Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/711 E. 2019/21 K. 14.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/711
KARAR NO : 2019/21
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2017
KARAR TARİHİ : 14/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 16/05/2013 tarihli taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığını, sözleşme kapsamında; yapım aşamasında olan… dairenin, 550.000,00 TL karşılığında satışının yapılması hususunda anlaştıklarını, bu satışa ilişkin olarak; müvekkil tarafından dilekçe ekinde yer alan … seri nolu 200.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 314.000,00 TL bedelli faturaların düzenlendiğini, ancak, 10/06/2017 tarihinde kesilen … seri nolu 314.000,00 TL bedelli faturanın karşı tarafça alınmayarak kötü niyetli şekilde geri gönderildiğini, satış sözleşmesine konu daire, kullanılabilir hale geldiğinde müvekkili tarafından davalıya teslim edildiğini, davalı taraf; gerek verdiği senetler, gerek nakit ödemelerle çeşitli taksitler halinde daire bedelinin 400.000,00 TL’lik kısmını ödemiş ise de; geriye kalan 150.000,00 TL’yi ödemediğini, davalı taraf, kalan 150.000,00 TL’lik kısma teminat teşkil etmesi amacı ile; 30/12/2013 ödeme tarihli, 55.000,00 TL bedelli ve 30/11/2013 ödeme tarihli, 95.000,00 TL bedelli, müvekkil şirket yetkilisi … adına düzenlenmiş olan 2 adet senedi müvekkili şirkete verdiğini, ancak bu senetlere ilişkin ödeme yapmadıklarını, davalı tarafça ödeme yapılmaması sebebiyle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin maddelerine aykırılık oluştuğundan, davalı … tarafından … adına keşide edilen teminat senetleri, şirket yetkilisi … tarafından Antalya .. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine konulduğunu, Davalının bu takip sonrasında kötü niyetli şekilde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkilinin 150.000,00 TL bedelindeki alacağını hala tahsil edemediğini, müvekkili tarafından 2013 yılının aralık ayında bitirilmesi gereken inşaatın taşınmazın üzerinde davalının başka dosyaları ile ilgili olarak tedbir bulunmasından dolayı 2015 yılının mayıs ayında teslim edilebildiğini, bu sebeple sözleşmede kararlaştırıldığı gibi, geciken her ay için 2.000,00 TL cezai bedel ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin bu cezai bedeli d avalının da isteği üzerine satılan daire üzerinde ekstra çalışma yaparak karşıladığını, davalının da isteği üzerine cezai şartın karşılığı olarak yaklaşık 26.000 TL tutarında 8 adet … klima takılmış, 3.000 TL tutarında ekstra ankastre yapılmış, yaklaşık 10.000 TL tutarında kombi petek doğalgaz eklenmiş ve yine karşı tarafın isteği üzerine 2.000 TL masraf ile salon ve koridor bölündüğünü, müvekkili tarafından, gecikmeden kaynaklanan miktarın fazlasıyla ödendiğini, bu sebeple; müvekkilinin gecikmeden ötürü herhangi bir borcu bulunmadığı gibi sözleşme konusu daireye fazladan masraf yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve dosya kapsamındaki tespitler doğrultusunda ıslah hakları saklı tutarak, davanın kabulüne, davalı tarafından ödenmesi gereken 150.000,00 TL’lik borcun faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkil arasındaki sözleşmeyi kabul ettiklerini, sözleşmeye herhangi bir itirazları olmadığını, müvekkile düzenlenen faturalar açısından, söz konusu 314.000,00 TL bedelli faturanın müvekkil tarafından daire satış bedeli ödenmiş olasına rağmen açık fatura şeklinde keşide edildiği için müvekkilce kabul edilmemiş ve davacıya iade edildiğini, müvekkilin gerek verdiği senetler gerekse nakit ödemelerle çeşitli taksitler halinde daire bedelinin 400.000,00 TL kısmını ödediğini iddiasını kabul ettiklerini, ancak davacının bu iddiasının eksik olduğunu, müvekkil nakit olarak davacıya şimdiye kadar 400.000,00 TL ödemekle beraber, tarafların kabulünde olan 16/05/2013 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesinde de açıkça belirtildiği üzere müvekkilin sözleşme tarihi itibarı ile ikamet ettiği ve değeri 150.000,00 TL olarak sözleşmede kararlaştırdıkları 23 nolu dairenin tapu belgelerinin olduğunu, dava dilekçesinde davacının bu daireyi almadığı yönünde bir iddiası bulunmadığını, bu husus sanki sözleşmede yer almamışcasına dava dilekçesi hazırlandığını, sözleşmeye göre davacının müvekkile satmayı vaat ettiği taşınmaza 550.000,00 TL değer biçildiğini, kararlaştırılan bu satış bedelinin 150.000,00 TL lik kısmına karşılık müvekkil ikamet ettiği taşınmazı davacıya devrettiğini, kalan 400.000,00 TL ye karşılık olduğunu, 5 adet senet yapıp davacıya verdiğini ve bu senetlerinde davacının kabulünde olduğu üzere elden ödendiğini, bu senetlerle ilgili Antalya … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra takibi başlattıklarını anlaşmaya göre 2013 yılının aralık ayında bitmesi planlanan inşaatın müvekkilin başka dosyaları ile ilgili tedbir bulunmasından dolayı 2015 yılının mayıs ayında teslim edilmesine ilişkin olarak, sözleşmeye konu dairenin bulunduğu binanın iskan ruhsatının … tarihinde alınmış ve bu tarihte dairenin müvekkile teslim edildiğini, bu sebeple müvekkilin daireden yararlanması, iskan etmesinin mümkün olmadığını, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, taşınmaz satımından kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 16/05/2013 tarihli taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığı, dairenin 550.000 TL karşılığında satımı hususunda anlaşıldığı, davacı tarafından 200.000 TL ve 314.000 TL bedelli faturaların tanzim edildiği, davalının daire bedelinin 400.000 TL’sini ödediği, 150.000 TL’sini ödemediği, davalının kalan ödemeye teminat olması için 30/12/2013 tarihli 550.000 TL bedelli ve 30/11/2013 tarihli 95.000 TL bedelli senetleri verdiği, ancak senetlerin ödenmediği, davacı şirket yetkilisi tarafından senetlerin Antalya …İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasından ilamsız olarak takibe konulduğu görülmüştür.
Davalı tarafça 400.000 TL’nin üzerine davacıya 150.000 TL değerinde daire verildiği, buna göre ödenmeyen daire bedelinin bulunmadığı iddiasında bulunulduğu görülmüştür.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığının res’en araştırmakla yükümlüdür.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
(l) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.Aynı kanunun 83. Maddesinde ise “bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/06/2016 gün 2016/4795 E. 2016/6973 K. Sayılı emsal içtihadında; “…1-)28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanuni düzenleme ve emsal içtihat kapsamında yapılan değerlendirmede; Taraflar arasındaki ilişkinin taşınmaz satımından kaynaklandığı, davacı tüzel kişi tacir ise de; davalının tacir olmadığı, dolayısıyla taşınmaz satımına ilişkin hususun “ticari” değil, “hususi”olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2.m.uyarınca davanın usulden reddi ile kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının GÖREV DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın ANTALYA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara ALINMASINA,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde HMK’nun 20/2-son ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2019

Katip …
¸E- İmzalı

Hakim …
¸E- İmzalı