Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/419 E. 2018/234 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/419 Esas
KARAR NO : 2018/234
Mahkememiz Ana dava dosyasında
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2016
Birleşen Antalya 1.Asliye Ticaret Mahekemesi’nin 2016/448 E-473 Karar sayılı dava
dosyasında
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2016
KARAR TARİHİ : 19/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının ve birleşen Antalya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/448 Esas 2016/473 Karar sayılı davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Ana dava dosyasında davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin diğer elektrik tedarik firmalarından aldığı elektrik hizmetine istinaden imzalanan sözleşme ve bu sözleşmelere istinaden sağılanan hizmet ile bu sözleşmelere istinaden müvekkilinin ödediği faturalar ile ilgili her tür hukuki sorundan yasa gereği … AŞ ile müvekkikilinin elektrik hizmetini satın aldığı bahsi geçen şirketlerin müteselsilen sorumlu olduklarını, tekel niteliğinde olan elektrik hizmetinin sağlanması ve satış hakkını da … Aş. (…) … tarihinden itibaren … aş’ye devrettiğini, bunun doğal sonucu olarak …’ın borç, alacak, her tür ticari ilişki ve siözleşmelerinin sonucundan … A.ş’nin … ile beraber müteselsilen sorumlu olduğunu, bu elektrik aboneliği süresince faturalarda kayıp kaçak bedeli, dağıtım sistem kullanım bedeli, iletim sistem kullanım bedeli ve benzeri adlar altında bir kısım haksız ve kanuna aykırı bedeller tahsil edildiğini, sadece tüketilen enerji bedeli üzerinden haseplanması gereken TRT payı, Enerji Fonu, Belediye Tüketim vergisi ve KDV matrahlarında haksız yere alınan kaçak kayıp bedeli ilave edilerek hesaplandığını, buna göre müvekkilinden tahsil edildiğini, kayıp kaçak bedelinin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın bedeli olduğunu, bu kaybın ortaya çıkmasında müvekkilinin hiç bir şekilde kusurunun bulunduğunu, bu nedenlerle şimdilik davalı şirket tarafından (müteselsil sorumluluk gereği) müvekkili şirketten alınan kayıp kaçak bedeli 3.000 TL; dağıtım bedeli 100 TL; P.S.H sayaç okuma bedeli 100 TL; iletim bedeli 100 TL; TRT payı 100 TL; Belediye tüketim vergisi 100 TL ; belediye payı ve enerji fonu ( enerji payı ): 100 TL ; adları altında %18 KDV’leri 100 TL ilgili olarak taleplerinde sayılan vs alacak kalemleri ile ilgili olarak, fazlaya ilişkin hakları ve dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla ve daha sonra bilirkişi raporundan sonra arttırılmak üzere, şimdilik taraflarından tahsil edilen yukarıda sayılan iadesini istedikleri 3.700 TL ödeme tarihlerinden, mahkeme aksi kanaatte ise dava tarihinden itibaren ticari avans faizleri ile beraber davalıdan sorumlu olduğu miktarlar belirlenerek, belirlenen bu bedellerden davalı tarafında dava dilekçelerindeki belirtilen diğer şirketler ile müteselsilen sorumlu olduğuna karar verilmesi ile belirlenen toplam tutarın davalı tarafından müvekkiline faiziyle iadesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Ana dava dosyasında davalı … vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; Elektrik Piyasası Kanununun Tarifeler, Tüketicilerin Desteklenmesi, Özelleştirme, Kamulaştırma ve Arz Güvenliği Tarifeler ve Tüketicilerin Desteklenmesi başlıklı 17. maddesinde yapılan yeni düzenleme ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmünün madde metnine eklendiğini, ayrıca geçici madde 20 – “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” demek sureti ile 17.maddenin 10.fıkrasının yürüyen davalar için de uygulanması gerektiğini, bu nedenle dava konusu bedellerin iadesinin talebinin reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirkettin kendisinden haksız olarak tahsil ettiğini iddia ettiği dava konusu bedeller ile bu bedellere yansıtılan TRT payı, Enerji Fonu, BTV, KDV’nin iadesini talep ettiğini, müvekkilinin davacıdan haksız bedeller tahsil etmediğini, hatta davanın müvekkili şirket ile uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığını, zamanaşımı yönünden, fazi talebine ilişkin, KDV hakkında, TRT payına ve husumet yönünden itirazlarının olduğunu, müvekkili şirkete yöneltilen davayı esas bakımından da kabul etmediklerini, haksız olduğu iddia edilen bedelleri tahsil edip etmeme noktasında lisans sahibi şirketlerin herhangi bir insiyatifinin bulunmadığını, dava konusu fatura kalemlerinin müvekkili şirket tarfından belirlenmediğini, EPDK tarafından belirlenen bu bedellerin haricinde bir uygulama yapılmasının mevcut yasal düzenlemeler karşısında mümkün olmadığından tasarrufunda bulunmayan bir konu hakkaında müvkekili şirkete sorumluluk yüklenmesinin açıkca yasaya aykırı olduğunu, tarafların karşılıklı olarak bu şartları kabul ettiklerini ve sözleşme akdettiklerini, davacının tacir olmasının göz önüne alındığında sözleşme ile uymayı kabul ettiğini ve mevzuat gereğince alınan bu bedellerin iadesi için sonradan dava açmasının mümkün olmadığını, ödemeler yapılırken davacı tarafından hiç bir şekilde ihtirazi kayıt koyulmadığını, tedbirli bir tacirin göstermesi gereken özen gösterilmeyerek kayıtsız şartsız ödemeler yapıldıktan sonra iadesini talep kabul edilemeyeceğini, dava konusu bedelleri ödediğini iddia eden davacının bu iddiasını talep ettiği tüm döneme ilişkin faturaların ödeme makbuzlarıyla ispat etmek zorunda olduğunu, yürürlüğe giren yeni yasa maddeleri ve tüm itirazlarının ayrı ayrı değerlendirilerek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dava dosyasında davacı vekilinin Antalya …Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; Müvekkilinin kiracısı olduğu … Hotel’in işletme kodu ve abone numaraları sayaç üzerinden otelde elektrik kullandığını, diğer elektirik tedarik firmalarından aldığı elektrik hizmetine istinaden imzalanan sözleşme ve bu sözleşmelere istinaden sağlanan hizmetten, hukuki sorundan yasa gereği … A.Ş. İle müvekkilinin elektrik hizmetini satın aldığını, bahse konu şirketlerin müteselsilen sorumlu olduğunu, … tarihinden itibaren …’ın elektrik dağıtımını … ile müteselsilen sorumlu olduğunu, tüketilen enerji bedeli üzerinden hesaplanması gereken TRT payı, Enerji Fonu, Belediye Tüketim vergisi, KDV matrahlarında haksız yere alınan kaçak kayıp bedeli ilave edilerek hesaplandığını, kayıp kaçak bedellerinin müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığını beyan etmiş, davanın kabulünü, şimdilik davalı şirket tarafından 3.000TL kayıp kaça bedeli, fazlaya ilişkin hakları ve dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile 3.700TL ödeme tarihlerinden itibaren, mahkeme aksi kanaatte ise dava tarihinden itibaren ticari avans faizleri ile beraber davalıdan sorumlu olduğuna karar verilmesini, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile iş bu davanın tarafı, konusu ve … A.Ş. İle … A.Ş.’nin müteselsil sorumlu olmasından dolayı davaların birleştirilmesini yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava dosyasında davalı … vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; Elektrik Piyasası Kanununun Tarifeler, Tüketicilerin Desteklenmesi, Özelleştirme, Kamulaştırma ve Arz Güvenliği Tarifeler ve Tüketicilerin Desteklenmesi başlıklı 17. maddesinde yapılan yeni düzenleme ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmünün madde metnine eklendiğini, ayrıca geçici madde 20 – “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” demek sureti ile 17.maddenin 10.fıkrasının yürüyen davalar için de uygulanması gerektiğini, bu nedenle dava konusu bedellerin iadesinin talebinin reddine karar verilmesinin gerektiğini, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının birleştirildiğini ve tarafların tebliğ edildiğini, …, … Başkanlığı ve … Kurumu’na davanın ihbarını talep ettiklerini, zamanaşımı yönünden, KDV , faiz ve husumet yönünden itiraz ettiklerini, … AŞ, EPDK’nın 12109/2012 tarih, 4019 nolu “Dağıtım ve Perakende Sanş Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırılmasına ilişkin Uslu ve Esaslar” kararı ve TTK’nun I59/b Maddesinde belirtilen usuller çerçevesinde kısmi olarak bölündüğünü, bu bölünme neticesinde … Aş’nin bünyesindeki perakende satış faaliyetine ilişkin bütün aktif ve pasiflerin … Aş’ye devrolduğunu, abonelerle yapılan perakende satış sözleşmeleri ve bu sözleşmeler kapsamında doğan hak, alacak ve borçların kül halinde …’a devredildiğini, bu nedenle müvekkiline açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, fatura bedellerini tahsil eden dava dışı şirketlerin ayakta olduğunu ve davacının buna ilişkin bir alacağı olduğu iddiasında ise ancak ve ancak bu şirketlere karşı dava açabileceğini, müvekkilinin şirketi haksız şekilde dava sürecine dahil etmesinin kabul edilebilir olmadığını, davacı şirketin serbest tüketici olduğunu, davayı esasen de kabul etmediklerini, müvekkili şirket tarafından davacıdan haksız ya da hukuka aykırı olan herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, söz konusu tarifeleri düzenleme yetkisinin Kanunla EPDK’ya verildiğini ve lisans sahibi şirketlerin EPDK’nın düzenlediği tarifelere uymak zorunda olduğunu, tasarrufunda bulunmayan bir konu hakkında müvekkili şirkete sorumluluk yüklenmesinin yasaya aykırı olduğunu, ayrıca dava konusu bedellerin tahsil edileceği hususu taraflar arasındaki abonelik sözleşmesiylede kararlaştırıldığını, davacının abonelik sözleşmesini bir tacir olarak incelediğini ve sözleşmede gösterilen şartları kabul ederek sözleşme akdettiğini, davacının sözleşme ile uymayı kabul ettiği ve mevzuat gereğince alınan bu bedellerin iadesi için sonradan açtığı davanın baştı bu sözleşmeye aykırı olduğunu, söz konusu bedellerini içeren faturaları ödediğini ispat etmek zorunda olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun olan davanın yürürlüğe giren yeni yasa maddeleri ve tüm itirazları dikkate alınarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Davanın kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli ve parekande satış hizmeti bedeli adı altında alınan paraların iadesine talebine ilişkin alacak davası olduğu, uyuşmazlığın davalı şirketlerin yaptığı kesintinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Bu dava açıldıktan sonra ;
a) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 21. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmünün getirildiği,
b) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 26. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 20. maddesi ile de, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmek suretiyle eldeki davalar yönünden de düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 08/02/2017 tarih, 2016/16610 E.2017/1011 K.sayılı emsal içtihadında, “… Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinde belirtilen hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle; davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değilse de, bu hususun giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK’nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir…” şeklinde belirtilmiştir
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve emsal içtihat doğrultusunda Mahkememizce yapılan değerlendirmede; 6719 s. Yasa ile yapılan değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varılmadığından, Mahkememizce Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmamış, diğer mahkemelerin başvurularının sonucu da hem bekleme yönünden Mahkememiz açısından yasal zorunluluk bulunmaması hem de, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının T.C. Anayasası’nın 153/5. maddesi gereğince geriye yürümeyecek olması nedeniyle ve usul ekonomisi gereğince beklenilmemiştir.
Mahkememizin yetkisinin (görevinin) bu dava için de geçerli olmak üzere, bundan böyle sadece dava konusu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu anlaşılmış, davacı tarafın ise açıkca bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılması veya yaptırılmaması, eski yasal düzenleme kapsamında mahkememizce değerlendirme yapılması veya yapılmaması ilişkin talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hukuk Devleti’nin ve hukukun evrensel prensiplerinin bir gereği olarak, “kanunlar kural olarak geriye yürümezler.” Bu prensibin istisnalarından olan 6719 s. kanun ile, bu kanunun yürürlüğü girdiği 17/06/2016 tarihinden önce açılmış olan davalar yönünden de düzenlemeler yapıldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu yasal değişikliklerden önce, aynı nitelikteki çok sayıda davanın, Yargıtay HGK’nun 21.05.2014 gün ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı, Yargıtay 3. HD.nin 07.04.2015 gün ve 2015/1533 E. 2015/5763 K. ve Yargıtay 3. HD.nin 20.10.2014 gün ve 2014/7090 E. 2014/13588 K. sayılı emsal içtihatları gereğince ve dağıtım şirketlerinin abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle aboneler lehine sonuçlandığı, davacının dava tarihi itibariyle kendisini dava açmakta haklı görmesinin bu şartlar altında makul ve kabul edilebilir bir düşünce olduğu, davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu, haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Buna göre, davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp, konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş anılan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Ana dava dosyasında Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 63,19 TL harcın mahsubu ile bakiye alınan 27,29 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Ana dava dosyasında davacı tarafça yapılan ilk dava masrafı, davetiye ve müzekkere giderinden ibaret toplam 253,14 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Ana dava dosyasında karar tarihindeki AAÜT. Gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya VERİLMESİNE,
5-Ana dava dosyasında davacı tarafından yatırılan gider avansının artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
6-Birleşen dava dosyasında Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 63,19 TL harcın mahsubu ile bakiye alınan 27,29 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7-Birleşen dava dosyasında davacı tarafça yapılan ilk dava masrafı, davetiye ve müzekkere giderinden ibaret toplam 177,09 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Birleşen dava dosyasında karar tarihindeki AAÜT. Gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya VERİLMESİNE,
9-Birleşen dava dosyasında yatırılan gider avansının artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır