Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/123 E. 2023/125 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/123
KARAR NO : 2023/125
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 20/02/2023
KARAR TARİHİ : 27/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …nin müvekkiline borcu nedeniyle …-TL tutarlı … keşide tarihli, … Şubesine ait çeki imzalayarak teslim ettiğini, müvekkili tarafından muhattap bankaya … tarihinde ibraz edilen çek üzerine karşılıksız ibaresi yazıldığını, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı verildiğini, borçlu şirket hakkında Antalya İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından esas takibe geçtiklerini, takip konusu çek hakkında ihtiyati haciz kararı verildikten bir gün sonra … tarihinde borçlu şirkete ait 3 adet ticari aracın aynı gün davalı …’a devredildiğini, yapılan tasarruf işlemine konu olan ticari araçların satış bedeli gerçek değerinin altında olup muvazaalı bir devir işlemi olduğunu belirterek davalı …’a devir olunan ticari araçların yargılama neticesinde cebri icra yoluyla alacağın tahsiline ilişkin olarak yetki verilmek üzere tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; İİK.’nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davasıdır.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine 2. maddenin 2. fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiği düzenlenmiştir.
Ticari davalar TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde; fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınır.
Somut olayda; Davacı yan, davalı şirkete aleyhine takip yapmış, bu takip konusu çek hakkında ihtiyati haciz verilmesinden bir gün sonra davalı şirketin diğer davalı gerçek kişiye yapmış olduğu 3 adet ticari araç devrinin muvazaalı olduğunu iddia ederek alacağının teminini sağlamak için tasarrufun iptali istemli eldeki davayı açmıştır. Davada alacaklı ve borçlu olan şirket arasında bir kambiyo takibinden kaynaklanan ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu kambiyo ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen satış işlemidir.
Tasarrufun iptali davasında; alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki kambiyo ilişkisi görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacağından; somut uyuşmazlık da; TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2014/17-2389 Karar: 2016/129 sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Açıklanan nedenlerle; eldeki davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan HMK’nın 115/2 maddesi gereğince Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş; buna ilişkin aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNA,
3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde başvurulması halinde dava dosyasının görevli ve yetkili ANTALYA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekalet hususunun gönderilen görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşme tarihinden veya kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmediği takdirde davanın açılmamış sayılacağı hususunun İHTARINA,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/02/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza