Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/494 E. 2018/320 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/494
KARAR NO : 2018/320
DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin … … tarihinde vefat ettiğini, vefat etmeden önce … Bankası A.Ş. ile kredi sözleşmesi imzaladığını, kredi sözleşmesi kapsamında davalı şirket bünyesinde … sertifika numaralı … başlangıç-… bitiş tarihli hayat sigortasının mevcut olduğunu, yine davalı şirket bünyesinde … adına kanuni varisleri lehine … başlangıç-… bitiş tarihli … numaralı hayat sigortası yaptıklarını, davalı sigorta şirketi tarafından … numaralı 20.000,00 TL ölüm teminatlı hayat sigortası kapsamında …’in … Bankası A.Ş. ile yapmış olduğu kredi sözleşmesi hesabına 4.000,00 TL ödenmiş, … numaralı 20.000,00 TL ölüm teminatlı … sigortasında ise müvekkillerine 4.000,00 TL ödeneceğinin bildirildiğini, davalı şirket tarafından tazminat tutarlarında indirime gitme sebebi olarak TTK md 1439/2 gösterildiğini, …’in kanser sebebiyle vefat ettiğini, sigorta başlangıç tarihinden önce mevcut olup hayat sigortası düzenlenirken beyan edilmeyen kalp hastalığının bulunduğunun belirtildiğini, müvekkillerinin … kanser hastalığından dolayı vefat ettiğini, ancak merhumun bu hastalığı vefat tarihine kadar ortaya çıkmadığını, vefat tarihinden önce farklı hastalıkları bulunmasına karşın, solunum yetmezliği şikayetiyle hastaneye giden merhumun kanser olduğu ölüm sonrası yapılan inceleme ile ortaya çıktığını, merhuma ait epikriz, ölüm belgesi ve sağlık raporları bu durumu ortaya koyduğunu, dolayısıyla bilinmeyen bir hastalığın davalı sigorta şirketine bildirilmemesi neticesinde beyan ve ihbar yükümlülüğünün ihlal edildiği ileri sürülemeyeceğinden, buna karşın davalı sigorta şirketi merhumun hastalık kayıtlarını incelemeden, ölüm sebebi olan hastalığın merhum tarafından bilinip bilinmediğini dikkate almadan hukuka, dürüstlük kurallarına ve sigorta sözleşmesine aykırı olarak ölüm teminatını büyük oranda kesintiye uğratarak ödeme yapıldığını, merhumun kanser olduğunu bilmediği ve dolayısıyla gizlemediği açık olduğundan merhum …’in ölümü, dava konusu sigorta poliçelerinin teminatı kapsamında olduğunu, açıklanan sebeplerle merhumun sağlık beyanının alınıp alınmadığı veya ne kadar doğru şekilde alındığı anlaşılamayacağından sigorta sözleşmesi geçerli kabul edilerek ölüm teminatının tamamının ve sigorta şirketinin tarafımıza göndermiş olduğu kısmi red yazısı temerrüt tarihi kabul edilerek hesaplanacak faizin müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; … ile müvekkili şirket arasında … başlangıç tarihli, 20.000,00-TL bedelli, 36 ay süreli, … poliçe no.lu, “… Sigortası” … başlangıç tarihli, 1 yıl süreli, … poliçe no.lu ”… Sigortası”
Sözleşmelerinin akdedildiğini, davacıların … nolu sigorta poliçesinin lehdarı olmadıklarından dava açmak haklarının bulunmadığını, Söz konusu poliçede … Bankası A.Ş.’yi, poliçe menfaatdarı olarak tayin eden …’in … tarihinde ‘Akciğer Kanseri sebebiyle vefat ettiğini, hayat sigortası sözleşmesinde lehdar olarak … Bankası A.Ş. tayin edildiğini, bu sebeple ölüm tazminatını isteme hakkının da … Bankası A.Ş.’ ye ait olduğunu, bu davada ölüm tazminatı sigortalı varisleri tarafından talep edildiğini, Sigortalı varisi olan davacıların, hayat sigortası poliçesinde lehdar tayin edilmemiş olmaları nedeni ile dava açma sıfatları da bulunmadığını, müvekkili şirkete ulaştırılan, … tarihli … Hastanesi … Raporu, … Eczane Kullanılan İlaç Listesi ve Muayene Detay, Rapor Görme, Rapor Listesi bilgileri ile ölüm belgesi müvekkili şirketin Sağlık Müşavirliği tarafından incelendiğini, sigortalının … tarihli … Hastanesi Epikriz Raporu incelendiğinde ”Özgeçmiş” kısmında, sigortalının, epikriz tarihinden 