Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/175 E. 2018/65 K. 26.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/175 Esas
KARAR NO : 2018/65
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 24/03/2017
KARAR TARİHİ : 26/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının dava dilekçesi incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; …/…/… tarihinde davalı …, davacı … ve mütevveffa … … arasında adi ortaklık sözleşmesi kurulduğunu, adi ortaklık sözleşmesi gereğince müteveffa …’in müştereken malik olduğu … ili … … ilçesi … Mah. … Ada … parsel sayılı 2.670 m2 arsa üzerinde otopark işletmeciliği yapılacağını, sözleşme gereğince yönetici ortaklıklığın …’e verildiğini, davalı ortağın müvekkillerine hiçbir şekilde hesap vermediğini ve kar payına ilişkin ödeme yapmadığını, adi ortaklığın kurulduğu 15.06.2006 tarihinden itibaren ortaklık konusu arsada otopark işletmeciliği ve sair ticari faaliyetlerde bulunmak suretiyle kazan elde edilmesine rağmen davalı tarafından diğer ortaklara hiç bir şekilde hesap verilmediğini ve ödeme yapılmadığını, davalının elde ettiği haksız kazancın belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, iş bu dava da belirsiz alacak davası olarak açıldığını, dava değerinin belirlenmesi ile müddeabih artırılarak eksik harcın tamamlanacağını, bu nedenlerle adi ortaklık konusu … … … Mahallesi … ada … parsel sayılı 2.670 metrekare taşınmazda 15/10/2006 tarihinden itibaren davalı tarafın elde ettiği ortaklık kazancının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek şimdilik 5.000,00 TL ‘sinin davalıdan tahsiline ve davacılara adi ortaklık hisseleri nisbetinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine, adi ortaklığın sona erdiğinin kabul edilmesi halinde sona erme tarihinden sonra davalı tarafın işgali sonucunda elde ettiği kazancın tespit edilerek sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince davalıdan şimdilik 5.000,00 TL’sinin tahsil edilerek temerrüt tarihinden beri işleyen yasal faiziyle birlikte müşterek malik olan davacı müvekkillerine hisseleri nisbetinde ödenmesine, müvekkillerinin daha fazla zarara uğramasına engel olmak üzere tedbiren adi ortaklık konusu davalı tarafın çalıştırdığı otopark işletmesine yönetici veya denetçi kayyum atanmasına, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı ve hakdüşürücü süre itirazlarının olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından 10 sene geçtikten sonra iş davayı açtıklarını, davanın ve tüm taleplerinin bu nedenle reddinin gerektiğini, müvekkili … … ile davacı … ve müteveffa … … arasında 15/10/2006 tarihinde ortaklık sözleşmesi yapılmışsa da iş bu sözleşmenin hiç bir hüküm ifade etmediğini, zira sözleşmenin tarafı olan davacı ve davacıların murisi müteveffanın üzerine düşen yükümlülüklerinin hiç birisini yerine getirmediğini, bu nednele yapılan sözleşmenin fiili ve hukuki olarak geçerlilik kazanmadığını, hem otopark açma hususunad ruhsat verilmediğinden hem de tarafların sözleşme ile yüklendikleri edimlere aykırı davranıldığından sözleşmenin amacına ulaşmasının imkansız olduğunu, geçerli bir ortaklığın kurulamadığını, sözleşme konusu yer için otopark açma ve işletme ruhsatının verilmediğini, sözleşme konusu yerin ticari faaliyete başlayamadığı içn de herhangi bir gelir getirmediği gibi kar da elde edilmediğini, bu nedenlerle davacıların haksız ve kötüniyetli davalarının ve tüm taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, adi ortaklık ile işletilen otopark işletmesinden biriken kar payı alacağı ve tedbiren adi ortaklığa yönetici ve denetçi kayyım atanması istemine ilişkindir.
Tarafların tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Adi ortaklık 6098 Sayılı Kanunun 620.maddesinde düzenlenmiştir.
Yargıtay HGK’nın … gün ve …/…-… E. …/… K. sayılı emsal içtihadında da “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar…
Ticari davalar ise; aynı Kanunun 4/1. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.” şeklinde belirtilmiştir.
6098 Sayılı Kanunun 620.maddesinde düzenlenen adi ortaklık bu kapsama alınmamıştır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davanın adi ortaklıktan kaynaklı kar payı alacağı ve tedbiren adi ortaklığa yönetici ve denetçi kayyım atanmasına ilişkin dava olduğu, 6098 Sayılı Kanunun 620.maddesinde düzenlenen adi ortaklık ticari dava niteliğinde olmadığı, genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiğinden davanın görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-HMK’nun 20/1 maddesindeki düzenleme uyarınca kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren iki hafta içinde istem olması halinde dava dosyasının görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda, harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
5-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde, HMK’nun 20/1 ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 26/01/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır