Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/707 E. 2022/763 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/707
KARAR NO : 2022/763
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının 23/05/2015 tarihinde parti ön seçiminde görev aldığını, görevinin bitiminden sonra okul çıkışına gelen arkadaşı … ve diğer arkadaşlarını da alarak hasta ziyaretine gittiklerini dönüşte …’ın araçlara makas atmaya başladığını, …’ı uyarmalarına rağmen …’ın uyarıları dikkate almadığını ve önce duvara sonra da orta refüje çarparak davacının yaralanmasına neden olduğunu, davalı … hakkında Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, bu davada araç sürücüsü ve işleten …’ın asli kusurlu olduğu ve 1,79 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kaza tarihi olan 29/03/2015 tarihinden itibaren yasal faizi işletilmek şartı ile şimdilik 20.000,00 TL manevi tazminattan davalı … sorumlu olmak üzere, 5.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan sigorta şirketi yönünden poliçe teminatı ile sınırlı kalmak kaydı ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı … adına kayıtlı bulunan … plakalı araç üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı ile aynı mahallede ikamet eden davacı ve diğer şahısların otobüse binmek istemediklerini, davalı ile birlikte gelmek istediklerini davalınında önceden tanıdığı ve evine yakın oturan davacıyı kırmak istemediğini, arabasına almak zorunda kaldığını, dönerken de kaza yaptıklarını, davacının kazaya bağlı olduğunu iddia ettiği şikayetlerinin tamamının kaza öncesinde var olan rahatsızlıklarına bağlı şikayetler olduğunu, kaza öncesindeki şikayetleri nedeniyle ameliyat olduğunu ve platin takıldığını, iddia edilen kaza ile yaralanması arasındaki illiyet bağının ayırt edilmesi gerektiğini, davacı tarafın kaza nedeniyle başlatılan soruşturma dosyasında davalıdan şikayetçi olmadığını bu nedenle kovuşturma yer olmadığına karar verildiğini, şikayetinden vazgeçen davacının tazminat talep edemeyeceğini beyanla açılan iş bu haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, kazada sürücünün kusur oranının bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini, kazada sigortalının kusurunun bulunduğu tespit edilmesi halinde davalı şirketin kusur oranı ve poliçe limiti ile sorumlu bulunduğunu, sigorta şirketinin manevi tazminat sorumluğunun bulunmadığını, tedavi giderlerinden sorumlu olduğunu, kaza nedeniyle sağlık hizmetleri sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamen SGK tarafından karşılanması esasının getirildiğini, davalı şirketten iş gücü kaybı tazminatı talep edildiğini, ancak davacının kaza nedeniyle iş gücü kaybına uğradığı yönünde bilgi veya iş göremezlik oranına ilişkin rapor ve belge bulunmadığını, davalı şirketin davacının sakatlığı nedeniyle tazminattan sorumlu tutulabilmesi için davacının Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek sakatlık oranının tespiti gerektiğini, maddi tazminatla sorumluluğuna hükmedilmesi halinde dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun meşruhatlı davetiyeler tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak sigorta poliçesi ile hasar dosyası getirtilmiş, meydana gelen kaza nedeniyle davacıya ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin gönderilen kayıt ve belgeler dosyamız arasına alınmıştır.
Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin tutanaklar dosyamız arasına alınmıştır.
Davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü kurumlardan tüm tedavi belgeleri, film ve grafiler getirtilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Dava dosyası kusur oranının tespiti bakımından Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin … tarihli raporunda özetle; “…Sürücü …’ın % 75 (yüzde yetmiş beş ) oranında kusurlu olduğu,
Yolcu …’in %25 (yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu,” sonuç ve kanaate varılmıştır.
Dava dosyası, davacının geçici ve daimi iş gücü kaybının tespiti için meydana gelen trafik kazası nedeniyle rapor tanzimi için Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına gönderilmiş, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının … tarihli raporda özetle; “…1.Bu yaralanma neticesinde şahsın gerek hastane, gerekse hastane dışında yaralarının iyileşmesi ve mevcut haliyle olağan yaşamına dönebilmesi için ihtiyaç duyduğu sürenin 1(bir) ay olduğu,
2.Şahısta sürekli işgöremezlik halinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kuruluna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulunun … tarihli raporda özetle; “…… oğlu … Doğumlu …’in 29.3.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı omuz travmasına bağlı hareket kısıtlılığı arızası sebebiyle … tarih, … sayılı özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık raporu hakkında yönetmelik kapsamında şekil 2.10 fleksiyon kısıtlılığına bağlı %6, şekil 2.11 abduksiyon kısıtlılığına bağlı % 4, üst ekstremite hareket kısıtlılığı bağlı %10 , tablo 2.3 tüm vücut özür oranı %6 olduğu,
İyileşme (işgöremezlik) süresinin 29.3.2015 tarihinden itibaren 3(üç) aya kadar uzayabileceği,
Sorulduğu üzere mevcut yaralanması nedeniyle bakıcı ihtiyacının olmadığı” şeklinde belirtilmiştir.
Dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kuruluna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun … tarihli ve İstanbul Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 2. Üst Kurulu tarafından düzenlenen … tarihli raporlar dosyaya ibraz edilmiştir.
Mahkememizce Adli Tıp 3.İhtisas Kurulunun … tarih … karar sayılı raporu ile adli tıp 2. İhtisas Kurulunun … tarih … karar sayılı raporu, Adli Tıp 2. Üst Kurulunun … tarihli … sayılı raporu ile dosyada bulunan davacıya ait tedavi evrakları, davacı tarafça sunulan yukarıda belirtilen raporlara itiraz dilekçelerinde belirtilen hususlar birlikte değerlendirilmek suretiyle özellikle davacının iddia ettiği boyun fıtığı rahatsızlığı ve bu rahatsızlık nedeniyle protez takıldığı iddiası, yine beline protez takıldığı iddialarına ilişkin olarak 23/03/2015 tarihinde meydana gelen kaza ile davacının boyun fıtığı ve takılan protezleri arasında illiyet bağı olup olmadığı, boyun fıtığının kaza sebebiyle meydana gelip gelmediği, yine belindeki rahatsızlığında kaza nedeniyle meydana gelip gelmediği ve sonuç olarak meydana gelen kaza nedeniyle geçici ve daimi iş göremezliğinin bulunup bulunmadığına ilişki olarak tüm raporlar arasındaki çelişkilerin giderilerek rapor tanzimine karar verilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Üst Kurulunun … tarihli raporda özetle; “…… hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde;
Kişinin dava konusu olay tarihinde (29/03/2015) müracaat ettiği sağlık kuruluşunda yapılan muayenesinde kafa sağ bölgede yumuşak doku lezyonu ve çekilen boyun bilgisayarlı tomografisinde boyun omurgasında darlık olduğunun tanımlandığı, olay tarihinden 4 ay sonra müracaat ettiği sağlık kuruluşunda ise bel bölgesinde diskal taşma nedeniyle yapılmış stabilizasyon materyalinin çıkarıldığı, olay tarihli (29/03/2015) grafilerin Kurumumuzca yapılan incelenmesinde bel bölgesinde stabilizazyonun bulunduğu ve boyun bölgesinde travmatik lezyon lehine bulgu bulunmadığından boyun ve bel bölgesinde maluliyetine neden olacak herhangi bir değerlendirmenin olmadığı cihetle,
Mevcut belgelere ve Kurumumuzda yapılan muayenesinde elde edilen bulgulara göre … oğlu, … doğumlu …’in 29/03/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının:
a-) 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyetinin %0 (yüzdesıfır) olduğu,
b-) İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği,
c-) Özürlülük/Engellilik kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, bu nedenle kişi hakkında düzenlenmiş olan Özürlülük/Engellilik Kararları ile İlgili İhtisas Kurulu ve Üst Kurulumuzun Maluliyet Kararları arasında çelişkiden/mübayenetten bahsedilemeyeceği” sonuç ve kanaate varılmıştır.
Bu rapora itiraz edilmesi üzerine yeniden dava dosyası İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Üst Kuruluna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Üst Kurulunun … tarihli raporda özetle; “…… hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde;
Kişinin dava konusu olay tarihinde (29/03/2015) müracaat ettiği sağlık kuruluşunda yapılan muayenesinde kafa sağ bölgede yumuşak doku lezyonu ve çekilen boyun bilgisayarlı tomografisinde boyun omurgasında darlık olduğunun tanımlandığı, olay tarihinden 4 ay sonra müracaat ettiği sağlık kuruluşunda ise bel bölgesinde diskal taşma nedeniyle yapılmış stabilizasyon materyalinin çıkarıldığı, olay tarihli (29/03/2015) grafilerin Kurumumuzca yapılan incelenmesinde bel bölgesinde stabilizazyonun bulunduğu ve boyun bölgesinde travmatik lezyon lehine bulgu bulunmadığından boyun ve bel bölgesinde maluliyetine neden olacak herhangi bir değerlendirmenin olmadığı cihetle,
Mevcut belgelere ve Kurumumuzda yapılan muayenesinde elde edilen bulgulara göre … oğlu, … doğumlu …’in 29/03/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının:
A-) 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyetinin %0 (yüzdesıfır) olduğu,
B-) İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği,
C-) Özürlülük/Engellilik kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, bu nedenle kişi hakkında düzenlenmiş olan Özürlülük/Engellilik Kararları ile İlgili İhtisas Kurulu ve Üst Kurulumuzun Maluliyet Kararları arasında çelişkiden/mübayenetten bahsedilemeyeceği,
D-) Kişi hakkında verilen özürlülük oranlarındaki farklılığın hesaplamalarda geçirdiği trafik kazasından bağımsız kişide mevcut hastalık ve arızalarından kaynaklandığı” sonuç ve kanaate varılmıştır
