bu amaçla … Mahallesinde bulunan tapuda ; … Ada … Parsel sayılı taşınmazda 6,92 m2, … Ada … Parsel sayılı taşınmazda 14,98 m2, … sy taşınmazda 220,44 m2, … Ada … Parsel sy. Taşınmazda 178,16 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 66,97 m2, … Ada … Parsel sayılı taşınmazda 143,70 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 66,97 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 92,14 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 9,15 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 14,30 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 15,17 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 15,17 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 115,64 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 112,20 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 120,82 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 124,99 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 97,55 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 24,50 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 131,88 m2, … Ada … parsel sayılı taşınmazda 125,01 m2, buluna gayrimenkulleri için … tarafından Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … karar sayılı dosyası ile … Davası açıldığını, davalı …’ün davayı kaybedeceğini bildiği için söz konusu yerleri dava açan …’a devretmeyi kabul ettiğini, tapuda devirlerin yapıldığını ve davanın sonlandırıldığını, bunların satış bedellerinin ayrıca ödendiğini, davalı … … davalı …’yi yönlendirmesi ile eskisi gibi olamayacaklarını bildikleri için maddi olarak iyi durumda olan …’nin kardeşlerinden haksız menfaat sağlama yoluna gitmek istediklerini, bu amaçla davacılara satmış oldukları taşınmazların geri alınması için yaptıklarını plan doğrultusunda alacaklısı … borçluları … ve … olan … Tanzim tarihli … vade tarihli … TL, … tanzim tarihli … vade tarihli … TL, … Tanzim tarihli … vade tarihli … TL, … tanzim tarihli … vade tarihli … TL ve … tanzim tarihli … vade tarihli … TL bedelli toplam … TL bonolar düzenlendiğini, gerçekte olmayan muvazaalı bir alacak için … ve … tarihinde düzenlenmiş … ile … vadeli toplam … TL’lik bonolar için … tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalılar arasıdaki hukuki ilişkinin bu şekilde bono düzenlemelerinin davacıları hiçbir şekilde ilgilendirmediğini, ancak davacılara Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile bedelini ödeyip satın aldıkları taşınmazlar için “…” açıldığını, davanın açılması sebebiyle takibe konu olan bonoların davacıları ilgilendirmemekte ise de bu dava nedeniyle gördükleri zararı ortadan kaldırmak amacıyla bonoların muvaazzalı olması sebebiyle dava açma zorunluluğunun doğduğunu, bu nedenlerle Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasından takibe konu olan bonolar nedeniyle borçlu olunmadıklarının tesbiti ile takibin iptaline, mahkemem bir borç olduğu kanaatinde ise Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasından takibe konu olan bonoların tanzim tarihlerinin … tarihinden sonra ki bir tarihte geçmişe dönük olarak …, … olarak muvazzalı olarak yazıldığının belirlenmesine, bomoların düzenlenme tarihlerinin … tarihinden sonra ki bir tarih olduğunun belirlenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz ana dava dosyasına davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; davacıların iddialarının Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında halen devam eden tarafları ve konusu aynı olan Tasarrufun İptali davasında incelenmesi gerektiği, bu itibarla davacıların eldeki davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, mahkememizinde bu iddiaları incelemekle esasen görevli olmadığını, Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış oldukları … Esas sayılı davada davalı olan davacılar aleyhinde piyasaya borçlu olduklarını bildikleri kardeşleri davalı …’un sahibi olduğu taşınmazlardan 50’sini bir günde … üzerinden aynı yevmiye numarasıyla üzerlerine almış olduklarını ve bu işlemin de doğal olarak hayatın olağan akışına aykırı muvazalı bir işlem olduğu iddiasında bulunarak Tasarrufun İptali davası açtıklarını, açılmış ve halen derdest bulunan tasarrufun iptali davasının görülebilmesinin ön koşulunun kesinleşmiş bir takip olması ve alacağın gerçek bir alacak olması olduğunu, “Tasarrufun iptali davalarında, davacının gerçekten “alacaklı” olup olmadığının mahkemece resen değerlendirilmesinin zorunlu olduğu” yönündeki benzer ve yerleşik kararlarda görüleceği üzere tasarrufun iptali davasının davalılarının bu iddialarının değerlendirme yeri ve merciinin halen derdest durumda bulunan tasarrufun iptali davasının görüldüğü yer olan Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, Yargıtay içtihatlarında tasarrufun iptali davasında hakimin önce bu ön koşulun varlığını resen incelemek eğer alacağın gerçek bir alacak olduğunu ve kesinleşmiş bir takip bulunduğuna kani olursa yargılamayı devam ettirmekle görevli olduğunu, Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında bu davanın davacıları olan davalıların davacının alacağının muvazaalı olduğunu senetlerin sonradan düzenlendiğini zaten ileri sürdüklerini, mahkemenin önce kendisinin incelemekle görevli olduğu halde davacılara bu iddiaları için dava açmaları için süre verdiğini, ancak delilleri arasında bulunan Antalya …Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinde yaptığı inceleme üzerine borçluların Mahkeme önündeki ifadelerini esas alarak ve bu ifadelerin onaylı bir örneğini dosya içine almak suretiyle, alacağın gerçek bir alacak olduğuna kanaat getirerek, Tasarrufun İptali davasındaki yargılamaya devam ettiğini, tüm delilleri topladığını, tanık dinlediğini ve muvazalı olarak kaçırılan … taşınmazın başında keşif yapıldığını, davalıların alacağın muvazaalı olduğu iddiasıyla Mahkememiz nezdinde … tarihli hatalı ara kararına dayanarak açmış olduğu davada ki iddialarını derdest durumda bulunan Antalya …Asliye Hukuk mahkemesinde dillendirdiklerini ve Mahkemeninde bu davanın ön koşulu olarak alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı yönündeki incelemeyi resen yapması şartı bulunduğundan ve yargılamayı da bu ön koşulun bulunduğuna daha sonraki celselerde kanaat getirerek devam ettirmesinden sonra davacıların artık bir başka Mahkemede aynı savlarla yeniden bir dava açmakta hukuki yararları bulunmadığından bu iddiaları inceleme ve sonuca varma yetkisi ve görevinin tasarrufun İptali davasının görüldüğü Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesine ait olacağını, mahkememizde açılan dava da hukuki yarar bulunmadığı gibi bu iddiaların ileri sürüldüğü derdest durumdaki Tasarrufun İptali davasının görüldüğü Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesi görevli ve yetkili olup Ticaret Mahkemesinde yeniden aynı iddialarla dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesinde davalılara karşı açmış oldukları … esas sayılı tasarrufun iptali davasında ortada gerçek bir alacağın mevzu bahis olduğunu, en büyük kanıtın Antalya …Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında senet borçlularının mahkeme önünde ki ifadeleri olduğunu ve bu yazılı ifadeler içeriğinde borçlular … ve … ’ın davacı ve ailesine karşı tüm taşınmazlarını ipotek vermelerinden dolayı borçlandıklarını bu nedenle … yılında düzenlenen bir kısım senetleri … ailesine verdiklerini kabul ve ikrar ettiklerini, senetlerin bono niteliğinde olmadığının tespitinin ispat yükünün davacıda olduğunu, TTK.nun 680.Maddesi uyarınca açığa senet düzenlemesinin mümkün olduğunu, dava Konusu senedin keşideci tarafından imzalanıp adres yeri boş bırakılarak davalı alacaklıya verildiğini ve keşide tarihinde zorunlu unsurlarının bulunmadığı iddia edilmiş ise de boş bırakılan yerlerin sonradan anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu yolundaki iddianın davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, bononun geçerli olabilmesi için “keşidecinin adresi” nin de bonoya yazılmış olmasının gerekli olmadığını, ödeme yeri olarak kent, ilçe, bucak, köy gibi- idari birim adı yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunlu olmadığından adres konusundaki itirazların bono niteliğine etkili olmadığını, bu nedenlerle davada ileri sürülen iddiaların daha önceden açılmış ve halen görülmekte olan bir tasarrufun iptali davasında ileri sürüldüğünü ve ileri sürülen iddiaların tasarrufun iptali davasının görülebilmesinin ön koşulunu teşkil etmesi sonucu bu iddiaları Asliye Hukuk Mahkemesinin zaten resen incelemekle görevli olması dikkate alınarak davacıların bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması ve derdestlik yönünden dava şartlarının bulunmadığına dair yapmış oldukları itirazımızın kabulüyle davanın reddine, esas bakımdan ise iddiaların tamamen asılsız olması nedeniyle reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yüklenmesini, davacıların kötüniyetli olması ve Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesindeki tasarrufun iptali davasını geciktirmek amacına dayandığından, HMK 329 md de belirtilen davacı tarafın hiç bir hakkı olmadığı halde açılan bu dava nedeniyle yargılama giderlerinden başka davalı müvekkili ile aramızda kararlaştırılan vekalet ücretinin de bir kısmını da ödemeye ve disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
Mahkememiz ana dava dosyasında davalılar … ve …’un mahkememize sunduğu dilekçesinde; … yılları ve öncesinde …’ın borçları nedeniyle zor durumda kaldıklarını ve bu nedenle şirket oratkalrı ve arkadaşları ile birlikte kredi kullandığını, bu krediler nedeniyle arkadaşları olan … ailesinden …’ın kredi kartlarından yararlandıklarını, ancak borçları kapatamayıp daha da büyüttüğünü … yılına geldiğinde öğrendiğini, oğlunun borçlarını ödeyebilmek için çeşitli galericilerden vadeyle lüks araba alarak paraya çevirdiğini bu nedenle borçların katlanarak arttığını peşine bir takım tehlikeli adamların düşdüğünü duyduğunu, oğlunın arkadaşları ve ortakları olan altan ailesinin gayrimenkulleri üzerinden kredi kullandığını ve daha da kullanmak istediğini ancak kendisininde kefilliğinin istediklerini öğrenince o çocukların önce evleri ve babadan kalma dükkan ve gayrimenkullerine bankalardan alınan krediler gereği ipotek konulurken kendisinin de oğlunun düzenlediği senetlere kefil olduğunu, hatta bu senetlerden bazılarına konu ipoteklerin … … da oturdukları evler olduğundan bankaların ipotek ve kefalet için eşlerinden de imza istediklerini, …’da bu bankalara eş olarak attığı imzalar karşılığında oğlundan kendisinin de kefil olduğu senetleri isteyince … yılında borçlu olduğu senetleri imzaladığını, oğlunun bu borçlardan başka piyasadan aldığı borçların da toplamda …-… milyona ulaştığını tefecilerden öğrendiğini, kendisinden ve … ailesinden tüm taşınmazlarını tehdit edip korkutarak devretmelerini istediklerini, … kendi taşınmazlarının tamamanını tefecilere oğlunun borçları yüzünden devretmek zorunda kaldıklarını ancak kendisinin bu büyük miktarda borcu ödemenin imkansız olması nedeniyle battıklarını söylediği davacı kardeşlerinin hisserdar oldukları tüm taşınmazları kurtarmak istediklerini, boş yere tüm taşınmazlara haciz konulacağı endişesinde olduklarını söyleyerek değerli olanların tamamını üzerlerine aldıklarını, bir kısım taşınmazlarını askerlik arkadaşının oğlu … vasıtasıyla aldıklarını, bir kısmını da yine …’e açtıkları şufa davasıyla aldıklarını, …İcra Müdürlüğüne ait … nolu dosyasından haciz konulan hisseli taşınmazları nedeniyle davacı hissedarların kendisine ait hisseyi dışarıya gitmemesi için almalarının doğal olduğunu ve satış beledi olarakta … Bankasına … bin lira ödendiğinin belirtildiğini, bu iddiaların doğru olmadığı gibi …’ya ait borcu oğlunun adına kayıtlı olan … ada … parsel … nolu bağımsız bölümde kayıtlı olan … m2 lik …’e üzerinde iportekli bulunan dükkanın … Şti’ne satışı yapılarak satış bedeli ile … olan ipotek borcu ödenmiş olduğunu, …İcra Müdürlüğünün … nolu dosyaya güvendikleri için …dan temlik alan amca oğlu …’ta kendi adlarına temlik aldığı bu dosyadaki ve diğer temlik aldığı dosyalardaki hacizleri kaldırarak taşınmazlardan istediklerini satma imkanı tanıdığını, söz konusu dükkanın satışı ile albaraka ipotek borcunun ödendiğini, davacı kardeşlerinin de bildiği gibi olu başına gelen olaylar nedeniyle çete lideri olarak halen Antalya …Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan … ve adamları tarafından ölümle tehdit edildiğinden yerini ve adresini bildirmeden ve kimseye görünmemek için saklandıklarını, mafya tarafından kovalanan oğlunun hayatının tehlikede olduğnudan davacı kardeşlerinin de bildiği ve yakınları dışında kimseye adresini bildiremedikleri babasından intikal eden onursal yapı kooperatifindeki … daireden kendisine düşen hissenin birinde saklandıklarını, bu dairelerdeki hisselerinin tamamını …’e … yılında devrettiğini, ancak bu dairelerden …kattaki … nolu dairede saklanmaya devam ettiklerini, bu nedenle bu dairelerde … yılından sonra bulunduklarının doğru olmadığını, kendisini ve oğlunu tüm gayrimenkullerini derettikleri takdirde öldürmeye yeltenen insanlardan kaçmak amacında olduklarını ceza mahkemesinde de belirttiklerini, adlarına gelen tebligatları ise … nolu hizmetten takip ettiklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Birleşen Antalya …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dava dosyasında davacılar …, … ve … vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde; davacılar ile davalılardan …’un ortak miras bırakan … mirasçısı olduklarını, diğer davalılardan …’un ise …’un oğlu olduğunu, davalılardan …’ın diğer davalılar … ve … aleyhine … adet bono ile toplam …-TL alacağın tahsili için Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, daha sonra davalı … tarafından borçlu davalı …’tan taşınmaz satın alan müvekkilleri davacıların da aralarında bulunduğu kişiler aleyhine Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davası açıldığını, söz konusu dosyanın yargılamasının halen devam ettiğini ve bu dosyadan tarafların dava açma yetkisi verildiğini, davalılar arasındaki alacak – borç ilişkisinin doğrudan kendilerini ikgilendirmemekte ise de, söz konusu … Esas sayılı dosyası ile oluşabilecek zararları engellemek amacı ile işbu davayı ikmal ettiklerini, dava ve icra takibinin dayanağını teşkil eden senetler incelendiğinde iki bononun aynı kişi tarafından aynı kalemle aynı anda, diğer üç bononun ise yine başka kişi tarafından aynı kalemle aynı anda doldurulduğunun görüleceğini, bonoların aynı kalem ile aynı anda yazıldığını, bonoların tanzim tarihinin … veya … tarihi olmasının fiilen imkansız olduğunu, bono üzerinde …’a ait olduğu belirtilen adreste … yılı … ayında oturulmaya başlanıldığını, senet üzerindeki …’a ait adrese ilişkin su ve elektrik aboneliğine ilişkin bilgiler istenildiğinde …’taki su aboneliğinin …’deki ilk elektrik aboneliğinin de … tarihinde olduğunun görüleceğini, ayrıca yine icra takibine konu edilen … adet bononun tanzim tarihi olduğu iddia edilen … tarihinden 1 gün sonra yani … tarihinde davalılara tebligat yapıldığını, belirtilen hususlardan da anlaşılacağı üzere senetlerin tanzim edildiği iddia edilen tarihlerde davalılardan … ve …’un senet üzerinde yazılan adreslerde ikamet etmediklerini, taraflar arasında gerçek bir alacak – borç ilişkisi bulunmadığını, muvazaa söz konusu olduğunu belirterek, öncelikle dosyanın aynı konu ve taraflara ilişkin açılan Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, yapılacak yargılama neticesinde de Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına dayanak bonolar nedeniyle müvekkillerinin davalılara borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir usulüne uygun meşruhatlı davetiye çıkartılmıştır.
Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası dosyamız arasına alınarak incelendiğinde; dosyamız davalılarından … tarafından davacılara karşı tasarrufun iptali davası açıldığı, açılan davanın … tarihli oturum … nolu ara kararında mahkememizce … tarihli oturumunda davalıların davacı ile borçlu arasındaki icra dosyasındaki alacağın muvazaalı olduğunu iddia ettikleri anlaşıldığından bu konuda kendilerine dava açmaları için yetki ve süre verilmesine karar verildiği, ancak bu savunma ile ilgili davalı tarafa delillerini bildirmeleri konusunda kesin süre verilmediği, davacı vekilinin dosyaya ibraz ettiği … tarihli dilekçesi içerisindeki yargıtay kararları gözetilerek tasarrufun iptali davası içerisinde davacının takibe koyduğu alacağın gerçek bir alacak olup olmadığı konusunun da irdelenip buna göre işlem yapılacağı, davacı vekilinin takip dosyasında takibe koyduğu senetlere dayandığı, davalı tarafın ise bu senetlerin düzenleme tarihlerinin tasarrufun yapıldığı tarihten sonra olmasına rağmen önceki bir tarih atılarak muvazaa yapıldığını ileri sürdükleri, bu durumda söz konusu bonoların geresindeki hukuki işlemin ve alacağın nereden kaynaklandığını davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği anlaşıldığından davacı vekiline söz konusu senetlerin gerisindeki alacak borç ilişkisini ispat edici delilleri sunmak üzere süre verildiği, ayrıca …Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasının bekletici yapılmasına yer olmadığına şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası uyap sistem üzerinden dosyamız arasına alınarak incelendiğinde; davalı … tarafından takibe konulan muhtelif tarihli ve miktarlı bonolarda lehtarın …, borçlunun …, kefilinde … olduğu, davacıların bonolar üzerinde borçlu ya da kefil sıfatıyla imzalarının bulunmadığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE ; Dava Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konu bonoların tanzim tarihlerinin … tarihinden sonraki bir tarihte geçmişe dönük olarak …, … olarak muvazaalı olarak yazıldığının belirlenmesi ile bonalar nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacılar tarafından her ne kadar Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasındaki bonolarda borçlu sıfatları bulunmasa dahi davalı … tarafından aleyhlerine Antalya …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında açılan tasarrufun iptali davası sebebi ile bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğu, ayrıca ilgili mahkeme tarafından kendilerine süre verilmesi sebebi ile bu davanın açıldığı belirtilmiş ise de ; dava dosyasında öncelikle incelenmesi gereken hususun icra takip dosyasında ve takibe dayanak bonolarda borçlu/kefil sıfatı bulunamayan davacıların mahkememizde menfi tespit davası açıp açamayacakları, alacaklı davalı tarafından genel mahkemede açılan tasarrufun iptali davasında gerçek alacak borç ilişkisi ile varsa muvazaanın araştırılması gerekip gerekmediği, mahkememizin devam eden tasarrufun iptali davasından ayrı olarak gerçek borç alacak ilişkisini araştırıp araştıramayacağının tespiti olduğu anlaşılmıştır.
Davacıların açılan davada aktif husumet ehliyetlerinin bulunup bulunmadığına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ;
İİK 72/2 Maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11/02/2008 tarih 2006/14499 Esas 2008/1398 Karar sayılı emsal içtihadında ; “…İ.İ.K.nun 72. maddesine göre icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasında davacı olma sıfatı icra takibinde borçlu olarak gözüken gerçek veya tüzel kişiye aittir…” şeklinde belirtilmiştir.
Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacıların borçlu/ kefil sıfatları olmadığı gibi takibe dayanak bonolar üzerinde de borçlu olduklarını gösterir isim ve imzaları bulunmamaktadır. Bu yönüyle davacıların İİK 72/3.Maddesi gereği icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığının kabulü gerekmiştir.
Davacıların eldeki davada hukuki yararlarının bulunup bulunmadığı hususunda yapılan değerlendirmede;
İİK 277 ve devamı maddelerinde tasarrufun iptali davasına ilişkin düzenlemeler mevcuttur.
İİK 280.Maddesinde ; “Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır…” düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 06/11/2017 tarih 2015/4819 Esas 2017/10158 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Dava, İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Ön koşulların bulunması halinde İİK.’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.’nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.’nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.’nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.’nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir…” şeklinde tasarrufun iptali davasının mahkemece ne şekilde incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dava konusu somut olayda davalı …’ın Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe dayanak bonolar nedeni ile gerçek bir alacağının bulunup bulunmadığı, gerçek bir alacak var ise davacılar ve davalılar … ile … arasındaki tapuda devir işlemlerinin muvazaalı olup olmadığı hususlarının açılmış olan tasarrufun iptali davasında irdelenmesi ve buna göre mahkemece gerçek bir alacağın bulunduğu ve muvazaalı işlemlerin olduğunun kabulü halinde mahkemece tasarrufun iptaline karar verileceği, bu itibarla mahkememizde açılan menfi tespit davasında davacıların davalılar …, … ve … arasında gerçek bir alacak borç ilişkisi bulunup bulunmadığı, aralarında muvazaa olup olmadığı hususlarının incelenmesinde davacıların ve birleşen dosya davacılarının hukuki yararının bulunmadığının, ayrıca aktif dava ehliyetlerininde olmadığının kabulü ile asıl dava ile birleşen davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların ve birleşen dosya davacılarının davasının aktif husumet yokluğu ve hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Ana dava dosyasında Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin olarak alınan 22.806,02 TL harçtan mahsubu ile bakiye 22.770,12 TL harcın karar kesinleştiğine ve talep halinde davacılara İADESİNE,
3-Ana dava dosyasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde BIRAKILMASINA,
4-Ana dava dosyasında karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı … lehine takdir edilen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı …’a VERİLMESİNE,
5-Birleşen dava dosyasında Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin olarak alınan 9.774,01 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9.738,01 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara İADESİNE,
6-Birleşen dava dosyasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
7-Taraflarca ana dava dosyasında ve birleşen dava dosyasında kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın taraflara İADESİNE,
Dair; bir kısım davacılar, birleşen dosya davacılar vekillerinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır