Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/509 E. 2023/311 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/509 Esas
KARAR NO : 2023/311
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının …’de … ve … ticareti yapmakta olduğunu, … ile … ve … ihracatı yapmak üzere tedarikte bulunacağı vaadinde bulunduğu, … zaman zaman tedavi ve yardıma ihtiyacı olan, kendi fiil ve eylemlerinin sonucunu öngöremeyen birisi olduğunu, mal varlığı ile ilgili olarak yeterli öngörü ve bilgiye sahip olmadığını, nitekim kendisi kısıtlanmış ve eşi … yasal danışman atandığını, sözde davacının cari hesabına teminaten … tanzim ve … vade tarihli, …-TL miktarlı senet tanzim edildiğini, bu seneti … imzalamadığını söylemekte, davalının kendisine mal vereceğini, ticaret yapacağını zannetmekte olduğunu, kendisinden hile ile senet alındığını ve tahsil edildiğinin, davalının da bu tahsilata ilişkin olarak her hangi bir mal vermediğinin ve vermeyeceğinin ayırımında olmadığını, … ise bu seneti kendisinin imzalamamış ancak bu aşamaya kadar kardeşinin sözde kazanç ve ticaretine engel olmak istemediği için yalnızca kendisi ile ilgili hacizlere itiraz ettiğini, senette imzası bulunan davacıların imzalarının adli tıp kurumu tarafından incelenmesini talep ettiklerini, senet metninin sonradan tanzim edildiği şüphesi mevcut olup yazılar ve imzalar arasında uyum bulunup bulunmadığı ve senet metninin tamamı üzerinde de sahtecilik yönünden bilirkişi incelemesi talep ettiklerini, ayrıca davalı tarafından müvekkiline her hangi bir mal teslim edilmediğini, davacının ticari defter ve kayıtları incelendiğinde bu senet ile ilgili olarak herhangi bir mal ve alacak teslim etmediğinin anlaşılacağını, davacı …’ın aynı zamanda davalıya elden … tarihinde …-TL de nakit teslim etmiş, ancak davalı tarafından buna karşılık da her hangi bir mal teslim edilmemiş olduğunu, icra takibinden de bir mahsup işlemi yapılmadığını, davalı ticaretinin gerçekleşmediğinden, sözde ticaret yapamamış olması sebebiyle zarar gördüğünden bahisle seneti … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile her hangi bir faiz anlaşması olmamasına rağmen aylık %16 faiz talep edilerek icraya konulduğunu, bu orandaki faiz talebinin de bir dayanağı olmadığını, taraflar arasında her hangi bir faiz sözleşmesi olmadığını, icra takibi dosyasında ve takip talebinde faiz talebine ilişkin her hangi bir dayanak belge sunulmadığını, davacı …’in tüm taşınmazlarına haciz konulmuş, iktisaden mahvına sebep olunduğunu, sonunda Antalya …Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı kararı ile kendisine yasal danışman atandığını, taşınmazlarının kaydındaki hacizlerin kaldırılması için en son bakiye olarak … TL hesaplama yapıldığı ve hacizlerin kaldırılması için … tarihinde bu para da ödenmek zorunda kalınmış olduğunu, davacı … borcu olmadığı halde karşılıksız bir seneti ödemek zorunda kaldığı gibi hiç bir dayanağı olmayan şekilde fahiş faiz hesabı ile dosyaya para ödemek zorunda kaldığını, icra takibinin kesinleştiğinden bahisle fuaiz hesaplamasına itirazlarımız icra müdürlüğü tarafından dikkate alınmadığını, taşınmazlardaki hacizlerin kaldırılması ve dosyadaki fazla paraların ilgili dosyalara gönderilerek bir an evvel diğer borçlardan kurtulabilmek için müvekkil tarafından ödeme yapılmak zorunda kalındığını, dosyadaki talep ve ödeme emri incelendiğinde “asıl alacağa işleyecek (… TL %16 yıllık faizi ile tahsili” talep edildiğini, taraflar arasında her hangi bir şekilde faiz sözleşmesi olmadığını, bu durumda ana paranın ödenmesi ile dosyanın kapanması gerektiğini, bir an için takip tarihinden itibaren bir faiz uygulanması gerektiği düşünülecek olsa dahi yasal faiz oranının uygulanması gerekeceğini, yine dosyaya gelen paralardan fazladan harç tahakkuk ettirilmiş ve müvekkil hesabından ödettirilmiş olduğunu, ayrıca satış dosyalarından gelen paralar da hesaba dahil edilmemiş ve fazladan hesaplama yapıldığını, müvekkilinin dosyanın iki katı oranında para ödemek zorunda kaldığını, tahsil edilen paraların öncelikle ana paradan mahsup edilmesi gerekirken de faize faiz işletilecek şekilde hesaplama yapılması da yasaya aykırı olduğunu, hesaplamanın düzeltilmesi ve İİK 361. Maddesi gereği fazla yapılan ödemelerin iadesi için … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile memur işlemi şikayet edilmiş olduğunu, bu dosya icranın hesaplaması yönünde olduğunu, şekil yönünden inceleme yapılmakta olup işin esasına girilmemekte olduğunu, faiz hesabı yönünden itirazlarının devam etmekte olduğunu, ancak dosyaya yapılan tüm ödemeler karşı tarafa ödenmiş olmakla, istirdat davası da hak düşürücü süreye tabi olduğundan dava açmak zorunda kaldıklarını, davacıların davalıya senetten dolayı hiç bir borçları bulunmamakta olduğunu, öncelikle icra takibine konu bono sebebiyle herhangi bir borcun olmadığının tespiti ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine ve dosyaya yatırılmış olan … TL’nin borçludan geri alınmasına karar verilmesini dileklerini, icra takibi sebebiyle dosyanın tamamı ödenmek zorunda kalındığından ödeme tarihlerinden itibaren paranın yasal faizi ile iadesine, munzam zarar hesabının yapılarak ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutularak, belirsiz alacak davası kabul edilerek şimdilik …- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi için dava açmak zorunda kaldıklarını, menfi tespit ve istirdat davalarında arabulucuya başvuru zorunlu olmadığını, kaldı ki kötü niyetli davalının direnimi de sabit olduğunu, açıklanan ve res’en incelenecek sebeplerle; … icra dairesinin … esas sayılı dava dosyasına konu … tanzim tarihli, … vade tarihli, malen kayıtlı, …-TL miktarlı senetten dolayı davacıların borçlu olmadığının tespitine, İcra baskısı altında ödenmiş olan paraların davalıdan ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek banka avans faizi ile istirdatına, senetteki miktar üzerinden davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, davalıdan icra baskısı ile tahsil edilen paralara istinaden fazlaya ilişkin haklarımız ve değer artış hakkımız saklı tutularak …-TL’nin enflasyonist etki, döviz ve altın değerindeki yükseliş de dikkate alınarak hesaplanacak olan munzam zararının tespiti ve davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; istirdat davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, arabuluculuğa başvurulmadan açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacıya ait bir kısım taşınmazların satıldığını ve satış bedellerinin dosyaya ödendiğini, cebri icra sonucu tahsil edilen paraların … tarihinde müvekkiline ödendiğini, paranın icra dosyasına girdiği tarihten bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını, süresinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, menfi tespit ve istirdat davasının birlikte açılamayacağını, davacıların iyi niyetli olmadıklarını, haksız ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Dosya içerisine; Antalya … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyaları celp edilmiştir.
Dava; … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasında konu olan bonodan ve icra dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile fazla tahsil edilen bedelin iadesine ilişkindir.
Uygulamada menfi tespit davaları İİK’nın 72.maddesine göre icra takibinden önce ya da sonra açılabilmektedir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe konu alacağın dava sırasında ödenmiş olması durumunda ise ödenen bedel yönünden kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği de madde kapsamında düzenlenmiştir. Bu durumda takibe konu alacak davadan önce açıldığı takdirde borçlunun menfi tespit davası açmakta da hukuki yararı kalmayacağından istirdat davası açması gerekir. Nitekim istirdat davası özünde bir eda davası olduğundan hem borçlunun borcunun olup olmadığı incelendiği gibi borcun olmadığı ispatlandığında alacaklıdan haksız tahsil edilen alacağın da iadesine karar verildiğinden bir menfi tespit hükmü de içerir. Somut davada borçlu olan davacı tarafından … tarihinde dava tarihinden önce mezkur borç icra dairesi vasıtası ile ödenmiş olduğundan dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşemez. Davacının doğrudan istirdat davası açması gerekli iken menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından menfi tespit talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının istirdat talebine ilişkin incelemede ise 102 sayılı Türk Ticaret Kanununun dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinin birinci fıkrasında alacak ve tazminat taleplerini içeren ticari davaların açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının bir dava şartı olduğu hükme bağlandığı belirtilmiş ve devamında, istirdat davasının konusunun bir miktar para alacağına ilişkin bulunduğu, buna bağlı olarak istirdat davasının açılmasından önce TTK m. 5/A uyarınca arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu ancak davacı tarafından dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmadığı anlaşılmakla bu yönden de talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının menfi tespit isteminin hukuki yarara ilişkin dava şartı, diğer talepler yönünden ise zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadığından usulden reddine,
2-Alınması gerekli …-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan …-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırıldığı anlaşılan …-TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip talep halinde davacılara İADESİNE,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, HMK 345. Maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/05/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır