Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/613 E. 2022/641 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/613
KARAR NO : 2022/641
DAVA :Tasarrufun İptali
DAVA TARİHİ : 15/06/2022
KARAR TARİHİ : 26/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali davasının mahkememizce incelenmesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı ile davalı borçlu …Şti ile arasındaki alacak borç ilişkisinden dolayı Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirketin borcunun doğumundan sonra … düzenleme … ödeme tarihli …-TL bedelli senede ilişkin davalılar icra takibi başlattığını, davalıların muvazaalı olarak alacaklıları zarara uğratmak ve mal kaçırmak amacıyla danışıklı icra takibi başlattığını, davalılar tarafından Ankara … İcra Müdürlüğü’nü … Esas sayılı dosyasından takip konusu yapılan senedin miktarı …-TL olduğunu, bu kadar yüksek bir meblağın banka yolu ile verilip verilmediğini, ticari bir satımdan kaynaklanıyorsa fatura ve kayıtlarını çıkarması aralarında ki alacak vereceği açıklaması gerektiğini, davalıların her biri tacir olduğunu, ticari defterlerine ilişkin kayıtların incelenmesi gerektiğini, işlem silsilesine bakıldığında davalıların arasında yapılan işlemin muvazaalı olduğunu, borçlunun alacaklısından mal kaçırma amacıyla borcun doğum tarihinden sonra alacaklıları zarara uğratmak ve borcunu ödememek için böyle bir yola gittiğinin sabit olduğunu, mal varlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemlerin iptali tabi olduğunu, beyan ederek; telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacak olması karşısında Ankara … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına davalı borçlu şirkete ait olan hak ve alacaklar yatırıldığını, söz konusu hak ve alacaklar davalılar tarafından çekildiği takdirde müvekkilinin alacağına tahsil etmesi imkansız hale ve telafisi imkansız bir hal alacağını beyan ederek; Ankara … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına girecek paraların ödenmemesi için tedbir niteliğinde öncelikle teminatsız, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesini, yapılacak yargılama neticesinde delillerin değerlendirilmesi ile sair her türlü fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne takibin ve takip konusu senedin vekil edenin açısından geçersiz sayılmasına ve iptaline, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalılar üzeride bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
Antalya … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas -… Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememizin eldeki esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava; BK.nın 19. maddesi gereğince ve İİK.nın 277 ve devamı maddelerinin kıyasen uygulanması istemiyle açılan tasarrufun iptali davasıdır.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine 2. maddenin 2. fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girdiği düzenlenmiştir.
Ticari davalar TTK’nın 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde; fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınır.
Somut olayda; Davacı şirket, davalı şirkete aleyhine düzenlenen fatura/cari hesaptan kaynaklı alacağını alamaması nedeni ile tahsili için takip yapmış, bu takip sırasında davalı şirketin diğer davalı gerçek kişiye ve şirkete yapmış olduğu kambiyo senedine ilişkin takibin muvazaalı olduğunu iddia ederek alacağının teminini sağlamak için TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle iptali istemli eldeki davayı açmıştır. Davada alacaklı ve borçlu olan şirket arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişiler arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen takip işlemidir.
Tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda; alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davasına ilişkin somut uyuşmazlık; TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2014/17-2389 Karar: 2016/129 sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Açıklanan nedenlerle; TBK. m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaaya dayalı eldeki davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan HMK’nın 115/2 maddesi gereğince Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş; buna ilişkin aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ANTALYA ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde her iki mahkeme arasında görev açısından olumsuz görev uyuşmazlığı meydana gelmekle merci tayini için dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
4-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK 345. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/09/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)