Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/771 E. 2019/43 K. 23.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/771
KARAR NO : 2019/43
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2016
KARAR TARİHİ : 23/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkilinin Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı icra takip dosyası ile takip başlattığını ancak müvekkilinin davalıdan önceki yıllarda fazi karşılığı cüz’i miktarlarda para aldığını ve karşılığını fazlası ile ödediğini, bu nedenle davalı daha önce de müvekkili yine Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası ile takibe koyduğunu ve müvekkilinin itiraz etmesi sonucunda takibin durduğunu, müvekkiline küçük miktarlarda faiz karşılığı para verildiğini ve kat kat fazlası bono alındığını, ödeme yapılırken bonoların yanında olmadığını beyan ederek yazılı belge karşılığında para aldığını Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası ile takibe konulan bonolar ile birlikte müvekkiline fark ettirilmeden bonolar üst üste konularak müvekkilinin dalgınlığından hulus ve saffetinden istifade edilerek boş bonolar imzalattırıldığını, bonolar üzerindeki imza haricindeki hiçbir kayıtın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, bonolar üzerinde oynamalar yapıldığını, bedelsiz olan bonoların müvekkili aleyhine kullanıldığını, davalının icra takibine konu ettiği diğer alacaklarını almadan müvekkile 100.000,00 TL gibi yüksek bir bedel ile borç vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı tarafın müvekkiline belirtilen miktarlarda borç para verecek maddi gücünün olmadığını, takibine konulan 14.09.2009 tanzim tarihli 15.02.2011 vadeli 50.000,00 TL’lik ve yine 14.09.2009 tanzim tarihli 15.03.2011 vadeli 50.000,00 TL’lik toplamda iki adet 100.000,00 TL’lik bono ile ilgili müvekkilinin borcunun olmadığından tespitine ve her iki bono yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacaklı olduğu Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… ve …/… esas sayılı dosyasında borçlu olduğunu, takip konusu bonoların 3 yıllık zaman aşımına uğradığı için … tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, davacı tarafın takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davacının ödeme emrini tebliğ aldığı günden bu yana 2,5 yılı aşkın süre geçtiğini, 2,5 yıl sonra açılan bu dava davacının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, davacı tarafın bonoların rızaen elden çıkmadığı iddialarının tamamen asılsız olduğunu, borçlar kanunu 31. madde ve devamı hükümlerince kişi hata hile vb. durumlarda dava açabilmesi öğrendiği tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımına tami olduğunu, bu iddianın da zamanaşımına uğradığını, ödeme emrini tebliğ aldığı tarihten itibaren 1 yılık hak düşürücü süre içerisinde açması gerektiğini, davacının dayandığı tanık deliline muvafakatlerinin olmadığını belirterek haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddini talep etmiştir.
Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesi …/… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile takibe konulan senetlerin bono vasfında olup olmadığının, bononun T.T.K’nda düzenlenmiş olması sebebiyle Ticaret Kanunu’nda yer alan bonoya ilişkin hükümler çerçevesinde inceleneceği, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine bu konuda yer alan hususlara ilişkin ihtilafların ticari dava olduğu, aynı yasanın 5. maddesinde ise ticari davaların çözüm yerinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiştir.
Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkememizce bu kapsamda dava konusu Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyası ve takibe konu senet aslı getirtilerek incelenmiş olup, yapılan incelemede, davalı … tarafından davacı aleyhine 14/09/2009 tanzim, 15/02/2011 vade tarihli 50.000,00 TL ve 14/09/2009 tanzim, 15/03/2011 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli bonolara istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, icra takibinin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı tarafa icra takibine konu olan bononun taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu hususuna ilişkin yazılı delillerini ibraz etmek üzere kesin süre verilmiş, davacı tarafından sunulan delil listesinde sözleşme ve tanık bildirildiği görülmüş, ancak davacı tarafın iddiasının tanık ile ispatının mümkün olmaması nedeniyle davacının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.
Takip dosyasında takibe dayanak bonolarda tahrifat yapılıp yapılmadığı hususunda alınan imza örnekleri ve belge asılları ile birlikte dava dosya Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş, Fizik İhtisas Dairesi tarafından gönderilen… tarihli raporunda özetle; “…inceleme konusu iki adet senette tanzim (keşide) tarihi bölümlerinde iddia doğrultusunda tahrifat yapıldığı bulgusunun saptanmadığı…” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekilinin itirazı doğrultusunda mahkememiz dosyası belge asılları ile birlikte Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğine gönderilmiş, Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından gönderilen … tarihli raporunda özetle; “…senetler üzerinde tahrifat (silinti, kazıntı, lekeleme, sürjarş vb) yapıldığına dair herhangi bir bulguya rastlanılmamıştır…” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
6100 sayılı HMK 201. maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” düzenlemesi mevcuttur.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve …/… esas, …/… karar sayılı ilamında ; …. Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre; her ne kadar davacı vekili tarafından davaya konu sonradan doldurulduğu ve imzanın da hile ile alındığı ileri dürülerek söz konusu belgenin bono vasfını haiz olmadığı iddia edilmiş ise de, davaya konu senedin yasanın bono için aramış olduğu tüm zorunlu unsurları ihtiva ettiği, bono üzerinde ” plaka ” kısmının bulunmasını bononun sıhhatine bir etkisinin olmayacağı, diğer yandan davacının bononun altındaki imzayı inkar etmeyip imzanın kendisine ait olduğunu ikrar ettiği ve senet metninin sonradan doldurulduğu savunmasında bulunduğu, bilindiği üzere TTK’nn 690. maddesinin yollaması nedeniyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 592. maddesi gereğince bononun boş olarak imzalanıp alacaklıya verilerek tedavüle çıkarılmasının mümkün olduğu, bu bononun tedavüle çıkartılırken aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ise yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, somut olayda borçlunun bono altındaki imzasını inkar etmediği, bono metninin muhtelif zamanlarda doldurulmuş olmasının imzanın sıhhatini etkilemeyeceği, borçlunun bu iddiasını yazılı belge ile kanıtlayamadığı… ” şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ve anılan emsal içtihat ile yasal düzenleme ışığında tüm dosya kapsamı; dava ve cevap dilekçesi, dava konusu senetlerin takibe konu edildiği icra dosyası içeriği, taraflarca sunulan deliller ve davacının senetler üzerinde tahrifat yapıldığı iddiasına ilişkin bilirkişi raporu ile diğer tüm belge ve kayıtlar bir arada incelendiğinde, her ne kadar davacı tarafından davalının kendisine faiz karşılığında küçük miktarlarda para verdiğini, bunların karşılığında da bonolar aldığını, ödeme yaptığında bonoların yanında olmadığını söyleyerek yazılı belge karşılığında para aldığını iddia ederek, icra takibine konu edilen bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, davacı tarafından icra takibine konu edilen bonoların altındaki imzalara itiraz edilmediği, anılan bonoların üzerinde imza dışındaki diğer kayıtların kendisine ait olmadığını ve senette tahrifat yapıldığı iddiası kapsamında alınan bilirkişi incelemesinde, senet üzerinde herhangi bir tahrifata rastlanılmadığının bildirildiği ve bonoların anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı tarafça delil olarak sunulan … tarihli sözleşme başlıklı belge ekindeki diğer belgelerin sulh ve ibra sözleşmesi olarak kabulü duruşmada vekili tarafından talep edilmiş ise de, söz konusu sözleşme ve belgelerin bizatihi icra takibine konu edilen bonolara istinaden düzenlendiğine dair bir beyan veya ibarenin bulunmadığı ve düzenlenen sözleşmenin tarihinin dava konusu edilen bonoların tanzim tarihlerinden önceki bir tarihte düzenlendiği, dolayısıyla sunulan belgelerin bir ödeme belgesi, sulh veya ibra sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmış yine davacı vekili tarafından yemin deliline dayanmayacakları beyan edildiğinden davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.663,35 TL harcın karar kesinleştikten sonra istek halinde davacıya İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 10.750,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının kararın kesinleşmesi halinde istek aranmaksızın yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın kesinleşmesi halinde dosya arasında bulunan Antalya … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı icra dosyasının İADESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/01/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza