Emsal Mahkeme Kararı Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/141 E. 2018/713 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/141 Esas
KARAR NO : 2018/713
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ 17/09/2015
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı … Şti. arasında … tarihli … sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin … maddesinde kaza halinde doğacak zararlarda sorumluluğun kime ait olacağının düzenlendiğini, … tarihinde …’un taşıyıcısı olduğu … plakalı araçta ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, …’in bu kaza nedeniyle hayatını kaybettiğini, Antalya … İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında müteveffanın yakınlarının ayrı ayrı maddi ve manevi tazminata hak kazandıklarını, bu tazminatlardan … ile müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarını, …un tüm mal varlığını, kazanın hemen ardından elden çıkartığını, tazminat alacaklılarının bu şirkete hiç yönelmediğini, Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile sadece vekil eden hakkında Antalya …İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında verilen ilama dayalı olarak ilamlı takibe geçildiğini, takip alacaklılarının Antalya … Asliye Ticaret … D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı aldığını, vekil edenin hesaplarına bloke konulduğunu, … mal varlığını paravan şirket olan … Şti ye devrettiğini, … Turizminde mal varlığını bir süre sonra diğer davalı … Şti’ne devrettiğini, meydana gelen haksız fiil nedeni ile müteselsilen sorumlu olan davalılardan alacağın tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Şti vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; davacı ile … Şti arasında … tarihli … sözleşmesi yapıldığını, … tarihinde meydana gelen ve müvekkilinin taraf olmadığı bir trafik kazası nedeniyle Antalya … İş Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyası ile tazminat davası nedeniyle davacılar lehine maddi/manevi tazminata hükmedildiğini, bu ilama istinaden Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilam borçlularından … Şti.’ne karşı takip başlatıldığını diğer borçlulara takip başlatılmadığını, davacının takibine karşı İş Mahkemesi kararının temyiz ettiklerinden bahisle teminat mektubu karşılığı tehiri icra kararı alındığını, Antalya … İş Mahkemesinin kararının henüz kesinleşmediğini, davacıların ilam alacaklarına ödedikleri bir borç bulunmadığını, davacı ile davalılardan … arasında akdedildiği belirtilen … tarihli … sözleşmesi ile hukuki ve fiili irtibat olmadığını, … Şirketinin mallarını muvazaalı olarak … Şirketinin de muvazaalı olarak müvekkili … Şti ne devrettiği iddiası ile iş bu davalının alacak davası olarak açıldığını, açılan bu dava ve davaya müvekkili … Şti ‘nin davaya dahil edilmesinde hukuka, aleyhine ihtiyati haciz mahiyetinde kayden ihtiyati tedbir kararı verilmesinde, usul ve esas yönünden kanuna uygunluk olmadığını, müvekkilinin davacıya bir borcunun olmadığını, araçların müvekkiline satıldığı dönümde Davacının …da bir alacağının olmadığını, …’un davanın ve icra takibinin tarafı olmadığını, müvekkilinin borca batık olmadığını, araçları devraldığı diğer davalıda ticari terk olmadığını, söz konusu araçların satış tarihinde … A:ş ve … A.Ş şirketine rehinli olduğunu, rehin bedellerinin de rehin alacaklısı … ve …’ya müvekkili şirketçe ödendiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirkete isnat edilen muvazaa iddiasının tamamen mesnetsiz olduğunu, müvekkiline ait olan dava konusu ile ilişiği olmayan araçları üzerine konulan tedbirlerin kaldırılmasını, tedbirin dava dilekçesinde muvazaalı devredildiği beyan ve talep edilen araçlar üzerine konulmasını talep etmiştir. .
Davalı … Şti yetkilisi mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; davacının iddalarının doğru olmadığını, Davalı …’in kazadan sonra kendisine yöneltilecek tazminat taleplerinden kaçmak için malvarlığını diğer davalılara aktardığını beyan etmiş ise de bunun gerçeği yansıtmadığını, tarafların kaza tarihinden sonraki döneme ilişkin ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini belirterek açılan davanın reddine talep etmiştir.
Davalı … Şti. ‘ye TK 35 maddeye göre tebliğat yapılmış, davaya cevap vermemiştir.
…’nden davalıların ticaret sicil dosyaları dosyamız arasına celp edilmiştir.
Antalya …Noterliği’nin … tarihli … yevmiye nolu ihtarnamenin onaylı suretinin istendiği anlaşılmış, müzekkere cevaplarının mahkememiz dosyası içerisine alınmıştır.
Antalya …İş Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı dosyasında; davacılar … ve diğerleri tarafından davalılar … Şti., … Şti ve diğerleri hakkında açılan maddi ve manevi tazminat davasında davacı … için … TL maddi tazminat ve davacı … için … TL maddi tazminatın kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Şti. ile … Şti ile diğerlerinden ayrıca davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 40.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … ve … için ayrı ayrı … TL manevi tazminatın, …, … ve … için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Şti., davalı … Şti ile diğerlerinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği, ilgili mahkemenin … tarihli yazı cevabı ve eklerinden anlaşılmıştır.
Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında ise alacaklılar … ve … tarafından Antalya …İş Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı ilamına dayalı olarak … Şti hakkında … tarihinde başlatılan takip olduğu, borçlu tarafından tehiri icra kararı alınmak üzere takip dosaysına İİK 36.Maddesi gereğince mehil vesikası talebinde bulunulduğu, buna ilişkin olarak dosyaya … Bankası Aş. …’nin … tarih ve … nolu … TL tutarlı teminat mektubunun sunulduğu, İcra Hukuk Mahkemesi’nce teminat mektubu uygun bulunarak tehiri icra kararı verilmesi uygun görülmekle 90 gün mehil verildiği, borçluya yapılan ödemenin bulunmadığı İcra Müdürlüğünün … tarihli yazı eklerinden anlaşılmıştır.
Mahkememizce yargılama sırasında davacıya açılan davanın tasarrufun iptali mi yoksa rücuen alacak istemine mi ilişkin olduğu hususunda talep sonucunu açıklamak üzere HMK 119.maddesi gereğince süre verilmiş, davacı tarafça açılan davanın TBK 202 ve İİK 44.Maddesi kapsamında ticari işletme devrine ilişkin esaslar çerçevesinde açılan rücuen alacak davası olduğu belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE; Dava haksız fiil sorumlusu olan davacı tarafından diğer müteselsil sorumlu borçlu davalı ile davalının üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmemek amacı ile ticari işletmesini devretmesi nedeni ile İİK 44 ve TBK 202 Maddeleri kapsamında sorumluluğu bulunan diğer davalılara karşı açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6098 Sayılı dış ilişkide müteselsil sorumluluğu düzenleyen TBK 61.Maddesinde; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.”
İç ilişkide müteselsil sorumluluğu düzenleyen 62. Maddesinde de; “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur.
Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” düzenlemesi mevcuttur.
Somut olayda ; uyuşmazlık davacının müteselsil sorumlu olduğu davalılardan … Şti’den ve buna bağlı olarak diğer davalılardan henüz alacaklıya ödemediği tazminat miktarını talep edip edemeyeceği, davacının icra takip dosyasına sunduğu teminat mektubu nedeni ile tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar verenin haklarına halef olur şeklindeki kanuni düzenlemeden faydalanıp faydalanamayacağı buna göre rücuen alacak istemine ilişkin yasal koşulların somut olayda mevcut olup olmadığı, davacının rücu hakkının doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır.
Rücu hakkı başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen, tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Alacaklıyı tatmin eden kişi, alacaklının hakkından bağımsız kendi şahsında doğan bir hak elde etmektedir. Bunun sonucu olarak da rücu hakkı bu hakka sahip olan kişinin şahsında doğduğu anda muaccel olur. Bu nedenle, rücu hakkı için hakkın doğduğu andan itibaren zaman aşımı işlemeye başlar.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/09/2012 tarih 2012/4-426 Esas 2012/639 Karar sayılı emsal içtihatında; “…rücu hakkı; başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen, tazminat niteliğinde bir talep hakkı olduğundan, alacaklıyı tatmin eden kişi, alacaklının hakkından bağımsız kendi şahsında doğan bir hak elde etmektedir. Bunun sonucu olarak da rücu hakkı bu hakka sahip olan kişinin şahsında doğduğu anda muaccel olur. Bu nedenle, rücu hakkı için hakkın doğduğu andan itibaren zamanaşımı başlamaktadır. Diğer bir deyişle; davacının rücu davasını açabilmesi için belirlenen tazminatın ödenerek paranın davacıdan çıkmış olması gerekir.
Bu nedenle rücuda 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri “tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği” tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu durumda da somut olayda zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, somut olayda uygulanma imkanı bulunmasa da 01.07.2012 tarihinde yürürlüğü giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı TBK)’nun 73. maddesinde rücu isteminde zamanaşımının açıkça “tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği” tarihten başlayacağı…” belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen Kanun Maddeleri ile emsal içtihat doğrultusunda yapılan değerlendirmede Antalya …İş Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı ilamının henüz kesinleşmediği, alacaklılar …, … tarafından Antalya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında başlatılan ilamlı takipte alacaklılara henüz bir ödeme yapılmadığı, ilam borçlusu davacı tarafından İİK 36.maddesi gereğince tehiri icra talepli olarak dosyaya teminat mektubu ibraz edildiği, alacaklının teminat mektubunun ibrazı ile tatmin edilmiş sayılmasının bu anlamda mümkün olmadığı, zira rücu hakkının alacaklının tatmin edildiği anda ortaya çıkan bir hak olduğu, buna göre dava tarihi itibari ile rücu hakkı doğmayan davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü ile davacının davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 35,90 TL harcın peşin olarak alınan 20.269,42 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20.233,52 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı … Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı … Şirketi lehine takdir edilen 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Şirketi’ne VERİLMESİNE,
5-Taraflarca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 6100 Sayılı Kanunun 345.maddesi gereğince 2 hafta içerisinde ilgili İstinaf Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere Mahkememize verilecek dilekçe ile İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/11/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır