Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/337 E. 2018/348 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/337
KARAR NO : 2018/348
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/10/2015
KARAR TARİHİ : 09/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ve …’nın kızı, …’ın kız kardeşi olan …, … plaka numaralı … … sevk ve idaresindeki motosikletin arkasında yolcu olarak bulunmakta iken … plakalı, davalılardan …’nin sevk ve idaresinde bulunan aracın ani fren yapması sonucu duramayarak araca arkadan çarptığını, müteveffa Kamile motosikletten fırlayarak otobüs indirme- bindirme durağından çıkmak üzere olan davalılardan … plakalı aracın sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … Belediyesi’ne ait otobüsün arka tekerleklerinin üzerinden geçmesi sonucu olay yerinde vefat ettiğini, davalılar … ve … hakkında Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinde … esas numarasıyla görülen ceza davasında soruştur aşamasındaki bilirkişi raporuna göre sürücü … kusursuz, … ve … ise asli kusurlu olduğunu, dava aşamasında henüz kusur dağılımının yapılmadığını, müvekkillerinin kızları ve kardeşi olan …, … alışveriş merkezinde bir mağazada çalıştığını, müvekkilerinin ise herhangi bir iş yerinde çalışmadığını, vefat eden kızlarının maddi desteğine bağlı olarak yaşadıklarını, vefat etmesi üzeirne geçim kaynağı olan müteveffanın ölümüyle tamamen destekten yoksun kalındığını, bu nedenle büyük üzüntü yaşayan müvekkillerinin rahatlamasının sağlanmasının temin için her bir davacı yönünden şimdilik 1.000,00 TL toplamda 3.000,00 TL maddi destekten yoksun kalma tazminatı, her bir davacı yönünden 25.000,00 TL olmak üzere toplamda 75.000,00 TL manevi destekten yoksun kalma tazminatın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, desteklik edecek kardeşin, gerek parasal yönden ve gerekse yaşam koşulları içerisinde bakım gücünün ve olanarklarnın bulunması gerektiğin, davacı tarafından kardeşlerinin desteğinden mahrum kaldığının kanıtlanmasınını gerektiğini, davacı … ve …’un evlatları muris …’un destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkı bulunmadığını, davacıların testekten yoksun kaldıkları makul ve muteber delillerle ispatlanmasının gerektiğni, hatır taşıması olup olmadığının araştırılmasını hatır taşıması olması halinde zarar miktarında indirim yapılmasısı talep ettiklerini, davacıların manevi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, 2918 sayıyı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/f madde hükmü ile Trafik Sigortası Gneel Şartları ve Poliçe Özel Şartları açık düzenmelerei karşısında, manevi tazminat talepleri poliçe teminatına dahil olmadığını, davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müekkil şirket aleyhine yargılama giderlerine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmaması talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Görevsizlik İtirazında bulunduklarını, davacının dava dilekçesinin 2. Maddesinde ikrar edildiği üzere gerçekleşen vahim olayda müvekkilinin kusursuz olduğunu soruşturma aşamasında dahi tespit edildiğini, Antalya … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosya aracılığıyla yargılama devam ederken, müvekkil aleyhinde destekten yoksun kalma konulu işbu davanın açılmış olması hakka ve hukuka aykırı olduğunu, davacıların merhum kişinin geliri sayesinde merhumdan başka üç kişi olarak kendilerini geçiminin sağlandığını belirtittiklerini, müvtevefanın sağlığında elde ettiği aylık gelirle, kendisi ile birlikte dört kişi geçindirdiğini, günümüz ekonomik şartlarında bu hesabın olabilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıların haksız taleplerini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı usul ve esas yönünden kabul etmediklerini, … Belediyesinin il sınırları dahilinde denetimi altında toplu taşıma hizmetini yürüten araçlardan … plakalı toplu taşıma aracı … A.ş. Adına kayıtlı olduğunu, bahse konu bu şirket kendi tüzel kişiliği olan belediyeden bağımsız bir özel hukuku tüzel kişisi olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. Maddesine göre meydana gelen kazadan işleten sıfatıyla … A.ş’nin sorumlu olduğunu, müvekkili kurumun sorumluluğunun söz konusu olmadığını, kazanın oluşumuna sebebiyet veren aracın kaza yerinden kaçması sonucu kusur dağılımının yapılamadığını, sonrasında cezai kovuşturmada aldırılan … tarihli bilirkişi raporuna göre … ve …’in asli kusurlu bulunduğunu, müvekkili idareye atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, dolayısıyla müvekkili idare ile kazanın meydana gelmesi arasında nedensellik bağının olmadığını bu nedenle davanın esas yönüyle reddini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Husumet itirazında bulunduklarını, davacının aracının kaza tarihinde … şirketinden sigortalı olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumlulukları poliçe limitiyle sınırlı olduğunu keza masraf ve vekalet ücreti sorumluluğunun da bi mitara isabet eden oranlarda olduğunu, davacıların müvekkili şirkete dava öncesinde başvuralarının bulunmadığını, dava konusu kazanın haksız fiilden kaynaklanmış olup, ticari iş olakak nitelendirilemeyeceğini, uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, müvekkili aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara duruşma gün ve saatini bildirir usulüne uygun meşruhatlı davetiye çıkartılmıştır.
Mahkememiz dosyasında savcılık aşamasında ve Antalya … Ağır Ceza Mahkemesinde aldırılan raporlar arasında çelişki olması nedeniyle … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine müzekkere yazılarak … Trafik Kürsüsünde üç kişilik heyet oluşturularak dosya içerisinde bulunan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi istenilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen … tarihli rapora göre; meydana gelen trafik kazasında “motorsiklet sürücüsü davalı …’in asli derecede ve %75 oranında kusurlu bulunduğu, Otomobil sürücüsü davalı …’nin kusursuz olduğu, otobüs sürücüsü davalı …’ın tali derecede ve %25 kusurlu olduğu” şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Mahkememizce dava dosyası destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması için rapor alınmak üzere re’sen seçilen aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişi … tarafından tanzim edilen … havale tarihli raporda özetle; “… Davacılardan …’ın … ve … hayatta olduğu için müteveffanın fiilen baktığının kanıtlanamadığından …’ın destekten yoksun kalmadığını, davalı …’nin kusru bulunmadığnıdan kendisine sorumluluk yüklenemeyeceği, davacı …’un nihai zararının 51.304,35 TL, davacı …’ün nihai zararının 45.588,00 TL olduğu…” Aktüerya bilirkişi raporunun … yılında düzenlendiği ancak aynı yıl karar verilemediği görülmek üzere asgari ücretteki değişikler de göz önne alınarak ek rapor aldırılmış bilirkişi … tarihli ek raporda özetle; “…davacı …’un nihayi zararının 68.090,10 TL, …’un nihai zararının 59.912,21 TL olduğu… Şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Davacı vekili … tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile … ve … yönünden 2.000,00 TL olan tazminat miktarını, 94.892,35 TL daha arttırarak toplam 96.892,35 TL olarak ıslah etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle oluşan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu somut olayda; Kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsünün …, işleteninin … A.Ş. olduğu, aracın yolcu taşımacılığında kullanılan ticari araç olduğu, … plakalı motosikletin sürücüsünün … olduğu, Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası poliçesinin … tarafından yapıldığı, … plakalı aracın …Şti’ne ait olduğu, sürücüsünün ise … olduğu, aracın … sigorta şirketi tarafından … – … tarihleri arasında sigortalı olduğu, kaza tarihi olan … tarihi itibariyle davalı … A.Ş.’ye yönünden poliçesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Somut olayda ; 2918 s. KTK.nun 90. maddesinde yapılan ve 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğe göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın 02/02/2016 tarihinde (dava tarihinden önce) yürürlüğe giren C.11 maddesine göre, “Bu Genel Şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır.”
Davalı tarafa ait aracın ZMMS poliçesinin 01/06/2015 tarihinden önce tanzim edilmesi nedeniyle, kazanın 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’na değil, 15/08/2003 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’na tabi olduğu anlaşılmıştır.
15/08/2003 tarihli ZMMS Genel Şartları’nın A.1/1. maddesine göre, “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.”
2918 s. KTK.’nun 90. maddesine göre, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
2918 sayılı KTK 88. Maddesinde de “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. Özel durumlar ve özellikle araçların işletme tehlikeleri, zararın iç ilişkide başka türlü paylaştırılmasını haklı göstermedikçe, işletenler ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kusurları oranında zarara katlanırlar.” düzenlemesi mevcuttur.
6098 sayılı TBK 53.maddesinde de ölüm halinde uğranılan zararlar belirtilmiş, 3.bendinde “…ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları zararlar…”‘ın talep edilebileceği belirtilmiştir.
Aynı kanunun 55.maddesinde de, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz…” şeklinde tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar belirtilmiştir.
Davacıların maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; Ölen destek …’un … ve … olan … ile …’un desteklerini kaybettikleri tüm dosya kapsamından anlaşılmış, davacı … ve … yönünden ayrı ayrı destekten yoksun kalma tazminatları aktüerya bilirkişisi tarafından hesaplanmıştır.
Mahkememizce yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler doğrultusunda; kazaya karışan ve kusurlu olan araç sürücüleri ve işletenler ile araçlara ait ZMMS’ları yönünden müteselsil sorumluluk ilkeleri gereği destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalıların hatır taşıması ve müterafik kusur yönünden tazminat miktarından indirim yapılmasına ilişkin talebinin değerlendirilmesinde;
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 12/05/2016 gün, 2016/5244 Esas, 2016/5846 Karar sayılı emsal içtihadında; “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 87. Maddesine göre “Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.”
Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada, taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. …
6098 sayılı TBK’nın 52.maddesine göre; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.”
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418)
Yukarıda açıklandığı üzere; müterafik kusur ile hatır taşıması ayrı kavramlardır.
Buna göre, hatır taşıması indirimi için kural olarak hatır için taşınması yeterli iken, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır.
Müterafik kusur yönünden yapılan değerlendirmede; Mahkememiz dosyası ve ceza soruşturma dosyası kapsamından desteğin davalı-sürücü …’in sevk ve idaresindeki motosiklette yolcu olarak bulunduğu ve kask takmadığı, yaralanmasının kafa bölgesinde olduğu, kask takmış olması halinde desteğin yaralansa bile hayatta kalma ihtimalinin bulunduğu, bu hali ile müteveffanın kask takmamasının zararın artmasına ve neticenin ağırlaşmasına sebebiyet verdiği, dolayısıyla müterafik kusura ilişkin yasal koşulların somut olayda oluştuğunun kabulü ile, davacılar … ve … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Hatır taşımasına ilişkin olarak ise; ölen …’un davalılardan … ‘in motosikletinde hatır için taşındığına dair ceza dosyası ve dava dosyamızda bir kaydın bulunmadığı, ölenin davalı …’in nişanlısı olduğunun anlaşıldığı, bu hali ile hatır taşımasına ilişkin yasal koşulların somut olayda mevcut olmadığı kanaatine varılarak hükmedilen tazminat tutarından hatır taşıması indirimi yapılamayacağı kanaatine varılmıştır.
Kazanın oluşumunda kusuru olmayan … plakalı aracın işleteni …Şti. ile sürücüsü … yönünden davacının maddi ve manevi tazminat isteminde bulunamayacağının kabulü ile bu davalılar yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan … A.Ş.’nin ise kaza tarihinde kazaya karışan araçlardan … plakalı aracın sigortacısı olduğu ancak poliçesinin kaza tarihini kapsamadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Desteğin kardeşi olan … tarafından da destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş ise de; kaza tarihi itibariyle müteveffa …’un …’a destek olduğuna dair somut delilin dosyada mevcut olmadığı gibi davacı …’un anne ve babasının da hayatta olduğu, buna göre destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin yasal koşulların oluşmadığının kabulü ile …’un destekten yoksun kalma tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacıların manevi tazminat istemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
6098 sayılı TBK’nun 49. maddesinde ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Aynı yasanın 56/2 maddesine göre ”…ölüm hâlinde…ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Bu durumda uyuşmazlığın talep edilebilecek manevi tazminat miktarı hususunda toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce ” Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranlarını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere manevi tazminat ne bir ceza ve ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Davanın bu alanda gördüğü iş cismani zarara uğrayan kişinin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmaktan, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekten, bir teselli, bir avunma ve ruhu tatmin aracı olmaktan ibarettir. Takdir hakkının söz konusu olduğu bütün hallerde hakim hak ve nesafetle hüküm vermek zorunluluğundadır. Hakimin hak ve nesafetle hüküm vermesi de genel olarak Türk toplumunun sosyal ekonomik