Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/32 E. 2018/168 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/32 Esas
KARAR NO : 2018/168
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2016
KARAR TARİHİ : 21/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin … yaşında okuma yazma bilmediğini, antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve adına kayıtlı bir kısım taşınmazları haczedildiğini, Davalı …’in müvekkilinin yeğeni …’un kayınbiraderi olduğunu, bir kısım taşınmazların haczedildiğini öğrenen yeğeni …’un icra dosyasını incelettiğini, haczedilen taşınmazların üzerindeki hacizleri iki yıllık satış ilmemi süresinde satışının istenmediğinden düştüğünü ve düzenlemiş olduğu bazı evrakları parmak basması halinde taşınmazlar üzerindeki hacizlerden kurtulacağını, taşınmazlar üzerindeki hacizleri temizleyeceğini söylediğini, bunun üzerine hazırlanan n evrakta yerlere parmak bastığını, müvekkilinin parmak bastığı evraka dayalı olarak davalı tarfından Antalya … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, müvekkilinin okuma yazma bilmediği için gösterilen başka bir evrağada parmak bastığını ve ödeme emri tebliğatı yapılarak icra takibinin kesinleştğini taşınmazlara haciz şerhi konulduğunu, müvekklinin davalının icra takip işlemlerine devam etmesi üzerine davalı ve dava dışı …’un parmak bastırmak suretiyle aldıkları davaya ve icraya konu evrakın … TL bedelli borçlandırıcı bono olduğunu öğrendiğini, müvekkili davacı ile davalı arasında her hangi bir ticari ilişki olmadığnı, davacının işçi olduğunu., bu kadar yüksek tutarda bir alacağın olabilmesinin mümkün olmadığını, davalı ve dava dışı … ile birlikte müvekkilini kandırmak amacıyla parmak bastırdıkları evaraka dayalı olarak icra takibi başlattıklarını ve taşınmazların satışını yaparak haksız kazanç sağladıklarını, davalının borçlu olmadığının tespitinedavalının alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; Dava konusu Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davacı borçlu hakkında bonoya davayı olarakicra takibine geçildiğini, borçluya örnek … ödeme emri tebliğ edildiğini, okuma yazma bilmeyen davacının … tarihinde oğlu … ile birlikte İcra müdürlüğüne başvurarak icra memuru huzurunda haciz dosyasındaki borcunu kabul ettiğini, takibi kesinleştirirerek yapılacak hacizelerede muavafakat ederek takibin kesinleştiğini, borçlunun bu kabulü bir tutanakla tespit edildiğini, davacının dava konusu Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ödeme emri, kıymet takdiri raporu, satış ilanı ve sair belgelerin usulüne uygun olarak kendisine tebliğ edilmiş olmasına rağmen borca ve takibe yönelik herhangi bir itirazda bulunmadığını, dava konusu icra takibinin davalı müvekkilinin kendilerinden önce vekilliğini üstlenen Av…. tarafından başlatıldığını, davalı müvekkili … ile vekalet ilişkilerinin davacının da dava dilekçesinde beyan ettiği üzere takip tarihinden çok sonra kurulduğunu, anılan nedenle taraflarından başlatılmayan bir icra takibinin dava dışı bir baka müvekkile ait icra takibiyle ilişkilendirilerek hile yapıldığını idda etmenin ve bu bağlamda taraflarına suçlamada bulunulmasının düşünülemeyeceğini, davacının dava konusu icra takibinin dayandığı bononun ne müvekkili …’in ne de …’un taraf olmadığı Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında haczedilen taşınmaz üzerindeki haczin ve satışların önleneceğinin vaat edilmesi suretiyle yapıldığı savunulan hile ile imzalatılmasına ilişkin dava nedeninin dosyaya sunulan icra dosyalarının içerikleriyle uyuşmadığını, bu dosya borcunun davacı tarafından ödenerek satışın düşürüldüğünü, davacının okuma yazma bilmemesinin dava dışı … ile müvekkili …’in avukat olmadıklarını bilmesine ve anlamasına bir engel olmadığını, borçlunun takibe ve borca itiraz etmediğini, davacının haksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… Müdahil vekilinin sunduğu … tarihli dilekçesinde; H.M.K’nun 67 maddesi uyarınca müvekkilinin davacı yanında feri müdahil olarak davaya ve duruşmalara katılmasını, Antalya …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas nolu derdest kamu davası ve Yargıtay … H.D. İçtihadı gözetilerek dava konusu noterden resen düzenlenmemiş, imza değil-parmak izi taşıyan imzasız kağıdın bono kabulüne dayalı Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile sürmekte olan takibin HMK 209.maddesi hükmü dikkate alınarak teminatsız durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı kanunla değişik 5.maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava, 6335 sayılı yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5.maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 12.08.2014 tarihinde açılmıştır. Görev, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Bu sebeple de belirlenen duruşma gününden önce resen duruşma açılarak görev husunda inceleme yapılmıştır.
Açılan bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için; her iki tarafın tacir olması, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili bulunması ya da uyuşmazlığın TTK’nda düzenlenen hususlardan kaynaklanması gerekir.
Eldeki dava kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talepli menfi tespit davasıdır.
Takip konusu bono incelendiğinde keşideci imzasının olmadığı bunun yerine parmak izi olduğu görülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 776/1-g maddesinde yer alan yasal düzenlemeye göre, düzenleyenin imzası, bononun zorunlu unsuru olup, düzenleyenin imzasını içermeyen senet, bono vasfını haiz olmayacağı açıktır. Bu nedenle takibe konu senet bono vasfında olmayıp adi senet hükmündedir.
Dosya kapsamı incelendiğinde davacının ve davalının tacir olmadığı anlaşılmaktadır.
Eldeki davaya emsal Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/14311 E. 2017/3917 K. Sayılı ilamında “öncelikle, takip dayanağı senedin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun’nun 776 ve devamı maddelerinde belirtilen geçerlilik koşullarına haiz olup olmadığının incelenmesi gerekeceği açıktır. Anılan Kanun’un 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun’un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir. Bu durumda düzenleme yeri bulunmayan bonoda zorunlu unsurda eksiklik sebebiyle kambiyo senedi vasfını taşımadığından, bu senet nedeniyle mutlak ticari dava niteliği ile Ticaret mahkemesinde dava açılması imkanı bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında takip dayanağı senet incelendiğinde, senette düzenleme yeri olarak ” ESK ” sözcüğünün yer aldığı, bu sözcüğün herhangi bir idari birim adı olmadığı, dolayısıyla kambiyo senedi vasfı taşımadığı, bu haliyle ve dosya kapsamından, dava konusu ihtilafın, TTK’da yer alan ticari davalardan sayılamayacağı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davanın görülmesi gereken mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı kanunla değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra … tarihinde açılmıştır. Görev, 6100 sy. HMK’nın 1. maddesi hükmü gereği kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir.” denilmiştir
Tüm dosya kapsamı yukardaki açıklmalar ve emsal Yargıtay kararı ışığında değerlendirildiğinde ; davaya bakma görevinin Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu ve dava şartlarından olan görev hususunun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği düşünce ve yargısına varılmış ve davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usûlden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde yetkili ve görevli ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Feri Müdahil dilekçesindeki Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dava dosyası ile sürmekte olan takibin durdurulması talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.21/02/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır