Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/52 E. 2023/513 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/52
KARAR NO : 2023/513
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 23/01/2023
KARAR TARİHİ : 04/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinden itibaren davalı …nin ortağı olduğunu, şirketin … hissesinden yalnızca … adedine sahip olduğunu, … hissenin … adına kayıtlı olduğunu, ortaklığın kağıt üzerinde kaldığını, kendisine bugüne kadar hiçbir bilgi verilmediğini, şirketle ilgili toplantılara çağrılmadığını, yönetim ve mali konularla ilgili hiçbir iştirakinin olmadığını, gerçek anlamda davalı şirket nezdinde bir ortaklığı söz konusu olmadığını, hisse sayılarına bakıldığında şirkete göstermelik olarak ortak edildiğinin anlaşılacağını, davalı şirkete olan ortaklığından ayrılmak istediğini, bunun için haklı ve geçerli sebepleri olduğunu, yaklaşık on üç yıldır ortak olduğu şirketle ilgili hiçbir bilgi ve belgeye sahip olmadığını, şirketin ticari ve idare faaliyetlerine katılım gösteremediğini, kendisine bugüne kadar kar payı veya benzer mahiyette hiçbir ödeme yapılmadığını, aksine şirketin ticari faaliyetleriyle ilgili icra takipleriyle karşı karşıya kaldığını, en son … İcra Dairesi tarafından gönderilen … tarih ve … Esas sayılı birinci haciz ihbarnamesinin bu duruma örnek olduğunu, … yılında Antalya … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında yine şirket faaliyetleri sebebiyle, borçlu olarak yer aldığını, bu durumun kendisini ciddi manada rahatsız ettiğini, tavsiye üzerine ortak olduğu şirketin kendisine fayda sağlamadığını, üstelik borç yükü ile karşı karşıya kalma riskinin kendisini ve ailesini endişelendirdiğini, davalı şirketin faaliyetleri dolayısıyla, hukuki ve cezai yaptırımla karşı karşıya kalmaktan korktuğunu, şirketin ve büyük ortağının İdari, mali ve ticari faaliyetleri hakkında hiçbir bilgisi olmadığı için korkusunun yersiz olmadığını, ortaklıktan çıkma ile ilgili TTK da yazılı tüm şartların somut olayda mevcut olduğunu, davalı şirkette ortak olarak kalmasının, kendisi açısından çekilmez bir hal aldığını ileri sürerek, ortaklıktan doğan hak ve borçlarının tümünün dondurulmasına, davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davalı cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkememizin … tarihli … nolu ara kararı uyarınca; Ticari defter ve belgelerin ibrazından sonra dosyanın mahkememizce seçilen mali müşavir bilirkişi …’ya tevdii edilerek tüm dosya kapsamı, TTK 638. maddesi kapsamında inceleme yapılarak rapor tanzim edilmesine karar verildiği, Mali Müşavir … tarafından tanzim edilen … tarihli bilirkişi raporunda; “Davalı şirketin … tarihinde tescil ve ilan edilen Anasözleşme ile kurulduğu, kuruluş sermayesinin …-TL olduğu, davacının davalı şirkete … tarihinde binde yarım hisse ile (…-TL) ortak olduğu, şirketin % … hissesinin (…-TL) diğer ortak … adına kayıtlı olduğu, en son şirket müdürünün büyük ortak … olduğu, müdürün görev süresinin … tarihinde sona erdiği, yeni müdür atanmadığı, davalı şirketin ana sözleşmesi’nde ortaklıktan çıkmaya ilişkin hüküm bulunmadığı, davacının ortaklık payının çok cüzi bir payı ifade ettiği, davacının şirkete ortak olduğu tarihte şirket sermayesinin yarıya inmiş olduğu, davacının ortaklığı süresince şirketin yönetim ve idaresine katılmadığı, ortaklara kar payı ödemesi yapılmadığı, şirketin gayri faal olduğu, adresinde bulunamadığı, davaya cevap vermediği, … yılından dava tarihine kadar şirketin herhangi bir faaliyeti bulunduğuna dair emare bulunmadığı, şirketin faal olduğu dönemde taraf olduğu işlemler nedeniyle üçüncü şahıs olarak davalı şirkete ve davacı ortağa icra dairelerinden haciz bildirisi gönderildiği, davacının şirkete ortak olduğu tarihten yedi ay gibi kısa bir süre sonra şirketin adresinde bulunamaması nedeniyle mükellefiyetinin vergi dairesince re’sen terk ettirildiği, davalı şirket hakkında yapılan tespitlerin tamamının olumsuz olduğu” mütalaa edilmiştir.
Dava; Davacının ortaklıktan ayrılmaya izin verilmesi talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Davacının TTK’nın 638. maddesi uyarınca ortaklıktan çıkması için haklı sebeplerin varlığının bulunup bulunmadığı hususunda toplandığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 638. maddesinde “(1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. (2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Ortaklar, ortaklık ilişkilerinden kaynaklanan, yani objektif nedenlerden dolayı haklı sebebe dayanarak çıkma haklarını kullanabileceklerdir. Ortaklığın sürekli zarar etmesi, uzun yıllar boyunca kâr dağıtılmaması, şirketin atıl durumda olması, ortakların birbirlerine duydukları güven ortamının kaybolması, amacın gerçekleşmesinde hukuki veya ekonomik imkânsızlıkların doğması gibi nedenler şirketten çıkma için haklı nedenler olarak kabul edilebilir (Gürpınar, Bünyamin; Limited Şirkette Çıkma ve Çıkmaya Katılma, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XX, Y. 2016, Sa. 2, s. 87 vd.). Şirket müdürüne güvenin kalmaması haklı sebeple şirket ortaktan çıkma nedenidir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/06/2012 tarih 2012/5955E. 2012/10241K. sayılı kararı).
Haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma, yasal çıkma halidir, dolayısıyla şirket sözleşmesinde bu yolda hüküm bulunmasına gerek yoktur. Haklı nedenle çıkma, ortağın kişiliğinin korunması gereği mutlak, sözleşme ile bertaraf edilemeyen bir hak niteliğindedir. Türk Ticaret Kanunun 638. maddesinde haklı nedenlerin neler olduğu açıkça belirtilmemekle birlikte kollektif şirketlere ilişkin aynı kanunun 245. maddesinde örnekleme yoluyla sayılmıştır. Buna göre; “1) Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle; a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir. (2) (a), (b) ve (c) bentleri gereğince kendisinde fesih sebebi doğmuş olan ortağın dava hakkı yoktur.” Haklı sebep, ortaklık ilişkisinin ve akdin dürüstlük kuralı uyarınca devamını olanaksız kılacak veya etkileyecek düzeydeki şiddetli geçimsizliktir (Pulaşlı, Hasan; Şirketler Hukuku Genel Esaslar 6. Baskı, Ankara 2020, s. 768 vd.).
Tüm bu yasal düzenlemeler, içtihatlar ve doktrin görüşleri ile toplanan deliller uyarınca eldeki dava değerledirildiğinde; davacının davalı şirketin iki ortağından biri olduğu, davacının, şirketin … hissesinden yalnızca … adedine sahip olduğu, dava dışı diğer ortağın ise; … hisse sahibi olup şirketin temsil ve idare yetkisinin dava dışı ortakta olduğu, şirketin … tarihinde faaliyete başladığı, … tarihinde vergi kaydının re’sen terk edildiği ve ticari faaliyetlerine devam etmediği, vergi kaydının da kapandığı, davalı şirket adına çıkarılan ilk tebligatın adreste şirketin tanınmadığından bahisle iade edildiği, sicilde de aynı adresin kayıtlı olması nedeniyle Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı, bu hususun da şirketin adresinde bulunmadığı iddiasını desteklediği, bu hali ile davacının davalı şirketin ortaklığından çıkması için haklı sebeplerin oluştuğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacı …’in … Müdürlüğünün … sırasında kayıtlı …’nin ortaklığından haklı sebeple ÇIKMASINA,
Karar kesinleştiğinde Ticaret Sicil Müdürlüğü’ ne BİLDİRİLMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan …-TL maktu karar ve ilam harcından, başlangıçta yatırılan …-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye …-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan …-TL peşin harç ve …-TL başvuru harcının toplamı …-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan …-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/10/2023

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)