ve moral yapısının ve özellikle de tarafların gerçek durumlarının gerektirdiği hak ve adalete uygun sonucu bulması demektir. Bu bakımdan takdir edilecek manevi tazminatın miktarı haksız eylemi özlenir hale getirecek özellikle mağdur için haksız zenginleşecek miktarda olmamalıdır. Manevi tazminat; zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.” ilkeleri doğrultusunda yapılan değerlendirmede olayın oluş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kazaya karışan aracın sürücülerinin kusur oranları, ölenin yukarıda belirtilen zararın ve neticenin ağırlaşmasındaki müterafik kusuru, davacıların olay nedeniyle yaşadığı elem ve ızdırap dikkate alınarak hak ve nesafete göre davacılar … ve … lehine 20.000,00 TL, diğer davacı … lehine 15.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiş, oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda anlaşılacağı üzere;
1-Davacıların davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
2-Buna göre davacı … yönünden 41.043,48 TL maddi tazminatın davalılar …, …, … ve …den kaza tarihi … tarihinnden itibaren (davalılardan … Sigorta yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile müteselsilen faizi ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı … yönünden 36.470,40 TL maddi tazminatın davalılar …, …, … Sigorta ve …nden kaza tarihi … tarihinnden itibaren (davalılardan … Sigorta yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile müteselsilen faizi ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı … yönünden maddi tazminat isteminin REDDİNE,
5-Davacılar …, … için ayrı ayrı 20.000,00 TL, Davacı … için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, … ve …nden kaza tarihi … tarihinnden itibaren işleyecek yasal faizi ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) işleyecek yasal faizi ile müteselsilen alınarak ile davacılara VERİLMESİNE,
6-Davalılar …, … Şti. Yönünden davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
7-Davalı … Sigorta yönünden pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle davacıların davasının REDDİNE,
8-Davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
9-Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 5.294,97 TL ilam harcının peşin alınan 10,24 TL harç ile ıslah ile alınan 324,10 TL.harç düşüldükten sonra eksik kalan 4.960,63 TL.harcın …, …, …nden (davalılardan … Sigorta yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere)müteselsilen alınarak HAZİNE İRAD KAYDINA,
10-Manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 3.757,05 TL harçtan peşin alınan 256,16 TL.harç düşüldükten sonra eksik kalan 3.500,89 TL.harcın …, … ve …nden müteselsilen alınarak HAZİNE İRAD KAYDINA,
11-Maddi tazminat davası yönünden davacı tarafın yapmış olduğu, başvuru harcı, davetiye ve posta gideri, Adli Tıp Rapor gideri, bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.620,05 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı da göz önüne alınarak 2.096,00 TL yargılama giderinin ve davacı tarafça peşin yatırılan 334,34 TL harcın …, …, …nden (davalılardan … Sigorta yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere)müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE, kalan kısmın davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
12-Manevi tazminat davası yönünden davacı tarafın yapmış olduğu başvuru harcı, davetiye ve posta gideri olmak üzere toplam 55,85 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranıda göz önüne alınarak 41,00 TL yargılama giderinin ve davacı tarafça peşin yatırılan 256,16 TL harcın …, … ve …nden müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE, kalan kısmın davacılar üzerinden BIRAKILMASINA,
13- Davacılar kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat yönünden kabul oranınca hesaplanan 8.876,53 TL, manevi tazminat davası yönünden kabul oranınca hesaplanan 6.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …, …nden (davalılardan … Sigorta yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere)müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
14-Davalılar … Şti kendisini vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden red oranınca hesaplanan 8.876,53 TL, manevi tazminat yönünden red oranınca hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar …Şti’ne VERİLMESİNE,
15-Davalı Belediye vekili ve … A.ş kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat davası yönünden hesaplanan 2.906,85 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … vekili ve …A.Ş ‘ye VERİLMESİNE,
16-Davalı … A.Ş kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … A.ş’ye VERİLMESİNE,
Dair, davacı vekili ve davalı … vekili davalı … vekili ve daval … vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/05/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza