Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/478 E. 2023/723 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/478 Esas
KARAR NO : 2023/723
DAVA : Ayıplı Malın Misliyle Değişimi
DAVA TARİHİ : 29/12/2022
KARAR TARİHİ : 14/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ayıplı Malın Misliyle Değişimi davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Antalya … Tüketici Mahkemesi’ne sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şahıs işletmesi olan … adına … tarihinde …-…’dan … marka … aldığını, aldıktan 1 ay sonra cihazın kendiliğinden kapanmaya başladığını, telefonu … tarihinde müvekkilinin … teknik servisi … verdiğini, kendisine 1 ay sonra geri dönüşü olduğunu, bu sırada müvekkilinin şikayetlerinin devam ettiğini belirterek son model olan telefonun her gün fiyatının artması ve tüm bakım ve arızalarla değer kaybettiğinden, müvekkilin bu süreçte telefonsuz kalması da göz önünde bulundurularak aynısıyla veya zor durumunda kaldığının tazmini niteliğinde bir üst modeliyle değişimine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; görevsiz itirazında bulunduklarını, ayrıca söz konusu işlemlerin tamamlanmasının ardından ürünler kullanıcılara teslim edilmeden önce herhangi bir talebe bağlı olunmaksızın yeniden çeşitli fonksiyon testlerine tabi tutulduğunu ve ürünlerin arızalarının tam olarak giderilip giderilemediklerinin kontrol edildiğini, ilgili testlerden geçmeyen ürünler için servis işleminin devam ettirildiğini, mevcut olayda davacının … nezdinde gerçekleştirdiği önceki tarihli teknik servis başvurusu kapsamında incelenen cihazda mevcut problemlerin onarım işlemleri eliyle giderildiğini ve cihazın davacıya teslim edildiğini, sonrasında davacının tekrar müvekkili şirkete başvurduğunu, uzman teknisyenler tarafından yapılan detaylı teknik incelemeler neticesinde cihazın onarılabilmesi için en uygun teknik çözümün parça değişimi işlemi olduğu değerlendirilerek gerekli onarım işlemlerinin sağlandığını, akabinde cihazın sorunsuz şekilde davacıya teslime hazır hale getirildiğini, davacının cihaza sağlanan son onarım işlemleri sonrası cihazda halihazırda bir problem yaşadığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığını, bu yönde somut bir bilgi veya belge sunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve görev itirazında bulunduğunu, davacının … tarihinde müvekkil şirket mağazasından … marka, … model, … cep telefonu …-TL bedel ile satın aldığını, ürünün davacıya çalışır durumda teslim edildiğini, daha sonra davacının ürünün kendiliğinden kapandığı şikayetleriyle yetkili servise başvurduğunu, davacı iddialarında görüldüğü üzere, yetkili servis tarafından yapılan incelemeler sonucunda, üründe gerekli bakım yapılıp davacıya iade edildiğini, davacının tekrardan yetkili teknik servise başvurduğunu ve yetkili servis tarafından gereği yapılarak, ürünün sorunsuz şekilde davacıya teslim edildiğini, müvekkili şirket tarafından müşteri memnuniyetini sağlamak adına verilen yetkili servis hizmetinin tüketici tarafından kötüye kullanıldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Antalya … Tüketici Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya Mahkememize tevzi edilmiş ve yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava; satın alınan malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı misliyle veya bir üst modeliyle değişimi istemine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların tacir olup olmadığı hususunda araştırma yapmak üzere Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’na, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odası’na ve Ankara Vergi Dairesine, Üçkapılar Vergi Dairesine müzekkere yazılmış, gelen müzekkere cevapları dosya arasına alınmıştır.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nın 114/c maddesi uyarınca mahkemelerin görevi dava şartı olup, 115. maddesi uyarınca mahkeme dava şartlarının varlığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 11. Maddesinde; “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.”, 12. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 15.maddesinde de; “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır” düzenlemesi bulunmaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararına göre; Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
21 Temmuz 2007 gün ve 26589 s. Resmi Gazete’de yayınlanan, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1/b maddesi ile de, “213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları…” kararlaştırılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava satın alınan malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı misliyle veya bir üst modeliyle değişimi istemine ilişkin olup ticaret sicil kayıtlarında davacının tacir kaydının bulunmadığı, dosya kapsamına alınan müzekkere cevaplarına göre davacının esnaf kaydının bulunduğu, serbest meslek erbabına göre kazanç defteri tuttuğu, davacı tarafın tacir olduğuna dair dosyada başkaca herhangi bir delilin de mevcut olmadığı, yine bu davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan dava türleri arasında yer almadığından mutlak ticari dava olarak da nitelendirilemeyeceği, görev ile ilgili düzenleme kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği, HMK’nın 114. maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı niteliğinde olduğu nazara alınarak Mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANTALYA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,
İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde mahkememizce re’sen davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemeye gönderilmesi halinde görevli mahkemece değerlendirilmesine; davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde dava açılmamış sayılacağından yargılama giderlerinin mahkememiz dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize sunulmak üzere herhangi bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurulmak suretiyle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza