Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/202 E. 2018/233 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/202 Esas
KARAR NO : 2018/233
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :22/03/2016
KARAR TARİHİ :19/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirketin … ve … abone numarası ile …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … yılının ocak ayına kadar davalı şirketten enerji satın aldığını ve halen enerji almaya devam ettiğini, bu süreç içerisinde dava tarihinden geriye doğru on yıl boyunca elektrik tüketim miktarı üzerinden, hizmet karşılığı olmayan bedelleri ve müvekkili şirketten tahsil edildiğini, söz konusu faturalda yasal olmayan kayıp kaçak, kayıp elektrik bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli , dağıtım bedeli ve parekende satış hizmet bedeli karyşılığı olmayan bedellerin müvekkili şirkete yüklendiğini, müvekkil şirketten dav atardihinden itibarden geriye doğru on yıllık fatura bedelleri ile tahsil edilen yasal olmayan kayıp kaçak, kayıp elektrik bedelinin ödeme tahinden itibaren uygulanacak ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; davacının iddia ve taleplerini kabul etmediklerini, sebepsiz zengeleşme için öngörülen iki yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, zaman aşımı bakımından davanın reddi gerektiğini, davayı kabul etmemekle birlikte davacının faize iyişkin talebini kabul edilebilir olmadığını, lsebepsiz zengeleşme hükümlerine göre müvekkili şirketten iade talep eden davacı … md. 117 gereği müvekkil şirketi temerrüde düşürmek zorunda olduğunu, müvekkili şirkete ulaşmış her hangi bir ihtarname bulunmadığını, davacı taleplerine ilişkin faiz alacağı iddasını ancak dava tarihinden itibaren ileri sürebileceğini, ödeme tarihlerinden itibaren talep etmiş olduğu faiz hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 6408 sayılı EPKK . nu ile Özel Tütekim vergisi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun gereği … tarihinden itibaren dağıtım ve perakende satıy faaliyetlerinın ayrıştırıldığını, davanın … öncesi dönemlere ilişkin bedelleri bakımından davanın reddi gerektiğini, dava konusu fautarakalemleri müvekkili şirket tarafından belirlenmediğini, taraflar karşılıklı olark şartları kabul ettikleri ve sözleşme akdettiklerini, ödemeler yapılırken davacı tarafından hiç bir şekilde intirazı kayıt koyulmamıştır. Tedbirli birtacirin göstermesi gereken özen gösterilmeyerek kayıtsız şartsız ödemeler yapıldıktan sonra iadesini talep kabul edilemeyeceğini, davacının dava konusu bedelelleri ödediğini iddiasını talep ettiği tüm döneme ilişkin faturaların ödeme makbuzlarıyla ispat etmek zorunda olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz yargılaması sırasında;
Mahkememizce dava dosyası 6719 Sayılı kanunun 21. Ve 26. Maddeleri de dikkate alınarak davacının talep edebileceği kayıp kaçak, kayıp elektrik sayaç okuma bedeli iletim bedeli dağıtım bedeli ve perakende satış bedellerinin olup olmadığı , varsa davacının talep edebileceği alacak miktarı konusunda rapor alınması hususunda elektrik bilirkişisine tevdi edilmiş, elektrik bilirkişisi … … tarihli bilirkişi raporunda; “… numaralı Abone için dosyada sunulan TL bazlı fatura detayları incelenerek talep edilen …-… dönemlerine ait dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, PSH sayaç bedeli, Kayıp bedeli toplamının … TL olduğu, bu bedelin … (%18) KDV eklendiğinde genel toplamının … olduğu, … numaralı abone için dosyada sunulan TL bazlı fatura detayları incelenerek talep edilen …-… dönemlerine ait Dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, PSH sayaç bedeli, Kayıp bedeli toplamının … TL + … (%18) KDV eklendiğinde genel toplamın … TL olduğu, dava dosyası içerisindeki bilgiler neticesinde …-… / ocak ayı arasındaki dönemlerde her iki aboneliğe ait KDV dahil, işlemiş yasal faiz hariç olmak üzere Dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH bedeli, PSH sayaç bedeli, Kayıp bedeli adı altında genel toplamda … TL bedelin ödendiği ve davacı tarafından talep edilebileceği,…” görüş ve kanaatine varılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Davanın kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım sistemi kullanım bedeli ve parekande satış hizmeti bedeli adı altında alınan paraların iadesine talebine ilişkin alacak davası olduğu, uyuşmazlığın davalı şirketin yaptığı kesintinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Bu dava açıldıktan sonra ;
a) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 21. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. fıkra ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmünün getirildiği,
b) 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 s. Kanun’un 26. maddesiyle 6446 s. Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 20. maddesi ile de, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” hükmü getirilmek suretiyle eldeki davalar yönünden de düzenleme yapıldığı görülmüştür.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 08/02/2017 tarih, 2016/16610 E.2017/1011 K.sayılı emsal içtihadında, “… Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinde belirtilen hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle; davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri doğru değilse de, bu hususun giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK’nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir…” şeklinde belirtilmiştir
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve emsal içtihat doğrultusunda Mahkememizce yapılan değerlendirmede; 6719 s. Yasa ile yapılan değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatine varılmadığından, Mahkememizce Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmamış, diğer mahkemelerin başvurularının sonucu da hem bekleme yönünden Mahkememiz açısından yasal zorunluluk bulunmaması hem de, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının T.C. Anayasası’nın 153/5. maddesi gereğince geriye yürümeyecek olması nedeniyle ve usul ekonomisi gereğince beklenilmemiştir.
Mahkememizin yetkisinin (görevinin) bu dava için de geçerli olmak üzere, bundan böyle sadece dava konusu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu anlaşılmış, davacı tarafın ise açıkca bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılması veya yaptırılmaması, eski yasal düzenleme kapsamında mahkememizce değerlendirme yapılması veya yapılmaması ilişkin talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hukuk Devleti’nin ve hukukun evrensel prensiplerinin bir gereği olarak, “kanunlar kural olarak geriye yürümezler.” Bu prensibin istisnalarından olan 6719 s. kanun ile, bu kanunun yürürlüğü girdiği … tarihinden önce açılmış olan davalar yönünden de düzenlemeler yapıldığı anlaşıldığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Söz konusu yasal değişikliklerden önce, aynı nitelikteki çok sayıda davanın, Yargıtay HGK’nun 21.05.2014 gün ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı, Yargıtay 3. HD.nin 07.04.2015 gün ve 2015/1533 E. 2015/5763 K. ve Yargıtay 3. HD.nin 20.10.2014 gün ve 2014/7090 E. 2014/13588 K. sayılı emsal içtihatları gereğince ve dağıtım şirketlerinin abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedeli tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle aboneler lehine sonuçlandığı, davacının dava tarihi itibariyle kendisini dava açmakta haklı görmesinin bu şartlar altında makul ve kabul edilebilir bir düşünce olduğu, davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu, haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Buna göre, davanın görülmesi sırasında geçmişe yürür yasa gereğince davanın konusuz kalması dikkate alınarak davacının yargılama giderlerinden sorumlu olmamasına karşın davanın esastan kabulle sonuçlanmayıp, konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmediği görülmekle, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş anılan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusu kalmadığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye alınan 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan ilk dava masrafı, bilirkişi gideri, davetiye ve müzekkere giderinden ibaret toplam 640,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Karar tarihindeki AAÜT. Gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya VERİLMESİNE,
5-Yatırılan gider avansının artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır