Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/212 E. 2023/182 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/212
KARAR NO : 2023/182
DAVA : Satın Almaya Dayalı Araç Tescili
DAVA TARİHİ : 27/03/2023
KARAR TARİHİ : 27/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Satın Almaya Dayalı Araç Tescili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davaya konu alım-satım işlemi müvekkili şirket adına vekaleten …, davalı adına vekaleten … tarafından gerçekleştirildiğini, araç devir işleminin yapılmaya çalışıldığı yerin Antalya … Noterliği olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi … şirketi adına ticari alım-satım işleri yaptığını, harici iş ortağı … … tarihinde müvekkilini arayarak … adlı Şahsın … plakalı … Model … … marka aracı … TL ile satmak istediğini söylediğini, müvekkili şirket yetkilisi … şirketi adına kayıtlı hesabından … TL kapora ödendiğini, devir işlemleri için … günü … exper raporu alınması için sözleştiklerini, araçta değişen olması nedeniyle … TL daha indirim yapılarak … TL için ödeme yapıldığını, devir işlemi için Antalya … Noterliğine gidildiğini ancak ruhsat sahibinin … Noterliği civarında … olduğunu ve oraya gelmelerinin söylendiğini, satış işlemlerinin Antalya … Noterliğinde yapıldığını, noter katibine evrakların teslim edildiğini, noter katibi “gerekli işlemleri yaptıktan sonra işlemler tamamlandı araç satışı için tüm evraklar hazır para alışverişinizi yapın” demekle müvekkillerini yönlendirdiğini, müvekkil şirketçe kapora düşüldükten sonra bakiye kalan … TL’nin ödenmesi anlaşıldığını ancak mobil bankacılıkla yapılan işlemde teknik nedenlerle …’ün hesabına paranın geçmediğini, banka işlerini çözmek için bir sonraki gün sözleştiklerini, bir sonraki gün Antalya … Noterde buluştuklarını ve noter katibine evrakların yeniden teslim ettiklerini ancak para transferinde problem olması nedeniyle müvekkili şirket yetkilisi … ile …’ın bankaya gittiklerini, müvekkili şirket yetkilisi banka işlerini çözdüğünü, …’ün …’e güvence olarak arabanın anahtarının teslim edildiğini, daha sonra noterde buluştuklarında paranın tamamının hesaplarına gönderildiğini, imza atmaları söylendiğinde …’ün noterden kaçtığını, …’in de devri yapamayacağını söyleyerek noterden ayrıldığını, noter katibinin tüm evrakları tamamlamasının ve …’in anahtarı müvekkiline teslim etmesinin zilyetliğin de devrini gösterdiğini, yapılan ödeme dekontlarında … Model … plakalı aracın devir parası olarak açıklama yapıldığını bildirerek davalı adına kayıtlı … Model … … marka aracın … Kişilere devir ve temlikini önlemek maksadıyla üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, satışa konu aracın işlemlerinin yapıldığı Antalya … Noterliğinde keşif yapılmasına, davalı adına kayıtlı aracın tescilinin iptali ile müvekkil şirket adına tescil edilmesine, yargılama giderleri ve masraflarının davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; Davalı yan adına kayıtlı … plakalı … model … … marka aracın davacı adına tescili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 320/1 maddesi gereğince mümkün olan hallerde taraflar duruşmaya davet edilmeden dava şartları hakkında dosya üzerinde karar verilebileceği hüküm altına alındığından öncelikle görev dava şartına ilişkin eldeki dosya incelenmiş olup;
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine aynı kanunun 2. maddenin 2. fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiği düzenlenmiştir.
Ticari davalar TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde; fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre; bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınır.
Somut uyuşmazlıkta; Davacı tarafça; davalı yan adına kayıtlı … plakalı … model … … marka aracın davacı adına tescili istemine ilişkin olduğu, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gerektiği, eldeki davada, taraflar arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunmadığı gibi davacı yan tüzel kişi tacir olsa da, davalı yanın gerçek kişi olduğu, uyuşmazlığın mutlak ticari davalardan da olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gereken davalardan olduğu anlaşıldığından; davacının davasının görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve buna ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda açıklanacağı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ANTALYA ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ olduğuna,
2-Taraflardan birinin, H.M.K.’nun 20. Maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep edebileceği, aksi takdirde mahkememizce DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5-Davacı yanın ihtiyati tedbir ve delil tespiti taleplerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/03/2023

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)