Mahkememizce … tarihli oturum 2 nolu ara karar gereği dosyanın re’sen seçilecek bir aktüerya bilirkişisine tevdi edilerek davacı tarafın talep edebileceği maddi tazminat konusunda rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan … tarihli raporda özetle; “…Maluliyet raporunda davacının sürekli iş göremezlik hali bulunmadığı belirlendiğinden, hesaplanabilir sürekli iş göremezlik zararının bulunmadığı;
Davacının gelirinin asgari ücret ve iyileşme süresinin 3 hafta (21 gün) olduğu kabul edilerek yapılan hesaplama neticesinde, geçici iş göremezlik zararının 664,35 TL olduğunun hesaplandığı;
Hesaplanan zarardan herhangi bir indirim yapılmadığı, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimleri yapılıp yapılmayacağı ve indirim oranları hususunda hukuki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu;
Tarafların diğer tüm iddia ve savunmalarının hukuki takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu” sonuç ve kanaate varılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının maddi tazminat istemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
2918 Sayılı Kanunun 90. maddesinde “zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
6098 s. TBK’nun 54. maddesine göre, “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1.Tedavi giderleri. 2.Kazanç kaybı. 3.Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”
6098 s. TBK’nun 56/1. maddesine göre de, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
Davacının maluliyet oranının hesaplanmasında kaza tarihi itibariyle hangi yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği hususu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/03/2021 tarih 2020/7120 Esas 2021/2627 Karar sayılı emsal içtihadında; “…Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi … tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, … tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…” şeklinde açıkça belirtilmiştir.
Dava konusu somut olayda, uygulanması gereken yönetmelik hükmünün yukarıda belirtilen emsal içtihat doğrultusunda kaza tarihi itibariyle Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre tespit edilmiştir.
Davacının boyun fıtığı nedeniyle ameliyat olduğu ve boyun fıtığından kaynaklı maluliyetinin kaza nedeniyle olduğu iddia edilmiş ise de; davacının boyun fıtığı ile meydana gelen kaza arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve maluliyetin kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda rapor alınmış ve kaza ile davacının boyun fıtığı sebebiyle geçirdiği ameliyat ve maluliyeti arasında illiyet bağının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Müterafik kusura ilişkin yapılan değerlendirmede:
Somut olayda; müterafik kusur ve hatır taşımasına ilişkin indirim sebeplerinin uygulanıp uygulanmayacağı yönünde yapılan değerlendirmede;
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. HD’nin 2018/1905 E, 2019/449 K sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere; Hatır taşıması, zarar görenin ücret mukabili taşınmadığı bir taşıma türüdür. Bir olayda hatır taşımasının varlığının kabul edilebilmesi için taşımanın ücretsiz olması yeterli olmayıp, taşıma işinin ailevi bir yükümlülüğün icrası kapsamında da gerçekleştirilmemesi gerekir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı uygulamasına göre hatır taşımacılığı varsa hükmedilen maddi tazminattan %20 nispetinde, manevi tazminat yönünden ise takdir edilecek oranda makul bir miktar indirim yapılması gerekir. Ayrıca hatır taşıması sebebiyle tazminattan hakkaniyet düşüncesiyle indirime gidildiğinden bu mahsup sebebiyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi gerekir. (Yargıtay 17. HD. … Esas ve … Karar) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51/1. maddesinde hakimin tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, 52/1. maddesinde ise zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında yahut artmasında etkili olmuş ya da tazminat hükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği düzenlenmiştir. Zarar görenin müterafik kusurunun olması durumunda yerleşik yargısal uygulamalara göre tazminat miktarından %20 oranında indirim uygulanması gerekir. Müterafik kusur indirimi sebebiyle yapılabilecek azami indirim oranı %20’dir. Birden fazla müterafik kusur oluşturan davranış bulunsa bile indirim oranı %20’yi aşamaz(17. Hukuk Dairesi 2014/21303- 2017/4354) Ayrıca, müterafik kusur sebebiyle indirim yapılması için davalının bu hususu savunma olarak ileri sürülmesi şart değildir. Dosya kapsamında hal ve şartlara göre tazminattan indirim yapılmasını gerektirir. Müterafik kusurun belirlenmesi halinde usulünce tenkis yapılması gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2015/9251 – 2018/3894 E.K. Sayılı içtihadı).
