Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/295 E. 2018/129 K. 12.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/295 Esas
KARAR NO : 2018/129
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2016
KARAR TARİHİ : 12/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işletmekte olduğu … Otelin …-…-… numaralı tesisatın elektrik abonesi kullanıcısı olduğunu,müvekkili şirketin kullandığı elektrik karşılığı … yılından beri her ay davalı şirkete kullanım bedellerinin ödemelerini yaptığını, davalı şirket tarafından düzenlenen müvekkili adına çıkmış olan her faturada kayıp kaçak bedellerinin tahsil edildiğinin anlaşıldığını, müvekkili şirketin faturaları düzenli olarak ödediğini ancak hiçbir şekilde kaçak elektrik tüketimi yapmadığını, bu nedenle müvekkili şirket ile davalı şirket arasında sözleşmeye dayalı süre zarfında müvekkili şirket tarafından tüketilen tüm elektrik faturaları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu kayıp kaçak bedellir, dağıtım bedelleri, sayaç okuma bedelleri, perakende satış hizmet bedelleri ve iletim bedellerinin KDV si ile haksız ve hukuka ayrıkı bir şekilde davalı tarafça tahsil edilen tüm parasal tutarın tespiti ile alacaklarının belirlenmesi fazlaya ilişkin parasal talep haklarının saklı kalması kaydı ile kısmi alacak davalarının kabulüne, faturalarda tespiti yapılamayan mahkeme tarafından yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda müvekkili şirketten hukuka aykırı bir şekilde tahsil edilen parasal tutarın kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda dava değerini arttırma ve fazlaya ilişkin talep hakları saklı tutulması kaydı ile dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış, hizmet ve kayıp -kaçak için şimdilik 3000 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçeside özetle; TBK m. 82 uyarınca sebepsiz zenginleşmeden doğan taleplerde zaman aşımı süresinin hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren iki yıl olduğunu, somut olayda da sebepsiz zenginleşme için öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini ve zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, faiz talebine itirazlarının bulunduğunu, davacının ticari avans faizi talep ettiğini oysa davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade istemine ilişkin olduğunu, KDV talep edilmesinin 3065 sayılı KDV kanunu uygulamalarına göre yerinde olmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıdan haksız ya da hukuka aykırı olan herhangi bir bedel tahsil edilmediğini, haksız olduğu iddia edilen bedelleri tahsil edip etmeme noktasında lisans sahibi şirketlerin herhangi bir insiyatifinin olmadığını, söz konusu tarifeleri düzenleme yetkesinin kanunla EPDK’ya verildiğini ve lisans sahibi şirketlerin EPDK’nın düzenlediği tarifelere uymak zorunda olduğunu, dava konusu bedellerin tahsil edileceği hususunun taraflar arasındaki abonelik sözleşmesiyle de kararlaştırıldığını, tarafların karşılıklı olarak bu şartları kabul ettiklerini ve sözleşmedin akdedildiğini,ödemeler yapılırken davacı tarafın hiç bir itirazının bulunmadığını, tedbirli bir tacirin göstermesi gereken özen gösterilmeyerek kayıtsız şartsız ödemeler yapıldıktan sonra iadesi talebinin kabul edilemeyeceğini, dava konusu bedelleri ödediğini iddia eden davacının bu iddiasını talep ettiği tüm döneme ilişkin faturaların ödeme makbuzlarıyla ispat etmesi gerektiğini, bu nedenlerle tüm itirazlarının ayrı ayrı değerlendirilerek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dava dosyası 6719 Sayılı kanunun 21. Ve 26. Maddeleri de dikkate alınarak davacının talep edebileceği kayıp kaçak, kayıp elektrik sayaç okuma bedeli iletim bedeli dağıtım bedeli ve perakende satış bedellerinin olup olmadığı , varsa davacının talep edebileceği alacak miktarı konusunda rapor alınması hususunda elektrik bilirkişisine tevdi edilmiş, elektrik bilirkişisi … … tarihli bilirkişi raporunda; “…davalı … Aş’nin davacı … Şti’den … nolu abone, … nolu abone, … nolu aboneler için tahsil ettiği Dağıtım, iletim, kayıp kaçak, PSH ve PSH sayaç okuma bedellerinin toplamının 13.255,75 TL + 2.386,03 TL (%18 KDV) olmak üzere 15.641,78 TL olduğu …” görüş ve kanaatine varılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Davanın kayıp kaçak bedellerinin tahsiline yönelik alacak davası olduğu, uyuşmazlık kayıp kaçak bedelinin istenip istenmeyeceği konusunda toplanmıştır.
Bu dava açıldıktan sonra ;
a) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 21. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmünün getirildiği,
b) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 26. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 20. maddesi ile de, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmek suretiyle eldeki davalar yönünden de düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 08/02/2017 tarih, 2016/16610 E.2017/1011 K.sayılı emsal içtihadında, “… Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinde belirtilen hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle; davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değilse de, bu hususun giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK’nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir…” şeklinde belirtilmiştir
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve emsal içtihat doğrultusunda Mahkememizce yapılan değerlendirmede; 6719 s. Yasa ile yapılan değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varılmadığından, Mahkememizce Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmamış, diğer mahkemelerin başvurularının sonucu da hem bekleme yönünden Mahkememiz açısından yasal zorunluluk bulunmaması hem de, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının T.C. Anayasası’nın 153/5. maddesi gereğince geriye yürümeyecek olması nedeniyle ve usul ekonomisi gereğince beklenilmemiştir.
Mahkememizin yetkisinin (görevinin) bu dava için de geçerli olmak üzere, bundan böyle sadece dava konusu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu anlaşılmış, davacı tarafın ise açıkca bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istemediği, eski yasal düzenleme kapsamında mahkememizce değerlendirme yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Hukuk Devleti’nin ve hukukun evrensel prensiplerinin bir gereği olarak, “kanunlar kural olarak geriye yürümezler.” Bu prensibin istisnalarından olan 6719 s. kanun ile, bu kanunun yürürlüğü girdiği 17/06/2016 tarihinden önce açılmış olan davalar yönünden de düzenlemeler yapıldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu yasal değişikliklerden önce, aynı nitelikteki çok sayıda davanın, Yargıtay HGK’nun 21.05.2014 gün ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı, Yargıtay 3. HD.nin 07.04.2015 gün ve 2015/1533 E. 2015/5763 K. ve Yargıtay 3. HD.nin 20.10.2014 gün ve 2014/7090 E. 2014/13588 K. sayılı emsal içtihatları gereğince ve dağıtım şirketlerinin abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle aboneler lehine sonuçlandığı, davacının dava tarihi itibariyle kendisini dava açmakta haklı görmesinin bu şartlar altında makul ve kabul edilebilir bir düşünce olduğu, davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu, haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Buna göre, davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp, konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş anılan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacının davasının KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 51,24 TL. harcın mahsubu ile fazla kalan bakiye 15,34 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan 84,74 TL ilk dava açılış gideri, 350,00 TL bilirkişi ücreti, 62,00 TL tebligata ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 496,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. Gereğince hesaplanan 2.180,00 TL.maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.Maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen antalıldı. 12/02/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır