Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/476 E. 2018/727 K. 03.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/476
KARAR NO : 2018/727
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/06/2016
KARAR TARİHİ : 03/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili …/…/… tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili şirket nezdinde işçi olarak işe başlamışsa da sonrasında “acenteliğine” talip olduğunu, kargo işleyişini bilmesi nedeniyle birimin acenteliğinin verilmesinde müvekkili şirketçe de uygun görüldüğünü, bu nedenle davalının iş akdinin işçilik alacaklarının ödenerek sona erdiğini ve davalının …/…/… tarihi itibariyle acentelik sözleşmesinin akdedilerek … … olduğunu, davalı tarafın …/…/… tarihi itibariyle …ğini bırakarak bu kez …ğini aldığını, davalının …’dan …yılına kadar acentelik sözleşmesine istinaden bir tacir olarak faaliyet gösterdiğini, davalının her ne kadar sözleşmenin kendisine dayatıldığını iddia etmekte ise de bu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, zira davalıyla süre gelen uzun ticari ilişkide dönemsel olarak sözleşmeler akdedildiğini, bunların hepsi davalının serbest irade ve arzusuyla yapıldığını ve davalının bu güne kadar hiçbir itiraz ve talebinin olmadığını, davaya konu hukuki ilişkide davalı tarafın müvekkili şirketle akdettiği sözleşmenin görünüşte bir “Acentelik sözleşmesi” olduğunu ancak gerçekte bunun bir “iş sözleşmesi” olduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin ve davalının gerçek iradelerinin Acentelik sözleşmesi kurulması yönünde olduğunu, müvekkili şirketin taşıma mevzuatı gereği zaten bir şube açma imkanı var iken görünüşte bir Acentelik sözleşmesi akdedip sözde Acenteyi de işçi olarak çalıştırmasının hiç bir mantıki izahının bulunmadığını, davalı tarafın sırf kendi işyerine ait resmi kurum borçlarından kurtulmak ve İş Hukukunun koruyucu ilkelerinden yararlanarak menfaat elde etmek amacıyla kendisinin “işçi” statüsünde çalıştığını ileri sürmesi ve kendi taraf olduğu bir sözleşmeyi inkar etmesinin Medeni Kanunun dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davalının faaliyeti karşısında hak ediş faturası kestiğini, müvekkili firmanın alacağının olması nedeniyle …İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile takip başlatttığını, davalı tarafın müvekkili firma ile aralarında ticari bir ilişki olmadığını ve muvazaalı sözleşmeler ile işveren konumuna getirdiği iddiasıyla açılan takibe itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptaline takibin devamına, haksız ve kötüniyetli olduğundan alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili …tarihli cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin görevsiz olduğunu, davanın iş mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, 4857 sayılı İş Kanununun 2/8 fıkrasına göre “Asıl işverinin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanmaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkişisi kurulamaz….” bu sebeple müvekkilinin alt işveren gösterildiğine dair sözleşmelerin mutlak butlan olduğunu, yasanın açık emrine aykırılık teşkil edeceğinden mutlak olarak hükümsüz olduğunu, takibe konu alacağın müvekkilinin işten çıkarılınca şubedeki diğer işçilere ödenen kıdem tazminatlarının ve esasen davacının üzerinde kalması gereken diğer külfetlerin müvekkilinin cari hesabına eklenmesi sonucu oluştuğunu, haksız surette bu borçları taraflarına yansıttıklarını, davacı şirketin esasında ticari bir alacağının söz konusu olmadığını, müvekkilinin şubede, şube müdürü pozisyonunda işçi-işveren bağımlılığı şartlarında çalışmakta olduğundan kendisine işten çıkarılma korkusuyla muvaazalı sözleşmeler imzalatıldığını, … Kargonun ticari defterlerinin ve kayıtlarının tek delil olduğunun sözleşmede yer almasının da bu dayatmayı gösteren bir olgu olduğunu, aksi halde eşit konumda olan iki tacir varsa her iki tarafın da ticari defterlerinin delil olduğunun öngörülmesi gerekir diye düşündüklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
…İş Mahkemesine müzekkere yazılarak davacı tarafından davalı aleyhine açılan işçilik alacağı istemli dosya dosyamız arasına alınmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:Dava, taraflar arasındaki acentalık sözleşmesi nedeniyle ödenmeyen alacak nedeniyle yapılan ilamsız takipte itiraz üzerine alacaklı tarafından açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından acentalık akdine dayalı olarak …İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasında acentalık akdi gereği ilamsız takip yapıldığı görülmüştür.
Davalının, davacı şirkette işçi olarak iş akdi ile çalışmaya başladığı, davalının işveren vasfının bulunmadığı, bu nedenle öncelikle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği cevap dilekçesinde belirtilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 28/04/2014 gün, 2014/5571 Esas, 2014/7838 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Davacı vekili, davalının bir dönem müvekkili şirketin Palmiye Acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, 31.08.2010 tarihli Acentelik Sözleşmesi’nin müvekkili şirketçe haklı nedenlerle feshedildiğini, davalının 33.548,87 TL cari hesap borcu bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, daha sonra alacak miktarının 29.484,61 TL olarak netleştiğini, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek itirazın 29.484,61 TL üzerinden iptali ile takibin devamına %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirkette işçi olarak çalıştığını, müvekkili yanıltılarak imzalanan acentelik sözleşmesinin geçerli olmadığını, mahkemenini görevsiz bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın asıl işveren – alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve bunun işçilik haklarına etki edip etmediği noktasında toplandığı bu haliyle mahkemenin görevli bulunmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine, talep halinde halinde dosyanın görevli İstanbul İş Mahkemeleri’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen emsal içtihad doğrultusunda yapılan değerlendirmede; taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın; davacı tarafça ibraz edilen vekalet sözleşmesine göre davacı ile davalı arasında acentalık ilişkisinin bulunup bulunmadığı, asıl işveren- alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı, işveren ve işçi ilişkisinin bulunup bulunmadığı ve ibraz edilen sözleşmeye göre acentalık ilişkisi var ise bu ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve bunun davalı tarafça İş Mahkemesinde talep edilen işçilik haklarına etki edip etmediğidir. Somut olayda, davacı şirket ile şube müdürü olan davalı arasında imzalanan vekalet sözleşmesi başlıklı sözleşme ile davacının davalıyı acentaya çevirdiği, gerçekte şube müdürü olan kişiye acenta sıfatı vermek suretiyle işyerindeki faaliyetini sürdürdüğü, bu hali ile öncelikli olan hususun davacının işçi olup olmadığı, buna göre talep edilen acentalık sözleşmesinden doğan alacağın var olup olmadığı hususu olup, bunun da İş Mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiği anlaşılmakla davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli NÖBETÇİ ANTALYA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Dava dosyasının süresi içinde görevli mahkemeye aktarılması durumunda harç ve yargılama giderlerinin HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevli mahkemece nazara alınmasına,
4-Dosyanın gönderilmesi için süresi içinde başvuru yapılmadığı takdirde HMK’nun 20/2-son ve 331/2 maddeleri gereğince yapılacak işlemin mahkememizce dosya ele alınarak değerlendirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2018

Katip …
¸E- İmzalı

Hakim …
¸E- İmzalı