Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/436 E. 2019/244 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/436
KARAR NO : 2019/244
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz)
DAVA TARİHİ : 22/10/2015
KARAR TARİHİ : 09/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İcra Yoluyla Takipten Kaynaklanan Sıra Cetveline İtiraz) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Antalya . İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasından takip alacaklısı … Kırtasiye Şirketinin borçlusu …’in Antalya ili Kumluca ilçesi Kanlıkavak mevkii … ada … parsel … blok … numaralı bağımsız bölüm numaralı taşınmazın … İcra Müdürlüğünün …/… sayılı talimat dosyasnıdan … TL’ye ihale edildiği, tapu harcı ve masraf düşülerek … TL ile ilgili olarak taşınmaz üzerinde … Bankası Aş’nin … TL ipoteğine karşılık Antalya … İcra Müdürlüğü dosyasından 20.815,12 TL ödendiği ve bankanın … tarihli yazısı ile bakiye … TL ipotekten doğan alacaklar sıra cetveline bildirildiği, dosyaya konu alacağın başka bir hukuki ilişkiden doğan alacak olması nedeniyle rehinli taşınmazı etkilemeyeceği iddiasıyla itiraz ettikleri ve 1. Sıradaki alacaklının sıra cetvelinden silinmesini talep ettiklerini, Antalya … İcra Müdürlüğünce hazırlanan sıra cetvelinde ihale bedelinin ipotek alacaklısı … Bankasına alacak tutarı … TL ve … TL =… TL’nin ödenmesine karar verildiğinin bildirildiği, buradaki ipoteği konu alacak değil davalının kredi kartına olan borcundan dolayı alacak olduğu, alacaklı taraf olarak … tarihinde… Bankası Kumluca Şubesine taşınmaz üzerinde rehinli alacığın devam edip etmediğinin, rehinli senedin onaylı sureti ve kalan rehin borcunun bildirilmesi talepleri üzerine müzekkere tebliğ edildiği, bankanın 17.04.2014 tarihli cevabında …’e ait taşınmaz üzerinde ipoteğin devam ettiği ve kredi kartında olan borcundan dolayı bankanın 18.000,00 TL alacağının bulunduğunun bildirildiği, davalının bankaya borcunun rehine konu borcun olmadığı kredi kartı borcu olduğundan ipoteği etkilemeyeceği, rehinli taşınmazın … tarihinde davacı müvekkiline ihale edildiği, sırda cetveline itiraz davalarında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklı üzerinde olduğu ve alacağın varlığını ve miktarını uygun delillerle kanıtlanmasının gerektiği, sıra cetvelinde esas alacaklı oldukları dosyalar hakkında ilk sırada bulunmalarının gerektiği belirtilerek, sıra cetveline itiraz davalılarının kabulü ile sıra cetvelinin iptaline davalıya ödenmesine karar verilen 35.889,00 TL’nin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Sıra cetveline itiraz davalarında genel mahkemelerin görevli olduğu, davacının ihale alacaklısı olarak sıra cetveline itiraz davası açmak h0akkı bulunmadığı, dava dışı …’in müvekkili banka borçlusu olduğu, bankayla yaptığı sözleşmeler neticesinde müvekkili bankaya ipotek tesis ettiği ipotek uyarınca kredi ve kredi kartı verildiği, sözleşme dikkatle incelendiğinde banka alacağının her ne olursa olsun ipotekle teminat altına alındığı, müvekkili banka takip başlatmasa dahi İcra Müdürlüğünün borcun olup olmadığını araştırmak ve var ise sıra cetveli yapmakla yükümlü olduğu, dava dilekçesinde müvekkilinin 20.815,12 TL alacaklı olduğu daha sonra 15.073,68 TL kredi kartı borcu olduğu iddia edilerek 35.889,00 TL’nin kendisine ödenmesinin talep edildiği, davacının hukuken böyle bir talepte bulunmasının mümkün olmadığı belirtilerek, davanın zamanaşımı, yetki ve görev itirazları yönünden usulen aksi halde belirtilen sebepler nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiş etmiştir.
Dava, İcra Müdürlüğünde hatalı olarak düzenlenen sıra cetveline itiraz ve davalıya ödenmesine karar verilen 35.889,00 TL’nin davacı tarafa ödenmesi talebine ilişkindir.
Mahkememizce dosyanın bir bankacı ve bir hesap bilirkişisine tevdi ile, dava konusu uyuşmazlık konusunda rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler … ve … … havale tarihli raporunda özetle, “…davacı tarafınca ipotek alacaklısı bankanın icra dosyasına bildirdiği davalının kredi kartından doğan alacağının başka bir hukuki ilişki olduğu iddiasının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki ipotek sözleşmesinde dava dışı … adına kayıtlı mesken niteliğindeki taşınmazın her türlü sözleşme, kefaletlerden ve haksız fillerden, sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar ve kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatı olarak davalı banka ile dava dışı … arasında ticari ve tüketici niteliğinde kullandırılan tüm kredilerin ipoteği kapsadığı, 5464 sayılı Banka Kartları ve kredi kartları kanunu kapsamında kredi kartı işlemlerinde kart hamilinin asaleten kredi kartı işlemlerine teminat olarak ipotek vermesine engel bir husus bulunmadığı, kredi kartı kullanımından doğan banka alacağının bir aylık dönem sonunda dönemsel ekstrede gösterilen asgari bakiyenin ödenmemesi sonunda borçlu cari hesap şeklinde işletilen krediye dönüşeceği ve banka yönüyle kredi riski oluşturacağının açık olduğu, davalı banka ile dava dışı … arasında ticari ve kredi kartı kullanımı yönüyle tüketici hukuku yönüyle sözleşme ilişkisi kurulduğu, ancak davalı bankanın icra dosyasına bildirildiği borç tutarının beyandan ibaret kaldığı, banka alacağının varlığı ve tutarı yönüyle banka kayıtlarıyla tevsikinin talep edilmesi halinde, … ve … numaralı taksitli kredilerin aktarıldığı ve kayıtlı bulunduğu takip hesaplarının aktarıldığı tarihten itibaren borç alacak bakiye şeklinde hesap ekstrelerinin ve dava dışı …’e tahsis edilen kredi kartının dönemsel hesap ekstreleri ve takip hesabı kaydının dosyaya intikal ettirilmesi gerektiği…” şeklinde rapor ve tespit edilmiştir.
… tarihli bilirkişi raporunda belirtilen eksiklikler tamamlandıktan sonra dosya yeniden bilirkişilere verilmiş, bilirkişi heyeti … tarihli raporda özetle; “… tarihi itibariyle kredilerden doğan banka alacağı toplam 33.417,11 TL olduğunu, … tarihi itibariyle 20.815,12 TL’nin ödendiği ve bu durumda … tarihinde dosyadan ödenmesi gereken 12.602,09 TL olduğu…” şeklinde rapor ve tespit edilmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi … tarihli raporunda özetle; “… sıra cetveli tarihi itibariyle dosyadan ödenmesi gereken tutarın 12.601,99 TL olduğu(ek raporda 12.602,09 TL olarak hatalı yazılmıştır) açıkça belirlendiği, davacı tarafın ipotek sözleşmesinin geçersizliği yönünde hiçbir hukuki isnat gösterilmeden itirazlarının sürdürülmesi, ayrıca taşınmazın … tarihinde ihale edilmesine karşın taşınmaz satışından davalı bankaya … tarihinde ödeme yapılması, ödeme tarihine kadar kredilerin faizlerinin işlediği, kredilerin sadece anapara tutarlarının toplamda 31.472,20 TL olduğu gözetilmeksizin taşınmazın … satış tarihine kadar hesaplama yapılmasının talep edilmesinin hiçbir anlamı ve karşılığı bulunmamaktadır, ayrıca ikame edilen davanın… tarihli sıra cetveline itiraz olduğu…” şeklinde rapor ve tespit edilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
TTK’nın 4.maddesinde ticari davalar ile 5.maddesinde ticari davaların görüleceği mahkemeler belirtilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 04.06.2013 tarih ve 3440 E., 3763 K. S emsal içtihadında “Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. İİK’nın 142/1 maddesinde “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde yer alan “alakadarlar” ifadesi, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve dava sonucunda etkilenecek olan alacaklıları ifade eder. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, taraflar tacir ise de aralarında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı ve borçlu arasındaki ilişkide düzenlenen senedin muvazaalı olup olmadığından kaynaklanmaktadır. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.(Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:738)
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HUMK’nın 428/2. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak bozma nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça temyize gelmese dahi temyiz mahkemesince re’sen gözetilmelidir. Bu durumda mahkemece davanın ticari dava olmadığı gözetilerek; uyuşmazlığın esası incelenip, taraf delilleri değerlendirilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” şeklinde belirtilmiştir.
Yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/9841 E. 2018/2510 K. Sayılı içtihadında “Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. İİK’nın 142/1. maddesinde “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Dairemizin 04.06.2013 tarih ve 3440 E., 3763 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.(Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:738). Bu durumda, mahkemece, davanın ticari dava olmadığı ve dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu gözetilerek; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” şeklinde belirtilmiştir.
Somut olayda, her ne kadar dava mahkememizde açılmış ise de; yukarıda sunulan örnek emsal oturmuş içtihatlar dikkate alındığında, İİK madde 142/1 ‘de düzenlenen sıra cetveline itiraz davasında, itirazın ileri sürüleceği mahkemenin hangi mahkeme olduğu yönünde açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yine 23. Hukuk Dairesinin … tarih ve 3440 E., 3763 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; HMK’nın yürürlüğe girdiği … tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. Tüm bu açıklanan sebeplerle mahkememizin görevsiz olduğu ve uyuşmazlığı çözme yönünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli Nöbetçi Antalya Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflarca bu süre içinde istemde bulunulmaması halinde HMK 20/1-son ve 331/2 maddesi gereğince yapılacak işlemin mahkememizce DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/04/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza