Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/460 E. 2018/184 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/460
KARAR NO : 2018/184
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2016
KARAR TARİHİ : 28/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … bölgesinde önde gelen organizasyon şirketi olup, yıllardır sektörün en prestijli çalışmalarına imza attığı, müvekkil şirketler … ve … arasında imzalanan sözleşme gereğince … isimli …da görev yapan dansçılar müvekkili şirket … bünyesinde çalıştığını, dansçıların rekabet etmeme ve sır saklama yükümlülüğüne ilişkin taahhütleri bulunduğunu, … isimli gösterinin davalı tarafından izinsiz, haksız ve kötüniyetli olarak kullanıldığını ve umuma arz edildiğini, müvekkilin karalanması kötülenmesi suretiyle aleyhine beyanlarda bulunulduğunun tespit edildiğini, rekabet yasağı sözleşmesi ile müvekkillerince davalı için sadece … bölgesi ve üç yıl süre ile sınırlama getirilmiş olduğunu, ayrıca davalının müvekkilleri ile aynı sektörde çalışan rakip bir firmada çalışmayacağı sınırlamasının getirildiğini, bu sınırlama ölçütleri de Yargıtay’ın aradığı koşullara uygun olduğunu, ancak davalı bu sözleşmeye aykırı hareket ederek müvekkillerin zarara uğramasına neden olduğu ileri sürerek, borçlunun haksız olan itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin uzun yıllardır dans ve gösteri sektöründe tanınmış “…” gibi çeşitli dans ve gösteri grupları bünyesinde profesyonel olarak yer almış bir sanatçı olduğunu, müvekkilinin gerek davacılardan … şirketi ile süre ile sınırlı çalışma döneminde, gerek daha öncesinde eğitim ve yeteneklerini profesyonel iş yaşamında aynı sektörde kullanmış ve halen kullanmakta olduğunu, davacılardan … şirketi müvekkilinin de içinde bulunduğu dans ve gösteri grubunun hali hazırda sergilemekte olduğu dava dışı eser sahibi … ve …’a ait “…” isimli dans gösterisinin …-… yılları arasında kendi organizasyonları ile sergilenmesinin temini için dava dışı eser sahipleri ile eser sözleşmesi, müvekkilinin de içinde bulunduğu ekip ile iş sözleşmesi yaptığını, davacı … şirketi ile yapılan sözleşmenin süresi sonunda “…” isimli dans gösterisinin eser sahipleri dava dışı başka bir organizasyon firması ile çalışmak üzere sözleşme yapmışlar ve iş sözleşmelerinin süresi biten dans ekibi de yeni şirket ile “…” isimli gösteriyi sergilemeye başladıklarını, davacı tarafın herhangi bir hakkı olmadığı halde “…” gösterisinin bir başka organizasyon şirketi bünyesinde sergilenmesini engelleme amacıyla ve kötüniyetli birçok girişimde bulunduğunu, müvekkil ile yapıldığı varsayılan ve takip tarihi itibari ile imzasız olduğu anlaşılan sözleşme BK.m.444 ve 445. maddeleri emredici hükümleri ve yargıtay içtihatları ışığında geçersiz olduğunu, geçersiz bir sözleşmeden borç doğmasının da geçersiz olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde, rekabet yasağı-sır saklama yükümlülüğü başlıklı belgede herhangi bir süre veya bölge sınırlandırması bulunmamasına rağmen adeta varmışçasına yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, müvekkil tarafından herhangi bir yükümlülüğün ihlal edilmediğini, davacı tarafın % 20 oranında tazminat talebinin haksız olduğunu, zira takip konusu likit ve muaccel bir alacağın bulunmadığını, yargılamayı gerektiren durumlarda icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, bu sebeple talebin de reddedilmesi gerektiği bildirmiştir.
Taraflar adına çıkarılan usulüne uygun tebligatların tebliğ edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında;
Dava dosyası ve ekleri talep edilebilecek alacak miktarının tespiti için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi … tarafından tanzim edilen … tarihli raporda özetle; “…”İşçinin (davalının) işbu sözleşme ile tanınan hak ve yetkileri, sözleşmede kararlaştırılandan farklı bir şekilde kullanmaya yönelik kullanamaz”.
Taraflar arasında her ne kadar yazılı bir rekabet yasağı sözleşmesi olsa da, şekil olarak geçerli bir sözleşme olsa da, konu olarak sözleşme geçerli değildir. Çünkü rekabet yasağı sözleşmesinin işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içermemelidir (TBK.m.445). Burada davalının kazancını animatörlük yaparak kazandığı, bu işin onun bir mesleği olduğu anlaşılmaktadır. Böylelikle bu şekilde yapılmış olan bir sözleşmenin, yani işçinin başka bir şirkette çalışmasının yasaklanması, onun ekonomik geleceğini tehlikeye sokacaktır. Bu sebeple somut olayda taraflar arasında yapılmış olan sözleşme batıldır. Bu sözleşmeye dayalı olarak talep edilen cezai şartta geçerli değildir. Davalının itirazı yerindedir …” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, iş akdinin sona ermesinden sonra haksız rekabet nedeniyle cezai şartın tahsili istemiyle başlatılan takipte itiraz üzerine alacaklı tarafça açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı hakkında rekabet yasağı ve gizlilik taahhütnamesine dayalı olarak yapılan ilamsız takipte, davalı borçlunun itirazı üzerine, takibin durmasından sonra davacı tarafça itirazın iptali talep edilmiştir.
İİK. 67/1. Maddesinde: “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki belirsiz süreli iş akdinin eki niteliğindeki rekabet sözleşmesinin ve buna bağlı olarak cezai şartın geçerli olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki … tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin eki niteliğindeki taahhütnamede, “görevim gereği bana şirketçe sağlanan ve işyerinde bulunmam dolayısıyla elde ettiğim ticari önem taşıyan, üçüncü şahıslarda paylaşılması halinde şirketin ortaklarının veya müşterilerinin doğrudan yada dolaylı olarak zarar görebileceği her türlü bilgiyi gizlilik içinde tutacağımı, şirketle herhangi bir sebeple ilişiğimin kesilmesinden itibaren bunları en az üç yıl süre ile hiç bir şekilde üçüncü şahıslara ifşa etmeyeceğimi ve haksız rekabet ortamı yaratacak çalışmalar bulunmayacağımı…” şeklindeki ve aynı tarihli rekabet yasağı-sır saklama yükümlülüğü başlıklı belgeye göre rekabet yasağı ve sır saklama yükümlülüğünün ihlali halinde aylık brüt maaşının 4 katı cezai şart ödeyeceğinin taahhüt edildiği görülmüştür.
Davacı tarafça, davalının … isimli gösteriye ilişkin olarak rekabet etme ve sır saklama yükümlülüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle cezai şartın tahsili istemi ile takip yapıldığı görülmüştür.
TBK. 444.maddesinde, ” Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir”
TBK 445. Maddesinde de; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.
Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.”
TBK 446 maddesinde; ” Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür.
Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.
İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 07/12/2017 tarih, 2016/6456 Esas, 2017/7011 Karar sayılı emsal içtihadında;”… Dava, rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sözleşmede belirlenen cezai şartın ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, ıslah dilekçesiyle sadece 83.184,00 TL cezai şartın faiziyle birlikte tahsili talep edilerek, uğranılan zararların tahsili talebi atiye bırakılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesinin “…” başlıklı … maddesinde “İşçi, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 2 (iki) yıllık süre içerisinde; işverenin faaliyet gösterdiği …, …, …, …, …, … illeri sınırları dahilinde, işverenin faaliyet konusuna giren iş ve alanlarda, işverenin izni olmaksızın kısmen veya tamamen işverene rakip olabilecek biçimde bağımsız işletme veya şirket kuramayacağını, mevcut işletme veya şirketlere ortak olamayacağını, işverenlikte üstlendiği işle aynı mahiyette gerek kendi adına ve hesabına gerekse kendi adına üçüncü kişiler hesabına işlem yapmayacağını, işverenin portföyünde mevcut şirketleri (işverenin müşterilerini) yeni işinde kullanamayacağını, işverenden ayrılan diğer personel ile kendisine veya onlara ait iş yerlerinde birlikte çalışmak dâhil olmak üzere iş görmeyeceğini, işverenle ticari ilişkisi olan veya sona eren firmalarda alt işveren ve müteahhitlerde çalışmayacağını kabul ve beyan eder. Ayrıca işçi, iş yerinden ayrıldıktan sonra işverenin unvanını kullanacak biçimde hiçbir işlem yapmayacağını kabul ve taahhüt eder. İşçi, bu maddede belirlenen yükümlülüklerini ihlâl ettiği takdirde, işverenin bu sebeple doğmuş herhangi bir zararı olup olmadığına bakılmaksızın, işverene, en son aldığı brüt maaşının 12 (oniki) aylık tutarını cezaî şart olarak ödeyeceğini, belirlenen cezai şart miktarının fahiş olmadığını beyan, kabul ve taahhüt eder. İşverenin cezaî şartı aşan zararlarını talep hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağının koşullarının düzenlendiği 444. maddesi uyarınca “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” Aynı Kanunun rekabet yasağının sınırlandırılmasına ilişkin 445. maddesi gereğince de “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” …” şeklinde belirtilmiştir.
Dava konusu somut olayda, yukarıda belirtilen kanun maddesi ve emsal içtihad doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından sınırlandırmadığı, davalının aminatörlük yaparak hayatını idame ettirdiği, bu işin onun mesleği olduğu, yer, zaman ve işin türü olarak bir sınırlama içermeyen rekabet sözleşmesinin işçi-davalının ekonomik geleceğinin mahvına sebebiyet verecek nitelikte olduğu ve bu yönü ile de sözleşme hükümlerinin batıl olduğunun kabulü ile davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş, oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacıların davasının REDDİNE,
2-Koşulları ve yasal unsurları oluşmadığından davalının icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 35,90 TL.ret harcının peşin alınan toplam 62,95 TL. harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 27,05 TL.harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacılara İADESİNE,
3-Davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Artan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra taraflara İADESİNE,
Dair; davacılar vekilli ve davalı vekilinin yüzlerine karşı,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2018

Katip …
¸E- İmzalı

Hakim …
¸E- İmzalı