Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/836 E. 2018/706 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/836
KARAR NO : 2018/706
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2016
KARAR TARİHİ : 20/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile da valı şirketin müvekkiline … ton buğday unu vermeyi … tarihinde taahhüt ettiği ancak davalının söz konusu buğdayı verdiği ve … tarihli 5.000,00 TL … tarihli 5.000,00 TL, … tarihli 5.000,00 TL, … tarihli 5.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL senedin vadesinde ödendiğini ve sente asıllarının iade alındığını geriye kalan 40.000,00 TL’lik senedin iade edilmediğini, müvekkili şirketin davalı şirket ile ilgili bugüne kadar geçmişteki şehirler arası taşımacılık işleri dışında hiçbir alışverişi olmadığını, müvekkili şirketin davalı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek toplam 20.000,00 TL’lik bononun ayrı ayrı vade tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile 12 adet toplam ….000,00 TL bedelli bonolar nedeniyle ise müvekklinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğe çıkarıldığı, davalı tarafın herhangi bir cevapta bulunmadığı görüldü.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, İİK.72/2.maddesine dayalı takipten önce açılan bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile ödenen 4 adet bononun karşılığı olan 20.000,00 TL’nin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı tarafça bonoların taraflar arasındaki … ton buğday unu almak için düzenlendiğini ve ödemenin yapıldığını, bedellerin ödendiği dava tarihi itibari ile davalının ürünü teslim etmediği iddia edilmiştir.
6100 sayılı HMK 201.maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” düzenlemesi mevcuttur.
Davacı tarafça yemin deliline dayanılmış ve davalı yemin teklif edilmiştir. Davalı şirket yetkilisi …’in beyanının alınması için Gaziantep … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, … tarihli duruşmadaki beyanında; “… top buğday unu tedarik ve satışına ilişkin olmadığına, unu … tarihinde vermeye taahüt etmediğime, bakiye kalan bonoların da bedelsiz olmadığına, davaya konu senetlere ilişkin un alım-satımı dışında davacı ile yetkilisi olduğu şirketin arasında başka bir hukuki ilişki bulunmadığını, davacı şirketin yetkilisi olduğum şirkete borcu olduğuna” şeklinde yemin etmiştir.
Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bir ilişki “kambiyo ilişkisi” olarak anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo Taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (YHGK. 12/10/2011 tarih, E.2011/19-473, K.2011/607 sayılı kararı.)
Kambiyo senedi olan bono, kanunen emre yazılı bir kıymetli evraktır. Borçluya, borçlu olduğu edayı yerine getirmekten imtina etme yetkisini ifade eden def’iler emre yazılı kıymetli evrakta klasik olarak senet metninden anlaşılan def’iler, senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin def’iler ve taraflar arasındaki ilişkiye dayalı şahsi def’iler olarak üç gruba ayrılmaktadır. Yazılı belge niteliğinde olan bonoya karşı ileri sürülebilecek bedelsizlik gibi kişisel def’ilerin kural olarak yazılı bir belge ile ispatı gerekmektedir. Sadece, hata ve hile gibi iradeyi sakatlayan sebepler ile hamilin bilerek borçlunun zararına haraket etmiş olduğu maddi vakıaların ispatında yazılı belge aranmaktadır. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira, bono, bağımsız borç ikrarırını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla yada bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene , illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. (YHGK. 12/10/2011 tarih ve E.2011/19-473, K.2011/607 sayılı kararı)
Senette borcun nedeni “mal” yada “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlarından biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü üstlenecektir. Buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün, 2003/19-781 E, 2003/768 K. Sayılı kararı)
Davacı teminat amacıyla davaya konu bonoların verildiğini beyan etmiştir. Söz konusu bonolarda ihdas nedeni “MALEN” yazılıdır.
Dava konusu bononun “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydını taşıması teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Bu durumda kanıt yükümlülüğü üzerinde bulunan alıcı bu karinenin aksini yani malın kendisine teslim edilmediğini usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir.
Aksine adet veya mukavele mevcut olmadıkça satıcı ile alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Dava konusu olayda taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle bir ödeme aracı olarak “Bedeli malen ahzolunmuştur” meşruhatını içeren bonoların düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda bonolar yönünden mevcut karine karşısında, dava konusu kambiyo senetlerinin avans olarak verildiği ve malın teslim alınmadığı iddiasının davacı alıcı tarafından usulen kanıtlanması gerekir.
Somut olayda davacı bonoların avans olarak verildiğini ve malın teslim edilmediğini beyan etmiştir. Ancak dava dosyasında davaya ve takibe konu bonoların üzerinde malen kaydı vardır. Dava konusu bononun “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydını taşıması teslim edilen mal karşılığında düzenlenmiş olduğuna karine teşkil eder. Bu durumda kanıt yükümlülüğü üzerinde bulunan alıcı bu karinenin aksini, yani malın kendisine teslim edilmediğini usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Bu durumda bononun niteliği ve bonolar yönünden mevcut karine karşısında her ne kadar davacı tarafından bonolor yönünden borçlu olmadıklarının gerekçesiyle menfi tespit isteminde bulunulmuş ise de; bonoların bedelsiz olduğu hususu yukarıda belirtilen kanun maddesi ve açıklamalar kapsamında senetle ispat edilemediğinden ve davalı tarafça da yemin ifa edilmiş olmakla ve davacının ispatlanamayan davasının reddine, 20.000,00 TL’lik ödemeye ilişkin ise yapılan bilirkişi incelemesinde kayıtlarına intikal ettirmediği anlaşıldığından yazılı bir belge ile ispatlanamayan davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 1.024,65 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 988,75 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince 6.950,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Artan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/11/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza