Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/615 E. 2018/85 K. 02.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/615
KARAR NO : 2018/85
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/09/2016
KARAR TARİHİ : 02/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve beyanlarında özetle; davalının yetkilisi bulunduğu … Şirketi ile müvekkil banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını ve davalı …’de işbu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, işbu genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı şirkete kullanılmak üzere çek karnesi verildiğini, dava dsşı şirket genel kredi sözleşmesi uyarınca kendisine teslim edilen çek karnesindeki çekleri ticari faaliyetleri kapsamında kullanmaya başladığını, ancak söz konusu çeklerin karşılıksız çıkmaya başladığını, karşılıksız çıkan çeklerin sorumluluk bedelinin vekillerden banka tarafından ödenmek durumunda kaldığını, dava dışı borçlu şirket, davalı ile birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalayan diğer borçluya Beyoğlu … noterliğinin … tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarname gönderdiğini ve ihtarnamede belirtilen borcun tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesinin istenildiğini, ihtarnameye ve hesap ekstresine davalı borçlu ve dava dışı borçlular tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını ve cevap da verilmediğini, ayrıca borcunda ödenmediğini, bunun üzerine Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı ve dava dışı diğer borçlular hakkında takip başlatıldığını, davalı borçlunun … tarihinde bankaya Antalya … Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile borçlu olmadığının kanıtlandığı gerekçesiyle borca ve ferilerine itiraz edildiğini, İcra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı hakkında başlatılan icra takibine itiraz ederken dayanak olarak gösterdiği mahkeme kararının dava konusunu oluşturmadığını, söz konusu karar uyarınca borçlu hakkında daha önceki bir tarihte başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, mahkeme tarafından söz konusu çeklerin davalının şirket ortaklığının sona ereceği tarihten sonra keşide edildiği, dolayısıyla davalının bunlardan sorumlu olmasının mümkün olmadığına karar verildiğini, davalı borçlunun genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, davalının şirket ortaklığının sona ermesi, bu durumun Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmış olması ile sorumluluk ve kefaletin sona ermiş sayılmayacağını, Yargıtay içtihatlarına göre sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece kefilin sorumluluğunun da devam ettiğinin kabulü gerektiğini, 4949 sayılı yasa ile yapılan değişiklik ve icra iflas kanunu 68 b maddesi hükmü gereği sözleşmede gösterilen adresin veya bankaya bildirilen adresin değiştirilmesi yurt içinde bir adresini noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğuracağı ve yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde ihtarnamenin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılacağı nedeniyle takibe geçilmeden önce hesabın kat edildiği ve davalı borçlunun temerrüde düşürüldüğünün sabit olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, borçlu aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … tarihli duruşmadaki beyanında; Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin …-… Esas … Karar sayılı dosyasının benzer nitelikte bulunduğunu, bu dosyada şirket ortaklığının sona erdiği için borcunun olmadığına karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında;
Dava dosyası ve ekleri davacı tarafın talep edebileceği alacak miktarının tespiti için … Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, bankacı bilirkişi Av. … tarafından tanzim edilen ve dosyaya sunulan … tarihli raporda özetle; “…Davacı banka tarafından davalı hakkında yapılan Antalya .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu yapılan çek taahhüt kredisi işlemlerinin … tarihli Genel Kredi Sözleşmesine dayandığı ve bu sözleşme kapsamında açılan ve kullandırılan devam eden kredilerden kaynaklandığını gösterir belge ve kayıt bulunmadığından, davalının …’ne dayalı kefalet sorumluluğundan söz edilemeyeceği ” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor aldırılmak üzere … Asliye (ticaret mahkemesi sıfatıyla)Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, bilirkişi tarafından sunulan … havale tarihli ek raporda özetle; “…Davacı banka tarafından ile davalı hakkında yapılan Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu yapılan çekin davalının şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra keşide edilmiş olması nedeniyle kefalet sorumluluğu bulunmadığı dolayısıyla icra takibine konu çekten dolayı talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, kredi sözleşmesine dayalı olarak alacaklı banka tarafından yapılan takipte itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkin olup davalı tarafından borçlu şirketin ortaklığından ayrıldığı ve bu sebeple kefalet sorumluluğunun olmadığı gerekçesiyle borca itiraz edildiği, uyuşmazlığın davalı kefil borçlunun kefalet sorumluğunun devam edip edmediği ve takip tarihi itibariyle talep edilebilecek alacak bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı görülmüştür.
Davalının şirket ortaklığından ayrıldığı, ancak kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığı, davacı banka tarafından çek karnelerinin şirkete verildiği, davalının şirket ortaklığından ayrıldığı ve bunun ticaret sicil gazetesinde de ilan edildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 20/01/2014 gün, 2013/18244 Esas, 2014/1481 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Davalının, daha önce ortağı bulunduğu dava dışı …Şti. ile davacı banka arasında imzalanan süresiz Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, henüz kredi kullandırılmadan davacı bankaya hitaben yazdığı … tarihli dilekçesi ile anılan şirket ortaklığından ayrıldığını ve bu nedenle şirketin nezdinde bulunan hesaplarla ilgili kefaletten feragat ettiğini bildirdiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı banka, davalının dilekçesine karşı herhangi bir cevap vermemiş, anılan sözleşme uyarınca dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan ticari kredinin ödenmemesi üzerine müteselsil kefil olan davalı ve asıl borçlu şirket hakkında girişilen ilamsız icra takibine davalının itirazı üzerine süresinde işbu itirazın iptali davası açılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kefil olan davalının geçerli bir kefalet sözleşmesi kurulduktan sonra tek başına kefaletten vazgeçtiğini bildirmesinin kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırıp kaldırmayacağı ve bu bildirimden sonra kredi kullandıran bankanın davalı hakkında kefalet sözleşmesi çerçevesinde takibe girişmesinde TMK.’nun 2. maddesi karşısında iyiniyetli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Banka kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı olarak bildirdiği irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmaz. Başka bir anlatımla geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra kefil, alacaklının onayı olmaksızın kefaletini geri alamaz. Bunun tersinin kabulü, kefalet kavramının özüne aykırı olur. Zira, kredi alacaklısı, borçluya kredi vermeyi kabullenirken, borçlu kadar, onun kefilinin ödeme gücüne de güvenerek hareket eder. (Yargıtay HGK 23.10.2002 tarih 2002/19-866 E., 2002/845 K) sayılı kararı, Yargıtay 19. H.D. 11.10.2012 tarih, 2012/9018 E., 2012/14916 K., Yargıtay 19. H.D. 20.12.2010 tarih, 2010/2855 E., 2010/14541 K, Yargıtay 19. H.D. 21.10.2013 tarih, 2013/12002 E., 2013/16361 K. sy. kararları).
Davalının kefil olduğu şirketin ortaklığından ayrılmış olması da tek başına kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davacı bankanın geçerli kredi sözleşmesi ve geçerli kefalet ilişkisine dayanarak kredi kullandırmış olmasında somut olay bakımından iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayan bir durum söz konusu olmadığı gibi, yerel mahkemenin gerekçesinde belirtilen TBK.nun (Yanlışlıkla HMK.nun şeklinde yazılan) 582/3. maddesinin de olayımızda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davalı kefilin geçerli kefalet sözleşmesi uyarınca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu gözetilerek banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılıp, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken…”
Davacı tarafça, davalı hakkında ödenmeyen ticari kredi bedeline dayalı olarak yapılan ilamsız takipte, davalı borçlunun itirazı üzerine, takibin durmasından sonra davacı tarafça itirazın iptali isteminde bulunulmuştur.
Dava konusu somut olayda, yukarıda belirtilen emsal içtihad doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Davalı borçlu yönünden kefaletin sona ermesine ilişkin TBK’daki şartların oluşmadığı görülmekte isede; davacı banka tarafından davalı asıl borçlu şirkete tahsis ettirilen çek taahhüt kredisi işlemlerinin davalı borçlu kefilin imzaladığı … tarihli genel kredi sözleşmesine dayandığı ve bu sözleşme kapsamında açılan ve kullandırılan devam eden kredilerden kaynaklandığını gösterir davacı banka tarafından belge ve kayıt ibraz edilmediğinden davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş, oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL.harcın mahsubu ile eksik alınan 6.70 TL.harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafça dosyaya yatırılan gider avansından dosyada kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair; davacı vekili ve davalının yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/02/2018

Katip …
¸E- İmzalı

Hakim …
¸E- İmzalı