Emsal Mahkeme Kararı Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/39 E. 2022/386 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/39
KARAR NO : 2022/386
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/01/2022
KARAR TARİHİ: 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket tarafından davalı borçluya bir çok malzemenin yanında 4578W ayarlı çitfli rulman satışı da gerçekleştirildiği, dava konusu mallara ilişkin faturaların keşide edildiğini ve borçluya da tebliğ edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide her türlü satılan malın teslim edildiğine dair ve fatura bedellerine ilişkin, davalının itirazı bulunmadığını, davalı tarafın borcunu ödemesi için gönderilen ihtarnameye cevaplarında teslim aldıkları 4578W ayarlı çift rulmanların 303 adetinin ayıplı olduğunu bildirdikleri ve bu nedenle aradaki cari hesaba göre bakiye 5.000,00 TL borcunu ödemekten kaçındığını ileri sürdüğünü, davalı tarafın borçtan kaçınmak için ileri sürdüğü hiçbir şeyin gerçeği yansıtmadığını, davalı taraf yasal süresi içerisinde teslim aldığı ürünlere ilişkin hiçbir ayıp bildiriminde bulunmadığını, davalı tarafın malları teslim aldıktan takriben 6 ay sonra bakiye borcunu ödememek için bahane yaratmaya çalıştığını, davalının cevabı ihtarnamesinde ayıplı olduğu iddiasında bulunduğu 303 adet 4578W ayarlı çiftli rulmanlara ilişkin müvekkili tarafından 06.05.2021 tarihli 41.300,00 TL bedelli ve 04.06.2021 tarihli 826,00 TL bedelli faturaların keşide edildiğini, bu süreçte cari hesaba göre davalı tarafın müvekkiline ödemelerde bulunduğunu, müvekkilinin en son 4551 tekli geniş gömme kilitlere ilişkin 29.09.2021 tarihli ve 14.160,00 TL bedelli fatura keşide ettiğini, bu faturadan sonra davalı tarafın 07.10.2021 tarihinde dahi müvekkili firmaya cari hesaba göre bir kısım ödemede bulunduğunu, davalının malzemeleri teslim alıp kullandıktan çok sonra bakiye borcunu ödememek için 06.10.2021 tarihli 2.577,12 TL bedelli ve 07.10.2021 tarihli 2.428,44 TL bedelli 2 adet iade faturası keşide ettiğini, söz konusu faturaların müvekkiline mail yoluyla geldiğini ve müvekkili şirket tarafından bu faturaların kabul edilmediğini, gerçeğe aykırı faturalara konu edilen rulmanların müvekkili şirkete iade edilmediğini belirterek sonuç olarak, davanın kabulüne, haksız itirazın iptaline, takibin devamına, davalının asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafın haksız bir şekilde müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını ve müvekkilinin itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflar arasında takip öncesinde karşılıklı ihtarnamelerin keşide edildiğini ve bu doğrultuda müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir borcu olmadığının dile getirildiğini, davacı ile müvekkili arasında pek çok ticari malzeme alışverişi yapıldığını, malzemeler niteliği gereği imalatta kullanıldıkları için hatasız ve ayıpsız olması gerektiğini, bu sebeple de sağlayıcının her zaman eksiksiz bir biçimde bu durumu denetlemesi gerektiğini, müvekkilinin davacıya hiç bir borcunu ödemekten kaçınmadığını, davacı tarafından sunulan cari hesap incelendiğinde sürekli bir para akışının ortaya çıktığını, davacı şirketin göndermiş olduğu Antalya 3. Noterliği …yevmiye numaralı ihtarnamede, müvekkili ile arasında düzenlenen faturaya istinaden cari hesaba göre bakiye 5.000 TL alacaklı olduğununun ileri sürüldüğünü, taraflarınca Antalya 22. Noterliği vasıtasıyla gönderilen …yevmiye numaralı ihtarnamede de belirtmiş oldukları üzere müvekkilinin davacıya ihtarnamede belirtilen faturalar sebebiyle herhangi bir borcu bulunmadığını, davacıya ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin gönderilen ihtarnameye rağmen, ayıplı ürünleri almaktan imtina ettiklerini, müvekkili tarafından 06.10.2021 ve 07.10.2021 tarihinde düzenlenen iade faturasının açıklama kısmına “06.10.2021 tarihli … numaralı faturaya istinaden” şeklinde açıklama yapıldığını, her ne kadar 06.10.2021 tarihli denmiş ise de tarih kısmının sehven 06.10.2021 olarak yazıldığını, esasında fatura numarasından da anlaşılacağı üzere … numaralı faturanın 06.05.2021 tarihinde kesilen fatura olduğunu, davacı tarafından her ne kadar müvekkilinin bakiye borcunu ödememek için bahane yaratmaya çalıştığı iddia edilmiş ise de taraflar arasındaki ticari ilişki incelendiğinde bu durumun soyut ve mesnetsiz olduğunun anlaşılacağını belirterek sonuç olarak davanın reddini, kötüniyetli olarak takip açan davacı hakkında %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Dava: Faturaya dayalı cari hesap bakiye alacağına ilişkin başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
Antalya Genel İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde: davacı alacaklı tarafça borçlu davalı aleyhinde 5.000,00.-TL asıl alacak, 30,21.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.030,21.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi üzerine süresinde borçlu tarafça icra dairesine süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce Antalya Vergi Dairesi Başkanlığından davaya konu faturalara ilişkin BA beyannameleri dosyaya celp edilmiştir.
Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 25/10/2018 Tarih, 2018/2599 Esas 2018/5261 Karar Sayılı ilamında, “… davalı tarafından form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirildiği, bu nedenle söz konusu faturanın ve fatura içeriği malzemenin teslim edildiğinin kabulü gerektiği…” belirtilmiştir.
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302E. 2015/12272K. sayılı kararı).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2. Maddesinde bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılacağı, buna göre fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz ise de ticari defterlere kaydedilmiş olması malın teslim alındığı ve içeriğinin kabul edildiğine karine teşkil eder. Yine aynı madde uyarınca, faturanın içeriğine kanunda öngörülen süre içerisinde itiraz edilebilir. Aynı yasanı 23/1-c maddesinde satılan malın ayıplı olduğu açıkça belli değil ise, alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir. Yine anılı maddenin 2. fıkrasında kanuni bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu belirtilmiş; kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın kanuni karinenin aksini ispat edebileceği kabul edilmiştir.
Kanuni karine, belli bir vakıadan, belli olmayan diğer bir vakıa için kanun tarafından çıkarılan sonuçtur. Kanuni karineler de adi kanuni karine ve kesin kanuni karine olarak ikiye ayrılmaktadır. Adi kanuni karineler aksi ispat edilebilen karineler iken, kesin kanuni karinenin varlığı hâlinde karşı taraf bunun aksini ispat edemez (K., Baki: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ocak 2021, S. 244 vd.). Karinenin varlığı hâlinde, karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini ispatla yükümlüdür. Kesin kanunî karineler dışında, karşı taraf karinenin aksini ispat edebilir. Karine söz konusu olduğunda, karşı ispat faaliyetinden değil, karine ile kabul edilen durumun aksini ispat etmek gerekir. (Bakınız: Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2021 Tarih 2017/(19)11-926 Esas 2021/177 K. Sayılı ilamı)
6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmemesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Bakınız Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 11.11.2020 T. 2019/3926 E. 2020/2954 K. Sayılı ilamı).
Davalı tarafça her ne kadar taraflar arasında satışa konu olan ürünlerin ayıplı olduğu ileri sürülmüş ise de; davaya konu ürünlerin 06/05/2021 tarihinde davalıya teslim edildiği, davalının ayıp iddiasını davacı tarafından gönderilen Antalya 3. Noterliği’nin 12/10/2021 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnameye, Antalya 22. Noterliği’nin 1910/2021 tarih ve …yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile ileri sürdüğü, davalının tacir olduğu, TTK’nun 23/1-c maddesi uyarınca davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir delil bulunmadığı gibi ayıbın ispatına ilişkin herhangi bir delil de ibraz edilmediğinden davalının ayıp iddiasına itibar edilmemiştir. (Bakınız Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 07.06.2021 T. 2020/3971 E. 2021/4839 K. Sayılı ilamı).
Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre: Davalı taraf, takibe itiraz dilekçesinde ödeme defiinde bulunmadığı gibi akdi ilişki ve mal teslimine ilişkin itirazı da söz konusu olmadığı; davalının ayıp iddiasına ise yukarıda açıklandığı üzere mahkememizce itibar edilmediği; takip dayanağı faturaları form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirildiği, bu bildirilen faturalar yönünde akdi ilişkinin ve fatura ile fatura içeriği malzemenin teslim edildiği ve ayrıca davacı tarafça keşide edilen ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğü; davacının keşide etmiş olduğu ihtarnameye, davalı tarafın 19/10/2021 tarihinde cevap verdiği ve dolayısıyla da 19/10/2021 tarihinde ihtarnamenin davalı tarafa tebliğinin kabulü gerektiği; ihtarnamede davacı taraf, davalı tarafa ödeme için 3 günlük süre verdiği ve 22/10/2021 – 15/11/2021 (takip tarihi) arasında geçen 24 günün 5.000,00.-TL ana paranın reeskont faizinin 51,78.-TL yaptığı anlaşılmakla, davacının sübuta eren davasının kabulüne, likit olan alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının Antalya Genel İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin kaldığı yerden devamına,
5.000,00.-TL asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması lazım gelen ‭341,55‬.-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 80,70.-TL harcın mahsubu ile bakiye ‭260,85‬.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
3-Davacının bu dava nedeni ile yapmış olduğu posta, tebligat ile dava açılış harç toplamından ibaret toplam‭ 191,9‬0.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.000,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuğa ilişkin dava şartı nedeni ile kamu tarafından yapılan 1.320,00.TL yargılama giderinin 6325 sayılı HUAK’nın 18/A-13. maddesi gereği ‭davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/05/2022

Katip…
¸(e-imzalı)

Hakim…
¸(e-imzalı)