4 yıl önceden beri “… Hastalığı” olduğu ve Koroner By-pass operasyonu geçirerek 4 damarının değiştirilmiş olduğunun tespit edildiğini, SGK Rapor Görme kayıtları incelendiğinde sigortalının … tarihinden beri ”Kalp Yetmezliği” ve Koroner Arter Hastalığı” ve ”Arteriyel Hipertansiyon” hastalıklarının bulunduğunun tespit edildiğini, Ölen sigortalı…’in … tarihinde … ve … no.lu poliçelere ilişkin sigortalanmak üzere doldurmuş olduğu Hayat Sigortası Başvuru Formları’nın “Sağlık Beyanı” bölümlerinde yer alan; “Bugüne kadar aşağıda belirtilen hastalıklardan herhangi birini geçirdiniz mi veya bunlarla ilgili herhangi bir rahatsızlığınız var mı?” şeklindeki sorulara “Hayır” cevabını verdiğini, imzaladığı “Sağlık Beyanı” formlarının devamında ‘Sağlık beyanına ilişkin yukarıda vermiş olduğum tüm bilgilerin eksiksiz ve doğru olduğunu aksi takdirde poliçemin iptal edilerek herhangi bir tazminat ödemesi yapılmayacağını bildiğimi kabul, beyan ve taahhüt ederim.” şeklinde beyanının bulunduğu, başvuruya konu olayda uygulamış ve vefat tazminatını, o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre aktüeryal hesaplama tekniklerini kullanarak hesaplamış ve ödenen vefat tazminatı bu oranlama neticesinde oluşturulduğunu, Hazine Müsteşarlığından onaylı hesaplama tablolarını dikkate alarak ve sürprim uygulayarak hesaplamış; neticeten … no.lu poliçeye istinaden 4.000,00 TL’nin lehdar bankaya, ve … no.lu poliçeye istinaden de 4.000,00 TL’nin davacı varislere ödenmesine karar verildiğini, … no.lu poliçeye ilişkin tutarın … tarihinde lehdar … Bankası A.Ş.’ye ödendiğini, müvekkili şirket aleyhine haksız olarak açılan davanın öncelikle sıfat yokluğundan reddine, aksi takdirde esasa ilişkin itirazları doğrultusunda reddine, avukatlık ücretiyle dava masraflarının karşı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, davacıların murisi tarafından dava dışı … Bankasından kullanılan kredi sözleşmesi kapsamında yapılan hayat sigortasından sonra davacıların murisinin … tarihinde ölümünden sonra hayat sigortası kapsamında yapılması gereken ödemenin eksik yapıldığına ilişkin olarak mirasçılar tarafından açılan tazminat istemine ilişkindir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 16/05/2017 tarih, 2017/198 Esas, 2017/5526 Karar sayılı emsal içtihadında; “Dava, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun geçici 73. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmıştır. Aynı yasanın 3/l maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda; davacılar miras bırakanının tüketici olduğu ve davalı sigorta şirketi ile arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğunun anlaşılmasına göre, davanın açıldığı … tarihi itibari ile davanın Tüketici Mahkemesinin görev alanına girdiği konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanuni düzenleme ve emsal yargı kararı kapsamında yapılan değerlendirmede; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6502 Sayılı Kanun kapsamında tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlık niteliğinde olduğu, davacılar miras bırakanının tüketici olduğu ve davalı sigorta şirketi ile arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğunun anlaşıldığı ve davanın açıldığı … tarihi itibari ile davaya bakmak görevinin Tüketici Mahkemesi’ne ait olduğu anlaşılmakla davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiği tarihten, kanun yoluna gidilipte başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş, oluşan vicdani kanaatle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli NÖBETÇİ ANTALYA TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde HMK’nun 20/2-son ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/04/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza