Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/743 E. 2022/169 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/743
KARAR NO : 2022/169
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2015
KARAR TARİHİ: 25/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 19/08/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı küçük …’un davalılardan sürücü …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı otobüste seyahat ettiği sırada trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle sürücü hakkında Antalya 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu dosyada alınan bilirkişi raporuna göre sürücü …’un kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacıların tazminat davası açtıklarını maddi tazminat haklarını atiye bıraktıklarını, manevi tazminat yönünden kabul kararı verildiğini, kaza nedeniyle …’nın %95 oranında zihinsel ve fiziksel özürlü kaldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tedavi gideri için 1.500,00-TL, iş gücü kaybı bedeli için 1.500,00-TL’nin olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Otobüsleri A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca, Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmeti bedellerinin SGK tarafından karşılanacağının kabul edildiğini, iş bu davaya konu edilen trafik kazasının 29.01.2007 tarihinde meydana geldiğini ve dava kapsamında davacı için yapılmış olan 1.500,00 TL tutarında tedavi masrafının tahsilinin talep edildiğini, huzurdaki davanın konusu tedavi masraflarının tazmini olduğu ve tedavi giderleri yönünden sorumluluk SGK’ya devredilmiş olduğundan, hasımın Sosyal Güvenlik Kurumu olması gerektiğini beyanla davanın reddini, ayrıca kazaya karışan … plakalı aracın kasko poliçesi üzerinden … Sigorta A.Ş (… Sigorta A.Ş)’nin davaya dahil edilmesini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta (… Sigorta) vekili cevap dilekçesinde özetle; dahili dava dilekçesi ile davalı şirketin dava dosyasında davalı olması ve aleyhine hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, davaya konu kazanın 09/01/2007 tarihinde meydana geldiğini, davacı tarafın taleplerinin zaman aşımına uğradığını, 8 yıllık uzamış ceza zaman aşımı süresi de dolduktan sonra açılan davanın zaman aşımı itirazı sebebi ile reddi gerektiğini, davaya konu kazaya karışan … plakalı aracı müvekkili şirkete zorunlu trafik poliçesi ile sigortalı olup kaza tarihi itibari ile poliçe limitinin 60.000,00 TL olduğunu, poliçe limitlerinin 48.000,00 TL’ lik kısmının 13/11/2009 tarihinde davacı tarafa ödendiğini, poliçe limitlerinin kalan bakiye kısmı olan 12.000,00 TL ise yargılama gideri ve ferileri ile birlikte, davacı tarafın alacağını temlik ettiği … Yön.Ltd.Şti. tarafından müvekkili şirket hakkında Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı mahkeme ilamı sebebi ile temlik alanın alacaklı olduğu Ankara 4.İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına ödendiğini, davalı şirketin, bu davacı yönünden poliçe limitinin tamamını dava açılmadan çok önce ödemiş olması sebebi ile, davalı şirket hakkında açılan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın, Antalya 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası dışındaki maddi , manevi her türlü tazminat haklarından feragat ettiklerini, davacı tarafın daha önce Mahkeme dosyasını içerir şekilde feragat etmeleri sebebi ile açmış oldukları iş bu davanın feragat sebebi ile reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacıların Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas, …. Karar sayılı dosyasında her türlü hak ve alacaklarından feragat ettiklerini beyan etmiştir.
İhbar olunan Sosyal Güvenlik Kurumu vekili cevap dilekçesinde özetle; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, 25/02/2011 tarihli ve 27857 sayılı 1. Mükerrer R.G.’de yayımlanan 13/02/2011 tarihli ve 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 36. Maddesinin 1. Fıkrası ile değişik 67. Maddesinin 1. fıkrasına göre trafik kazası halleri, herhangi bir koşul aranmaksızın Kurumlarınca sunulacak sağlık hizmetleri arasında sayılmış, yine 6111 s. Kanunun Geçici 1. Maddesi ile de Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Kurum tarafından karşılanacağının düzenlenmiş, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 6111 sayılı Kanunun 59. Maddesi ile değişik 98. Maddesinin 1. Fıkrası; “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” hükmüne amir olduğunu, diğer yandan 2918 s. Kanunun 99. Maddesinde; “Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda olunduğunu, ödemeyi yapan sigortacı, ödenen miktarın sorumluluk oranlarında paylaşılmasını diğer sigortacılardan yazılı olarak talep etmesi gerektiğini, diğer sigortacılar talep tarihinden itibaren 8 iş günü içinde kendilerine düşen miktarı talepte bulunana öder.” denilmekte olduğunu, diğer yandan 25.02.2011 tarihinden sonraki 2918 sayılı Kanunda tanımlanan trafik kazası halleri nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri, tibbi malzeme ve ilaç bedelleri ise Kurumlarının mevzuatı çerçevesinde karşılanmakta olduğunu beyanla, ihbar olunan tarafından müdahale edilemeyeceğini, yapılan ihbarın yasal dayanağının ve açılan davada Kurumlarının sorumluluğunun bulunmadığını beyan etmiştir.
İhbar olunan … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; hiç bir surette kabul anlamına gelmemekle birlikte … plakalı araç ihbar olunan şirket nezdinde … numaralı kasko İhtiyari Poliçesi ile 31.07.2006/2007 tarihleri arasında sigortalı bulunduğunu, poliçeden dolayı maddi zarar halinde araç başına azami sorumluluk limitinin 50.000,00-TL olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olup, keza masraf ve vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, Antalya 7. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından (… numaralı hasar dosyası ile ) şirketleri tarafından toplam 71.721,72 TL 04/09/2009 tarihinde ödeme yapıldığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 89. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay kararları gereğince, belgelerin eklenmesi sureti ile şirketlerine müracaat tarihinden öncesinde temerrüdü söz konusu olmadığını, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü belgelerin ibrazından itibaren (8) işgünü içinde, böyle bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde muaccel hale geldiğinden bu tarihlerden öncesi için faiz sorumluluklarının bulunmadığını, dava konusu kaza, haksız filden kaynaklanmış olup, ticari iş olarak nitelenemeyeceğini, bu nedenle uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu beyanla, ihbar olunan şirket aleyhine açılan davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Taraflara duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiyeler tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Antalya 9 Asliye Ceza Mahkemesine müzekkere yazılarak …Esas … Karar sayılı dosyası ve dosyada yapılan keşif ve aldırılan kusur raporları celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 7 Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas … Karar sayılı dosyası uyap sistem üzerinden celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne müzekkere yazılarak davacıya ait … sayılı hastane dosyasının ve üniversite hastanesindeki davacı çocuk … ile ilgili tüm kayıt ve belgeler celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/04/2016 gün ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verilerek Mahkememizin yukarıdaki esas numarasını aldığı görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılamada:
Dosya meydana gelen trafik kazası nedeniyle tarafların kusur oranlarının %100 üzerinden denetime elverişli şekilde hesaplanmak kaydıyla kusur oranının ne olduğu konusunda rapor tanzimi için Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş, Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 22/06/2017 tarihli raporda özetle; “…A- Davalı sürücü …’un %100 (Yüzde Yüz) oranında kusurlu olduğu,
B- Sürücü …’un kusursuz olduğu,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosya meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanmanın davacıda geçici veya sürekli iş göremezliğe neden olup olmadığı, oldu ise iş göremezlik kaybına veya sürekli iş göremezlik oranının ne olduğu, yaralanmanın davacıda uzuv zaafı, uzuv kaybına sebebiyet verip vermediği, yaralanma yüzde ise sabit eser oluşturup oluşturmadığı konusunda rapor tanzimi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Dairesine gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 25/02/2019 tarihli raporda özetle; “…… kızı, … doğumlu …’un 29/01/2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak:
Gr1 I (18A ………. 65)A %100
E cetveline göre %100 (yüzdeyüz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosya Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü gereğince rapor tanzimi için İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kuruluna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 28/08/2020 tarihli raporda özetle; “… ve … kızı, … doğumlu, …’un 29/01/2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, … karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak ve ilerde ihraz edeceği meslek bilinmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1 I (18A……….65)A %100 E cetveline göre %100 (yüzdeyüz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosya maddi tazminat miktarının tespitine ilişkin olarak aktüerya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi … tarafından sunulan 28/10/2021 tarihli raporda özetle; “…29.01.2007 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı %100 malül duruma düşen davacı …’un
Yukarıdaki inceleme ve değerlendirme sonucu,
-Davacının %100 maluliyeti nedeniyle sürekli iş göremezlikten kaynaklana ve davalı Sigorta ödemesini aşan bakiye zararı 2.125.775,84 (TL),
-Davacının %100 maluliyeti nedeniyle sürekli bakıcı ihtiyacından kaynaklana zararı 2.218.909,42 (TL),
-SGK kapsamında olmayan zorunlu tedavi giderleri yönünden, dosyaya sunulmuş gider belgeleri incelendi tanı ve tedavi ile ilişkili SGK dışı giderler olduğu değerlendirilmiş olup toplam 6.639,16 TL olarak hesaplanmıştır.” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Davacılar vekili ıslah dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 6.639,16.-TL tedavi giderleri, 2.125.775,84.-TL iş gücü kaybı ve 2.218.909,42.-TL bakım giderleri (bakıcı yardımı ve sağlık giderleri) olmak üzere 4.351.324,42.-TL maddi tazminatın olay tarihinden (29/01/2007) itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılar ve ihbar olunan sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacılara ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar ve ihbar olunan sigorta şirketine müştereken ve müteselsilen yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle işleten/sürücü aleyhine açılan tedavi gideri, iş gücü kaybı ve bakım giderine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde … Sigorta A.Ş.(… Sigorta) ‘nın ihbar olunan olarak gösterildiği görülmüş, tazminatında işleten/sürücü ile ihbar olunan sigorta şirketinden tahsili talep edilmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen 16/02/2016 tarihli dilekçe ile de sigorta şirketinin dahili davalı olarak davaya kabulü talep edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından da, davada taraf sıfatlarının olmadığı, aşamalarda verilen dilekçeler ile tekrar edilmiştir.
Sigorta şirketinin davadaki durumuna ilişkin mahkememizce yapılan değerlendirmede:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (dahili davalı – dahili davacı) diye bir müessese bulunmayıp, ıslah suretiyle dahi tarafın değiştirilemeyeceği genel usul kuralıdır. Bir başka anlatımla zorunlu dava arkadaşlığı hariç bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilmesi olanaksızdır. Davada taraf olmayan kimse veya kişi hakkında hüküm kurulamaz.(HMK. 297. md.).
Mecburi dava arkadaşlığı, HMK 59. Maddesinde “Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde mecburi dava arkadaşlığı vardır.” şeklinde düzenlenmiş, mecburi dava arkadaşlarının davadaki durumuna ilişkin 60. Madde de ise; “Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır…” şeklinde belirtilmiş olup, dava konusu somut olayda, dahili davalı olarak davaya kabulüne karar verilmesi istenen sigorta şirketi ile işleten/sürücü arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı, ıslah suretiyle dahi tarafın değiştirilemeyeceği dikkate alındığında ihbar olunan/ dahili davalının davaya dahili davalı olarak kabulü mümkün değildir.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, mahkememizde görülmekle olan davanın taraflarının davacı ile davalı olarak işleten ve sürücü olduğu, sigorta şirketinin davada davalı sıfatının olmadığı, hakkında usulünce harç yatırılmış bir dava olmadığı, zira; dava dilekçesinde de ihbar olunan olarak geçtiği, ihbar olunan olarak da davaya katılmakla olsa olsa fer’i müdahil sıfatının olabileceği, ancak hakkında hüküm tesis edilebilecek taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkememizin kabulü bu yöndedir.
Mahkememizin görevine ilişkin yapılan değerlendirmede:
Asliye Ticaret Mahkemesi; dava konusunun değerine veya miktarına bakılmaksızın ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli özel bir mahkemedir. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine giren işlerin genel çerçevesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5. maddesinde düzenlenmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yeterli görülmüştür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16/04/2019 tarih 2017/17-1097E. 2019/458K. sayılı kararı).
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
(l) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.Aynı kanunun 83. Maddesinde ise “bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/06/2016 gün 2016/4795 E. 2016/6973 K. Sayılı emsal içtihadında; “…1-)28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır…” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/01/2017 tarih, 2016/18663 Esas, 2017/640 Karar sayılı emsal içtihadında; “…davacının araç içerisinde bulunmasının taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı, davalılardan almış olduğu hizmetin tüketici işlemi olduğu, davalılardan Ferdi Koltuk Sigortacısı ve Zorunlu Taşımacılık Sigortacısı ile yapılan sözleşmelerin ise tüketici nam ve hesabına dayalı yapılan işlemden kaynaklanıp tüketici işlemi olduğu, tüketici işlemine istinaden davanın açılmış olması ve taraflardan birisinin tüketici olması durumda tüm davalılar yönünden 6502 Sayılı Yasanın 83/2 maddesi de gözetildiğinde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … Sigorta A.Ş vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanuni düzenlemeler ve emsal içtihatlar kapsamında yapılan değerlendirmede; Davacının işletene ait otobüste yolcu olarak bulunduğu, işleten ile aralarındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2.m.uyarınca davanın usulden reddi ile kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde dosyanın görevli Antalya Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı kanunun 114 ve 115 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20/1 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna gidilipte başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili ANTALYA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara ALINMASINA,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde HMK’nun 20/2-son ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilleri ile ihbar olunan vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/02/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır