Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/31 E. 2018/64 K. 26.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/31 Esas
KARAR NO : 2018/64
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2017
KARAR TARİHİ : 26/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalıların ortağı ve yetkilisi olduğu … Aş’ye satılıp teslim edilen mallar bedeline istinaden verilen çekler ile yine aynı aile bireylerinin ortağı ve yetkilisi olduğu aynı grup şirket bünyesinde yer alan diğer şirketlere aldıkları mallar nedeniye verilen cirolu çeklerden karşılıkları çıkmayan çekleer bağlı alacakları ile açık hesap alacaklar ödenmediğniden Antalya …İcra Müdürlüğü’nün …/…, …/…, …/…, …/…, …/…, …/…, …/…, …/… ve …/… esaslarında icra takibinin başlatıldığını, davacı şirketin satıp teslim ettiği mallar nedeniyle verilen … … Aş adına imzalı veya imzası bulunan çeklere bağlı ya da açık hesap alacaklara borçlu … … … … …. Aş’nin sicilde kayıtlı … adresinin boş ve kapalı olduğu faaliyetini terk ettiğinin anlaşıldığını, davalıların yetkilisi oldukları asıl borçlu şirketleri tamamen terk ettiklerini, borçlu şirketleri ve diğer aile şirketlerini fayrifaal hale getirdiklerini, şirketlerin amaçlarına faaliyet konularına uygun faaliyetlerinin olmadığını, malları ve alacakları kaçırılmış olup borçlu şirket yetkilileri olan davalıların bilerek ve kötü niyetle alacaklıya zarar vermek için planlı hareket ettiklerini, yetkilisi oldukları borçlu şirket adına aldıkları mallar bedelini ödememek için borçlu şirketin faaliyetine fiilen son verip terk ettikleri sonucuna varıldığını, borçlu şirket ve diğer aile şirketlerinin mallarını, hak ve alacaklarını şirketlerin malı, alacağı olmaktan çıkarıp davalı şirket yetkilililerine geçirmek, alacaklıdan kaçırmak haczi önlemek için borçlu şirketleri muhasebecisi ve önceki denetim kurulu üyesi ..’ın annesi …’ın yetkilisi ve ortağı olduğu tespite edilen 150.000 TL sermyeli gayrifaal durumda olan …Ltd. Şti unvanlı kağıt üstünde yer alan faaliyeti bulunmayan bir şirkete borçlu şirket ve diğer aile şirketlerinin 1.200.000 Euro borçlanmış gibi muvazaalı kambiyo evrakı düzenlenip verildiğini, alacaklı şirkete vadeli verilen çeklerin vadelerinden kısa süre önceye vadeli verildiği anlaşılan söz konusu muvazaalı çekle Antalya …İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibi sonrası borçlu şirketin ve diğer aile şirketlerinin tüm mallarına 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına haciz uygulattırıldığını, yaklaşık 615.000 TL alacağın belirtilen muvazaalı çeke bağlı takip dosyasından tahsil edildiğini ancak muvazaalı 1.200.00 Euro tutarlı çeke bağlı alacaklı gösteilen şirket belirtilen alacak miktarına rağmen 150.000 TL sermayesi tutarına göre acele ile 3.kişiye devir gösterildiğini, hedef saptırmak, alacaklılara yanıltmak için unvanı değiştirilerek …A.Ş. unvanını aldığının tespit edildiğini, üstelik 150.000 TL sermayeli ve 150.00 TL ye devir gösterilen şirket adına söz konusu danışıklı takipten 615.000 TL para tahsili yapıldığını, bu çelişkinin haciz bahanesi ile borçlu şirketin ve diğer aile şirketlerinin mallarını kaçırmak, alacaklıların haczinden kurtarıp şirket yetkilileri davalı gerçek kişilere dolaylı olarak aktarmak için kurulan senaryolyu davacıya ve diğer alacaklılara zarar verme amacı ile başvurulan yöntemlerinin davalıların kötü niyetini ortaya koyan örneklerden sadece biri olduğunu, bu nedenlerle davalıların yetkilisi olduğu şirketten alacaklarına ilişkin ….İcra Dairesi’nin …/…, …/…, …/…, …/…, …/…, …/…, …/…, …/… ve …/… esas sayılı takip dosyalarına konu alacaklarının ödenmemesi davalıları yetkilisi oldukları asıl borçlu …aş’den alacağını tahsilinin imkansız hali getirilmesi nedeniyle doğrudan zarar gören davacı şirketin bildirilen takip dosyalarına bağlı alacak ve ferilerinin ödenmemesi zarar sebep olduğu gibi ayrıca kazanç kaybına da sebebiyet verilmesi, bu zararaların oluşumuna borçlu şirketin yetkilileri olan davalıların sebebiyet vermesi nedeniyle davacı şirkete verilen zararlara mahsuben şimdilik 25.000 TL nin bortçlu şirketin yetkilisi olup zararın oluşmasında kusurlu olduğunu, bu nedenle şahsen sorumlu davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete ödenmesine, davacı şirketin zararının dolaylı olduğu, asıl zarar görenin davalıların yetkilisi olduğu borçlu şirket olduğu kanaatine varılması halinde şimdilik kaydıyla talep edilen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kusurlu ve şahsen sorumlu davalılardan tahsili ile davalıların yetkilisi olduğu asıl borçlu şirkete ödenmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davalılardan tahsili ile her halde davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; öncelikle söz konusu davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, TTK 555 maddesi;”(1) Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.(2) Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.” hükmünü taşıdığını, yine devam eden 556. Maddesi ;(1) Zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir. Ancak, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının istemleri önce iflas idaresince ileri sürülür.” dendiğini, bu hususta alacaklıların yönetim kurulu ve şirket yetkililerinin sorumluluğuna gidebilmeleri için öncelikle şirketin iflas etmiş olması gerektiğini, TTK 556 maddesinin amir hükmü olduğunu, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket ile ilgili iflas kararı da mevcut olmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğu iddiasıyla dava ikame edilebilmesi için öncelikle söz konusu şirketin aciz halinde olduğunu, alacağın yapılan tüm işlemlere karşın tahsil edilebilir nitelikte mal ve alacağının bulunmadığı yönünde aciz vesikasının varlığının da zorunlu olduğunu, bu sebeple mevcut icra dosyalarının incelenmesi gerektiğini, müvekkillerinin … A.Ş şirketinin yetkilisi olduklarını, müvekkillerinin yetkilisi olduğu şirketin adresinin kuruluşundan bu yana ” … Mh. … Sk. … Apt. No:…/… …/…” adresi olmakla … tarihli sicil gazetesinde görüleceği gibi “… Mh. …. … …. … APt. No:… … …/…” olarak değiştirildiğini,davacı tarafın söz konusu “… Mh. … Sk. … Apt. No:…/… …/… ” adresinde yapılan hacizde adreslerin kapalı olduğunu, faaliyetlerin fiilen Terk edildiğini iddia ettiklerini, ancak …/…/… tarihli tutanakta söz konusu şirketin faal olduğunun görüleceğini, yine daha sonraki haciz tutanaklarında da adresin kapalı olduğu ve içerde kayda değer eşya olmadığının görüldüğü belirtilerek tutanağın kapatıldığını, söz konusu adreste o tarihte halen bazı eşyaların olduğu anlaşılmakla birlikte, şirket merkezini “…” adresine taşımış olduğundan söz konusu adreste faaliyeti sona erdiğini, … trihli ticaret sicil gazetesinde bu hususin ilan edildiğini, davacı tarafın, …Ltd. Şti’ ye dava konusu şirketin ve diğer şirketlerin 1.200.000 € muvazaalı kambiyo evrakı ile borçlandığı yönündeki iddialarını da kesinlikle kabul etmediklerini, bu konuda Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin …/… E. Sayılı dosyası ile davacı tarafından dava ikame edilmiş olup, söz konusu dosyaya tüm bilgi ve belgelerin sunulduğunu, davacı tarafın muvazaa iddiasının sadece sözlü beyandan ibaret olmakla, iddiasında haklı olmadığı yapılan yargılama ile de netlik kazanacağını, müvekkillerinin gerekli kanuni ve sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmiş olup, şirketin 2008 yılından bu yana faal olarak ticari hayatına devam ettiğini, ancak müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin taahhüt etmiş olduğu işlerin çoğunda “taşeron” olarak faaliyet gösterdiğini, bu aşamada şirketin taahhüt ettiği işi almak için teminat verdiğini, söz konusu edimini ifa etmek için başkaca firmalardan da malzemeler aldığını ve ödemeler yapmakta taahhüt ettiği işlerden ise hak ediş usulü ödeme aldığını, şirketin söz konusu edimlerini yerine getirirken, işveren firmaların sözleşmelere uygun olarak ödeme hak ediş ve ödeme yapmamaları, mevcut teminatları iade etmemeleri, ekonomik belirsizlikler sebebiyle ekonomik krize girdiğini ve kendi ödemelerini yerine getiremediğini, şirketin bu aşamada olmasında müvekkillerinin hiç bir kusurunun bulunmadığını, tamamiyle ticari hayatın olağan durumlarından bu hususun gerçekleştiğini, söz konusu şirketin … … adı altındaki bir çok firma ile birlikte çalışmakta olup, faaliyet alanlarındaki işlerini de beraber devam ettirmekte olduğunu, müvekkillerinin kusurlu bir davranışı bulunmaması sebebiyle koşulları oluşmayan davanın esastan reddine, mahkeme harç, masraf ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında dosya bilirkişiler hukukçu … ve mali müşavir …’e tevdi edilerek …/…/… havale tarihli raporlarında; “… USUL HAKKINDA SONUÇ :1- ) 6102 sayılı TTK gereği tacirlerin tutmak zorunda oldukları defterlerin açılış tasdiklerinin (6102 TTK md. 64 ve 6100 sayılı HMK md. 222/2) yaptırılması gerekmektedir. İncelenen ve tasdikleri yukarıda gösterilen, Davacı … Ltd. Şti.’nin 2016 yılı vergi yasalarınca açıklanan şartları taşımasından dolayı yasal zorunluluk olarak Yevmiye Defteri ve Defter-i Kebir defterini elektronik ortamda tutmaktadır.
6102 sayılı TTK 64/3 maddesi; “… Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmaz….” Hükmüne amirdir.
Yukarıda yer alan yasa amir hükmü gereği, davacı … Ltd. Şti’nin 2016 yılı yasal yevmiye ve defter-i kebir defterlerinde açılış tasdikleri ve kapanış tasdikleri bilirkişiliğimizce aranmamıştır.
2016 yılına ilişkin olarak tasdike tabi defterlerden Envanter Defteri davacı … Ltd. Şti’i tarafından açılış tasdiki yaptırılmıştır.
Dolayısı ile 2016 yılına ait yasal defterlerin usul ve yasaya uygun tutulduğunu ve birbirini teyit ettiğinin söylenebileceği, davacı … Ltd. Şti’nin 2016 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ve 6100 sayılı HMK 222. md. hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu ve defterlerin birbirini teyit ettiği kanısına varılmıştır.
2-) 6102 sayılı TTK gereği tacirlerin tutmak zorunda oldukları defterlerin açılış tasdiklerinin (6102 TTK md. 64 ve 6100 sayılı HMK md. 222/2) yaptırılması gerekmektedir. İncelenen ve tasdikleri yukarıda gösterilen davalı …A.Ş.’nin 2016 yılı vergi yasalarınca açıklanan şartları taşımasından dolayı yasal zorunluluk olarak yevmiye defteri ve defter-i kebir defterini elektronik ortamda tutmaktadır.
6102 sayılı TTK 64/3 maddesi; “… Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmaz…” Hükmüne amirdir.
Yukarıda yer alan yasa amir hükmü gereği, davalı … A.Ş.’nin 2016 yılı yasal yevmiye ve defter-i kebir defterlerinde açılış tasdikleri ve kapanış tasdikleri bilirkişiliğimizce aranmamıştır.
2016 yılına ilişkin olarak tasdike tabi defterlerden Envanter Defteri davalı …A.Ş.’i tarafından açılış tasdiki yaptırılmıştır.
Dolayısı ile 2016 yılının yasal defterlerinin usul ve yasaya uygun tutulduğunu ve birbirini teyit ettiğinin söylenebileceği, davalı …A.Ş.’nin 2016 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ve 6100 sayılı HMK 222. md. hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu ve defterlerin birbirini teyit ettiği kanısına varılmıştır.
ESAS HAKKINDA SONUÇ :i- ) Sayın mahkemenin, … tarihli ÖN İNCELEME DURUŞMA TUTANAĞI’nda bilirkişiliğimize tevdii edilen görev çerçevesince cevaplanmasını istediği sorular yukarıda arz ve izaha çalışılmıştır.
ii-) davalıların ortağı ve yetkilisi olduğu …A.Ş. ye satılıp teslim edilen malların bedeline istinaden verilen çekler ile yine aynı aile bireylerinin ortağı ve yetkilisi olduğu aynı grup şirket bünyesinde yer alan diğer şirketlere alman mallar nedeniyle verilen cirolu çeklerden karşılığı çıkmayan çekler bağlı alacakları ile açık hesaplar alacağı ödenmediğinden Antalya …. İcra Müdürlüğünde dava dosyası ekinde belirtilen esas numaralı dosyalar ile takip yapıldığı dosya eklerinden anlaşılmaktadır. Tüm bu sebeplerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, alacaklıların doğrudan bir zararlarının bulunduğu takdiri ve değerlendirmesi sayın mahkemeye ait olmak üzere düşünülmektedir.
İU-) Davacı …Ltd. ŞtL’nin ticari defterlerine göre, davalı …A.Ş. cari hesabından 725.657.58TL alacaklı olduğu,
ıv-) Davacı ’nin 725.657.58TL alacağına karşılık 27.06.2016 tarihinden 18.01.2017 tarihine kadar 97.019.12TL tutarında zarar hesaplanması gerektiği…” kanaatine varılmıştır.
Dava; TTK’nın 553/1. Maddesi gereğince açılan şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluk davasıdır.
Limited şirket sermaye ortaklığı olup sermaye koyma borcunu ödeyen ortakların şirket ve şirketin alacaklarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmamaktadır.
Şirket borcundan dolayı yöneticilerin sorumluluğu ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 549-553 maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 553. Maddeye göre kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülükleri kusurları ile ihlal ettikleri takdirde kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
TTK 555.Maddede, şirketin uğradığı zararın tazminini şirket veya bir pay sahibinin zararın şirkete ödenmek suretiyle talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
TTK 556.Maddede ise şirketin iflas etmesi halinde alacaklıların şirketi zararının şirkete ödenmesini isteme hakkına sahip oldukları düzenlenmiştir.
Buna göre; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunundan farklı düzenleme yapılmıştır.
Şirket alacaklarının yöneticilerin şirketi zarara uğratmaları nedeniyle yöneticilerin sorumluluğu yönünde dava açabilmeleri için şirketin iflas etmi olması gerekmektedir. Aksi takdirde alacaklıların şirket yöneticilerine yönelik dava açmaları mümkün değildir. Kanun koyucu, iflas etmemiş olması durumunda şirket dışında bulunan alacaklıların daa açmasında bir menfaat görmemiştir. Alacaklının alacağını şirketi takip etmek suretiyle tahsil etme imkanı var iken şirket yöneticisine sorumluluk davası açması yeni düzenleme ile yerinde bulunmamaktadır. Ancak şirketin iflası halinde bu hak şirket alacaklılarına tanınmaktadır. Bu sebeple alacaklıların şirket yöneticilerine sorumluluk davası açabilmesi şirketin iflas etmiş olması haline bağlanmıştır. Dolayısıyla alacaklının, şirket yöneticilerine karşı aktif husumet yöneltebilmesi için, şirketin iflas etmiş olması bir dava şartıdır. Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin …/… esas, …/… karar sayılı ilamında da aynı görüş benimsenmiştir.
Mevcut davada da ; şirket hakkında yapılan icra takiplerinin kesinleşmesine rağmen haczi kabil mal bulunmadığı, borca battığı ileri sürülmekle birlikte iflasına karar verilmemiş olduğu görülmüştür.
Açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca eldeki davanın dinlenebilmesi için dava dışı şirketin iflasının dava şartı olduğu, 6100 Sayılı HMK’NIN 115. Maddesine göre mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırıp dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin olarak alınan 426,94 TL harçtan mahsubu ile bakiye 391,04 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen nispi 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.Maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen antalıldı. 26/01/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır