Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/600 E. 2018/6 K. 09.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/600 Esas
KARAR NO : 2018/6
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2015
KARAR TARİHİ : 09/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı arasında ticari alışverişten kaynaklanan bir adet fatuya istinaden borç bulunduğunu, davalının yasal sürsi içerisinde fatura bedeline itiraz etmediği gibi müvekkilin tüm şifahi taleplerine rağmen iş bu faturadan kaynaklanan bedeli ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının söz konusu takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, bu sebeplerle iş bu itirazın iptali ile takibin devamını, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde, davaya konu fatura ile alınan hidrolik yağda, müvekkili tarafından değil aracı sattığı kişi olan … veya şoförü tarafından satış işleminden iki ay sonra gerçekleştiğini, bu araçta kullanılmak üzere satın alındığını, davacı tarafından söz konusu mal nedeniyle siporiş fişini imzaladığı söylenen …inde müvekkil tarafından tanınmadığını, bu sebeplerle davanın reddi ile takibin iptalini, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davacı tarfın icra inkar tazminatına
Bu evrak 5070 kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.
mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki dava makina yağı satımından doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
6100 sayılı H.M.K. 2. Maddesinde; “…Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Yine aynı kanunun 11. Maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır“ düzenlemesi bulunmaktadır.
Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin … tarih, … Esas, … Karar sayılı emsal içtihadında; “…6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesinde mutlak ve nispi ticari davaların belirlendiği, 5. maddede ticari davaların Ticaret Mahkemelerinde görüleceği hususunun düzenlendiği, somut olayda, davacıların arsa maliki, davalı …’ın yüklenici, diğer davalının ise sözleşme kapsamında kendisine bağımsız bölüm tahsis edilen kişi olduğu, davacılar tarafından arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi şartlarına aykırı olarak paylaşım yapılması nedeniyle davalılar adına tahsis edilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali, bu mümkün olmadığı takdirde tazminat talebinde bulunduğuna göre açılan davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, davanın her iki tarafının tacir olmaması ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeniyle nispi ticari dava da olmadığı, bu nedenle davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu…”
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 22/10/2015 tarihinde açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar
haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemeleri’ne açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda; uyuşmazlık kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur. Davacı arsa sahibi olup tacir sıfatı bulunmadığında ve işin ticari işletmesi ile ilgili olmadığında tereddüt bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Bu durumda, mahkemece davanın esasının incelenmesi gerekirken göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasa maddesi ve emsal içtihatlar doğrultusunda yarpılan değerlendirmede; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın yağ satım bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında yağ satım bedelinin ödenip ödenmediği konusunun ihtilaflı olduğu anlaşıldığından, 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesinde mutlak ve nispi ticari davaların belirlendiği, iş bu davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, mahkememiz dosyasında her iki tarafın tacir olmaması ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmaması nedeniyle davanın nispi ticari dava da olmadığı görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle; davaya bakma görevinin Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu ve dava şartlarından olan görev hususunun yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usûlden reddi ile Mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiği tarihten, kanun yoluna gidilipte başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş, oluşan vicdani kanaatle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin 6100 Sayılı kanunun 114 ve 115.maddeleri gereğince GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı kanunun 20/1.maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten, kanun
Bu evrak 5070 kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.
yoluna gidilip de başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde
başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, 6100 s. HMK’nin 20 ve 331/2. maddeleri uyarınca davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde görevli mahkemesince takdir edilmesine, davaya görevli mahkemesinde devam edilmemiş olması ve talep halinde ise Mahkememizce gerekli kararın verilerek değerlendirilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansından artan kısmının, 6100 s. HMK.nun 333. maddesine göre karar kesinleştiğinde (ve dosyanın görevli Mahkemeye süresinde gönderilmemesi halinde) re’sen davacıya iadesine,
Dair; davacı davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/01/2018

Katip …
*E-İmzalı

Hakim …
*E-İmzalı

Bu evrak 5070 kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.