Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/229 E. 2023/204 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/229 Esas
KARAR NO : 2023/204
DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali)
DAVA TARİHİ : 01/04/2023
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Hisse Senedi İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve babası …’ın … Şirketi’nin kurucu ortakları olduklarını, söz konusu şirketin TTK hükümlerine göre … tarihinde kısmi bölünme sureti ile tüzel kişilik kazandığını, bu şirkette müvekkili ile birlikte eşi … ve babası …’ın da kurucu ortak olduğunu, kuruluş ve şirket yönetimi oluşmasından bir hafta sonra müvekkilinin eşinin kendi hisselerini davalı …’a devir ederek şirketten ayrıldığını, müvekkili ve eşinin bu devir işlemi hakkında da ihtilaf bulunduğunu, müvekkilinin babası …’ın bu şirkete % … hissedar iken, … tarihinde oğlu …’a hisse satış usulü ile devrettiğini, murisin öteden beri inşaat taahhüt işleri ile iştigal etmekte ve …’da bilinen bir tüccar olduğunu, ticari faaliyetleri sonucu önemli şahsi varlık sahibi olduğunu, murisin bu hisse devri tarihine kadar önemli şahsi varlıklarını satarak bu ülkede şahsı adına ve davalı oğlu adına kurduğu şirketlere yatırım yaptığını, … yılından itibaren … ülkesinde kardeşi … ile birlikte … ve … faaliyeti alanında yeni ticari faaliyetler yürütmeye başladığını, bu ticari faaliyetleri sonucu … ülkesinde şahsı ve veya hissedar olduğu şirketlere ait varlıklarının varis müvekkili tarafından bilinmemekte olduğunu, murisin bu ülkedeki ticari faaliyetlerinde birden fazla şirket olup ayrıca başka ticari ortakları olduğu hususunun da bilindiğini, murisin dava konusu şirket hisselerini devir işlemi yaptığı oğlu …’ın … yılından beri … ülkesinde muris ile birlikte yürüttüğü ticari faaliyetlerine halen devam etmekte olduğunu, murisin bu ticari faaliyetleri sırasında şahsına ait ve hissedar olduğu şirketler aracılığı ile …’te kurulu şirketlerine sermaye aktardığının da sabit olduğunu, bu şekilde bu ülkedeki ticari faaliyetlerini yürüttüğü şirketlerinde kayıtlı ve açıktan şirket hissedarı olduğu ve şahsi mal varlığı olduğunun sabit olduğunu, murisin … yılından itibaren … ülkesinde yürüttüğü ticari faaliyetleri ve şahsi mal varlıkları yurtdışı şahsi mal varlıkları oğlu … bilgisi ve uhdesinde ve idaresinde olduğunu, murisin yurtdışı şahsi ve ticari varlıkları konularında oğlu …’ın müvekkiline herhangi bir tereke listesi veya bilgi vermediğini, müvekkilinin, murisin yurtdışı şahsi mal varlıkları veya oğluna emanet ettiği ticari varlıklardan da mahrum bırakıldığını ve mağdur olduğunu, Muris …’ın … yılında dava konusu şirket hisselerini oğlu …’a “hisse satış usulü” ile devrettiğini, bu devirdeki amacın mal kaçırmak olmakla birlikte iş bu hisse sebebiyle terekeye katılacak değerden müvekkilini yoksun bırakmak olduğunu, bu işlem tesisinde, murisin büyük oğlu …’un lehine pozitif ayrımcılık yaparak adına işlem tesis ettiğini, şirket hisse devri ile ilgili belge örneklerinin şirket merkezinde olduğu kanaatinde olduklarını, hisse devri belge örnekleri şu an olmadığı için ibraz edemediklerini, bu hisse devri belge örneklerinin şirket tüzel kişiliğinden istenilmesini talep ettiklerini, dava konusu şirketin kaydi sermayesinin hisse devir tarihi itibari ile … TL olduğunu, ancak şirketin kısmi bölünmeden tüzel kişilik kazanmış olup tüzel kişilik tescil tarihinde aktif varlıkları toplamının … milyon TL olduğunun sabit olduğunu, hisse devir tarihinde şirketin reel piyasa değerini bilmediklerini, kuruluş bilançosu ve şirket kayıtları incelenerek hisse devir tarihi itibari ile ve bugün itibari ile şirketin gerçek değeri ve murisin devrettiği hisse bedelinin uzman tarafında araştırılmasını talep ettiklerini, sektörel teamüllere göre kârlı faaliyet yürüten bir anonim şirketin hisse senetlerinin toplamda bilanço değerine göre % 1,5 -2 çarpan ile tespit edildiğini ve bu değerden devir yapıldığını, şirketin aktif varlığının … TL olup en az … bir değer ile satış ve devirin reel ve gerçek bir satıştan bahsedilebileceğini, bu hisse devirlerinin bilanço değerlerinin altında yapıldığı kanaatinde olduklarını, bu şirket hisse devri karşılığında hisseleri devralan …’ın nominal değerden veya reel değerden murise hiç bir ödeme yapmadığını, nitekim kısa bir süre önce okulundan mezun olduğunu ve iş hayatı ve çalışma hayatı tamamen babasını şirketleri bünyesinde ücret ve primli gelir elde ettiğini, bu gelirleri ile düğün ve ev masraflarını sağladığını, maliki olduğu bir adet konutu da yine sağlığında muris tarafından hibe edildiğini, devralanın okul mezuniyet sonrası ve işlem tarihine kadar kendi adına başkaca bir ticari faaliyeti olmadığını, işlem tarihi itibari ile bu şirketin hisselerini reel değerden satın alabilecek maddi ve tasarrufu veya geliri veya kredibilitesi olmadığını, dolayısı ile bu şirket hisse bedellerini işlem tarihinde ve sonrasında murise ödeme imkânının da bulunmadığını, murisin … yılından itibaren hissedarı olduğu … A.Ş ve hissedar olduğu diğer şirketleri ile yine …’te kurulu şirketleri arasında ihracat faaliyetleri yürüttüğünü, bu ticari faaliyetleri nedeni ile … yılından itibaren her yıl yaklaşık … ay kadar bu ülkede ikamet ettiğini, … yılında bu ülkede ikamet ediyor iken de orada vefat ettiğini, murisin işlem tarihinde … yaşında olduğunu, bu tarihten önce şirket yönetim kurulu üyesi olarak aktif olarak ticari faaliyetleri yürütmekte olduğunu, işlem tarihinde şirket hisselerini hisse satış usulü ile oğluna devrettiğini, bu nedenle gerçekte bu işlemin bağış niteliğinde olduğunu, nitekim bu işlemden sonra murisin aktif olarak şirket işlerini gözetmiş olup, vefat tarihine kadar şirketin inşa ve imalat çalışmalarında aktif olarak fiilen çalıştığı hususunun şirket çalışanları ve diğer varislerin beyanları ile sabit olduğunu, hisse devir tarihinden sonra aktif olarak şirket yönetim toplantılarına katıldığını ve fiilen şirketi yönettiğini, işlem tarihinden sonra gizli hissedarı olduğu şirket ticari faaliyetlerini oğlu ile birlikte yürütmeye başladığını, somut olayda bu hisse devri işleminin muvazaa ile yürütüldüğünü, murisin bu şirket hissesi ve buna bağlı varlıklarını diğer çocukları ile birlikte bir hak tesis etmeden veya vefatı halinde bir pay sahibi olmadan sadece oğluna temlik etme niyet ve kastı ile bu işlemi yaptığının görülmekte olduğunu, bu şekilde üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaştıklarını, bu işlem tesisine dair müvekkilinin elinde belge bulunmadığını, hisseleri devralan …’ın bu tarihte ve sonra bu hisse bedelini ödemediğini, dava konusu şirket hisse değerlerinin güncel değerlerinin tespit edilmesini ile şirket hisselerinin devri ile ilgili tasarrufun iptal edilerek bu hisselerin ayni olarak muris … tereke listesine eklenmesini, devredilen hisselerin ayni olarak tereke listesine eklenmesinin mümkün olmaması müvekkilinin hissesi oranında bu hisselerin aynen devredilmesi, müvekkilinin hissesi oranında aynen devri mümkün olmaması halinde halinde bu hisselerin güncel rayiç değerden bedelinin varis müvekkilinin hissesi oranında ödenmesini, ticaret sicil kurumu şirket hisselerinin başkasına devrinin önlenmesi için bu hisseler üzerine tedbir konulmasını, şirketin önemli varlıklarının (… İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parsel ve … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parselde kain taşınmaz) satışının engellenmesi için davalı şerhine işlenmesine, yine aynı taşınmazlar üzerine taşınmazların 3. Kişilere devrinin engellenmesi için tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığının res’en araştırmakla yükümlüdür.
Ticaret Mahkemelerinin iş sahası ve hangi davalara bakacağı 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6102 sayılı TTK’nun 5. Maddesinde belirtilmiş olup, 4 . Madde de hangi davaların ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. Buna göre; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın madde de belirtilen nedenlerden doğan davaların ticari dava sayıldığı açıklanmıştır. Kanunda sayılan bu davalara mutlak ticari dava denilir. Mutlak ticari davaların yanında nispi ticari davalarda mevcuttur. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için, her iki tarafın tacir olması ve her iki tarafın ticari işletmesine uyuşmazlığın kaynaklanıyor olması, bu iki unsurun birlikte bulunması gerekmektedir.
6102 sayılı TTK’da değişiklik yapan ve 01/07/2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6335 sayılı kanunun 2.maddesiyle, 6102 sayılı TTK’nın 5.maddesinin 3.fıkrası değiştirilmiş ve Asliye Ticaret Mahkemesiyle Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; Taraflar arasındaki uyuşmazlık muris muvazaasından kaynaklanmaktadır. Davacı ile davalının kardeş oldukları, murisin şirket hissesi ve buna bağlı varlıklarını diğer çocukları ile birlikte bir hak tesis etmeden veya vefatı halinde bir pay sahibi olmadan sadece oğluna temlik etme niyet ve kastı ile bu işlemi yaptığının görülmekte olduğunu iddia etmekte olup taraflar arasındaki ilişki ticari nitelikte değil mirasçılık hakkından kaynaklı uyuşmazlık olmakla mutlak ya da nispi ticari dava olmadığından genel mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerekeceğinden mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1. Dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden REDDİNE,
2. Davacı ve/veya davalıdan herhangi birinin talebi halinde dava dosyasının görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 331/2 maddesi gereğince; görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini (yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti) ödemeye mahkum edeceğine,
5. Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde görevli mahkemede tevzi edilecek dosyaya aktarılmasına, dava dosyasının görevli mahkemeye süresi içinde gönderilmesinin talep edilmemesi halinde, bakiye gider avansının istek halinde yatıran davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Antalya Bölge Adliyesi Nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır