Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/486 E. 2022/628 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/486
KARAR NO : 2022/628
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2020
KARAR TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin davalı taraftan alacağı mallara istinaden davalıya … tanzim tarihli … vade tarihli …-TL. Bedelli, … vade tarihli …-TL. bedelli, … vade tarihli …-TL. Bedelli, … vade tarihli …-TL. bedelli … adet … kaydı taşıyan bono verdiğini, davalı tarafın yükümlüklerini yerine getirmediği gibi … kaydı taşıyan bonoları ihtiyati haciz kararı alarak icra takibine konu ettiğini, baskı altında olan müvekkilinin takip konusu miktarı icra dosyasına haciz tehdidi altında yatırmak zorunda kaldığını, davalının müvekkiline teslim borcunu yerine getirmediğini, bu hususun tarafların ticari defterleri incelendiğinde ortaya çıkacağını iddia ederek, müvekkili tarafından davalı tarafa ödenen paranın tüm ferileri ile tahsilini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; “…Davacı tarafın açmış olduğu dava ve beyanları kül halinde ret ediyoruz şöyle ki; Davacı kendi imzası ve isteği ile keşide ettiği bonoları mal karşılığında müvekkile vermiş ,müvekkilde söz konusu bonoları mal teslimi karşısında almış bunları, cirolayıp ”…” işletmesine vermiş işletmede … bankasına takas yolu ile tedavüle sokmuştur. Lakin davacı kötü niyetli olarak kendi düzenlediği ,malları teslim karşında vermiş olduğu bonoların bedellerini ödememiştir. Bu nedenle müvekkil cirolayıp … işletmesine vermiş olduğu bonoları geri alıp ödemesini yapıp icraya koymuştur. Bu hususlar bono üzerindeki ciro ve banka protesto bedelleri ile sabittir. 2- Davacı taraf dilekçesinde müvekkilin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediği bu nedenle ödenmiş olan bedellerin iadesini istemiştir. Müvekkil söz konusu bonolar karşısında davacı tarafa malları teslim etmiş ve karşılığında aylara bölünmüş bonoları almıştır. Bir diğer husus ise davacı dilekçesinde yada beyanlarında borcu olmadığını, ödeme yaptığını beyan etmemiştir. -Bonoda “bedeli … ahzolunmuştur” kaydının bulunması, Söz konusu kayıt, bononun teslim edilmiş bir mal karşılığında düzenlenmiş olduğunu ifade etmektedir. Bir diğer deyişle; keşideci (bonoyu düzenleyen kişi) malı teslim aldım ve malın karşılığı olan bedel ödeme borcumu da bu bonoyla ifa etmekteyim demektedir. – Bununla birlikte; bonoda geçen bedelin … ödendiği kaydı, malın teslim edildiğinde ve bu bağlamda keşideci tarafından bononun verildiğine karine teşkil ettiği için bu hususun aksini iddia eden kişinin, iddiasını ispat yükümlülüğü söz konusu olacaktır. Bu noktada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesi: “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler … Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmünü haiz olduğundan, senetteki bu kaydın aksini iddia eden kişinin tanıkla ispat imkanının bulunmadığını belirtmek isteriz. Biraz daha ayrıntılandırarak anlatmamız gerekirse, … kaydının aksi şekilde bir ilişkinin mevcut olduğunu bir başka söylemle, taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığını, bir mal tesliminin olmadığını iddia eden kişi, bu iddiasını ancak senet, kesin hüküm ya da karşı tarafın açık onay vermesi halinde tanıkla ispatlayabilecektir. 3- Ek de sunacağım yargıtayın emsal nitelikte kararlarında anlaşılacağı üzere davacı taraf iddiasını senetle kanıtlamak zorundadır aksi halde davanın reddi gerekmektedir. Davacı taraf iddiasını senetle ispat edecek nitelikte delil sunamamıştır. Kaldı ki müvekkilin malları teslimine ilişkin belgeleri mevcuttur sayın mahkeme istediği taktirde bunları hazır edeceğiz. Bir diğer husus ise davacı taraf vermiş olduğu bonolara karşı herhangi bir şekilde malın teslim edilmediği iddiasıyla bildirim , yada ihtarnamede bulunmamıştır. 4-Açıklanan nedenlerle, müvekkilimize karşı açılan işbu davanın reddini…” talep etmiştir.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre;
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile,
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Dava istirdat davasıdır. İstirdat davasının konusu; icra takibi sonrası kişinin borçlu olmadığı halde, haksız olarak ödeme yaptığı durumlarda, parasını geri alabilmesini sağlayan bir davadır.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın istirdat davası olduğu, istirdat davasının genel hükümlere göre görülen bir alacak davası niteliğinde olduğu ve davacının talebinin icra takibi sonrası haksız ödeme yaptığı iddiasıyla alacaklı taraftan ödediği paranın iadesini içerdiğinden zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken … TL harçtan peşin alınan … TL harcın mahsubu ile fazla harç olan … TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 15/09/2022

Katip …
¸(e-imzalı)

Hakim …
¸(e-imzalı)