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 12/05/2016 gün, 2016/5244 Esas, 2016/5846 Karar sayılı emsal içtihadında; “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 87. Maddesine göre “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.”
Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada, taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 52.maddesine göre; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.”
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Yukarıda açıklandığı üzere; müterafik kusur ile hatır taşıması ayrı kavramlardır.
Buna göre, hatır taşıması indirimi için kural olarak hatır için taşınması yeterli iken, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır.
Hatır taşımasına ilişkin olarak ise; davacının, sürücünün arkadaşı olduğu, olay tarihinde birlikte aynı araçla seyir halinde iken kazanın meydana geldiği, desteğin karşılıksız olarak araçta taşındığı görülmekle somut olayda hatır taşımasına ilişkin yasal koşulların bulunduğunun kabulü gerekmiş, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği belirlenen tazminat miktarından %20 oranında indirim yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Müterafik kusur yönünden yapılan değerlendirmede; Mahkememiz dosyası ve ceza soruşturma dosyası kapsamından davalı sürücünün kaza tarihinde alkollü olduğu, davacının da davalı sürücünün alkollü olduğunu bilerek aracına bindiği görülmekle müterafik kusura ilişkin de yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği belirlenen tazminat miktarından %20 oranında indirim yapmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının maddi tazminata ilişkin talepleri yönünden aktüerya bilirkişisi tarafından dosyada toplanan deliller ışığında tazminat hesabında Yargıtay tarafından nazara alınan ilkeler doğrultusunda düzenlenen mahkeme ve yargı denetimine elverişli raporda belirtilen tutarlar dikkate alınarak 398,61 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat istemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
6098 sayılı TBK’nun 56/1. maddesine göre ”Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini gözönünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Mahkememizce “Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranlarını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere manevi tazminat ne bir ceza ve ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Davanın bu alanda gördüğü iş cismani zarara uğrayan kişinin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmaktan, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekten, bir teselli, bir avunma ve ruhu tatmin aracı olmaktan ibarettir. Takdir hakkının söz konusu olduğu bütün hallerde hakim hak ve nesafetle hüküm vermek zorunluluğundadır. Hakimin hak ve nesafetle hüküm vermesi de genel olarak Türk toplumunun sosyal ekonomik ve moral yapısının ve özellikle de tarafların gerçek durumlarının gerektirdiği hak ve adalete uygun sonucu bulması demektir. Bu bakımdan takdir edilecek manevi tazminatın miktarı haksız eylemi özlenir hale getirecek özellikle mağdur için haksız zenginleşecek miktarda olmamalıdır. Manevi tazminat; zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.” ilkeleri doğrultusunda yapılan değerlendirmede, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kazanın meydana geldiği tarih, olayın oluş şekli, davacının müterafik kusuru, dava konusu olayda hatır taşımasının mevcut olması, davacının kaza tarihindeki yaşı, davalı sürücünün kusuru, manevi tazminatın amacı, hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü kısmen reddi ile davacı 3.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında mahkememizce bilirkişi raporu ile belirlenen maddi ve manevi tazminat tutarından TBK 51. ve 52. Maddeleri gereği hatır taşıması ve müterafik kusura ilişkin takdiri indirim sebepleri uygulanmış olmakla; davalılar lehine maddi ve manevi tazminat kalemlerinde bu yönüyle yapılan indirim (aynı oranda) nedeniyle vekalet ücreti takdir edilmemiştir. Hükmedilen tazminat tutarına müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapıldıktan sonra kalan tutar üzerinden davalılar vekilleri lehine vekalet ücreti takdir edilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, Buna; davacının daimi iş göremezlik tazminat isteminin REDDİNE,
2-398,61 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … yönünden kaza tarihi olan 29/03/2015 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 29/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
Maddi Tazminat Yönünden;
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 27,23 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 17,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,15 TL harcın davalılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. Maddesi gereğince kabul miktarı üzerinden hesaplanan 398,61 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. Maddesi gereğince hesaplanan 398,61 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yapılan 379,00 TL davetiye, 547,84 TL posta, 3.210,00 TL bilirkişi giderinden ibaret toplam 4.136,84 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranı gözetilerek 564,37 TL’si ile 55,78 TL ilk dava masraf toplamı olan 620,15 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
Manevi Tazminat Yönünden;
9-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 204,93 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 68,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 136,62 TL harcın davalı …’dan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
10-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi gereğince kabul oranınca 3.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
11-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2 maddesi gereğince hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a VERİLMESİNE,
12- Davacı tarafından yapılan 107,01 TL ilk dava masrafının davalı …’dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
13-Artan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı davalı … A.Ş. Vekilinin yokluğundan, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Başkan …
¸e-imzalıdır