Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/338 E. 2018/589 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/338 Esas
KARAR NO : 2018/589
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2017
KARAR TARİHİ : 02/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin orman mühendisi olup proje çizim işlerini yürüttüğünü, davalı şirketin müvekkiline proje çizimi için başvurduğunu ve karşılığında … TL ödemeye borçlandığını, iş bu borç ile ilgili müvekkili tarafından … tarihli serbest meslek makbuzu düzenlendiğini, bu makbuzun … Odası … yılı asgari üçret tarifeleri gözetilerek usulüne uygun olarak doldurulduğunu ve karşı tarafa ibraz edildiğini, müvekkilinin davalı ile yapmış oldukları iki tarafa borç yükleyen sözleşme gereği ilgili projeyi tamamladığını ancak karşılığında davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini ve ödemeyi taahhüt ettiği bedeli ödemediğini, müvekkili tarafınan davalı hakkında … tarihli … TL bedelli serbest meslek makbuzu bedelinin tahsili talebi ile Antalya … İcra Müdürlğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine ve yetkiye itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, bu sebeplerle haksız yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, müvekkil firma aleyhine başlatılan ibr icra takibi yokken başka ibr hükmi kişilik aleyhine başlatılan icra takibine bu kişilik tarafından yapılan itiraz sonrasında icra takip işlemlerinin devamını sağlamak gayesiyle bu takibin devamı niteliğinde itirazın iptali davasında takibin tarafı olmayan, kendisine ödeme emri gönderilmeyen başlatılamayan bir kimse yönünden ortada bir itiraz olmadığından itirazın iptalinin de söz konusu olamayacağını, genel mahkemelerde açılmış bir alacak davası olsaydı ancak o zaman mümkün olabileceğini, iş bu davanın ise bir icra takibinin devamı mahiyetinde olduğu için mümkün olmadığını, bu sebeplerle davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:Davanın Eser sözleşmesinden kaynaklanan İtirazın İptali davası olduğu anlaşıldı.
6100 sayılı H.M.K. 2. Maddesinde; “…Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Yine aynı kanunun 11. Maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır“ düzenlemesi bulunmaktadır.
Davamıza emsal Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2016/3635 E. 2017/2584 K. Sayılı ilamında ” Dava, eser sözleşmesinden doğan edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle iş bedelinin iadesi istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davacı, taşınmazların sahibi olup sözleşmeyi taşınmazların imar planının yapılması için imzalamıştır. Davalı ise şehir planlamacısı olup serbest meslek erbabıdır. Her ne kadar mahkemece ticaret siciline yazı yazılarak tarafların ticari işletmeleri olup olmadığı sorulsa ve tarafların şirketleri olduğuna dair yazı gelse de sözleşmenin tarafları gerçek kişi olup bu işi ticari işletmeleri ile ilgili yaptıklarına dair dosyada herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu durumda, mahkemece davanın görev yönünden reddi ile kararın kesinleşmesine müteakiben dosyanın talep halinde … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, öncelikle görev hususu incelenmeden, yanılgılı değerlendirme ile davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru değildir, açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek taraflardan birinin serbest meslek erbabı olduğu davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olacağı belirtilmişştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının vergi dairesinden gelen yazı cevabına göre serbest meslek erbabı olduğu, tacir olmadığı anlaşıldığından yukarıda açıklanan kanun maddeleri ve emsal içtihat gereği mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin 6100 Sayılı kanunun 114 ve 115.maddeleri gereğince GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı kanunun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna gidilip de başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara ALINMASINA,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde HMK’nun 20/2-son ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/10/2018

Katip …
*E-İmzalı

Hakim …
*E-İmzalı