Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/321 E. 2018/430 K. 08.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/321
KARAR NO : 2018/430
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2017
KARAR TARİHİ : 08/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili … tarihli dava dilekçesinde; müvekkil ile davalı taraf arasında ticari ilişki ve alışveriş sonucu borç ilişkisi doğmuş olup ilgili borca dayanak Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, müvekkil ile davalı yan … adresinde bulunan gayrimenkul marketi emlak komisyoncusu …’ın da aracılığıyla … tarihinde 97.500.0 TL bedelle devrine anlaştıklarını, anlaşmaya binaen müvekkilce 87.500.0 TL peşinat olarak ödendiğini, geriye kalan bedel için iki ay vadeli senet düzenlendiğini ve iş bu senetler de ödenerek teslim alındığını, ödemeye ilişkin iddialarının maddi gerçekliği … tarihli, davalı ve müvekkilin ıslak imzası bulunan garimenkul devir sözleşmesi ve tanıklarla da sabit olacağını, uyuşmazlığa konu gayrimenkulün devri sırasında ruhsat işlemleri tamamlanmamış olup, bu sebeple devrin yapılamadığını, müvekkilini oyalayarak ruhsat bulunduğu ve yakın zamanda ruhsatın da devrinin yapılacağının söylenmesine rağmen davalı yan işbu işletmenin ruhsatını belediyeden alamamış ve müvekkiline devrini gerçekleştiremediğini, müvekkilinin tüm bu süreçten bihaber olup ilgili işletmeye devir hazırlıkları için uğrayarak ticari hayatını kurmaya çalışmakta iken gayrimenkulün ruhsatsız olduğunu ve üzerinde yıkım emri olduğunu söz konusu bedeli ödedikten sonra haricen öğrendiğini, müvekkilinin ısrarı ile devreden tarafla yaptığı görüşme sonucu davalı yan; yapının ruhsatsız olduğunu bildiğini ancak devir sonrasında işlemleri tamamlayarak ruhsat çıkartabileceklerini düşündüğünü sonuçta ise belediyeden ruhsatı alamadıkları ikrarında bulunduğunu, müvekkilinin satışa mahsuben ödediği parayı iade alarak devirden vazgeçmek istemesi üzerine davalı tarafın satış bedelini iade edemeyeceğini söylediğini, sebepsiz zenginleşen ve üzerine düşen teslim keyfiyetini ifa edemeyen davalıya karşı müvekkilin ödemiş olduğu bedel için dayanak belge bahse konu devir sözleşmesi olan Antalya … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline ve takibin devamı ile takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle görev itirazları bulunduğunu, işletmenin esnaf işletmesi olduğu, tarafların da gerçek kişi esnaf bulunduğunu, taraflar tacir olmadığından ve yapılan iş esnaf işletmesi için öngörülen düzeyin üstünde olmadığından, dava konusu işin ticari bir iş olmadığını, davacı …’un davacı sıfatını haiz olmadığından, onun yönünden davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Davalı vekili … tarihli duruşmadaki beyanında; müvekkilinin tacir olmadığını, esnaf olduğunu beyan etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, iş yeri devrine ilişkin olarak taraflar arasında imzalanan sözleşmeden sonra iş yerinin ruhsatının alınamayacağının anlaşılması sebebiyle davacı tarafından ödenen bedelin tahsili istemi ile yapılan ilamsız takipte itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tarafların tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay HGK’nın 18.11.2015 gün ve 2014/15-301 E. 2015/2659 K. sayılı emsal içtihadında da “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar…
Ticari davalar ise; aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen emsal içtihat doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Somut olayda, her ne kadar dava Mahkememizde açılmış ise de; tarafların tacir olmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, eldeki davada tarafların tacir olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın da ticaret mahkemesinde görülmesi gereken mutlak ticari davalardan olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsiz olduğu sonucuna varılarak uyuşmazlık yönünden Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının görev DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın görevli ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2018

Katip …
¸E- İmzalı

Hakim …
¸E- İmzalı